tds_thumb_td_300x0
Çukur 48. Bölüm: Yamaç’ı Kim Vurdu?

Çukur 3 haftalık ara vermeden önce bu sezonun en efsane bölümünü yayınladı. Bölüm bittikten sonra Çukur Türkiye gündemini resmen ele geçirdi ve kullanılan taglar dünya gündemine de girdi. 

Bölümü Cumali-Selim yüzleşmesi ile açtık. Açıkcası en merak ettiğim sahnelerden biri bu yüzleşmeydi. Cumali nasıl bir tepki vericek diye düşünürken önce sarılan sonra öfke nöbeti geçiren bir Cumali Koçovalı izledik. Şaşırdım mı? Hayır. Beklediğim bir şey miydi? Evet. Cumali karakteri tam olarak ilk sezon anlatıldığı gibi bir tavır sergiledi ve ben bu durumdan oldukça memnunum. 

Yamaç Selim yüzleşmesi diğer beklediğim bir konu olsa da bu bölüm sadece küçük bir kısmına şahit olduk ama oldukça etkileyici bir sahne izledik. Yamaç’ın kırgınlığı ve tüm bunlara rağmen yine de Cumali’ye karşı Selimi koruması güzel detaylardı. Yamaç kırgındı, üzgündü ama Selim’den vazgeçemiyordu.. Selim’e en çok güvenen en başından hep destek olan Yamaç’ın bu ihanet konusundaki tavrını da yerinde buluyorum. Bu yüzden sonuna kadar bu yüzleşmeyi izlemek istiyorum.

Selim Vartolu sahnesi de özlenilen görmek istediğim bir sahneydi. Selim’in durumunu, nasıl hissettiğini en çok Vartolu anlıyor. Cumali’yi çözmek Vartolu için zor olmamış hatta bu konuda Selim’i bile cesaretlendirecek kadar tanımış Cumali’yi.. Ona Salih demesine bile dikkat etmiş olması aslında Cumali’ye verdiği değeri gösteriyor. 

Yamaç’ın Cumali’ye söylediği “benim sırtım delik deşik..” cümlesi bölümün ana konularından biriydi aslında. Yamaç Çukur’a ilk geldiği günden hiçbir suçu olmadığı halde en ağır bedelleri ödeyen karakterlerden biriydi. Bazı konularda hiç suçu olmamasına rağmen kendini suçlu hisseden ve tüm bunlara rağmen hep ihanetin acısını tadan Yamaç Koçovalı. İşte bu bölüm o acıyı taşıyan Yamaç Koçovalı’yı gördük, kocaman adam gözlerinde küçük bir çocuğun hüznünü taşıyordu. 

Çeto Vartolu ve Medet’i depoya kapatarak bir şekilde malları güvence altına aldığını sandı ama Vartolu ve Yamaç önceden plan yapmıştı. Mallara bomba yerleştirerek  Bulgarlarla Karakuzuların işini bozmayı başardılar ve Bulgarların Karakuzulara cephe almasını sağladılar. Böylece Çukur’a girip evlerine kadar giren Bulgarlar Karakuzuları öldürmeye başladı. Çukur’dan çıkmak zorunda kalan Çeto Ve Mahsun da bu bölüm ilk kez geriye çekildiler. 

Vartolu sonunda oğlunu ve Saadet’i kurtardı. Aslında oğlunu kurtaran amcası Selim’di. Lal Fındık karakteri bu bölüm Selim tarafından öldürüldü. Çocuğuna silah doğrultulduğunu gören Vartolu’nun ellerinin titreyişi, silahı tutamayışı artık yeni bir zaafının ortaya çıktığını kanıtlar nitelikteydi. Oğlu İdris (alışamadım) onun en büyük zaafı. Erkan Kolçak Köstendil için de ne yazılsa yetersiz kalacak, mükemmel bir oyunculuk performansı sergiledi adeta yine rolünü yaşadı.

Karakuzu tehlikesinin bir süreliğine def edilmesiyle tüm aile İdris’in evine toplandı; Cumali dışında. Selim’in bir oğul olarak bu kadar fazla dışlanması hoşuma gitmese de en azından artık onların yanında duruyor olması bile mucize gibi geliyor benim için. Tam olarak mutlu aile tablosunun çizilmesi ister istemez bölümde gelecek felaketin habercisi gibiydi. 

Cumali hesap vakti geldi bakışını atmıştı çoktan Vartolu’ya ve aralarında bir konuşma geçmese de Vartolu bu mesajı aldı. Oğlunun kokusunu içine çektikten sonra Cumali’nin arabasına bindi. Her şey bittiğinde hesap kapanacaktı ve hesabın kapanma vaktiydi. Mezarlığa gelmiş olmaları detayı çok güzeldi, Salih’in Mihriban’ın mezarının başına gelip, oğlu olmasından bahsetmesiyle duygusallık iyice zirveye çıktı. Daha sonra Kahraman’ın mezarının başına geldiler ve silahlar yerine hesap için bıçaklar kullanıldı. Kim yaralandı göremedik ya da biri bıçaklandı mı bilemedik ama en heyecanlı yerinde kesildi bölüm.

Derken Yamaç’a geçiş yaptık. Ersoy’dan gelen mesajla buluşmak için ormana gelen Yamaç’a aslında tuzak kurulmuştu. Bu bölümün ana konusu aslında buydu; “Hain kim?” Yamaç’ı birisi vurdu ve şaşırtıcı kısmı Yamaç’ın bakışlarına dolan hayal kırıklığı ile “neden?” diye defalarca sormasıydı. Yamaç’ı tanıdığı biri belki de ailesinden gördüğü bir ona yine ihanet etti. Yamaç’ın tepkisine bakılırsa ben bu kişinin Veysel olduğuna inanmıyorum çünkü karakter açısından zaten en başından “Yamaç’ın güvenmediği kişi” olarak tanıyoruz kendisini. Bu konuda en güçlü ihtimal Medet ama onun da neden bunu yaptığı sorusuna bir cevap bulamıyoruz.. Bölüm sonunda Yamaç tek başına ormanda öylece yaralı bir şekilde kaldı ve bölümü tam burada bitirdik.. 

Okuyan herkese teşekkür ederim, Yamaç’ı kimin vurduğu konusunda tahminleriniz varsa yorum olarak belirtmenizi isterim.. 

Çarpışma 5.Bölüm Fragmanı Yayınlandı!

Fragmanın ilk sahnesinde Veli’nin Zeynep’i eve hapsettiğini görüyoruz, Zeynep Veli’ye kızı Aylin’i göstermesi için ısrar ediyor. 

Zeynep’in Veli’nin eline düşmesiyle deliren Kadir’in, müdürün odasının camını indirdiğini görüyoruz. Ardından Kadir’in muhtemelen Veli’ye Zeynep ve Aylin’in tırnağına bile zarar gelirse derisini yüzeceği tehditini duyuyoruz.

Fragman’ın son sahnesinde Zeynep Veli’yi bir odun parçasıyla vurarak bayıltıyor ve kızı Aylin’i bulup ona sarılıyor.

Çarpışmanın yeni bölümü Perşembe akşamı Show Tv’de yayınlanacak. 

Çarpışma 4. Bölüm: Bugünün Cevabı Geçmişte

Cemre üvey annesinin babasını aldattığına inanmak istemiyor ve Kerem’in yalan söylediğini düşünerek yanından ayrılıyor. Aslında Cemre’nin bugüne kadar sevdiklerine “sorgusuz” bir güveni olduğunu öğreniyoruz, onlara karşı gözü kapalı bir güven duygusuna sahip belki çok önceden fark edebileceği detayları bile görmezden gelmiş sevdiği için. 

Veli Kadir’e kendi yarattığı oyunundan bir ipucu veriyor “en başa dön Adalı, en başa” diyor, böylece Veli ve Kadir’in tanışma zamanına dönmüş oluyoruz. Müdür Kadir’i Veli’nin yanına koyuyor. Kısaca ortak haraket edip, ortak olacak bu iki adamın hikayesi burada başlıyor. İkisi de deli, bunun sinyallerini alıyoruz ikisi de korkusuz ve ikisi de gözü kara. Veli önce bir ortak istemiyor bu adam “tek” çünkü ve tanışmaları o kadar da “sıcak” olmuyor.

Şimdiki zamana dönüyoruz. Kadir Zeynep’in evine geliyor ve Veli ile geçmişlerinden bahsediyor. Veli’nin kendisini çok iyi tanıdığını, onu polis olarak yetiştirdiğini ve her adımını da önceden tahmin edebileceğini anlatıyor. 

Veli ile geçmişten bir sahne daha geliyor. Birlikte girdikleri ilk operasyonda ikisi de birbirinin arkasını kolluyor böylece yakınlaşmalarının temeli atılıyor. Anlıyoruz ki çok benziyorlar, birbirlerinin hamlelerini önceden tahmin edecek kadar, birbirlerinin ne düşündüğünü bilecek kadar benziyorlar ve tanıyorlar birbirlerini. 

Kadir Veli’yi hapisten çıkaran avukatın Cemre’nin babası Selim olduğunu öğreniyor ve onun şirketine konuşma yapmak için gidiyor. Bu sırada yapılan konuşmada Veli’ye bir mesaj bırakıyor, kızı vermesini hesaplaşmanın da bununla bitmeyeceğini vurguluyor. Giderken camı silahla vurması da Veli’nin Kadir için delilikte sınırları yok imasını gözler önüne seriyor. Her şeyi yapabilecek kadar uç çizgilerde gezen bir karakter Kadir. Veli bunu çok iyi biliyor çünkü kendisi de onunla aynı deliliğe sahip.

Kerem hapiste bir çocuğa yardım ediyor ve ona zorbalık yapılmasını engelliyor. Böylece cezaevinde başına bir sorun açmış oluyor; göze batıyor. Sessizce durmak yerine tırnaklarını çıkarmayı seçmesi de aslında cezaevinde uzun süre kalacağına dair umutsuzluğu yüzünden. 

Belma Demir’e o geceye ait bir video kaydı olduğundan ve tehdit edildiğinden bahsediyor. Cemre’nin de cezaevine gidip, Kerem’den video kaydı olduğuna dair bir bildiği aldığını öğrenmesi işleri daha da karıştırıyor. 

Bu bölüm Yakup’un sahnelerini gereksiz buldum, bu çifti neden izlemek zorundayız onu da bilmiyorum ama izlerken kanal değiştireceğim kadar beğenmediğim bir çiftler.

Kadir Veli’nin adamlarından birini buluyor ve peşine düşüyor. Zeynep kızı kaçırılan bir anne ama bölüm boyunca onun duygularını tam olarak hissedemedik, sürekli kesilen sahneler izliyoruz ya da sahnelerin ucu açık bırakılıyor. Senaristin kurguya odaklanıp, sahnelerin duygu geçirmesi konusunda bu kadar zayıf kalması hiç iyi değil. Elinde kullanmak için bol malzemesi olduğu halde bunu kullanamıyor. 

Kadir’in Zeynep içim omlet yapması güzel bir sahneydi mesela ama yine o sahne devamında Kadir’in Zeynep eskilerden bahsederken birden masadan kalkması ucu açık bırakıldı. Keşke geçmişten bir sahneyle tamamlansaydı sahne hem vurucu hem de daha derin olurdu. Bir şeyleri anlamamız için geçmiş sahnelerinde kullanılması gerekir, sahne altı dolduracak kadar iyi oyuncular var çünkü.

Kerem’i görmeye cezaevine gelen annesi, Kerem’in çaresizliği ve bu duyguyu çok güzel aktaran Alperen Duymaz sayesinde sahne zirvelere oynadı. Özellikle Ahmet Kaya parçasının kullanılması da sahneyi daha duygusal yaptı. Bölümde sevdiğim en güzel sahnelerden biriydi. Kadir’in Kerem’e Ayakta Kal demesi de bölümün ana konularından biriydi. Devamında Kerem’in koğuştakiler ile kavgası aksiyonu yükseltti ve çekim kalitesi de aşırı iyiydi. Sahnelerin altından güzel kalkılmıştı.

Geçmişten bir sahnede karşılıklı oturan ikiliden Veli Kadir’e polis olma sebebini sordu. Yetimhanede büyüdüm diyen Kadir ve bundan etkilenen bir Veli izledik. Annemi bulmak için polis oldum demesi de Veli’yi o gün için üzmüş olsa bile günümüzde eline Kadir’in zaaflarının geçmesini sağlamıştı. Kadir ve Veli geçmiş sahneleri çok güzel yazılmış ve oynanmıştı. İkiliyi izlemeyi aşırı seviyorum, eskiden efsane bir ikili olduklarının vurgulanması da güzel detaydı.

Kadir’in Veli’nin karşısında geçmişte Zeynep için acı çektiğini göstermesi ve Kıvanç Tatlıtuğ’un muazzam oyunculuğu sayesinde devleşen bir sahne daha izledik. Bu sahnede bugün için Veli’nin eline bir koz daha verdi.

Veli Zeynep’in odasına gizli telefon bırakarak, onunla konuşmayı başarıyor ve ona kaçmasını söylüyor. Zeynep bu konuda Kadir’e bir şey söylemeden evden kaçıyor ve Veli’nin talimatlarına uyarak onun yanına gidiyor. Kızına kavuşmak için kendi isteğiyle Veli’nin yanına gidiyor.

Cemre önünde olan iki seçenekten, Amerika’ya gitme seçeneğini Kerem’in önünde yırtıp atıyor ve Kerem’e inandığını, onu buradan çıkaracağını söylüyor.

Bölüm sonunda Veli Kadir’in ayağa kalkma sebebini buluyor. “O sensin değil mi? Kadir’in uğruna şarkılar söylediği, meşaleler yaktığı, unutamadığı kadın o sensin.” Veli’nin Kadir’i silahı ile değil en sevdiği ile öldürücem repliği aslında gelecek bölümde nasıl bir savaşın içine gireceğimizin sinyallerini veriyor..

Bölüm yorumu burada bitiyor, okuduğunuz için teşekkürler.

Çukur 46.Bölüm Yorumu: Koçovalılar’ın Çöküşü

Çukur’un bu sezonun temposu en düşük bölümünü geride bıraktık. Karakuzularla Koçovalılar arasındaki tansiyonun yükselmesini beklerken böyle bir bölüm izlemek izleyicide ben dahil büyük bir hayalkırıklığı yarattı.

Bölümü Celasun’un Vartolu’nun sırrını öğrenmesi ile bitirmiştik ama bölüm açılışında Celasun’un Vartolu’nun Karakuzular’ın kimyageri olduğunu zaten biliyor olmasıyla açtık. Celasun Vartolu’ya yardıma gelmişti ve Cumali de Celasun yardım ettiği için kimyagerin kim olduğunu bulamadı. Açıkcası hâlâ neden Vartolu kimyager sırrı saklanıyor anlamıyorum. Sonuçta Vartolu ailesiyle tehdit ediliyor bu konuyu Yamaç’a anlatsa ona hain demeyecek ya da ihanet ediyorsun diye yargılamayacak. Sırf konu uzatılsın diye böyle bir yola girildiğini düşünüyorum ama asıl bakılması gereken konu şu ki izleyiciye Vartolu’nun sırrının ortaya çıkıp çıkmaması bir heyecan vermiyor. Sonuçta işin ucunda tehlikeli bir sonuç olmadığını biliyoruz. Öğrendiklerinde en fazla tartışıp sonra yeniden birlikte haraket etmeye devam edecekler ama bölümde bu konuya aşırı anlam yükleniyor.

Ersoy’un Yamaç’a Mahsun ve Çeto’yu bitirelim teklifi heyecan yaratsa da Çukur’da erkek çocuklarının kaçırılması bu planı erteliyor. Çeto ve Mahsun çukur’un çocuklarını yanlarına alarak onlara aslında tamamen istediklerini veriyor ve çocukları kendi tarafına çekmeyi başarıyorlar. 

Zülfü kaçırılan iki çocuğu için Cumali’nin karşısına çıkarken, “Çukur’u alamayacaksanız, girmeyin..” isyanı tam yerinde bir tepki oluyor. Çukur’u almak için planlı ve tamamen düzene bağlı bir plan yok aslında. İzlediğimiz bölümün Çukur’u almakla da uzaktan yakından bir ilgisi yok.  Cumali ve Yamaç çocukları almak için bir plan yapıyor ama bu sefer beklemedikleri bir tepkiyle karşılaşıyorlar; çocuklar gelmek istemiyor. Yamaç sorgulamaya başlıyor “nerede hata yapıyoruz?” Çocukların Karakuzular’ı düşman olarak görmüyor ve en önemlisi Koçovalılar’a kurtarıcılar olarak bakmıyorlar. Hatta Karakuzular’ın yanında kalmayı o kadar çok sevmişler ki, Karakuzu olmak istiyorlar.

 Yamaç farklı bir bakış almak için Emmi’nin yanına gelir. Bu sırada Emmi Cumali’nin yaşadığını ve aynı zamanda Yamaç annesinin Cumali sayesinde ayaklandığını, konuştuğunu öğrenir. Abisinin bunu ona söylememesine tepki gösterir. Eve gelen İdris, hem haklı hem haksız bir konuşma yapar. Çukur’u almak konusunda çocuklarını vazgeçirmeye çalışması bana göre oldukça saçmaydı. Çukur’u içindekiler için almaya çalışıyorlar, oradaki insanlara borçlu olduklarını düşündükleri için. Her şeyden önce İdris bir zamanlar Çukur’un babasıydı, bu kadar çabuk vazgeçmesi eskiden yazılan karakteri tamamen hiçe dönüştürüyor. Diğer tarafdan “aile” konuşması tam yerindeydi. Çukur’dan önce bana göre hepsinin bir araya gelmesi gerekiyor. Karakuzular Koçovalı kardeşlerin peşinde diye Yamaç ve Cumali buna karşı çıkıyor ama Karakuzular aslında tüm Koçovalılar’ın peşinde. Akşın bile tehdit konusu olabiliyor ve bu konuda hepsinin bir evde olması daha mantıklı değil mi? Artık kaçmak yerine gerçekten ne zaman savaşacaklar merak ediyorum. Tamam Çukur’u hemen alamazlar anladık ama böyle Çukur’u almak yerine anlamsız konuları ana konu olarak kullanmak da diziyi özensiz yapmıyor mu? İyi bölümler için böyle anlamsız bölümlere katlanmak yerine iyi bölümler yazmaya bakıp, gelecek bölümler için de farklı konular bulsak olmuyor mu? Karakuzular’ın sürekli anamız babamız yok repliği de mide bulandırıcı bir hal aldı. Mahsun’un Sena’nın evine girip çıkması ve Sena’nın aptallığını koruması da diziyi katlanılır kılmıyor. Geçen sezon Çukur’un her bölümü bundan daha heyecanlıydı. Çünkü cidden izlemeye değecek olaylar yaşıyorduk, şimdi geçiştirilmiş bölümler izliyoruz hep geçiş bölümleri diyoruz ama bir türlü olması gereken kısma geçemiyoruz. Bu oyalama ile aslında Koçovalılar’ın ilk sezon kurulan ve herkes tarafından kabul edilen gücü, itibarı bu sezon Karakuzular’ın elinde oyuncak haline geldi. Koçovalılar artık eski güçlerine sahip olsa bile ilk sezondaki gibi heybetli, herkesin içine dahil olmak istediği bir aileyi temsil edemeyecekler gibi. Zaten Karakuzular Çukur’u almışken Koçovalı kardeşlere hâlâ komedi tarzı sahneler yazılması, dizinin aksiyondan drama ve romantik komediye geçiş yapması da bunun en büyük sebeplerinden biri. 

Yamaç Koçovalı karısıyla aşklarını tazelerken, Cumali Koçovalı ise Yıldız’la birlikte sinemaya Bold Pilot izlemeye gidiyor. Cumali’nin 2.sezon 2.bölüm Yamaç’a söylediği “intikam için lan intikam için..” repliği hafızalardan silinemiyorken, biranda aşk adamına dönüşmesi, ilk sezon kendi raconu var, kendi adamları var denilen adamın şimdi komik bir karaktere dönüştürülmesi işin acı taraflarından biri. 

Dizide tek bozulmayan karakter Selim ama onu da izleyemiyoruz, Bold Pilot reklamı bile Selim’den daha çok yer tutuyor dizide. Selim’in kurtardığı kız ve annesi bu bölüm öldürülüyor ve Selim’i sadece bu sahnede görüyoruz. Israrla Selim’in artık olması gerektiği yere Koçovalı kardeşlerinin yanına gitmesi gerektiğini savunuyorum. Artık Selim Yamaç yüzleşmesini görmek istiyorum, sürekli aynı şeyleri tekrar tekrar izlemek yerine elde olan karakterlerden mükemmel sahneler çıkarılabilir..

Karakuzular Çukur halkının güvenini kazanmak için çocukları geri vereceklerini söylüyorlar. Bu planı Yamaç’a yetiştiren Ersoy Mahsun’la Çeto’nun işini de o gün bitirmelerini söylüyor.

Cumali kardeşlerini yeni bir eve getiriyor ve Yamaç planını kardeşlerine anlatıyor, Vartolu’nun evden çıkmasına izin vermeyen Cumali onu kendiyle birlikte bir odaya kilitliyor. Bunu yapmasındaki amaç aslında Vartolu’dan şüphelenmeye hâlâ devam etmesi ve Yamaç’ın işini de bozacağını düşünmesi. Bu konuda çok iyi yaptığını düşünüyorum çünkü Vartolu’nun Saadet için Yamaç’ın planına taş koyacağı ortada. Artık Vartolu’nun bu hale düşmesi de can sıkıcı olmaya başladı. Her şeyi gizli tutması bir tarafa üzerine kardeşlerinin işini baltalaması çok saçma geliyor.

Bölüm yorumu burada bitiyor, okuyan herkese teşekkürler.

Çarpışma 3.Bölüm: Geçmişteki Yara

Çarpışma’nın tadı damakta kalan bir bölümünü daha geride bıraktık. Bu bölüm de daha çok karakterleri tanımamıza, onların geçmişindeki hikayelerini öğrenmemize odaklanmıştı. Bölümün ana konusu “geçmişti” 

Kadir’in Zeynep’i karakola getirmesiyle bölüme başlıyoruz. Kadir’in eline geçen 03.02.2008 tarihi aslında geçmişin kapılarını aralamak için bir fırsat sunuyor bize. Kadir geçmişin kapılarını bizim için açarken, Veli’nin “Kadir” diye bağırışlarını duyuyoruz. Kadir’in ise yıkılmış, çaresiz halini görüyoruz. Veli o gece “her şeyini” kaybetmiş. Onu insan yapan her şey o gece elinden kayıp gitmiş sanki. Kimleri kaybetmiş bilmiyoruz, geçmiş bizim için tam olarak açılmıyor ama bu kadarı bile yeterli oluyor Veli’nin kendini kaybetmesini anlamamıza. Hem Kadir hem Veli ikisi de geçmişin kapılarını araladıkları için dağılıyorlar. İkisi de “o günün” geldiğininin farkındalar. Hesaplaşma günü geliyor, geçmiş bu kez gerçekten ikisi için de bir anahtar.

Kadir müdürüne işinin başına geri döndüğünü gösterirken, bir taraftan da Zeynep’e Veli’nin fotoğrafını göstererek aslında emin olduğu bir şeyi doğruluyor. Zeynep’in kızını kaçıran Veli Cevher. Bu haber müdürü de etkiliyor çünkü o da bu geçmişin içinde yer alıyor. Geçmiş onun da kaldıramayacağı kadar ağır geliyor ve “kıyamet kopacak biliyorsun değil mi?” diye soruyor. “o kıyamet benim müdürüm, kıyamet ben de uzun zaman önce koptu..” diye cevaplıyor müdürü Kadir.

Zeynep’in avukatı Cemre aynı zamanda o gece araba kazasında olan 4 yaralıdan biri. Bunu duyan Kadir “benimle dalga mı geçiyorsunuz?” diyerek aslında bu kadarının tesadüf olmasını sorguluyor. Ardından gelen bıçaklama konusu ve eşkale bakarak Kadir’in Kerem’i tanıması başka bir duyguya geçiş yaratıyor. Kadir’in Kerem konusunda hassas olduğunu görüyoruz. Cemre’nin onu bıçaklayan adamın eşkalini çıkarması ve Kadir’in bu adamı tanıması, Demir ve Belma’nın daha çok paniklemesine sebep oluyor. Yasak aşklarının ortaya çıkması ikisi için de çok şey kaybettirecek çünkü.

Diğer taraftan Kerem Yakup ve Meral’i aramaya devam ediyor. Ne kadar kabullenmek istemese de Yakup’un işi bitirdikten sonra ortadan Meral ile kaybolması içindeki şüpheleri büyütüyor. Aslında içten içe artık onların ihanet ettiğini anlıyor.

Zeynep bir geceyi nezarethanede geçirmek zorunda kalıyor. Kadir bu konuda ona destek olurken eskiden yetimhane anılarından biri karşımıza çıkıyor. Daha çok küçük iki çocukken bile Kadir, Zeynep’in yalnız olmasına, korkmasına asla izin vermiyor. Güven konusunda Zeynep, Kadir’e “herkesten çok sana güveniyorum..” derken bu cümlenin altı da tamamen doldurulmuş oluyor. Özellikle bu bölüm Kadir’in Zeynep’e “Zeyno” diye seslenmesini çok sevdim. Sanki içinde eski samimiyeti taşıyan bir ton var, Zeynep eski bir tanıdık ama “Zeyno” Kadir için çok başka bir yere koyduğu biri gibi. Etkileyici bir sahne olduğunu söylemeliyim.

Kadir Adalı sahalara geri dönüyor. Veli Cevher’i aramaya başlayan Kadir, mekanlarda kendi yöntemleriyle sorgu yapıyor. Tek amacı Veli Cevher’i bulmak olan Kadir ona bir mesaj gönderiyor. “Bundan sonra kuralları Kadir Adalı yazacakmış de” diyor. Buna cevap gecikmiyor tabii, Veli Cevher “Zaafları olan kural yazamaz” diyerek aslında Kadir’i vuracağı noktayı da söylemiş oluyor. Bu düşmanlığı izlemek keyifli çünkü ortada dönen bir geçmiş var ve bu geçmişten çıkamayan, birbirini çok iyi tanıyan bir ikilinin savaşı söz konusu. 

Geçmişten gelen bir sahne daha Veli’nin Kadir’e olan öfkesinin büyüklüğünü gözler önüne seriyor. “Bir gün benim kaybettiklerime sen sahip olacaksın işte o zaman sana söz veriyorum ben eksilteceğim seni! Duydun mu beni? Seni tüm zaaflarından paramparça edeceğim..” diye bağırıyor. Polisler tarafından engellense bile öfkesi, gözlerindeki acı ile Kadir’i vurmayı başarıyor. Kadir de çökmüş durumda ama biz yine nasıl oluyor da tüm bunlarda Kadir’i suçlu gördüğünü anlayamıyoruz.. 

Zeynep’in geçmişinden bir sahne geliyor daha sonra. Yıllar önce Kadir’i bırakan Zeynep, Aslı ile karşılıklı oturuyor. Zeynep’in Kadir’i bırakma sebebi babasız bir çocuk büyütme ihtimali.. aslında korkuları ve bir türlü çocukluğundan yenemediği babasını kaybetmiş olmanın verdiği boşluk duygusu.. Acıyı bilen biri Zeynep, babasız büyümenin nasıl hissettirdiğini, yalnız olmamın ve bir gün babam beni almaya gelecek umudunun her gün nasıl biraz daha azaldığını bilen biri. Bu yüzden bu durumun aynısını kendi çocuğuna yaşatmak istememesi belki acıyı bilmeyenler tarafından “saçma bir korku” olarak algılanabilir ama bu korkusu bana oldukça gerçekci bir sebep olarak geliyor. Zeynep karakterini anlamayı seviyorum, derinliğine kadar güzel yazılmış ve Elçin Sangu da çok güzel altından kalkıyor. “Ben Kadir’i sevmekten asla vazgeçmedim aksine Kadir’i o yanımda yokken sevmeyi öğrendim..” diyen Zeynep Kadir’e duyduğu sevginin basit bir minnetle alakalı olmadığını gösteriyor. Birlikte büyüdükleri için sevdiği bir adam değil, Kadir’i Kadir olduğu için sevmiş Zeynep ve onun için Kadir hayatında sevdiği tek adam olarak kalmış. Hatta onu o kadar sevmiş ki, bir ailesi olması için Aslı’ya onu emanet etmiş, Aslı’ya adım atması gerektiğini söylemiş.. Zeynep hem güçlü hem de çok iyi yazılmış bir kadın karakter. İçinde kendinizi mutlaka bulabileceğiniz bir renge sahip..

Kadir Kerem’i eliyle koymuş gibi bulup merkeze getiriyor. Teşhis için de Cemre merkeze geliyor ve ikili karşı karşıya geliyor. Kerem’in gülmesi ve Cemre’nin “Neye gülüyorsun?” sorusuna verdiği “Seni gördüğüme sevindim..” yanıtı bölümün en güzel anlarından biri bana göre. Bu ikilinin kimyası oldukça iyi ve gelecek bölümlerde de yan yana göreceğiz hatta ihanet bu ikilinin kapısına da uğradığı için bir yakınlaşma da söz konusu olacaktır.. 

Mahkeme Zeynep’in ev hapsine karar verdikten sonra Kadir Zeynep’i nezarethaneden çıkarıyor. Zeynep’in Kadir’e sarılması ve Kadir’in de gözlerini kapatması bir alışkanlık haline geldi bu ikili arasında ama seviyor muyuz? Elbette. Zeynep’in kızını bulmaya söz verdiği için ve en önemlisi Veli Cevher’i bulmak için aramalara devam ediyor Kadir. 

Bu sırada şikayetçi olan Cemre aklındaki “beni bıçakladıktan sonra neden geri döndü?” sorusuna cevap bulmak için cezaevine Kerem’in yanına gidiyor. Bu sefer konuşmalarında sessiz kalmayı seçmiyor Kerem ve çıkmak istediği için “üvey annen o gece başka bir adamlaydı” diyor, onu çıkarması karşılığında çekilen video kaydı ona göstereceğini söylüyor. Cemre büyük ihtimalle Kerem’den şikayetçi olmayacak ama üvey annesinin gizli aşkı ortaya çıkacak mı merak konusu.. 

Yakup gizlendiği yerden sonunda çıkarak elindeki video kaydıyla Belma’yı tehdit ediyor ve 3 milyon istiyor. Bu konuda Belma’nın birilerine konuşacağını düşünmüyorum, parayı olduğu gibi verecektir ama kaydı alabilecek mi bu konuda emin olamıyorum.

Kadir ve Veli yeniden yıllar sonra karşı karşıya geliyor. Bu kez Veli Kadir’i zaafından vuruyor ve anneni bulabildin mi Kadir diye soruyor. Büyük ihtimalle Veli Kadir’in annesini tanıyor ama onun da dokunamayacağı kadar “büyük” ve zengin biri olduğunu düşünüyorum bu kadının. Kadir’in “seninle omuz omuza olabilirdik ama karşı karşıyayız, geri dönüşü yok” demesi ve telefonunda hâlâ Veli ile fotoğrafını saklıyor olması çok zıt bir durum değil mi? Kadir Veli’ye hâlâ tam olarak düşman gibi bakamıyor bence ve geçmişteki olayları daha çok merak etmeme sebep oluyor bu durum..

Bölüm yorumu burada bitiyor, okuduğunuz için teşekkür ederim.

error: Korunan İçerik!