12 Şubat’ta Disney+ üzerinden tüm dünyada aynı anda yayına girecek; tek plan tekniğiyle çekilen Umami filminin başarılı senaristi, aynı zamanda Now’da ekrana gelen ”Şakir Paşa Ailesi” dizisinin ise senaristleri arasında olan Can Cengiz ile projeleri ve sektör üzerine keyifli sohbetimiz yayında!
- Öncelikle, sizi daha yakından tanımak isteriz. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Editörlük kariyeriniz sırasında hayal gücünüze yeterince alan bulamadığınızı söylemişsiniz. Bu durum, sizi senaryo yazımına yönlendiren en büyük etken miydi?
Editörlük güzeldi fakat size çizilen çok net sınırlar var ve yapacaklarınızı bu alan içinde gerçekleştirmeniz gerek. Senaristlikteyse bu alan daha geniş, sınırlar daha az belirgin yani oyuncaklı bir hal almaya daha açık. Burada yaratıcılık işin içine giriyor ve ben de onun peşinden gittim. Duyduğum enteresan bir hikayeyi ya da gördüğüm trajik bir olayı yani hayatta deneyimlediğim her şeyi işimde de kullanabilme imkanım oluyor. Bu sayede hayatım ve işim iç içe geçiyor, ben de bunu seviyorum.
- New York Film Academy’de aldığınız senaryo yazım eğitimi hayatınıza nasıl bir katkı sağladı? Bize biraz oradaki kazanımlarınızdan bahseder misiniz?
Farklı kültürlerden, farklı film ve dizi zevklerine sahip insanlarla beraber eğitim almak son derece eğiticiydi. New York Film Academy, senaryo yazmak isteyenler için iyi bir başlangıç noktası. Buradaki en büyük kazanımım senaryo yazımının sınıflarda öğretilen bir şey olmadığını görmek oldu. Son derece iyi bir temel eğitim veriyorlar fakat ardından tek başınasınız. Sonrasında neyi sevip neyi sevmediğinizi anlamaya başlamak önemli. Ardından da taklit ve yaratım süreçleri başlıyor. Bu yüzden etraflıca bir temel eğitim aldıktan sonra üzerine ekleyeceklerinizi dikkatle seçmelisiniz.
- Kadın, Hekimoğlu, Leyla dizilerinin senaryo ekiplerinde yer aldınız. Şu an da ekranın en çok izlenen dizilerinden Şakir Paşa Ailesi: Mucizeler ve Skandallar dizisinin senaryo ekibindesiniz. Bize biraz bu projenin arka planından bahseder misiniz?
Hepsinde çok iyi ekiplerle çalıştım, bu konuda çok şanslıyım. Kadın dizisi benim çalıştığım ilk iş ve Hande Altaylı’nın ekibinde yer almıştım. Aynı bugün Şakir Paşa Ailesi: Mucizeler ve Skandallar projesinde olduğu gibi. Bu, bizim iki yıldan uzun süredir üzerine çalıştığımız bir iş. Çok fazla kaynak araştırıldı, bilgi derlenip toplandı. Arkasında bu kadar büyük bir emek olan ve azami dikkatle gerçekleştirilen bir projenin parçası olmak heyecan verici.
Dizide özellikle Cevat Şakir ve babası Şakir Paşa arasında geçen zekice ve biraz da can yakan tartışmaları izlemek çok hoşuma gidiyor.

Senaristliğini yaptığınız Umami filmi 2025’te Disney + Türkiye’de seyirciyle buluşacak. The Bear, The Menu, Boiling Point gibi örneklerle dünyada şef konulu dizi ve filmlere ilgi giderek artıyor gibi. Sizin de sevdiğiniz bir alan mıdır? Umami’yi kaleme almaya nasıl karar verdiniz?
Mutfak ve servis bir araya geldiğinde son derece renkli dünya ortaya çıkıyor. Çok fazla olay aynı anda oluyor. Belli başlı görevler ve bu görevlerin yapılmasını zorlaştıran şartlar, duygular… Böyle hikayeler her senaristin iştahını açar.
Umami için bana teklif, filmin yönetmeni olan Emre Şahin’den geldi. Daha önceki tanışıklıklarımızdan nasıl iş yaptığını ve vizyonunu bildiğim için ben de hemen kabul ettim.
- Umami filminde seyirciyi neler bekliyor? Filmi bir de sizden dinleyebilir miyiz?
Film, İstanbul’da şık bir restoranda bir gecede geçiyor. Ve biz de hiç durmadan bu restoranın çalışanlarını takip ediyoruz, bazen arka mutfağa dalıyoruz, bazen servistekilerle misafirlerin masalarını geziyoruz. Hepsinin ayrı bir sorunu var. Mutfağın gerilimini hissettiğimiz bir atmosferde gündelik işlerin bile ne kadar karmaşık haller alabildiğiniz görüyoruz. Kişisel tercihim, bu filmi bir tiyatro oyunu gibi izlemek. O zaman daha farklı bir tat veriyor.
- Tek plan film çekimi zorlayıcı bir süreç ancak Umami filmi için çok yetenekli oyuncularla çalışıldı. Cast sürecine siz de dahil oldunuz mu? Tek planda çekilecek bir filmin yazım sürecini de merak ediyoruz. Özellikle ülkemizde uzun metrajda görmeye çok alışık olduğumuz bir plan değil. Bu kararın yazım süreciniz üzerindeki etkisi nasıl oldu?
Cast sürecine dahil olmadım çünkü benim bilgim ya da uzmanlığım olan bir alan değil. Filmin tek planda çekileceğini öğrendiğimde heyecanlandım ve hemen kabul ettim. İnsana farklı şeyler yazma ve yapma fırsatı her zaman gelmiyor, ben de bunu kaçırmadım.
Çalışmaya başladıktan kısa bir süre sonra tek plan çekilecek bir filmin senaryosunda bazı farklılıklar olması gerektiğini fark ettim. Mesela detaylara fazla odaklanmıyorsunuz ya da bir seri quick cut gibi benim kullanmaktan çok zevk aldığım teknikleri kullanamıyorsunuz. Bunlar yerine aksiyona ve duygu devamlılığına daha çok odaklanmanız gerekiyor ki aslında bu da yazımımı geliştirmem için bana harika bir fırsat sundu.

- Türkiye’de bir senarist olarak çalışmanın en keyifli ve en zor yanları neler?
Türk dizi sektörünün işleyen, dünyaya iş satan, güçlü bir sektör olmasını seviyorum. Türkiye de dünyada büyük oyuncuların arasında. Bu bir motivasyon getiriyor. Elbette uzun dizi sürelerinin tüm ekibe getirdiği zorluklardan ben de payıma düşeni alıyorum. Herhangi bir senaryo ekibinin haftada yüz yirmi sayfa yazarak kaliteyi devam ettirmesi çok zor. Senaristlerin hikayeye katabilecekleri birçok detayı ekranda göremiyoruz çünkü o senaryo bir an önce bitirilmeli. Belki bu durum karlılık getiriyor olabilir ama dünyada söz sahibi olmak istiyorsak özellikle hikayelerde de kaliteyi yukarı çekmek zorundayız.
- Yolunuza başarılı projelerle devam ediyorsunuz. İlerleyen zamanlarda üzerinde çalışmak istediğiniz belirli bir tür ya da tema var mı?
Politik drama ya da fantastik hikayeleri çok seviyorum. Fantastik hikaye Türkiye’de zor ama bir gün politik dramalara girmek çok istiyorum.
- Keşke ben yazsaydım diyecek kadar hayranlık duyduğunuz ya da tam benim kalemim dediğiniz bir yapım var mı?
Chernobyl, Succession, The Crown, House of Cards dönüp dönüp izlediğim işler. Succession’ı yazanlar arasında olmak isterdim, çok eğlendiklerine eminim. Chernobly ve The Crown ise içinde bulundukları dönemi karakterler üzerinden anlatma konusunda harikalar. Hepsine hayranım.
- Birkaç platform ve kanal adı versek en sevdiğiniz projelerini söyler misiniz?
HBO: Chernobyl
Showtime: Fellow Travelers
Netflix: House of Cards
Disney+: The Mandalorian