WandaVision 8. Bölüm Yorumu: Kızıl Cadı

Disney+, Marvel dizilerini duyurduğundan beri gözü kulağı Loki’de olan bir seyirci olarak, WandaVision’ın beklentimin çok üstünde çıtığını ve beni bir hayli şaşırttığını itiraf etmeliyim. Dizi ilk duyurulduğunda, izleyip izlememekte bile kararsızdım ama sonradan diziden gelen ilk kareler ve afişteki o 50’ler atmosferi ve sitcom havası çok değişik göründüğü için, bir bakabilirim diye düşümüştüm. Zaten bakış o bakış, daha ilk bölümden içine çekmeyi başarmıştı dizi. Her bölüm de üzerine daha da koyarak ilerledi.

İlk bölümden beri bir elliler, bir altmışlı yıllar bir yetmişler bir doksanlar derken, başlarda bunu Wanda’ya biri mi yapıyor diyorduk sonra ise Wanda’nın, Vision’ı da dahil ederek kendine bir cep evren yarattığını fark ettik. Ama hala oturmayan şeyler vardı. Mesela Pietro’nun gelişi, Wanda’yı da aşan bir şeyler var gibiydi. Ki geçtiğimiz bölüm sonu bunun da cevabını almıştık. Agatha’nın deyimi ile ”Kasabadaki tek sihirli kızımız Wanda değilmiş.”.

Sahte Pietro’nun gelişi ve Wanda’nın son bölümlerdeki yaşadığı kargaşanın sebebi Agatha’ymış. Yine de baştaki teorilerimizin de doğruluğunu bu bölüm gördük. Hatta çok daha fazlasını gördük. Nasıl mı?

WandaVision’daki Kasabanın Sırrı Açıklandı

Öncelikle, Wanda bu cep evreni gerçekten de kendisi yaratmış. Vision’ı nasıl getirdiğini merak ediyorduk ama bu bölüm gördük ki yarattığı şeyler kasaba ve çocukları ile sınırlı değil, Vision’ı da Wanda yaratmış.

Böylesi bi yaratma gücünden etkilenen Agatha ise, bu kasabaya sızıyor ve sabırla Wanda’nın sırrını öğrenmeye çalışıyor. Ancak, Vision ile yarattığı sitcom dünyasından mutlu olan Wanda’nın bu evrenden çıkmaya niyeti olmadığını fark edince işleri biraz kızıştırmaya karar veriyor. Önce Vision’a bazı uyarılarda bulunuyor, sonrasında Pietro’yu getiriyor. Wanda’yı zorda bırakacak birçok yaşanan olay en başından beri Agatha’nın eseriymiş yani.

Agatha, sonunda tüm bunları Wanda’ya itiraf ediyor ve onu hatırlamaya zorluyor.

Biz de hikayenin tamamını 8. bölüm itibari ile öğreniyoruz. Burada beni en çok etkileyen detay, Wanda’nın sitcom hayranlığı oldu.

Geçmişten bari önce anne ve babasını, sonra ikizini en son da Vision’ı kaybeden Wanda’nın önce ailesini kaybettiği güne gittik. O esnada kendi sevdiği şovun DVD’sini seçmiş ve ailesi ile birlikte 50’lerden bir sitcom izliyormuş. Evli bir çiftin hikayesinin anlatıldığı sitcomun sahneleri gösterilirken fark ediyoruz ki aynı sahneleri Wanda ve Vision arasında da izlemiştik. Wanda, yarattığı evrende Vision ile beraber kendini mutlu eden bir gerçekliğe kaçmış.

Sonra görüyoruz ki ikizinin ölümünden sonra Avengers sığınağında Vision ile kalırken, onunla beraber bu kez de Malcolm in the Middle izliyor. Ki daha önce bu dizinin sahnelerini ve jeneriğini de WandaVision’da görmüştük.

Meğer Wanda’nın yarattığı evrenin sırrı, çocukluktan beri hayran olduğu sitcomlara dayanıyormuş.

Peki bunu ne tetiklemiş derseniz, Endgame’de geri dönmesinin ardından arabasında bulduğu Vision ile evlerinin krokisi. Soluğu o evin olduğu kasabada alıyor. Yolda, kasaba sakinlerinin Wanda onları esir almadan önceki hallerini görüyoruz kısaca.

Sonrasında Wanda, evin temelinin atıldığı yere gidiyor. Orada yaşadığı acının büyüklüğü ile büyüsü ortaya çıkıyor ve ev birde tamamlanıyor, sadece ev değil büyü tüm kasabaya yayılıyor. Az önce normal yaşam süren insanlar bir anda Wanda’nın 50’li yıllardaki kasabasının birer parçası oluyorlar. İşte her şeyin başlangıç noktası burasıymış.

”Bu da seni Kızıl Cadı yapar!”

Ve Agatha’dan öğreniyoruz ki bu yaratma gücünün dayandığı büyü, KAOS BÜYÜSÜYMÜŞ. Ve bu da Wanda’yı ”Kızıl Cadı” yani Scarlet Witch yapıyor. Tüyler diken diken bir sahneydi…

Peki tüm bunlar olurken, gerçek dünyada ne yaşanmış derseniz, Vision aslında bir makine/silah olduğu için cesedinin gömülmesine izin verilmemiş ve parçalanarak incelenmeye alınmış. Şimdi ise o parçalar birleştirilerek yeni bir Vision yaratıldı. Ancak uyanışını henüz göremedik.

Devamını görmek için neyle karşılatığımızı biliyorsunuz. Son dönemde hop oturup hop kalktığımız final sahnelerinde karşımıza çıkmasıyla hepimizin düşmanı haline gelen o cümle… evet… PLEASE STAND BY….

WandaVision Neden Sevildi?

Bölüm yorumumu sonlandırırken şunu da söylemeden geçemeyeceğim. WandaVision, final yapmak üzere olan ve şuana kadar inanılmaz bir başarı göstermiş ve büyük beğeni toplamış bir dizi. Eğer bu diziyi izlemek için öncesindeki 20 MCU filmini de izlemek gerekmeseydi, dizinin bu kadar beğeni toplamasının ardından çok daha fazla kişinin izleyeceğinden ve bu dizinin daha da efsaneleşeceğinden emindim. Marvel dizisi olmasına rağmen son dönemde izlediğim yabancı diziler arasında en iyisiydi. Gerek yaratıcı konsepti olsun gerek kurgusu gerek hem sitcomu hem aksiyonu hem gizemi bu kadar iyi aktarabilmesi olsun, gerekse özenle tasarlanan afişlerine ve trailerlarına kadar… Disney+ ve Marvel’ı başarılarından ötürü bir kez daha kutluyorum. Disney+, hem The Mandalorian hem de WandaVision ile gönülleri fethetmeye devam ediyor.