tds_thumb_td_300x0
Terapist Dizisi 7.Bölüm (Final) Yorumu | Gain

Neden yaptın?

Çetin’in sorgu sahnesi ile bölümümüzün başladığını düşünüyoruz. Neden yaptın sorusunu da muhtemelen Berna’ya sormuştur diye düşünürken karşısında bir anda Ayşe’yi görüyoruz. Ayşe ne yapmış ki?

Çetin’in bunca zamanki ‘sorgu’larından çıkardığı sonuç Ayşe’nin katil olduğu. Peki neden? Berna’ya bu kadar odaklanılmışken bir anda oklarımız nasıl Ayşe’ye döndü? Nerede neyi atladık?

Adli tabipten Çetin’e gelen bir telefona şahit oluyoruz. Ayşe’nin babasının aslında ölmediğini söylüyor telefondaki ses. Bunun üzerine Çetin Ayşe’nin ağzından çıkan her kelime üzerine tekrar tekrar düşünmeye başlıyor. Ee tabii biz de.

Kilit nokta ise Ayşe’nin babasının kendisine kardeşini öldürmesini söylemesi. Aslında böyle bir olay hiç yaşanmamış yani babası Ayşe’den hiçbir zaman böyle bir istekte bulunmamış. Olaylar tamamen Ayşe’nin kendi yorumları ile, daha doğrusu nasıl yorumlamak istediği ile ilgili. Çünkü Ayşe tamamen kendisi anlamlandırmış olayları.

Mesela, babasının her akşam eve gelince kendisini odaya kilitlemesini Ayşe’nin kardeşini öldürürken görmek istememesi ile yorumluyor. Ya da babasının tıraş oluşunu ertesi gün gerçekleşecek olan kardeşinin cenazesine bir hazırlık olarak görüyor. Ve tüm bunları yaparken de babasına bir hediye sunduğunu ve bir karşılık beklemediğini ifade ediyor Ayşe.

Ama beklemiş.

Ayşe’nin herkesi hediyelere boğmasının sebebi de aslında burada yatıyormuş. Ayşe babasına kendince hediye sunuyor (burada hediyeden kasıt Ayşe’nin babasının isteğini yerine getiriyor olması yani kardeşini öldürmesi) ama babası bu hediyenin kıymetini bilmiyor. Ayşe de hayatındaki kişilere kıymetini bilmeleri için hediyeler vermeye başlıyor, sırf onu sevsinler diye.

(Ayşe ile ilgili olan yazımıza buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.)

Ayşe bu durumu öğrendiğinde artık yıllarca aradığı sorunun cevabını bulmuş oluyor. Ardından da müthiş bir huzur hali geliyor tabii. Huzura kavuşmak da Ayşe için hayatın amacı olsa gerek. Çünkü Çetin ‘‘Peki bizden ne istedin, karımdan ne istedin?” diye sorduğunda ”Karına huzur vermek istedim.” diye cevap veriyor. Ayşe için önemli olan bu çünkü, huzura kavuşmak. Çetin’in karısı acılarından kurtuldu, Ayşe de Çetin’e hediyesini vermiş oldu…

Neden öldürdü?

Meğer Ayşe Çetin’i hepimizin sandığından daha dikkatli dinliyormuş. Çetin’in gözlerinin içine baktığında tam 37 kere ”huzur” dediğini görmüş. Çetin’in çizim yaptığı kağıtta da yine huzur istediğini anlattığını görmüş yine. Tüm bunların üzerine bir de Çetin’in karısının hastalığından dolayı terapiye kısa bir süre için ara vereceğine duyunca Ayşe elini çabuk tutarak Çetin’e istediği huzuru vermiş. Yani karısını öldürmüş.

Artık katil cezasını çekebilir ya da tedavi edilebilir.

Derin bir oh çekim arkamıza yaslanırken bir silah sesi ile irkiliyoruz. Çetin’in intihar ettiği düşüncesi geliyor tabii aklımıza ama aslında Çetin kendi içinde yaşadığı savaşın bir tepkisini göstermiş, Ayşe’nin oturduğu sandalyeye… Ve Çetin’in sözleriyle de dizimizi noktalıyoruz:

”’Geçmiş asla geçmeyecek olandır. Bu yaşananlarsa benim geçmişim oldu. Ben şimdi bu geçmişle ne yapacağım.

Terapist Dizisi 6. Bölüm Yorumu | Gain

Terapist’in bu hafta Gain’de yayınlanan 6. bölümünde Çetin karısının öldürüldüğünü artık danışanlarına açıklıyor. Karısının ölümünün ardından herkesi terapiye çağıran Çetin’in bu davranışı biraz dikkat çekici görünüyor tabii. Tüm danışanlar ne kadar üzgün olduklarını ve hemen terapiye çağırıldıkları için şaşırdıklarını dile getirirken Berna bu durumu normal karşılıyor. Ve hemen anlıyoruz ki bu bölüm Berna’ya odaklanacağız.

Katile Adım Adım

Çetin bu bölümde danışanlarının kana nasıl tepki verdiklerini öğrenmeye çalışıyor. Çünkü karısı kanlar içinde ölü bir şekilde bulunmuştu. Armağan’ın bu konuda daha önce fikrini bilmemize rağmen Çetin ilk olarak Armağan’a yöneltiyor soruyu. ”Kanlı bir olay, bir trafik kazası, kazazedeler kanlar içinde. Müdahale edebilir misin?” Belki de Armağan’ın kendi kendine kan konusunu açması Çetin’i şüphelendiren şey. Çünkü biz aslında bastırmaya çalıştığımız duygu ve düşüncelerimizi hiç farkında olmadan diğerlerinden daha çok gün yüzüne çıkarırız.

Armağan’dan cevabımızı alamadan Kerem atlıyor yine her zamanki kendini beğenmişliği ile soruya. Eğer o ana denk gelen kişi Kerem olsa o insanlar çok şanslı olurlarmış. Başka ne düşünecekti ki? Peki Kerem nefret ettiği birisinin kazasını görse ne yapar? Kimden nefret ediyor ki diye düşünmeye kalmadan Çetin’in ”ben mesela” cümlesini duyuyoruz. Evet doğru Kerem Çetin’e annesi ile ilgili konu açıldığında aşırı tepki göstererek ”umarım senin de canın yanar’‘ demişti. (Kerem ile ilgili kısmın ayrıntılı haline buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.) Bu bilginin bize tekrar hatırlatılmasının bir sebebi olmalı. En iyisi bir Kerem’i her an Çetin’e karşı bir hamlede bulunabilecek biri gibi düşünmeye devam edelim. Belki de çoktan bulunmuştur.

Ayşe

Ortamdan yeterince gerilen Ayşe’ye bir gerginlik daha ekliyor Çetin. Soruyu biraz daha değiştirerek kendisine yöneltiyor. Üç kazazededen sadece birini kurtarma imkanı var. Sakat bir çocuk, kanser bir anne ve umutsuz bir baba. Ne kadar da Ayşe’nin ailesi bu böyle… Çetin’in aklında bir yerlerde hala Ayşe’nin babasının katili olma ihtimali var demek ki, tıpkı bizde olduğu gibi. (Ayşe’nin ayrıntılı hikayesine buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.)

Terapi böyle ilerlerken yine tepki veren isim Berna oluyor. Hatta oradan ayrılmaya çalışıyor ama Çetin’in sorusu çoktan yakalıyor Berna’yı. ”Sadist eğilimleri olan bir psikopat bu durumda ne yapar?” Zaten yeterince gergin olan ortamda Çetin tamamen oklarını Berna’ya çevirmiş gibi görünüyor. Bu sefer de ısrarla Berna’nın sevgilisine ne yaptığını sormaya başlıyor. Daha biz ne yapmış ki diye soramadan Berna’nın sevgilisini hastanelik ettiği görüntüleri izlemeye başlıyoruz.

Berna’nın geçmişinde ne yaşandığını çok merak ediyorum. Erkeklere karşı dinmeyen bir öfkesi var ve onlardan kendince bir intikam alıyor bu sadist eğilimlerle. Ve bunu yaparken de kendini haklı görüyor hatta o erkeklerin yardım alması gerektiğini düşünüyor. Peki neden? Çetin’in sorduğu soru bazı tahminler yürütmeme sebep oldu. ”Kimden öç alıyorsun?”

Berna’nın Hikayesi

Kardeşine vurgu yapan Berna’yı bu duruma getiren durum muhtemelen kardeşi ile ilgili. Sürekli kardeşini koruduğunu söylüyor. İlk başta ben kardeşinin Berna’ya karşı bir cinsel baskıda bulunduğunu düşünmüştüm ancak koruduğunu söylediğinden beri fikrim değişti. Berna, kardeşine karşı olan bir saldırıya karşı bir erkeğe zarar vermiş olabilir. Ve artık onun için her erkek kardeşine saldıran erkektir. Tabii buradan çok farklı bir şey de çıkabilir ancak benim fikrim bu yönde. Hatta o kişi aileden birisi diye düşünüyorum. Çünkü kardeşini dışarıdakilerden koruduğunu söyleyen Berna’ya Çetin ”ya içeridekiler?” diye sorduğunda bocalıyor Berna. Muhtemelen aileden birisi kardeşine cinsel tacizde bulunmuş veya olumsuz bir iz bırakacak bir davranışı olmuş. Ancak Berna bunu reddediyor, daha doğrusu dışarıya yansıtmıyor diyelim.

Berna’nın kardeşi ile ilgili anlattığı olayda başrol anne. Annesi bir gün kardeşi ile ikisini cezalandırıp sabaha kadar karanlıkta banyoda bırakıyor. Berna ile kardeşi de sırayla birbirine tokat atarak özür diliyorlar. Ancak sadece buradan konunun erkeklere bağlanması bana biraz yetersiz gibi geldi. Daha Berna ile ilgili öğreneceğimiz bir şeyler var gibi hissediyorum.

Berna’nın bu hikayeden sonra öfke patlaması yaşayıp herkese zarar vermek istediğini belirten cümleler karşısında Çetin’in bir sorusu dikkat çekiyor. ”Bana da mı?” diyen Çetin’e evet cevabını veren Berna bizim için çok büyük bir ayrıntı değil aslında. Çünkü Berna’yı biliyoruz artık, böyle, zarar vermeye meyilli. Ama Çetin ‘‘Peki ya karım?” diye sorduğunda hepimiz yutkunarak Berna’nın cevabını bekledik biliyorum.

Ama Berna buna cevap veremedi. Hatta sinirleri bozuldu. Herkes odayı bir bir terk ederken Berna Çetin’in yanına gelerek ağlamaya başladı. Neden? Suçluluk mu hissediyor? Yakalandığı için mi ağlıyor? Yoksa iftirayı kaldıramadığı için mi?

Terapist’in sonraki bölümlerinde artık konunun daha da açığa çıkacağını düşünerek yorumumu burada bitiriyorum. Terapist’in bir önceki bölüm yorumunu okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.

Terapist Dizisi 5. Bölüm Yorumu | Gain

”Her şeyi görebilirsin, bazen hiç ummadığın bir yere bakman lazım.”

Artık Çetin’in sadece anılarından görebildiğimiz eşinin sözleri en az Çetin kadar bizim de kulaklarımızda çınlıyor. Ummadığımız bir kişiye odaklanmamız lazım. İlk bölümden beri aradığım katil tabii ki de göz önünde olmayan, daha gizli bir yönü bulunan, tanıdığımızı sandığımız ama aslında tanımadığımızı fark ettiğimiz biri çıkacak.

Böyle deyince benim aklıma gelen isim açıkçası Ayşe oluyor. Çünkü genelde herkesin daha keskin olan gizil bir tarafı varken nedense en başından beri Ayşe bize hep aralarında en saf, en masum olan gibi gösteriliyor. Bunun da bir sebebi olmalı diyerek artık Ayşe’nin de katil olma ihtimaline daha da sıkı odaklanıyoruz. Zaten biz de tam böyle düşünürken ekranda birden Ayşe’nin yüzü bize gülümsüyor ve bölümümüze başlıyoruz.

Ayşe

Armağan ve Kerem’den sonra Terapist dizisinin 5. bölümünde odaklanacağımız isim: Ayşe. Bu bölümde Ayşe’nin özel hayatına biraz daha yaklaşıyoruz. Annesi ve kız kardeşinin öldüğünü öğreniyoruz mesela. Hem de çok erken yaşta.

Bu arada Çetin’in karısı bizim aklımıza girmeye devam etmek istiyor olacak ki sözleriyle aslında dikkat etmemiz gereken, görünenin ardında olan bir şeyi fark etmemizi istiyor. Durum böyle olunca tabii terapiye gelen herkes yine Çetin’in ve bizim süzgecimizden geçiyor. Şiddeti çok normal bir şekilde dile getiren Berna gibi, ”ben sadece kendi kanıma bakamıyorum, normalde bakarım sorun yok” diyen Armağan gibi…

Ama yine tüm bunlar olurken hala masumluğunu koruyan -korumak isteyen- bir Ayşe’miz var. Bu düşünceler ona hiç normal gelmiyor çünkü. Çünkü bu düşünceler ona kardeşinin kaybını hatırlatıyor-muş. Annesini kanserden kaybetmiş, kardeşi ise doğuştan hasta olarak doğmuş ve makineye bağlı bir şekilde hayatını sürdürmeye devam ediyormuş. Ta ki babası artık bir süre sonra dayanamayarak kardeşinin ölümüne göz yummasına kadar.

Ayşe

Elektrikler kesildi ama jeneratör devreye girmedi diyor Ayşe. Sonra da kardeşinin kurtulduğunu söylüyor. Nasıl yani iyileşmiş mi yoksa diye heyecanlanmaya kalmadan ”Ölüm onu kurtardı” cümlesini duyuyoruz. Peki gerçekten Ayşe’ye göre ölüm mü kardeşini kurtardı yoksa babası mı kardeşini öldürdü? Ve tabii bu suça kendini ortak hisseden Ayşe. Çetin ona babasının nasıl öldüğünü sorduğunda ise sessiz kalıyor. ”Ölüm işte…

Katil Ayşe mi?

Hepimizin aklına aynı soru geldi biliyorum. Ayşe’nin babasının ölümüne sebep olan kişi Ayşe olabilir mi? Ve eğer o sebep olduysa Çetin’in karısının katili de Ayşe olabilir mi? Bu kadar masum görünmeye çalışmasının altında aslında ortak olduğu bu suçların yükü olabilir mi?

Sonraki bölümlerde bu soruların cevabını alabilmek dileğiyle…

Terapist dizisinin diğer bölüm yorumlarını merak edenler için buraya bırakıyorum:

Terapist Dizisi 1. Bölüm Yorumu İçin Buraya Tıklayın
Terapist Dizisi 2. Bölüm Yorumu İçin Buraya Tıklayın
Terapist Dizisi 3. Bölüm Yorumu İçin Buraya Tıklayın
Terapist Dizisi 4. Bölüm Yorumu İçin Buraya Tıklayın

Terapist Dizisi 4. Bölüm Yorumu | Gain

Terapist’in 4. bölümünde yeni bir karakter ile tanışıyoruz: İpek

Katili bulma konusunda hep 5 kişiye mi odaklanacağız yoksa farklı danışanlar da katılacak mı bu ekibe merak ediyordum doğrusu. İpek Hanım bir zanlı mı olur yoksa bize sadece ipucu vermek için mi Terapist’e uğramış bunu da izleyerek göreceğiz.

İlk sahnede Kerem’e odaklanarak başlıyoruz bu yüzden İpek ile Kerem’in bir bağı olacağı konusunda tahminlerim var gibi. Kerem’in narsisistik kişilik bozukluğu var ve zamanında ihmal suçlaması yüzünden dava edilmiş.

Narsisistik Kişilik Bozukluğu Nedir?

Narsisistik kişilik bozukluğunda ben merkezci ve kibirli bir düşünce ve davranış yapısını görüyoruz. Bu kişiler diğer insanlara karşı düşüncesiz davranışlara sahip oluyorlar ve empatiden neredeyse tamamen yoksunlar. Ayrıca en ayırıcı özellikleri de kendilerini mükemmel görüp herkesin kendilerine hayran olduğunu ya da olacağını düşünmeleri. Şimdi bu bilgiler bizi Kerem’in katil olup olmaması konusunda nasıl yönlendirecek asıl onu bulmamız gerekiyor.

İpek’te Dikkatimizi Çekenler

İpek’in seansı sırasında kocası için söylediği ”kariyerinin doruğunda, saplantılı, psikopat bir doktor.” cümlesi akıllara tekrar Kerem’in gelmesine sebep oluyor. Üstelik İpek’in kocasını ”Bay Mükemmel” olarak tanımlayışı da yine Kerem’de bulunan narsisistik kişilik bozukluğunun bir göstergesi. Evet, sanırım ilk bağımızı bulduk.

Kerem’in kadınlara, en azından gördüğümüz kadarıyla grup terapisindeki diğer kadınlara karşı tavrı ve İpek’in eşinin de yine aynı şekilde annesi dışında hiçbir kadına iyi davranamayacağı fikri elimizdeki ikinci bağ diyebiliriz. Böyle ufak tefek bağlarımız olacak ki biz her bölümde katili bir başkası olarak hayal edelim. Tam da seyircinin gelmesini istedikleri kıvam. 🙂

”Yüksekte olduğumuz hissine sahip olmak için yanımızdakileri alçaklara itmek iyi bir fikir mi sence?”

Kerem’e Çetin tarafından yöneltilen bu sorudan sonra Kerem’in Çetin’e karşı biraz daha hırçınlaştığını fark ettim. Çetin ile ilgili sanki içinde kalan, kendine yediremediği bir yan var. Ama tabi bunu dile getirmek bile istemiyor, çünkü dışarıdan bakıldığında Kerem dört dörtlük görünmeye, hiçbir fire vermemeye zorluyor kendini.

Konumuz bir anda Kerem’in annesine nereden geldi tam anlamasam da bu sahneden de güzel çıkarımlar yapabildik aslında. Kerem, hırçın, alkolik bir anneye sahip hatta babasını yaralamış. Ama Kerem onun bu yönünü görmektense tam tersi annesini yüceltebileceği yanlarını kazımız hep bilincine. Kendisini ”iyi” göstermeyi sevdiği gibi annesini de iyi göstermeye niyetli anlaşılan.

”Anne Problemi”

Ne kadar her şey iyiymiş gibi gözükse de aslında Kerem de annesi ile ilgili tüm problemlerin farkında. Çocukluğunda annesi yüzünden yaşadığı birkaç sahneyi zihninden silemiyor belli. ”Siz hiç annenizi yıkamak zorunda kaldınız mı?” cümlesi bir çocuk için yeterince ağır. Aksi, kendini beğenmiş özelliklerini bir kenara bırakıp çocukluğunu yaşayamayan bir Kerem olarak izleyeceğiz artık Kerem’i.

Annesi konusunda yeterince hassas olan Kerem’imiz tabii ki son vuruşunu yapmadan bölüm bitmeyecekti. Annesine yöneltilen iğneleyici bakışları hisseden Kerem olayın faturasını Çetin’e kesiyor. ”Canımı yaktınız. Umarım sizin de bir gün canınız yanar.” diyen bir Kerem bırakıyorum buraya. Bu bölüm de katili Kerem sanmamız için.

Diğer bölümlerde katili kim sandığımızı öğrenmek için aşağıdaki linklerden diğer bölüm yorumlarımıza ulaşabilirsiniz.

Terapist 1. Bölüm Yorumu İçin Tıklayın
Terapist 2. Bölüm Yorumu İçin Tıklayın
Terapist 3. Bölüm Yorumu İçin Tıklayın

Terapist Dizisi 3. Bölüm Yorumu | Gain

İlk bölümden beri düşünüyorum. Çetin normal bir psikolojide değil, kesinlikle değil. Ve Çetin’in fire vereceği anı da sabırsızlıkla bekliyorum. Gerçi Terapist’in 3. bölümün ilk sahnesinde Çetin’in gördüğü rüyaya bakarsak Çetin’in bilinçaltının ne kadar yoğun ve karmaşık olduğunu görebiliriz. Karısını öldürdüğünü düşündüğü danışanlarını rüyada ölü görmek…hmm.

Uyandığında da bu takıntısına devam ediyor Çetin. Bütün danışanları ile ilgili aldığı notlarını baştan gözden geçirmeye karar vermiş. Biz de bu sayede aslında dizinin ana karakterlerinin iç dünyalarına doğru bir yolculuğa çıkmış oluyoruz.

Armağan.

Erişkin ya da diğer adıyla yetişkin bebek sendromuna sahip. Bu tarz bir sendromun altında genellikle bebeklik döneminde ya da erken çocuklukta yaşanan travmatik bir olay yatar, örneğin cinsel istismar. Armağan’a baktığımızda da annesinin onu 7 yaşına kadar emzirdiğini öğreniyoruz. Daha sonra bırakmak kolay olmuyor tabii. Annesinin yerini emzikle doldurmaya çalışıyor, hem de lise 3.sınıfa kadar.

”Arkadaşlarım lisenin tuvaletinde gizli gizli sigara içerken ben çaktırmadan emziğimi emiyordum.”

Sendromunun altında yatan tek etken emme güdüsü sanıyorsanız yanılıyorsunuz çünkü Armağan kendini bildi bileli annesi ile uyumuş, elini annesinin göğsüne koyarak. Evet tam da Çetin’in eşinin bıçaklandığı yere, göğüse.

Armağan annesini kaybettikten sonra bu sendromu daha da tetiklenmiş. Hatta bezlenme alışkanlığı asıl o zaman başlamış. Daha öncesinde ise stres altında hissettiği zaman birkaç iç çamaşırını üst üste giyerek kendini rahatlatmaya çalışıyormuş.

Özlem.

Özlem’e gelelim. En çok merak ettiklerimden birisi Özlem. Kerem ile arasında yaşanan ufak tartışmadan anlıyoruz ki Özlem tacize uğramış. Dedesi tarafından. Şu cümlesi oldukça etkileyiciydi: ”Benim çocukluğum şefkatle şehvetin arasındaki farkı anlamadan geçti.” Çocuklukta yaşanabilecek en ağır travma olsa gerek. Hayat boyu etkisi süren; insana, hayata karşı tüm yaklaşımını etkileyen bir travma.

Özlem de insanlara karşı özellikle de erkeklere karşı duruşunu bu çerçevede şekillendirmiş. Ve kendince bu durumla başa çıkabilmek için bir yol bulmuş. Otostop çekerek erkeklere aslında kontrolün onlarda değil kendinde olduğunu kanıtlamaya çalışmış. Kendini kullanarak.

Şimdi olaya bir de Çetin’in gözüyle bakalım. Karısının katilini bulmak için adeta her kelimeyi dikkatlice dinleyip süzen Çetin, Özlem’in cümlelerinden de bir anlam çıkarmaya çalışıyor. Özlem’in ”Bazıları var ki onları bağlı oldukları insanlardan koparmak çok zor. Bu yüzden onlar yalnız kalmadan siz onunla yalnız kalamazsınız.” sözü Çetin de dahil tüm izleyenlerde aynı fikri oluşturdu muhtemelen.

Ama bana göre bu kişilere bu kadar vurgu yapılması bir ters köşenin zemini olabilir. Kimi dinlesek onun katil olabileceğini düşünüyoruz. Peki ya bizim öyle düşünmemiz için ayarlandıysa her şey? Ya katil başkasıysa?

Terapist dizisi 1.bölüm yorumu için buraya tıklayabilirsiniz.
Terapist dizisi 2.bölüm yorumu için buraya tıklayabilirsiniz.

error: Korunan İçerik!