tds_thumb_td_300x0
Noel Konulu Beş Yabancı Film

Süslemeleriyle, yeni umutlar, yeni başlangıçlar ve yeni yeni dileklerimizle birçoğumuz için yılın en güzel zamanı geldi. Bu yıl, caddelerden ve süslemelerden uzak kalacak olsak da filmler bizi yeni yıl teması dolu dünyalara taşıyabilir. J

Öyleyse, yeni yıla neredeyse 1 hafta kala, sizin için en sevdiğimiz Christmas filmlerini derliyoruz!

Love Actually

Listenin başında elbette 2003 yapımı İngiliz filmi olan Love Actually geliyor. İngiliz dizi ve filmlerinin kendine has mizahı olduğu gibi kendine has epik bir dili de var kesinlikle. Bu film de onlardan biri. Masal gibi birçok aşk hikayesinin birleşiminden oluşan ‘’Aşk Her Yerde’’, her yaştan kesimi ekrana kilitleyecek türden umut ve romantizm dolu bir film.

Holidate

Netflix’in bu yılki Noel filmlerinden olan Holidate’in başrolünde Emma Robert ve Luke Bracey’in yer alıyor. Film aslında sadec Noel’i değil, bir yıl içerisindeki tüm tatil günlerinde anlaşmalı flört ederken birbirine aşık olan bir çifti anlatıyor. Son zamanların en tatlı romantik komedilerinden biri bizden söylemesi.

New Year’s Eve

Yılbaşı Gecesi filmi, kalabalık kadrosu ve birbirinden farklı Noel hikayeleri ile Love Actually’i anımsatıyor diyebiliriz. Ancak bu kez hikaye New York’ta geçiyor. J Kadroda ise Sarah Jessica Parker, Robert De Niro, Zac Efron ve Ashton Kutcher gibi yıldız isimler yer alıyor ve film, yılbaşı arifesinde yalnız olan bir grup insanın kesişen hikayelerine odaklanıyor. 2011’in ses getiren bu Noel filmini henüz izlemediyseniz, öneririz.

The Holiday

Cameron Diaz, Kate Winslet ve Jude Law gibi isimleri bir araya getiren The Holiday, yılbaşı yaklaşırken hayatları tepetaklak olan iki kadının evlerini ve bir nevi hayatlarını takas etmelerini ve bu yeni hayatlarında aşkı bulmalarına odaklanıyor.

The Christmas Contract

Tv filmi olan The Christmas Contract, özellikle de One Tree Hill oyuncularını bir araya getirmesi ile biliniyor. Hem Christmas filmlerini seviyor hem de One Tree Hill hayranıysanız, Hilarie Burton, Danneel Ackles, Robert Buckley ve Antwon Tanner’ı bir araya getiren bu filmi de kaçırmayın.

Konuşma Nasıl Bir Dizi?

Aslıhan Gürbüz, Cansu Tosun ve Erkan Kolçak Köstendil’in rol aldığı, müziklerini ise Okan Yalabık’ın yaptığı mini dizi Konuşma, 20 Aralık gecesi tüm bölümleriyle Youtube MiniDizi Channel’da yayınlandı. Yine Erkan Kolçak Köstendil’in yazıp yönettiği Pes Artık’ın ardından kanalın ikinci dizisi olan Konuşma, yalnızca 3 bölümden oluşuyor. Bölüm süreleri ise 4 ve 6 dakika arasında değişiyor.

Öncelikle, dizi için adının hakkını veriyor diyebiliriz. 🙂 Hiçbir sözlü diyalog içermeyen dizi, muhteşem çekimleri, müzikleri ve oyunculuklarıyla derdini konuşmadan da anlatmayı başarmış.

Konuşma’nın ne anlattığından kısaca bahsedecek olursak; ağzı bantlı halk, konuşmak yasaktır afişleri, nöbetçiler, serumdan beslenen insanlara bakacak olursak konuşmanın yasak olduğu bir toplum hakkında bir distopya izledik diyebiliriz.

Elma, dizi ve filmlerde çoğunlukla ilk günah anlamından yola çıkılarak ‘’Yasa koyucuya itaat etmemek’’ anlamı taşıyor. Elmalar bu nedenle bir isyanın simgesi olduğu için seçilmiş olabilir diye düşünüyorum.

Dizinin bana göre en dikkat çeken unsuru, kişiler ağızları bantlı gezmek zorunda bırakılıp, konuşmaları yasaklanmışken megafondan çıkan belli belirsiz konuşmalara izin veriliyor oluşu. Kimin söylediği belirsiz olan, anlamsız konuşmalar semtte yankılanabiliyor ancak bunun dışındaki herhangi bir konuşmaya izin verilmiyor.

Megafon yayınlarını kitle iletişim araçlarına benzettim. Anlamsız sesler, insanları oyalayıp susmalarını kolaylaştırıyordu, megafon üzerinden insanların yerine konuşuluyordu sanki. Onlar da kabullenmişti. O sesler kesilince ise insanlar kendi seslerini çıkarmaya başladılar.

Ama dizide gördüğümüz üç kişi vardı ki hiç konuşmadan da dertlerini anlatabilmeyi ve bir şeyler yapabilmeyi başardılar.

Diziden herkesin bambaşka anlamlar çıkardığından eminim. Ne kadarı doğru ne kadarı yanlış bilmiyorum ama dizinin bende oluşturduğu çağrışımlar bunlardı. Sizler de fikirlerinizi yorumlarda belirtebilirsiniz.

Erkan Kolçak Köstendil bugüne kadar gerek oyunculuğu gerekse yazıp yönettiği kısa film ve mini dizilerle adından söz ettirse de yönetmenliğinin büyük dikkat toplayacağı dizi muhtemelen Konuşma olacaktır.

Çekimlerin her bir karesi ‘’one perfect shoot’’ diye alıp paylaşmalık…
Renk ve ışık kullanımı deseniz, tek kelimeyle büyüleyici.

Görsel şölen niyetine bile girin YouTube’a izleyin deriz!

Carry On: Supernatural’ın Finalinde Ne İzledik?

Supernatural 15. Sezon 20. Bölüm İncelemesi: Carry On

Supernatural’ı izlemeye siz ne zaman başladınız bilmiyorum ama ben 2011’in sonlarında başlamıştım, o zamanlar 7. sezon yeni başlamıştı. Benim başladığım sıralarda 8. sezonun final olacağı söyleniyordu, sonrasında 9 ve 10. sezon onayı geldi ve 10. sezonda final yapacaktı. İki sezon daha kazandım diye sevinmiştim derken daha da inanılmaz bir şey oldu ve 11. sezon onayı da geldi, sonrasında zaten final haberleri kesilip, yerini ardı arkası gelmeyen yeni sezon onaylarına bıraktı. 🙂 

İyi de oldu, final için ürettiğimiz tüm teorilerimizi darma duman ederek ilerlemeye devam etti, dev bir efsaneye dönüştü ve o efsane bugün artık final yaptı. 

Supernatural’ın Final Sezonunda Ne İzledik?

Supernatural, 15 sezonluk bir dizi olmasıyla aslında bu güne kadar birçok kez final yaptı. Birçok hikayeye ve karaktere nokta koydu. 15. sezonun finali ise aslında bir önceki bölüm olan 19. bölümdeydi. Yorumuma önce bu bölümden başlayacağım çünkü dizinin her anlamda yerinde bir final yaptığını düşünüyorum.

Supernatural evrenine göre Chuck (Tanrı), bir yazar. Çoklu evrenler ise Tanrı’nın taslakları. Favorisi ise içinde bulunduğumuz dünya. Ama bu dünyada karakterlerden Winchester’lar ve Cass, Chuck’ın kalemine itaat etmek yerine sürekli problem çıkarıyorlar.

Özellikle Lucifer’ın oğlu Nephilim Jack’in de yanlarında olmasıyla güçlenen dörtlümüz, Chuck’ın sinire dokunmaya başladı ve böylece Chuck ile Winchesterlar arasında savaş başladı. Supernatural ekibi de 15. sezonun amacı için ”kaderle savaşı” anlattıklarını söylüyorlar. 

Savaşın sonunda ise Nephilim Jack’in de yardımıyla kazanan Winchester’lar oldu. Savaşın sonunda Chuck’ın insan olması oldukça epik bir finaldi çünkü zamanında dünyayı terk eden Chuck’a (Tanrı’ya), aynı sonu verdiler ve Chuck’ı insan yaptılar.

Ama burada bitmedi, Chuck’ın insan olması ile birlikte, güçlerini alan Jack, yeni Tanrı oldu. Ki bu da aslında 12. sezondan beri beklenen bir hikayeydi. Castiel, daha 12. sezonda Jack doğmadan önce Jack’in dünyaya ve evrene düzen ve iyilik getiren kişi olduğunu görmüştü. Böylece evet bu hayatta yalnızız, hayat zor ve adil değil desek de bir anda stadyumları, müzeleri, parkları ve caddeleri dolduran insanların neşesi, dünyanın aynı zamanda ne kadar yaşamaya değer ve güzel olduğunu da gösterdi. Jack, Tanrı olduktan sonra insanlara ve dünyaya müdahale etmemeye karar verdi. Ben her yerdeyim dedi ve aradan çekildi. 

Bu bence DOĞAÜSTÜ için oldukça kapsayıcı bir bakış açısı ve finaldi. Tüm bu karmaşa sonunda Wichester’lar hayatta kalmışlardı ve artık onların her hareketi yazan Chuck yoktu, yani artık özgürlerdi. Dizi burada da bitmiş gibiydi ama asıl finali 20. bölümde izledik. Yani dizinin finalini. 

Finali Nasıl Bulduk?

Supernatural’ı eski sezonlarda bırakanlar da izleyip anlayabilsin diye final çekmişler resmen yoksa kıyameti, Lucifer’ı, Michael’ı ve hatta Tanrı’yı bile yendikten sonra gelen bu finalin başka açıklaması yok. Yine de sonu çok anlamlı ve güzeldi. Carry On bölümü, finale ek bir spin-off’a benzetilebilir. Dünyada her şeyin normale dönmesi sonunda Winchester’lar da sıradan avlara dönmüşlerdi. Bölüm bir vampir avıyla açıldı ve Dean bu av esnasında yaralanarak öldü. Evet koskoca Dean Winchester’ın ölümü bu kadar basit olmamalıydı. Finalin ilk 20 dakikasını bu bölüme ne gerek vardı şeklinde izledim. Ama bölüme devam ettikçe, çok daha anlamlı bir yere bağlandığını gördük.

Dean’ın cennete gitmesinin ardından her şey daha da anlamlandı. Boby ile Dean’ı tekrar karşılıklı izledik. Dean’ı, Impala’sı ile cennette turlarken gördük. Buralar adeta Supernatural: The Good Place evreniydi. 🙂 Bunun öncesinde Boby, ”Zaman burada farklı işliyor” demişti. Öyle de oldu, Dean arabasıyla turlarken, dünyada da Sam’in oğlu olduğunu, oğluna Dean adını verdiğini onu büyütürken yaşlandığını izledik. Sonunda yaşlanıp, hastalanıp öldüğünde ise Dean’ın cennetteki Impala turu bitti ve ikili yine bir araya geldi. Final bölümünde öğrendiğimize göre Dean, John, Marry, Bobby, Castiel, Dean ve Sam… Herkes artık cennette birlikte! Yani 15 sezon sonra, ciddi anlamda her şeyin sonuna geldik.

Bu nedenle başlangıçta finale bir anlam veremesem de sonu çok değerliydi ve gerekli olduğunu gördüm. Finalde aslında sadece Dean değil, herkes öldü, sadece zamanlar farklıydı ama sonunda herkes yine birlikte oldu. The Vampire Diaries ve Lost da benzer bir final yapmıştı. 

Yani Supernatural’ı çok daha önce izlemeyi bıraktıysanız, öncelikle diziyi tamamlamanızı öneririm tabi! 🙂 Ama sadece finali izlemek istiyorsanız da rahatlıkla bu bölümü izleyebilirsiniz. Kaçırdığınız sezonlara dair hiçbir şeyin yer almadığı, tam anlamıyla karakterlerin finali üzerine bir vedaydı. Carry on my wayward son’ın finalde çalan slow versiyonu da ayrıca, dinlemeye değer. 

Bu dizi benim kıymetlimdi, finalini yorumlamak da o yüzden çok özeldi. Umarım sizler de beğenmişsinizdir.

NE İZLEMELİ | Dash&Lily (Bize Çıkan Yollar) Nasıl Bir Dizi?

Netflix’in Noel temalı gençlik dizisi Dash&Lily, Netflix Türkiye’de ”Bize Çıkan Yollar” adıyla 10 Kasım’da izleyici ile buluştu. Dizinin başrollerini, Euphoria ve This Is Us dizilerinde de izlediğimiz 1996 doğumlu oyuncu Austin Abrams (Dash) ve 1994 doğumlu oyuncu Midori Francis paylaşıyor. 8 bölümden oluşan dizinin bölümleri ise 20-25 dakika uzunluğunda. Ben diziyi bir cumartesi günümü ayırarak film izler gibi zevkle tükettim. 

Bir roman uyarlaması dizi, Noel konulu olması nedeniyle bir mini diziyi andırsa da TV Time’a göre Netflix’in yeni sezon onayı vermesi halinde dizinin daha fazla bölümü gelebilir.

Dash&Lily Konusu

Yaşıtlarına göre daha kendine özgü ve olgun olan, ailesi ile mutlu bir yaşam süren 17 yaşındaki Lily, ilk defa noeli tek başına geçirmek zorunda kalır. Lily’nin ailesindeki herkes büyük aşkını noelde bulduğu için Lily’nin de noellerden beklentisi yüksektir ve noeli aşk ile özdeşleştirir. Bu nedenle bu sefer yalnız geçirmek zorunda kaldığı noelde hayatının aşkını bulmak için bir adım atar.

Kendisiyle benzer kitap ve müzik zevklerine sahip bir erkek arkadaş bulmak için, her zaman gittiği kitapçıda en sevdiği kitabın yanına bir defter bırakır. Defterin içini ise bilmece ve ipuçları ile doldurur. Defteri bulan Dash de Lily gibi bir kitapkurdudur. Ancak Dash, Lily’nin aksine noeli pek sevmez. Ailesi ile problemleri vardır. Ve yalnızlığı sevse de Lily gibi ”weirdo” değil de, arkadaş çevresinde popüler sayılabilecek birisidir.

Lily’nin defterindeki bazı bilmeceleri ve cesaret oyunlarını çözdükçe, Lily’ye kendini daha yakın hissetmeye başlar. Aynı şekilde defterdeki cevapları kusursuz bulan Lily de ruh eşini bulduğunu düşünür. Aslında hayatından mutlu olan Lily ve pek de mutlu bir yaşam sürmeyen Dash’in farklılıkları da var ancak dizinin değinmek istediği nokta da buydu. 

Gençlik yılları kendinizi tanıdığınız yıllardır, bunun için de başarısızlıktan korkmayın, sınırlarınızı zorlayın ve mümkün olduğunca yeni şeyler deneyin diyor dizimiz. Bunu da ellerindeki ”kırmızı not defteri” ile yaptırıyor Dash ve Lily’e. İkisi de birbirleri için verdikleri eğlenceli ve zorlayıcı görevlerle, diğeri için yeni bir bakış açısı sağlıyor ve hayatına yeni kapılar açıyor aslında. 

Kimler İzlemeli?

Netflix’in tatil içeriklerini genellikle yeterli bulmadığım için izlemezken bu yıl hem Holidate filmi hem de bu dizi ile iyi iş çıkardıklarını düşünüyorum. Eğer Love Actually gibi Christmas ve aşk temalı filmler seviyorsanız bu diziyi de kesinlikle izlemelisiniz. Ayrıca gençlik dizileri sevenler de bu diziyi beğeneceklerdir. 

Son olarak dizideki çiftin birbirine cesaret oyunları oynatmasından yola çıkarsak elbette ünlü Fransız filmi ”Cesaretin Var mı Aşka?”yı anmamak olmaz. Eğer Jeux D’enfant filmini seviyorsanız, bu diziyi de muhtemelen beğeneceksinizdir.

IMDb’den Ne Haber?

Dizinin güncel IMDb puanı 7,7. Diziy bi romantik komedi filmine benzetirsek yeterli ve hatta gayet iyi bir puan diyebiliriz. TAVSİYE EDİLİR.

Supernatural 15×19 İncelemesi: Tanrı Öldü Yaşasın Yeni Tanrı

2005 yılında The CW kanalında yayın hayatına başlayan Supernatural, 15 sezonun ardından final yapıyor. 15. sezon 19. bölüm ile hikayesine (neredeyse?) final yapan dizi, önümüzdeki hafta ”Carry On” adlı ”Series Finale Event” yayınlayacak ve oyuncu röportajlarına yer vererek 15 sezonluk macerayı bir de Supernatural ekibinden dinletecek. Bölümün iki saat olacağı söyleniyor. Geçmiş bölümler ve röportajlara ek olarak final sonrası senaryolar, ek sahneler olacak mı göreceğiz. Kimileri ters-köşe yeni sahneler görür müyüz diyor, kimileri final için spin-off gibi olur diyor kimileri de bi umut Cass de döner mi diyor. 

Öncelikle, 10 senedir güncel izlediğim, beraber büyüdüğüm, Winchester’ları kendi ailemden bildiğim canım dizimin finalini yorumlamak benim için ayrı bi’ mutluluk şuanda. Supernatural birçoğumuzun ilk yabancı dizisiydi. Çoğunluk gibi benim de ilk yabancı dizilerimden biriydi. İngilizcemi geliştirmemde az etkisi olmamıştır Supernatural panellerini takip etme çabalarımın. 🙂

Paranormal korku türünde yeri çok ayrı bir diziydi, her bölüm ayrı bir korku hikayesi görürdük ama bu sahneler soğuk bir korku filmi edasıyla da çekilmezdi. Daha çok karanlıkta battaniye altına girip izlemelik konsept sahibi, kolay akan ve korkunç olmaktan ziyade çoğunlukla da duygu seli yaşatan bölümler olurdu. Kısaca The CW bütçesi ile çekilen mütevazi bir diziydi. Ama hikaye ve senaryonun güçlülüğü bize yetip de artmıştı.

Peki bu kadar girizgah ve duygusallık yeter, gelelim asıl soruya, yıllardır merakla beklenen final nasıldı? 

Öncelikle finali yorumlarken 15 sezon süren bir diziden bahsettiğimizi unutmayalım. Yani aslında birçok karakterin ve hikayenin finalini önceden görmüştük. Özellikle de 5. sezon finalinin üzerine herhangi bir final zaten olamazdı. Bırakın Supernatural evrenini, tüm diziler arasında da çıtayı çok üste taşıyan bir finaldi 5. sezon finali.

Yani gerek ilk 5 sezon gerek sonrasında birçok final gördük aslında. Şuan izlediğimiz final, son konunun kapanışı niteliğindeydi. Ama benim gözümde diziye de genel bir nokta koymayı da başardı.

Tanrı Öldü Yaşasın Yeni Tanrı

Jack’i kozmik bir bomba haline getirdikleri plan, Jack’in tüm güçleri emmesi şeklinde devam etti. Buralarda mantık hatası vardır yoktur o boyut ile pek ilgilenmeden yorumluyorum. Ama başından beri böyle olacağı belliydi. Castiel, Jack doğmadan önce onun dünyaya düzen getiren kişi olacağını görmüştü. Bu yüzden Lucifer’ın oğlu olduğu halde doğmasına izin vermiş ve onu desteklemişti. Yani Jack’in iyiliği ve düzeni getireceğini aslında 12. sezondan itibaren biliyorduk.

Bu nedenle sürpriz bir final değildi. Finalin felsefi çıkarımları da yerinde ve güzeldi. Tanrı’ya iyi ve kötü yandan bakıldı, kapsayıcıydı. Önemli felsefi tartışmalardan biri olan ”Tanrı dünyada bu kadar kötülük olmasına neden izin veriyor?” fikri işlendi finalde ilk olarak. İnsanların kendilerini yalnız ve unutulmuş hissetmesi, yaşlanıp, hastalanıp ölmeleri, güçsüz olmaları gibi özellikler artık Chuck’ı da bekliyor. Tanrı’yı insan yaparak, Chuck’ın insanlar için yazdığı her şeyi ona da yaşatmayı seçtiler. Bence epik bir finale imza attılar.

Ancak sadece bununla da kalmadık, Jack’in kurduğu düzen ise iyi bir Tanrı’nın varlığı üzerine oldu. Jack, dünyanın ve inanların güzel yanlarına odaklandı. Yani insanlar güçsüz de olsalar başlarına kötü şeyler de gelse, yaşlanıp ölecek de olsalar dünyada geçirdikleri zamanın yine de yaşamaya değer olduğuna parmak basıldı. Finalde caddeleri, kafeleri, stadyumları, sanat etkinliklerini dolduran insanlarla beraber dünyanın ve insanlığın güzel yanlarını da gördük. Jack, ”Kendimi hikayeye dahil etmeyeceğim. İnsanlara müdahale etmeyeceğim.” dedi. Yani Tanrı’nın en iyisini yapacağımıza inandığı ama varlığını bizzat göremediğimiz inanış da Jack’le beraber verildi.

Böylece bir karamsar bir de iyimser versiyon olmak üzere, DOĞAÜSTÜ dünyamıza büyük ölçüde nokta koymuş olduk. Jack’in Tanrı olduğu dünyada düzen olduğuna göre ve Winchester’lara müdahale etmediğine göre sonunda Dean ve Sam de hep istedikleri gibi özgür oldular. Finalde onların kazandığını görmek güzeldi. 15 sezon sonunda başardılar. Artık özgürler ve ikisi de hayatta, birlikteler. 

20. bölümde BÜYÜK FİNAL ve BÜYÜK VEDA bizleri bekliyor! Mendilleri hazırlayın…

error: Korunan İçerik!