DİKKAT: SPOILER İÇERİR.
Çok güzel bir bölümdü. Eğer böyle her bölüm bir öncekinden daha güzel olacaksa yaşadık demektir.😂 Burcu’nun sarhoş halleri, ne yapacağını bilemeyişleri çok tatlıydı. Tabii sonrasında sarhoşluğun verdi yüksek duygularla Kemal’e “gitme” diyişi de öyle. Yine bir first kiss mi geliyor acaba alarmı yaşadım ama olmadı. İyi ki olmamış. Kemal’in gitmeyişi ve bir kadının alkollü halinden yararlanacak bir adam olmaması hoşuma gitti.
Sadece o da değil. İlk özel anlarının çok daha bilinçleri açık ve romantik, kıymetli bir anda olacağını düşünüyorum. Tabi bu demek değil ki o anlar önemsizdi, aksine çok önemli ve güzeldi. Ama yaşayacakları anları uyandıklarında hatırlamaları da mühim bir konu sonuçta..
Işık ve Sinan’ın sahnelerini çok sevdiğimi söylemiştim. Bu sahne de çok hoşuma gitti. Zaten Sinan’ın bakışları içimi eritme konusunda çok başarılıyken bir de ilk kavga, üstüne Işık’ın “üşüme” diyerek (asla soğuktan korumayacak) fularını boynuna bağlaması.. Her sahneleri çok güzel. (Bunları düşünürken başıma geleceklerden haberim yok tabi.)
Sabaha geçtiğimizde şahane bir sahne grubuyla başlıyoruz güne. Çok sevdiğim muazzam bir parça olan “Bir Sana Bir de Bana”yla günü açtıktan sonra yine Burcu’nun şaşkın, sevimli hallerini izledik. Ufak çığlığıyla, salondaki misafirini uyandırıp kahvaltı hazırlamaya geçtikten sonraki çekimler harikaydı. Kaan ve Pınar’ın uyumu da.
Sevgili Kemal beyimizin muhabbet etme kabiliyetini sonunda kullandığını görüp rahatladıktan sonra biraz Burcu’nun erimesine şahit olup sevinmişken beklenmedik bir tatsızlık yaşandı. Nedeni muhakkak açıklanır diye bölüm sonuna kadar bekledim ama yok.. Neden kanayan elini yıkarlarken öyle sert çıktı, hatta adam ben gideyim diyince peşinden gidip en azından ufak bir özür dilemedi bilmiyorum. Burcu o karakterde bir insan çünkü normalde. Geçmişe dönük, konuyla bağlantılı bir travması falan mı var yoksa sadece duygularından korktuğu için mi beş dakika öncesine kadar melül melül bakıp rahatça evinde ağırladığı adama bağırdı? Yanlış anlaşılmasın kızmıyorum, illa bir sebebi vardır. Sadece üzüldüm..
Bu bölümde Kerem’in de pek sevgili ailesini tanımış olduk. Oldukça ilginç bulmakla beraber, karakterlerimizin her birinin madden zengin ama manevi anlamda fakir ailelerin çocukları olarak büyüyor olduklarını düşünüyorum. Bu ailelerde de bir gelişim görecek miyiz yoksa hikayenin sonunda kısmen affedilseler de devre dışı kalıp bizimkilerden uzaklaştırılacaklar mı merak ediyorum.
Evdeki hava insanın ruhunu karartır cinsten, babamız dahiane şekilde tüm suçu evladına yüklemiş ve onu, kıymetli ahbapları (!) önünde tembellikle suçlayarak günlük rutinini gerçekleştirmiş olmanın rahatlığını yaşıyor herhalde. Anneye değinmiyorum bile.
“Günaydın Allah’ın belaları.” Bu sahne çok komikti. Yüz ifadeleri de başarılıydı. Zaten özellikle Kubilay’ın performansını bu dizide şimdiye kadar gerçekten beğendim. Olmuş, iyi oynuyor. Yalnız eklemek istediğim bir şey var ki o da şu; ben bunların hepsinin aynı sınıfta olduğunu bilmiyordum. Nedense demicem çünkü disiplin kuruluna gitmek için bekledikleri sahnede çok samimi olmayan sınıf arkadaşları gibi değil de, birbirini tanımayan alelade insanlar şeklinde gözükmüşlerdi.
Eda, Sinan ve Işık’ı görmüştük ama Kerem ve Osman’ı en azından, başka sınıfta sanıyordum. Aşk için tavsiye almaları gereken anda mesela, sınıfa girişleri yine aynı havayı vermişti bana. Her neyse, çok da önemli değil.
Bu bölüm diğerlerinden biraz daha kısaydı ama dolu doluydu denilebilir. Kerem’in Eda’ya, yaşadıkları hakkında hiç ara vermeden taramalı tüfek gibi laf sokmasını takdir ettim. Bi nefes al be canım, iki saniye dinlen. Eda inat ediyor olsa da çok fena evrilecek Kerem konusunda, bunu zaten biliyoruz ve muhtemelen biraz problemli bir çift olacaklar. Shipler umarım bu şekliyle kalır, iyi ki böyle seçilmiş ve yazılmış. Çünkü Işık’la Sinan da, Eda’yla Kerem de gayet iyi bu şekilde. Çok korkuyorum bozulacak diye. 🙈
Öğle arasında öğretmenlerin yemek sahnesindeki ortam görsel olarak harikaydı. Burcu pişman oldu mu bilmiyorum ama ne kadar üzüldüğünü çok net bi şekilde gördük. Keşke Kemal’in yapmadığı bir şey için böyle bahsedilmesi ve Burcu’nun hayal kırıklığı gibi bir pürüz olmasaydı dicem ama bu olaylar olmazsa olmaz tabii ki. Önce yanlış tanıyacak, sonra nasıl biri olduğu yavaş yavaş ortaya çıkacak. Tıpkı ilk anlarda sanıldığı kadar umursamaz olmadığını gördüğümüz gibi.
Arsız öğretmen bu dizinin kötü kadını mı olacak bilmiyorum ama en acil istediğim şey “flörtleşiyoruz, beğeniyor beni baya” şeklindeki yalanının ortaya çıkıp rezil olması. Mümkünse herkesin içinde hatta, öğretmenler odasında bi mors edilme sahnesi çok güzel olabilir açıkçası. 😂
Gerçi şimdilik bu sevinçlerimiz biraz gecikecek gibi çünkü Kemal gördüğü garip tepki yüzünden Burcu’yla hızlandırılmış ilişkilerine ara verip meydan okurcasına gözünün önünde “eğlenmeye” karar verdi ama.. Burcu harekete geçebilir belki, ya da Kemal zaten blöf yapmıştır emin değilim. Son kalan yemeği alma sahnesinde sadece gıcık olduğu için değil de duyguları konusunda harekete geçeceği için öyle davranmıştır inşallah.
Bölümün sonunda yaralı çocuğumuzun büyük bir hışımla gelip Işık’a sanki dünyanın sonunu getirmişçesine yükselmesinin ardından, diğer herkes gibi biz de çok kızdık. Kız hak etmediği bir muameleye maruz kaldı ama çocuk da duygusal sorunlu.. İkisi de bizim minik yavrularımız, evlatlarımız n’apalım şimdi.
Bu sahneyi ve sonrasını baya beğendim. Eda’nın daha sonra yoğunlaşılacağını anladığımız yeteneği olan resim yapmaya sığınması, Kerem’in şiddete başvurarak öfkesini atması, Sinan’ın babasının alacağı tabakları havuza atması. Hepsi çok iyiydi, bir de adamın yüzüne tükürürse çok memnun olurum.
Aralarında en “iyi niyetli, masum, günahsız” görülen Işık’ın, büyük hevesle arkadaşlarının da gelmesi için ısrar ettiği yıllık çekiminde ağlamaklı olması ise çok çok etkileyiciydi. Bu beş sıkıntılı tipin birbirine nasıl bağlanacaklarını ve birbirlerini iyileştirerek, arkadaşlıktan aileye dönüşecek olan ilişki sürecini görmek için sabırsızlanıyorum. ❤
İkinci bölümün yorumu için buraya tıklayabilirsiniz.