”Biz Böyleyiz” Film İncelemesi: ”Olsaydı Nasıl Olurdu?”

Hikayesini Melikşah Altuntaş ve Berrak Tüzünataç’ın yazdığı, Caner Özyurtlu‘nun senaryosunu yazıp, yönettiği Biz Böyleyiz, trailerı seyirciye buluştuğu andan beri çok göz önünde bir film oldu. Bunda hem kadronun beklentiyi yükseltmesi hem de meşhur Maskeli‘nin yazar kadrosunda yer almasının payı oldu diye düşünüyorum. 🙂

Bu süreçte sinefillerden ”Hiçbir filmi beğenmiyorlar kendi yaptıkları film bu mu”  şeklinde trailer’lar üzerine eleştiri alır gibi oldu ki bu duruma hiç katılmadığımı belirtmeden geçemeyeceğim. Kaldı ki bu ekibin ”Bazı Nefis Filmler”de eli yüzü düzgün yerli yapımları övgüyle andıklarını da görüyoruz. Kendileri de popüler sinemada görmek isteyecekleri bir film yapmışlar ki kesinlikle kendi tarzlarına çok uygun bir film olmuş. Cringe hissettirecek tek bir sahne yoktu filmde. Tamamen genç işi, ağdasız ve doğal komediydi.

Filmi anlatmaya, ekibin tarzını yansıttığı gerçeğinden başladık madem buradan devam edeyim. Film konusu itibari ile gerçekten salonlarda görmek istediğimiz türdendi. Bu filmin özeti olarak ”Olsaydı Nasıl Olurdu?” diye bir sorgu hali de diyebiliriz… Bir grup çocukluk arkadaşının, yeniden bir araya gelmesi sonucu değişen hayatlarını, birbirlerinden kopuşlarını, bir de unutamadıkları aşklarını, olsaydı nasıl olurlardı’larını izledik.

Konusu

Dolunay’ın yanına sıra arkadaşı Efsun’u, Gökçe’nin de en yakın arkadaşı Emre’yi ve onun kardeşi Emrah’ı peşine takmasıyla oluşan bu arkadaş grubu çocukken her yazı birlikte Urla’da geçiriyor. Emre ve Gökçe birbirlerini o yıllardan beri seviyorlar ama denemeye bir türlü cesaret edemiyorlar. Bu durum da geçmişlerinin biraz tuhaflaşmasına yol açıyor. Dolunay ve Gökçe’nin babaannesi Neziş’in hastalanması ile soluğu yıllar sonra Urla’da Neziş’in yanında alan ekip, Gökçe’nin kız arkadaşı Beril’in de aralarına katılmasıyla birlikte geçmişin kapanmayan izlerine doğru yolculuğa çıkıyorlar.

Tabii geçmişin kapanmayan izleri diyoruz ama Urla’da geçen bir yazlık arkadaşlığı ne kadar kötü olabilir? Geçmişleri daha çok eğlence dolu olunca ekibin şuan ki buluşma halleri de bir o kadar eğlenceli, sıcak ve samimi geçiyor. Tabii karakterlerin deliliğinin de bunda etkisi büyük. Filmi izleyen çoğu kişi ‘bu film bir şey olsa pamuk şeker olurdu’ gibi hislerle çıkıyor salondan. Ki buna ben de  kesinlikle katılıyorum. İzlemesi çok keyifli, soft’luk kumkuması bir filmdi. Ama bazı filmler vardır karakterlerine de baya aşık olursun, bu film pek öyle değildi sanki. Her biri baya kusurluydu aslında. Ama filmin yakalamak istediği nokta da buydu bence.

Filmdeki her karakter ”Biz böyleyiz” dedirtecek kusurlara sahipti. Her arkadaş grubu da böyle değil midir zaten? Bu kusurlar, farklı karakterler, araya giren hayat, iş, güç ve bir sürü bahane insanları koparır ama bu film tüm bunlara rağmen çok tatlı bir geriye dönüş filmiydi. 

Doksanlar karaoke, Engin Öztürk’ün ”Yollarda Bulurum Seni” performansı ile doksanların zirvesini yaşattı gerçekten. Film, çocukluk arkadaşlarının yeniden buluşması olunca tabii bol bol doksanlar esintisi taşıdı yanında. Benim bahsettiğim tüm bu kusurlu karakterler arasında favorim ise Emrah oldu. Neziş ile fragmandaki ”pis ergen çiçek” sahnesi aslında karakterin çiçekliği ile ilgili baya bir sır taşıyormuş. Karakterlerin birbiri ile olan karmaşık geçmişine en uzak büyüyen karakter kendisi olduğu için de belki olayların baya dışında kaldı ve bu durum karakterin tepkilerini ve Neziş’le diyaloğunu baya bir eğlenceli hale getirmiş.

 

Spoiler’lı notlar!

-Emrah’ın tüm film yaptığı Neziş şakalarının bir yere bağlanacağı belliydi, Neziş’i bulup haberi ağlayarak verenin onun olması küçük ama etkileyici bir detaydı. Ağlattı… Komedi filminin ağlatanı makbuldür zaten…

-Aradan bir yıl geçtikte sonra yeniden buluştukları ve yemek yedikleri son sahnede Dolunay’ın hamile olması detayı çok güzeldi.

– R.I.P Yulduz…

-Neziş’in çocukluk arkadaşlarını yeniden buluşturma planı işe yarıyor. Ekibi bir yıl sonra yeniden birlikte görüyoruz. Beril ve Gökçe tabii ayrılmış, bana kalırsa zaten Beril, Gökçe’ye iki yıl nasıl tahammül etmiş o daha bir merak konusuydu. 🙂 Ama Gökçe ve Emre’de yine bir değişiklik olmamış sadece bu kez durum tersine dönmüş. Eve, erkek arkadaşıyla gelen Emre ve Gökçe’nin erkek olmasına şaşıran Emre’nin erkek arkadaşı oluyor. 🙂

Güzel bir tekrar ediş ve finaldi. Filmin başka bir yazda ikincisinin gelmesi ihtimalini düşündürdü ve çok da hoşuma gitti bu fikir. Başka bir yazda bu arkadaşlar yeniden toplansa neler olur görmek isteriz. Filmin sonundan da buluşmaya devam ettiklerini ve edeceklerini anlıyoruz zaten…

IMDb’den Ne Haber?

Filmin ilk üç gün sonundaki IMDb puanı 7,3. Türüne göre değerlendirdiğimizde gayet güzel. Çünkü genelde ve çoğunlukla da haklı olarak yerli komediler 5 puan bandında kalır.

IMDb’de 7  ve üzeri alan yerli diziler derlememizi görmek isterseniz de buraya tıklayabilirsiniz. 🙂