Zalim İstanbul Karakterlerini Nasıl Bulduk?

Herkese merhabalar. Bugün biraz Zalim İstanbul dizisinin, Nedim hariç beredeyse hiçbirini sevmediğim karakterlerinden bahsedeceğiz.

DİKKAT: Bu yazı tamamen şahsi, öznel yorumlar içerir. Ayrıca, yazıda mevzubahis karakterleri canlandıran “oyunculara” herhangi bir kötü yorum bulunmamaktadır. Diziye yeni başladığımı ve yalnızca ilk bölümünü izledikten sonra hemen gelip bu satırları hazırladığımı, dolayısıyla diğer bölümlerden habersiz oluşum sebebiyle bilmediğim çok fazla detay olduğunu önemle belirtmek isterim. Size sunduğum fikirlerim taze, değişebilir vaziyette ve kullandığım üslup her zamankinden biraz daha rahattır. Anlayışınıza sığınarak sizleri isyanlarımla başbaşa bırakıyorum.

*****************************************

Agah Karaçay: Adamın kendini suçlu hissetmesini anlıyorum, üzerinde çok büyük bir yük var ona da tamam. Kesinlikle bi yere kadar hak veriyorum ama iticiliğe kaçan sert tavrını anlamıyorum. Yürüyüşü, merdiven çıkışı gibi ufak ama ona özgü, şık detaylarla da karakter özelleştirilebilirdi bence. Demek istediğim yeterli gelirdi, diğer taraflar sönük olsa da o bazı hareketlerle akılda kalırdı. Şahsen benim mesela, en çok dikkatimi çeken şey o hareketlerdi. Sertliğe, bağırmaya bu kadar yüklenilmesi rahatsız etti beni, benzeri de çok zaten. Öyle olmasaymış keşke, daha önce izledik doyduk bunlara.

Şeniz : Asla sevilecek bi tarafı olmayan, acılarını hatalarını yok sayan unutmaya çalışan tavrı yansıtamadığını düşündüğüm karakter. Hatta bariz şekilde Umay Karay esintisi var, ksımen taklit de de denebilir buna. Yazarken muhtemelen, o mevzular eklenmiş. Kriz anında verilen tepkiler, jest mimikler vs’den bahsediyorum. Ayrıca çirkin derecede kötü, zalim, pisliğin teki. Oğluyla, kızıyla ilişkisi ayrı leş, kocasıyla ayrı leş.

Cenk: Bu beyefendi de yaralı. Yaralı ama aynı zamanda arsız, itici bir şey. Kafa yapısı kusturabilecek cinsten. Annesinin “neden yaptığını, böyle olduğunu biliyorum” söylemlerine uygun hareket ediyor ama üzgünüm ona üzülemiyorum şimdilik. Temiz bi dayak yese iyi olur. İç dünyası kararmış diye dışarıya lağım saçmaya lüzum yok çünkü.

Damla: Günümüze uygun bi noktadan yakalamak istemişler olayı ama fazlaca uçuk olmuş. Niye bi kız öyle olamaz mı, tabii ki olabilir, var da zaten öyle tipler ama, ülkemizde hiçbir “instagirl” yok ki öyle mekana gidip ortalığı dağıtsın. Çıkışta arabaları parçalayıp kaçsın, yabancı dizilerden arak el hareketi de cabası. O sahneyi “cool” bulan da.. Ne bileyim gidip tumblra üye olsun.

Seher: Bu kadından bana fenalık geldi. Ne yapmaya çalışıyor anlayamadım. Güya sert, dik duruşlu, kimseye pabuç bırakmayan bi ablamız ama onun da saçmalıkları çok. Hali tavrı da beni fena şekilde itti açıkçası. Vermek istenilen duyguya asla giremiyorum konuşurken. Dengesiz de biraz, ve saçma. Allah’ım neden izliyorum bu diziyi..

Ceren: Tanımlayacak kelime bulamıyorum. İnsanı utançtan yerin dibine sokan, görmeye alışık olduğumuz aptal hayaller kuran karaktersiz arsız kızımız. O evlerden ırak babannesiyle işbirliği yapması rezaletlerini ve devamındaki hiçbirşeyi aşamıyorum. Kızı seven olduğunu sanmıyorum, kendine saygısı olmayan şımarık, ilgi delisi, klasik para, saygı, ün, şatafat bekleyen aciz kerizin biri.

(Serzenişime bakmayın,Nedim için izliyorum. Yoksa katlanmazdım bu kadar sinirbozuculuk ordusuna.)

Nedim: Sen bu hikayedeki tek güzel şeysin. Ayrı bi yazıyı hakettiğin için burda çok bahsetmeme kararı aldım :’)

Cemre: Fena değil aslında ama henüz bayılmadım da. Genel duruşunu,yaklaşımını beğendim gibi. Daha çok izledikçe kafamda fikirler oturur. Kararsızım esasen. Tek dileğim Nedim’le güzel bir aşkın bizi beklemesi.. N’olur.

Civan: Hikayesinin Damla’yla yazılacak olmasıyla beni daha ilk baştan kaybetti. Fazla klişe bi çift, olmasaydı keşke. Kendi başında baktığımızda da pek sevimli olduğunu söyleyemeyiz, onun özellikleri de sıradan, daha önce önümüze sunulan şeyler çünkü. Senaryodaki bu tekrarlar oldukça daha çook ikrah gelir içimize zaten, neyse.

Babanne ve Nurten hakkında konuşasım vardı aslında ama vazgeçtim aniden. Değmez çünkü, sinirim çok bozuluyor. Sadece saç baş yolmak istiyorum şu an, bir de baydınız diye çığlık atmak. Avlu Azra yetiş.. Anladınız siz beni : )

 

Olabildiğince kısa ve öz tutmaya çalıştım. Umarım yazı dilim sizler için çok rahatsız edici olmamıştır. Görüşmek üzere.