Yaza Veda Ederken | Neler İzledik?
Ağustos ayının son günlerine girdiği an Autumn Girl Aesthetic’e ve Eylül’ün yaratacağı etkilere hazır olan bir ajanda kızı olarak, bir şeyleri kategorilere ayırmaktan, dönemlere bölmekten, her türlü sınıflandırmalardan çok keyif aldığımı söylemeliyim. Mevsimler de bu konuda harika araçlar elbette. Akademik yeni yılın başlaması ve birçok genç için yaz tatilin bitiyor oluşu da bu yazı için bana bahane oldu dolayısıyla.
Aslında bu yaz tüketeceğim dizi filmler konusunda daha büyük hayallerim vardı ama her zaman evdeki hesap çarşıya uymuyor. Beklediğimden çok daha az şey var elimde. Olsun, her halükarda bir listeye dönüşebilecek potansiyelde iteme sahibim sonuçta. Gelin başlayalım, bu yaz neler izlem.işim ve nasıllarmış.
1) Biraz Geç Kalmış Hissediyor: Baby Reindeer
Söylenecek çok fazla şey yok, çünkü hepsi zaten konuşuldu. Ama tekrar duymak isterseniz; Baby Reindeer inanılmaz etkileyici, çarpıcı, aynı zamanda sürükleyici olmayı başarabilmiş gerçek yaşanmışlıklardan uyarlama bir yapım. Üstelik başrolümüz, kendi travmalarını bizzat canlandıran bir komedyen, ve partneri sayabileceğimiz kadın oyuncu da muhtemelen dünyadaki birçok stardan çok çok çok daha yetenekli biri. Hala izlemediyseniz ve aklınızdaysa acele etmenizi tavsiye edebilirim.
2)Efsaneler Köşesinden: Se7en
Ne zamandır (yıllardır) listemde bekliyordu. Nihayet sıra geldi kendisine. Ana kadrosunda Morgan Freeman, Brad Pitt ve Kevin Spacey‘nin yer aldığı film, iki saatlik bir polisiye/gizem/psikolojik gerilim. Kasvetli ve durgun yapısına rağmen kendini sevdiriyor ve sanat yönetmenliği anlamında da memnun ediyor.
Kurgusu beklentinize göre az ya da çok etkileyebilir. Eğer yaşınız gençse veya şimdiye dek çok fazla film tüketmediyseniz daha çok seveceğinizi düşünüyorum.
3)Taze Netflix Yapımı: Eric
Mini dizi oluşuyla kolay tüketilen, 6.9 imdb’siyle hiç de fena sayılmayacak olan Eric birkaç günümü ayırdığım, izlediğime pişman ettirmeyen bir diziydi. İncelemesine şuradan ulaşabilirsiniz.
.4)Olmazsa Olmaz: Inside Out
Barbenheimer erasından sonra ikinci bi kitlesel etki sayabileceğimiz (sağlam pr sebebiyle) Ters Yüz devam filmi, aslında çok ilgimi çekmiyordu başlangıçta. Ancak yorumlarına güvendiğim birkaç kişiden de övgü dolu sözler duyunca önce ilk filmi izledim –şimdiye dek izlememiştim– sonra da vizyondaki yeni filme gittim.
Beklediğimden daha iyiydi diyebilirim. Özellikle bazı unsurlar çok iyi düşünülmüş ve sunulmuştu. Çok popülerleştiği ve hakkında sonsuz sayıda ürün çıkarıldığı için önyargınız oluştuysa, onun etkisi geçtiğinde bi bakmayı düşünebilirsiniz.
BONUS: Bu yaz, ruhsal olarak sığındığım safe placelerim ve aynı zamanda gelmiş geçmiş en iyi dizilerden olan Lie to Me ve Agents of Shield’e de dönme ihtiyacı duydum zaman zaman. Onların nasıl olduklarını merak ediyorsanız sizi şöyle alabiliriz. 👇 Görüşmek üzere.