tds_thumb_td_300x0
This Is Us 3. Sezon 16. Bölüm İncelemesi: İlk Dans

3. sezonun sonlarına doğru yaklaşırken “Don’t Take My Sunshine Away” adlı 3. sezon 16. bölüm yorumundan merhaba!

3. sezonda fark ettiniz mi üçüzlerin 10 yaşındaki halini oynayan çocuklar da büyümeye başladı artık. 🙂 O minnak “big tree” neredeyse ergenliklerini oynayan çocuklara yaklaşacak bu gidişle. 🙂 Tabii çocukların büyümesiyle beraber flashback tarihleri de ilerlediği için dizi için sorun olmuyor. Sadece araya birkaç bölüm girince “çocuklar bu kadar büyüdü mü ya” diye fark ediliyor. 

Bu bölüm çocukların okulunda dans vardı. İlk dans konulu bölümde Jack ve Rebecca öyle tatlı bir an paylaştılar ki, canım çiftimi özlemişim dedim. Bu sezon Beth, Randall ve Zoe’den öyle sıkıldım ki çünkü. Özellikle de Beth ve Randall arasıdaki sorunları neden bu kadar büyütüp, uzattılar anlamadım. İlk defa Jack bu kadar geri plandaydı ve bir daha bu kadar Jack’siz geçen bir sezon izlemeyiz umarım diyorum.

Beth ve Zoe’den sıkıldım demişken, okul dansında Sophie’yi görüp keşke hala Sophile olsaydı diye içimden geçirmedim değil. O sırada Kevin’ın karşısında Sophie’nin belirmesi ise büyük sürpriz oldu.

“Kevin, iyi misin?”

Jack ve Rebecca’ya geri dönersek, Jack’in babasınıb alkolik olduğunu biliyoruz. Pek de parlak bir çocukluk geçirememiş. Anne ve babası sürekli kavga ettiği için çocukluğunu çok da yaşayamamış Jack. Okul dansını kaçırması da bunlardan biri. Rebecca’ya göreyse çocuklukta insanın hayatındaki önemli anlardan biri böyle damslar. Jack’in bunu kaçırmasına üzülüp, Jack için küçük bir jest düzenledi.

90’larda Nirvana çalarken biranda daha eski bir şarkı çalmaya başladı ve Rebecca, okullu bir ergen taklidi yaparak çekingen bir tavırla Jack’i dansa kaldırdı. 🙂 Şarkıyı da Jack için özel olarak çaldırmış. Rebecca’yı, Jack Pearson’lık yaparken izledik de diyebiliriz.😍

Dans sırasında Jack ve Rebecca, okul zamanı tanışsalar nasıl olurdu onun da hayalini kurduk biraz. Biraz da gelecekten konuşuldu:

“Çocuklarımız sonsuza kadar mutlu bir aşk bulabilecekler mi?”

jack ve Rebecca bunu merak ederken, günümüz sahneleride Kate, erken doğan bebeğini kucağına alıyor, Kevin, ilk aşkı Sophie’nin nişanlandığını öğreniyor, Zoe ile çocuk arasında ise kararını Zoe’den yana veriyor, Randall ise Beth ile kavga edip evi terk ediyor. Yine hayat işte dedirten bir bölümdü özetle.

This Is Us 3. Sezon 13. Bölüm: Yürümeden Önce Dans Eden Kızın Öyküsü

This Is Us’ın “The Island Girl” adlı 3. sezon 13. bölüm yorumuna hoş geldiniz! Ancak, öncelikle This Is Us’ı nereden izlediğimize dair yoğun mesajlar almaktayız. Malum bir telif problemi yaşanıyor ve dizinin online sitelerden kaldırılması nedeniyle çoğu kişi artık diziye ulaşamıyor. Ne diziler yayınlanırken, telif verip kaldıracak bunu mu buldunuz gerçekten… Şurda her hafta döktüğümüz bi göz yaşımız, ne bileyim içinizi kaplayan bir Jack sevgisi bir huzur vardı onu da çok gördünüz. Hafta boyunca diziyi nereden izleyebileceğine dair sorularınızı yanıtlamaya çalıştım ama buradan da duyurayım diziyi indirerek izleyebiliyorsunuz arkadaşlar. Torrent’ciler ne demek istediğimi anlamıştır. Online siteden izlemek kolayına gelenler maalesef ki This Is Us izlemenin tek yolu artık bölümleri Torrent’ten indirmek.

Bu konuyu aştıysak gelelim “The Island Girl” bölümü yorumumuza. Bu bölüm hakkında minik bir tüyo daha verecek olursak, bölüm yayınlandıktan sonra tek kelime ile ABD’yi salladı diyebilirim arkadaşlar. Bu bölümden sonra This Is Us tagi uzun süre Twitter’da trendlerdeydi ve herkes tagde bölümün duygusallığını, Beth ve Randall çiftini konuşuyordu.

This Is Us 3×13

Evet, bölüm adını Beth’ten alıyor. “Ada kızı” diye seslendikleri Beth. Anne ve babasının deyimi bu ve Beth oldukça geç yürüyen bir bebekmiş, yürümeye başladığında ise ilk önce dans ederek hareket etmiş.

“Sen bizim ada kızımızsın, yürümeden önce dans eden…”

Bölümde bu repliği sık sık duyuyoruz. Çünkü Beth’in bilmediğimiz bir tutkusunu öğrendik bu bölüm. Hani nasıl William ile anne için bir özel bölüm izlemiştik ya ilk sezon, bu da öyle bölümlerden biriydi. Bu kez Beth ve ailesine özel bir bölümdü ve bölümde başka hiçbir karakter yoktu. (Liseli Randall hariç.)

Beth, ilk okuldayken prestijli bir dans okuluna kabul edilmiş. Annesi sert ve realist bir öğretmen. Babası ise hayalperest bir memur. Zor geçinen bir aileler. Dansçı olarak seçilip meslek haline getirme ihtimali çok düşük olsa da Beth’i babasının ısrarı ile o akademiye gönderiyorlar.

This Is Us 3×13

Babasının akademinin parasını karşılayabilmek için daha çok mesaiye kalması gerekiyor. Annesinin de yazları da ders vermesi. Aradan bu şekilde dört yıl geçiyor. Biz bir döneminde babasının yorgunluğunu görüyoruz ve zaman atlamasından sonra da hastalık ortaya çıkıyor. Sigara bile içmediği halde akciğer kanseri olan babasının hastalığını çok çalışıp yorulmasına bağlayan Beth kendini suçluyor.

Babasının ölümünden sonra elinde kalan tek şey babasının hayalini gerçekleştirmek ve baş dansçı olarak seçilmek olan Beth’in işler umduğu gitmiyor. Sadece birkaç kişinin seçilebildiği o mucize Beth’e vurmuyor ve baş dansçı olamıyor. Sanatla uğraşanlar için ne kadar da gerçekçi bir hikaye aslında değil mi? Kaç kişi başarabiliyor ki? Ama insanın tutkusu buysa vaz geçmek de istemiyor. Beth, devam etmek istese de annesi bir kez başarısız olduktan sonra Beth’i okuldan alıp akademik hayata yönelebileceği bir liseye yazdırıyor. Bu da liseli Randall ile yollarının kesiştiği yer…

Zaten dans okulundan alınması içinde kalmış olsa da annesini suçlamadığı tek alan da bu. Burada Randall ile tanışmış ve 12 yıl boyunca sevdiği bir işte çalışmış. Ama şimdi o işten kovulmuş olmak, üstüne bir de annesini ziyaret etmesi, senden sonra hiç eskisi gibi kendim olamadım diye babasının boş koltuğu ile dertleşmesi, bütün bunlar Beth’i eski tutkusuna döndürdü. Dansa…

This Is Us 3×13

Oraya gelmeden önce annesiyle yüzleşme sahnesinin de harika olduğunu eklemeliyim. Annesi de kabul etti sert biri olduğunu. Babası onu okutmak istememiş, annesi zorla okutmuş. Bu yüzden de annesine borcunu ödeyebilmek, onun yüzünü kara çıkarmamak için hep çok çalışan, sert mizaçlı biri olmuş. Ama Beth’in babası tam tersi Randall gibi hayalperestmiş. “Bana o nefes aldırırdo, ondan beri nefesim gitti.” demesi, Beth’i de bizleri de üzdü. Beth de annesi yüzünden böyle realist biri olmuş. Bir nevi kuşaktan kuşağa geçmiş ailenin kadınlarında bu hayata tutunmak için sert duruş ve sıkı çalışmak. Ama hep de hayalperest erkeklere aşık olmuşlar en azından Beth ve annesi öyle yapmış.

This Is Us 3×13

Beth geri döndüğünde çocukken gittiği dans okuluna gitti ve bu yaptığım delilik deyince Randall’ın onu desteklemesi tam da hepimizin o bölümden sonra duymak istediği şeydi. Beth’in yeni mesleği de belli olmuş oldu sanırım. Küçüklere dans öğretmenliği yapmak!

Bu özel bölüm tadındaki This Is Us bölümü yorumumuz bu şekildeydi. Umarız herkes izleyebiliştir! Önümüzdeki bölüm görüşmek üzere!

This Is Us 3. Sezon 5. Bölüm: Jack Pearson ölmez!

Bu sezon ilk iki sezonun aksine, Rebecca ve çocukların Jack’in ölümünden sonraki anılarına yoğunlaşıyoruz. Jack’i ise Vietnam anılarında ya da Rebecca ile yeni tanıştığı zamanlarda izliyoruz. Jack’in geçmişini izlemek güzel olsa da baba olan Jack’i görmeyi de özlemedik desem yalan olur. Arada yinede eski aile anılarını da göreceğimiz bölümler gelir umarım ki.

Jack’in vietnam anılarını araştırdıkça karşımıza yine hem güzel hem de dramatik hikayeler çıkıyor elbette orası ayrı. Mesela baba olan Jack’in bazı hareketleri geçmişi gördüğümüzde daha da anlamlanıyor. Geçen bölüm Jack’in, Randall’ı sakinleştirmek için yüzüne dokunup nefes aldırdığı hareketi Vietnam savaşında bir askerden öğrendiğini gördük mesela. Bu bölümde ise Jack’in, Kevin’a verdiği o meşhur kolye yine Vietnam savaşında bir kadının boynunda asılıydı. Kadını henüz sadece fotoğraf karesinde görebildik. Jack ile aynı karedelerdi. Kadında, Kevin’ın şuan taktığı kolye vardı. Jack’in savaşta bir bölüğün lideri olduğunu ve kimseye anlatmadığı anıları olduğundan bahsedildi. Kevin’ı ise o anıların peşindeyken izliyoruz.

Bölümde göze çarpan detaylardan birisi de çocukların bugünki hallerine olan ilk adımlarını 17-18 yaşlarındayken atmış olmalarıydı. Jack’in ölümünden sonra yani. Geçtiğimiz bölümlerde Kate’in kilo sorununun en çok burada başladığını görmüştük. Bu bölüm de Kevin’ın alkol problemiyle ilk kez baloda tanışmasını gördük. Kevin ve Kate’in yaşamı bundan sonra ufak ufak değişmeye başlamış. O dönemlerinin devamını da izler miyiz göreceğiz.

Kate’in mutsuz olduğunda müzikten kaçması adına olan sahneler güzeldi. Adele kılığıba girerek şarkı söylemesi ve kendini burada harcadığı vurguları yapıldı. Kariyerini yeniden bu yolda çizer mi derken tedavinin işe yaradığını ve Kate’in hamile olduğunu öğrendik.

Ve gelelim Jack Pearson ölmez sahnesine… Bölümün en yaralayıcı repliğiydi. Miguel, Rebecca ve çocukların hayatında ilk olarak Jack öldükten sonra onlara göz kulak olmak için yer edinmeye başlamış. Ama kendi adıma bunu sevmedim. Umarım Jack’in ölümünden sonraki sahneler çok fazla uzamadan baba olan Jack’in anılarına da bir yandan dönüş yaparız. Sözün özü benim dostlukla atılmış bir adım bile olsa bu evliliğe onayım yoktur, sevmeyeceğim seni Miguel! 🙂

error: Korunan İçerik!