tds_thumb_td_300x0
Bizi Ayıran Çizgi 3. Bölüm Yorumu | Gain

Bizi Ayıran Çizgi’nin karmaşa ve soru işaretleriyle geride bıraktığımız ilk iki bölümünden sonra 3. bölümde biraz daha olayların şekilleneceğini umarak izlemeye başladım. Bu arada ilk iki bölüm ile ilgili yorumlarımı buraya (1.bölüm, 2.bölüm) tıklayarak okuyabilirsiniz.

Şimdiye kadar hep patlama saatine kadar yaşananları ve Sinan’ın patlamayı engelleme girişimlerini izlemiştik. Ama 3.bölüme başladığımızda patlamanın haberini televizyondan alan ve Sinem’e ulaşmaya çalışan bir Sinan görüyoruz. E zaten bilmiyor muydu bu ne şimdi?

Patlama sonrası Sinan’ın daha önceden de şahit olduğumuz birkaç görüntüsünü izliyoruz. Aynadan yansıyan Sinem ise Sinan’ın hayali mi yoksa geçmişte o evde yaşadıklarını mı hatırlıyor hala emin olamıyorum. (Bu konuda bir yorumunuz varsa lütfen aşağıya ekleyin.) İlk bölümde fark ettiğimiz aynı günü tekrar yaşama olayı ise burada bir kez daha kanıtlanıyor. Sinan takvim yaprağını kopardığında tarihi yine 27 Kasım olarak görüyoruz.

Aynı gün içinde günlerdir sıkışıp kalan Sinan 40 gün geçmesine rağmen takvimde hala 27 Kasım’ı görüyor. Bunu iki şekilde yorumladım. Birincisi o günü yani kaza gününü hala atlatamamış olmasının bir metaforu olarak takvimde günün hiç geçmiyor olması bize izletilmiş olabilir. Çünkü takvimde gün geçmezken biz alt yazıda günlerin geçtiğine şahit olduk. Gün sadece Sinan için geçmiyor olabilir. İkincisi ise takvimin 27 Kasım’da takılı kalması sadece Sinan’ın gördüğü bir rüya da olabilir. Çünkü sürekli yatakta görüyoruz kendisini. Rüyasında sürekli aynı günü tekrar yaşayan ve Sinem’in o patlamadan kurtulmasını sağlamaya çalışan bir Sinan. Neden olmasın?

Yine düğüm…

Patlama alanında Sinan’ın Sinem’i kurtardıktan sonra Sinem’in tekrar Sinan’ın kucağında bayılması peki? Sinan Sinem’i oradan uzaklaştırırken nasıl da bir anda arabasının yan koltuğunda o derin uykudan uyanıyor? Hangisi gerçek hangisi rüya ya da hayal ayıramadığım bir bölümün bir düğümün içerisindeyiz gerçekten. Sinem o patlamayı gerçekten yaşadıysa neden yüzünde en ufak bir çizgi bile yok, neden saçları sabah özenerek yaptığı kadar güzel hala? Bir önceki bölümlerde sorduğum sorulara cevap almayı umarken daha fazla soruyla kalmak son iki bölüm için daha da sabırsızlandırdı beni.

Gelelim Sinem’in arabadan inerek kendisinin gideceğini söylemesine. Ama arkasından koşan Sinan, Sinem’i hiçbir yerde göremiyor. Sadece Sinem’i değil hiçkimseyi hiçbir yerde göremiyor. Şehir tamamen boşalmış gibi, metroda tek bir insan bile yok. O an Sinan anlık olarak sanki bir anksiyete krizi geçirir gibi olurken etrafında diğer insanların da olduğunu fark ediyoruz. Yani normal bir gün, her şey normale döndü. Tabii bunu demeye kalmadan bir anda tekrar Sinem’i gören Sinan’ı ve yine etrafta hiçbir insanın olmayışına şahit oluyoruz ve bölümümüzü burada sonlandırıyoruz.

Sinem

Döndük başa. Bütün bunlar hayal mi, gerçek mi, rüya mı, Sinan’ın kafasının içinde mi… Yoksa biraz daha işi fantastik boyuta taşırsak Sinan ve Sinem dizinin adından da yola çıkarak gerçekten de iki farklı dünyada mı yaşıyorlar? Paralel evrenlerde birbiri ile olan ilişkilerini mi izliyoruz? Ya da 27 Kasım kaç farklı şekilde yaşanabilirdi ihtimallerini mi? 4. ve 5. bölümde umarım cevapları bulacağız. Görüşmek üzere.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!