tds_thumb_td_300x0
Maraşlı’nın 1. Bölümünde Ne İzledik?

Selamlar… İzleyicinin uzun zamandır beklediği o taze kan nihayet geldi. Evet! Evet, Maraşlı’dan bahsediyorum. Yönetmen koltuğunda Arda Sarıgün’ün, senaryo koltuğunda ise Ethem Özışık’ın oturduğu; başrolünü Burak Deniz ve Alina Boz’un paylaştığı, pazartesi gününün yeni soluğu ile tanıştınız mı? Ben tanıştım ve söylemek isterim ki, tanışmayan varsa çok şey kaçırdı. Çünkü insanı, ilk saniyesinden son saniyesine kadar ekrana kilitleyip, uzun uzun düşündüren bir yapım vardı karşımızda. Ve yine söylemek isterim ki; temposundan müziğine, müziğinden sahnesine, sahnesinden karakterlerine kadar her şey çok iyiydi. Hem de daha ilk bölümden… Öncelikle bunun için tüm ekibi kutluyor, reytinglerde bol şans diliyorum.

Maraşlı Ne Anlatıyor?

Gelelim hikâyemize… Hikâyemizin esas kahramanı, Celal. Nam-ı diğer Maraşlı. Kendisi eski bir bordo bereli. “Yani? Ne ayak bu Maraşlı?” diye soracak olursanız, yaralı bir baba derim. Öyle yaralı bir baba ki, sormayın gitsin. Hikâyede bu yarasından doğuyor ya zaten.

Maraşlı’nın bıcır bıcır konuşan tatlı bir kızı vardır ve bir gün, bir gün kızı vurulur ve derin bir sessizliğe mahkum edilir. İşte Maraşlı da o sessizliği yaratanların peşine düşer. O noktada da yolları fotoğraf sanatçısı olan Mahur ile kesişir. Hem de ne kesişme… Bir kitap adından, silahların patladığı eski bir fabrikaya kadar uzanıyor…

Sizi bilmem ama yine bir Ethem Özışık imzası ve yine şahlaşan sahneler… Ağzımız açık izledik. Mesela sürekli kredi için arayan bankanın altından istihbaratın çıkması… “Güzel bir ters köşe değil miydi?” Bana soracak olursanız, Maraşlı doğru iz üzerinde. Aradığı isim ise, Mahur’un abisi yani İlhan Tüzel. O abide bir iş var. Bana sergilediği hareketler pek bir yavan geldi. “Neden mi?” derseniz, bir olaylara karşı bakış açısına bakın, derim.

“Ne dersiniz? Maraşlı’nın kaybolan yıllarını Mahur verebilecek mi?” Duyuyorum. “Hiç şüphesiz,” dediğinizi duyuyorum. O zaman anlaşalım, her hafta pazartesi saat 20.00’de. Atv ekranlarında… Aman ha, sakın kaçırmayın.

Sosyal Medya Akıncı’yı Sevdi mi?

Heyecanla beklenen Akıncı dizisinin ilk bölümü bu akşam izleyiciyle bir araya geldi. Twitter’da da bu kadar çok konuşulan diziye gelen yorumları beraber okumaya ne dersiniz?

Akıncı hakkında kısaca derlediğimiz bilgilere göz atmak isterseniz aşağıdan ulaşabilirsiniz.

https://twitter.com/akifogretmenim/status/1345070912371109888?s=20
https://twitter.com/FurkanSalcan4/status/1345064090960617475?s=20
https://twitter.com/BirDeli59093975/status/1345067829117263872?s=20

Siz, Akıncı’yı nasıl buldunuz? Yorumlarda buluşalım 🙂

Yeni yorumlarda buluşmak üzere, sağlıkla kalın…

Akıncı Dizisi Hakkında Genel Bilgiler

“Hiçbir suç cezasız kalmayacak.” sloganlı “Akıncı” dizisi bu akşam izleyicilerle buluştu. Dizi güçlü kadrosuyla, afişleriyle, tanıtım videosuyla daha başlamadan herkes tarafından konuşulmaya başlanmıştı. Bugün ise Twitter’da trend topic listesine girmeyi başardı. Biz de sizlerle birlikte biraz Akıncı’dan bahsetmek istiyoruz.

Akıncı

Akıncı’nın Konusu Nedir?

Dizinin fragmanında köklerini Osmanlı tarihinden alan bir kahramanın günümüzdeki zorlu mücadelesini anlattığını izlemiştik. Bu akşam yayınlanan bölümde suç dünyasına karşı amansız bir mücadele yürüten Akıncı, terör örgütlerine İstanbul’da yapılacak silah teslimatını öğrenerek bu duruma müdahale etti. Dizideki gazeteci Nergis Emiroğlu ise üç yıldır bu herkesin kim olduğunu merak ettiği kahraman ile ilgili yaptığı haberlerle tanınırken onun gerçek kimliğine ulaşmaya çalışmaktadır.

Akıncı dizisinin ilk bölümünden bir kare

Yapımcılığını Mehmet Yiğit Alp’in üstlendiği ve Veli Çelik’in yönettiği dizinin oyuncu kadrosunda Şükrü Özyıldız, Büşra Develi, Didem İnselel, Erkan Bektaş, Tolga Çelik, Deren Talu ve Yıldıray Şahinler gibi önemli isimler yer alıyor. Aynı zamanda dizinin senaristliği de Hakan Kandal’a ve Nimet Erdem’e aittir.

Akıncı Dizisi Nerede Çekilmektedir?

Akıncı dizisinin ilk bölümünden bir kare

İstanbul’un en sevilen bölgelerinden biri olan Kuzguncuk ile beraber İstanbul’un pek çok tarihi semtinde çekimler devam etmektedir. Akıncı’nın aynı zamanda dizi-film sektöründe sık sık kullanılan platolarda da sahneleri yer alıyor. Benim dizide en sevdiğim kısım ise sınıftaki öğrencilerin Akıncı’dan bahsederken tarih öğretmeni olan Fatih Hoca (Akıncı)’nın onlara, “Arkadaşlar, sizin böyle atalarınız var. Siz nasıl olur da başkası için öyle kahraman ya da karizma gibi kelimeler kullanabiliyorsunuz?” diyerek Atatürk’ü ve Fatih Sultan Mehmet’i anlatması oldu. Çok etkileyiciydi. Herkes tarafından da bu sahne çok beğenilerek takdir edildi. Aşağıdan bu sahnenin videosuna ulaşabilirsiniz.

Takipte kalın, diziye gelen yorumları da paylaşmaya devam edeceğiz 🙂

Bir Zamanlar Çukurova’nın Çetin’i Aras Şenol İle Keyifli Bir Sohbet

ATV ekranlarında yayınlanan, perşembe gününün vazgeçilmez dizisi Bir Zamanlar Çukurova’da Çetin karakterine hayat veren yetenekli oyuncu Aras Şenol ile birlikte keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Biz, onu Yılmaz’ın (Uğur Güneş) yakın dostu, Ali Rahmet Fekeli’nin (Kerem Alışık) sağ kolu olarak tanıdık, bunların yanında şu sıralarda da Selin Genç  ile olan partnerliğini severek takip etmekteyiz.

Aras Şenol, 4 Temmuz 1993 İstanbul doğumludur. Sevilen oyuncu, Yeditepe Üniversitesi Tiyatro mezunu. Tiyatro oyunculuğunun yanı sıra 2018’den beri Bir Zamanlar Çukurova dizisinde Çetin karakterini canlandırmaktadır. 182 cm boyunda, 74 kilo ve Yengeç burcudur.                

Gelin beraber Aras Şenol’u daha yakından tanıyalım ve merak ettiklerimizi kendisine soralım.

Aras Şenol

Merhaba Aras Bey, biraz klasik bir giriş yapacağız 🙂 İnsanlar sizi Bir Zamanlar Çukurova’nın Çetin’i olarak tanıyor, peki gerçek hayattaki Aras Şenol nasıl biridir?

İnsanın kendini tanımlaması biraz zor ama dostlarımın bana genel olarak söylediği eğlenceli, gülmeyi seven biri olduğum. Anda kalmayı seviyorum. Her anın tadını çıkarmaya çalışıyorum.

Bir Zamanlar Çukurova serüveniniz nasıl başladı? Senaryoyu okuduğunuzda ne hissettiniz?

Ben, diziye 7. bölümde dahil oldum. Adana’ya geldiğimde henüz dört bölüm yayınlanmıştı. Hemen açıp hepsini tek solukta bitirdim. Hikaye, beni inanılmaz etkilemişti. Böyle bir hikayede ve bu projede olmak çok güzel.

ARAS ŞENOL: “BİR ZAMANLAR ÇUKUROVA’DA YEŞİLÇAM ETKİSİ VAR.”

Bir Zamanlar Çukurova dizisinin bu kadar sevilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Size göre dizinin başarılı olmasındaki en önemli etken nedir?

Bence bunun ilk nedeni, bir dönem hikayesi olması. İnsanların özlediği, izlemek istediği bir dönemde geçiyor dizi. Yeşilçam etkisi var. Bu, seyirciyi etkilemiş olabilir diye düşünüyorum. İkinci neden ise karakterler. Dizideki her karakterin haklı sebepleri var. Seyirci bütün karakterler ile özdeşlik kurabiliyor. Bence, bu da dizinin izlenebilirliğini artırıyor.

İlk televizyon projeniz olan Bir Zamanlar Çukurova dizisindeki “Çetin” karakterinin sizdeki yerini açıklar mısınız? Çetin ile olan benzer veya farklı yönlerinizden bahseder misiniz?

Çetin, benim için çok değerli çünkü televizyonda var olduğum ilk karakter. Benzer yanlarımız var tabii ki ama birçok noktada kendimi onu eleştirirken buluyorum. Genele bakacak olursak farklıyız yalnız kendimi onunla kıyaslamıyorum. Sadece, bazen ben o dönemde yaşasaydım olaylara ne tepki verirdim acaba dediğim oluyor fakat karakteri, yaşadığı dönemin şartlarına göre değerlendirmek gerekiyor. Ben de Çetin’i çoğu zaman bu şekilde değerlendiriyorum.

Bir Zamanlar Çukurova dizisi pandemi sürecinden nasıl etkilendi? Bu süreçte setten uzak kalmayı düşündüğünüz zamanlar oldu mu?

Setten uzak kalmayı düşünmedim, çünkü zaten geçen sezon belirli bir süre uzak kaldım. Bütün dizi setleri gibi bir süre biz de ara verdik fakat şimdi çalışıyoruz. Bütün önlemlerimizi aldık.  Oyuncular dahil bütün ekip sette maske takıyor ve düzenli olarak testlerimiz yapılıyor. Set harici dışarı çıkmıyorum. Bunun dışında da elimizden bir şey gelmiyor maalesef.

Tiyatro dışında nelerle ilgilenmeyi seviyorsunuz, hobileriniz neler?

Maalesef pandemi süreci her şeyi etkiledi. Spor yapmak haricinde hiçbir başka hobime vakit ayıramıyorum. Spor yapmayı çok seviyorum. Bazen günde 3 saat spor yaparken buluyorum kendimi. Bir de vazgeçemediğim müzik tabii ki. Boş zamanlarımda müzik dinliyorum. Genellikle otelde ve odada vakit geçirdiğim için ya film izliyor ya da uzun zamandır hayalini kurduğum hikayeleri senaryolaştırıyorum. Bunun dışında da vakit kalmıyor zaten sette oluyorum.

ARAS ŞENOL: “İZLENİYOR OLMAK HAYALİMDİ.”

Tiyatro size neyi ifade ediyor? Sahnede olmak, hayalleriniz arasında mıydı?

“İzleniyor olmak hayalimdi.” diyebilirim. Küçükken televizyonda bir şey izlediğim zaman saatlerce onun taklidini yapardım. Eğer bir kovboy filmi gördüysem evde şapkamı takıp bütün gün kovboy gibi geziyordum. Annem ile babam o günleri hala anlatıyor. “İzlediğin bir şeyden çok etkilenip bütün gün o karakterde gezerdin.” diyorlar. Profesyonel spor kariyerim bittikten sonra tiyatro girdi hayatıma. O günden beri de hayatımda. Çok uzun zamandır sahnede değilim. Sahnede olmayı çok özledim. Ama okumalarıma devam ediyorum. Yurt dışında ve yurt içinde tiyatro ile ilgili gelişen bütün yeni haberleri mümkün olduğunca takip etmeye çalışıyorum.

Oyunculuktaki en büyük hedefiniz nedir?

Kendime tek bir hedef koymadım. Oyunculuğa hep bir yol, bir serüven olarak bakıyorum. Bu yolculuğun beni nereye sürükleyeceğinden emin değilim. Bu yolda giderken elimden gelen ise iyi ve güzel projelerde olmak. Umarım, güzel bir serüvenim olur.

Aras Şenol’un yurt dışında sergilediği performanstan bir görüntü

Daha önceden yurt dışında -İtalya, Hırvatistan, Lübnan gibi ülkelerde- sahne aldığınızı öğrendik. Türkiye’de televizyon ekranlarında performans sergilemek ile yurt dışında sahne performansı sergilemek arasında nasıl bir fark var?

Aslında bunu önce televizyon ve sahne performansı olarak ayırmak gerekebilir. İkisi de çok farklı. Bence aynı başlangıç noktası olmasına rağmen tamamen farklı teknikler. Hatta kamera önü oyunculuğunun konservatuvarlarda ders olarak verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Oynadığım ülkelerdeki bütün performanslar, benim için çok değerliydi. Her an aklıma geliyorlar. Hala orada rol aldığım diğer ülkelerdeki arkadaşlarımla görüşüyorum. “Keşke, tekrar orada sahnede olsam.” diyorum bazen. Ama tabii koronadan dolayı dünyada birçok ülkede sahne performansları durmuş durumda.

Aras Şenol’un hayatla ilgili tabuları var mı? Bunları yıkmaya mı çalışır yoksa onlarla yaşamaya devam mı eder?

Herhangi bir tabum yok. Dediğim gibi, anı yaşamayı seviyorum. Hayat, tabu oluşturmak ve onları yıkmaya çalışmaya uğraşmak için çok kısa.

ARAS ŞENOL: “DİZİDE GAFFUR KARAKTERİ BENİM FAVORİM.”

Bir izleyici olarak sizin, Bir Zamanlar Çukurova dizisinde Çetin karakterinden başka bir favoriniz var mı?

Aras Şenol’un Bir Zamanlar Çukurova’da Bülent Polat ile beraber oynadığı bölümden bir kare

Gaffur benim favorim. Bülent Polat’ın yarattığı Gaffur’u seviyorum. Oyun enerjisi çok yüksek ve her an sürprizlerle dolu. Onunla oynadığımız zaman, çoğu yerde doğaçlama yapıyoruz ve bundan çok keyif alıyorum. Gaffur ile oynamak ve oynarken onu izlemek keyifli.

Diziden üst üste oyuncu ayrılıkları yaşandı. Bu durum sizi ve ekibi nasıl etkiledi?

Evet, ayrılıklar yaşadık. Çok değerli oyuncular Vahide Abla ve Uğur bu sezon aramızdan ayrıldı. Burada olmamaları üzücü tabii. Üç sene boyunca çok güzel vakit geçirdik. Çok güzel anılarımız var. Önemli olan bu, anılar. Sonuç olarak bu bir iş. İşler biter fakat dostluklar baki kalır. Yeni gelen oyuncularımızla devam ediyoruz.

Tiyatro eğitimi alan öğrencilere tavsiye verecek olsanız bunlar neler olurdu?

Herhangi bir tavsiye veremem bu haddime değil. Herkesin kendi serüveni, kendi yolculuğu. Sadece bu serüvende en iyi şekilde var olmaya çalışmak lazım. En azından ben elimden geldiğince öyle yapıyorum.

Ne İzledik sevenlerinin röportaj isteğini kırmayıp sorularımızı yanıtladığınız için çok teşekkür ederiz 🙂 Son olarak sizi sevenlere iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?

Ben sizlere teşekkür ederim. İzleyen, destek veren herkese teşekkür ediyorum. Bu süreçte geçecek ve birbirimize sıkı sıkı sarıldığımız günler gelecek. Ben buna inanıyorum. Sağlıkla kalın.

Yeni Sezonu ve 66. Bölümü İle Bir Zamanlar Çukurova

Herkese tekrar merhaba! Bugün sizlerle birlikte şu an yayınlanan televizyon dizileri arasındaki benim en sevdiğim Türk dizisi olan Bir Zamanlar Çukurova’nın yeni sezonunu ve son bölümünü inceleyeceğiz. Bir Zamanlar Çukurova, bir dönem dizisi olduğu için ilk yayınlandığı günden bu yana ilgimi çekti ve sıkı takipçisiyim. Elimden geldiğince bölümleri sizlerle yorumlamaya çalışacağım. Siz de yorumlarınızı paylaşırsanız “Ne İzledik” ekibi olarak çok seviniriz. Hadi, gelin biraz Bir Zamanlar Çukurova hakkında konuşalım.

Öncelikle Bir Zamanlar Çukurova dünkü bölümüyle Total’de birinci olurken AB’de üçüncü sırada yer aldı. Reytingleri anlayacağınız üzere gayet başarılı bir şekilde seyrediyor fakat yeni sezonda hoşlanmadığım bir durum söz konusu. Yeni sezonda kadroya ünlü oyuncu Nazan Kesal dahil oldu. Bir anda Hünkar Yaman’ın rahmetli eşi Adnan Yaman’ın sevgilisi olduğu ortaya çıktı. Demir’in bu kadının üzerine çok titrediği hatta babasının emaneti gözüyle baktığı ekranlara lanse edildi. Demir’in her şeyi bu kadar normal karşılaması aşırı samimiyetsizdi, sonuçta Demir’in de evliliğinde karşılıklı aşk yok ama sırf Yılmaz’la görüştü diye Züleyha’ya neler yaptı, “Sen evli barklı kadınsın.” diyerek. E o zaman Demir Bey bu bir paradoks değil mi??

Dizi zaten dönem dizisi ve o zamanlarda bu tarz olayların normal karşılanması mümkün değildi. Böyle bir gayriahlaki olayın ekranlarda aşk adı altında bizlere izletilmesini ben şahsen doğru bulmuyorum. Bazı olayların da normalleştirilmemesi gerek bana kalırsa, bir izleyici olarak ben bu durumdan rahatsızım. Demir Yaman, Sabahattin ve Jülide’nin nikah davetlerinde annesinin gözü önünde güya bir kadının itibarını geri verdiğini söylese de diğer bir kadının da itibarını zedeliyor. Bu da ikinci paradoksumuz. Bazı zamanlarda Demir karakterini anlasam ve hak versem de bu sezon bu karakterden bayağı bir soğuttular. Yaptığı nankörlük hazmedilebilecek türden değildi. Hünkar Yaman da artık onun annesinin sadece Sevda Çağlayan olduğunu ve holdingdeki payını Yılmaz’a devredeceğini söyleyerek çok iyi yaptı, ekran karşısında bir “Oh!” çektik ya hu.

Gelelim Müjgan-Züleyha olayına. Bir şekilde tabii ki öğrenilecekti, neyse ki dizide olaylar yavaş ilerlemiyor da anında Müjgan’ın Züleyha’yı öldürmeye kalkıştığı nihayet gün yüzüne çıktı. Bakalım yeni bölümde Yılmaz’ın Müjgan’a tepkisi ne olacak? Müjgan kendisini nasıl savunacak? İzleyelim, görelim.

Behice Hala’ya ise dizi boyunca ilk defa hak verdim. Bir anda Fekeli’nin yıllardır görmediği yeğeni ortaya çıkıyor ve hiç soruşturmadan bağrına basıyor. Mevlana mısın be adam herkesi kucaklıyorsun 😀 Fikret desen her şeyden “Çok küçüktüm, hatırlamıyorum.” diyerek sıyrılıyor. Vallahi anlamıyorum, bu sezonun senaryosu biraz zorlama olmamış mı sevgili senaristler? Çok severek izlediğim bir dizinin bu kadar anlamsız ilerlemesi beni cidden üzüyor. Umarım toparlanır. Yeni sezonda hoşuma giden iki şey var sanırım. Yılmaz ve Züleyha’nın artık daha da yakın olması ve Saniye ile Züleyha arasındaki buzların erimesi.

Bir de dizi hakkında şu konuya değinmeden de edemeyeceğim. Dizideki herkes usta bir oyuncu gibi rollerini oynuyorlar. Sadece başroldeki oyuncuları beğenerek izlemiyorsunuz, evin çalışanları bile o kadar iyi oynuyorlar ki başrol kadar değerliler bence. Kadro muazzam oluşturulmuş, oyunculuklara bayılıyorum, zevkle izlemeye devam edeceğim.

Bu bölüm için benim yorumlarım bu kadar, yeni yorumlarda görüşmek üzere, sağlıcakla kalın!

error: Korunan İçerik!