tds_thumb_td_300x0
Halka 9. Bölüm | Yeni Soluk!

 

Gittikçe kıymeti bilinmeye başlanan yeni yerli ama yerli oluşuna bi hayli şaşırdığımız dizimiz Halka, dün, nefes kesen bir bölümle ekranlara geldi!

Bu durum sadece bana mı böyle geliyor bilmiyorum ama bence Halka, gittikçe güzelleşiyor, daha sağlam ve heyecanlı bir hal almaya başlıyor. Daha yalnızca 9 bölümlük bir ekran serüveni olan dizi, şimdiden efsaneler arasına adını altın harflerle yazdırmayı başardı. Akıl almaz senaryosu, güzel kadrosu, çekimleri, müzikleri, replikleri.. Bütün detayları insanı büyüleyen dizinin, yayınlanan her bölümünün ardından ağızlarımız açık kalıyor, günden güne daha çok insan dizinin kalitesi karşısında önünü ilikliyor. Şimdi gelelim son bölümü incelemeye..

Bildiğiniz üzere Halka, klişelerden biraz uzak, daha farklı, kendi tarzında bir yolda ilerliyor. Dolayısıyla başka dizilerde onlarca bölüm sürecek mevzuların Halka’da ortaya sunulup konuşulması yalnızca birkaç dakika. Neyden bahsediyorum, Cihangir‘in itirafından.”terziyi vuran bendim” Daha bölümün en başlarında ağzımdan ilk “oha” tepkisi çıkmıştı anlayacağınız. Henüz ilerleyen dakikalarda başımıza neler geleceğini bilmeden tabi : )

Cihangir’in Kaan’dan bir şey saklamamak istemesi ve bu zamana kadar “sır” olarak görülen ve her şeyin merkezinde sayılabilecek o konuyu anlatıp, bir kısmını da olsa açıklığa kavuşturması güzeldi.

Terzi ve Bahar sahnesine geçmek istiyorum ama burada dikkatimi çeken bir konudan bahsedeceğim önce. Bahar Berkes başarılı ve eğitimli bir komiser, iyi bir polis. Ama ne hikmetse kritik durumlarda yeteri kadar soğukkanlı olamıyor ve “bana göre” yapmaması gereken ya da ondan pek beklemediğimiz tepkiler verebiliyor. Daha önce de rastlamıştım ama güncel bölümden söz edecek olursam, örneğin telefondan Terzi’nin fotoğrafları geldiğinde adama attığı bakış, durumunu çok aleni bi ele vermeydi bana göre. Elbette o da insan, ve eli ayağına dolaşmadı sonuçta ama bakışlarındaki şaşkınlık ve tedirginliği hiç yansıtmasa daha doğru olabilirdi.

Bunun dışında, sahneler o kadaaaar güzeldi ki! Gerçekten ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Bu konuda çok coşkuluyum. Kaan‘ın o korkusu, telaşı, aralarında geçen konuşmalar ve bakışmalar. Kaan Yıldırım inanılmaz iyi ve doğal oynamış bütün o sahneleri, duygular çok güzel geçmiş bize. Bahar‘a ne kadar değer verdiği, onu ne denli önemsediğini tekrar görmüş olduk. Ve artık ortada ne gizli ne yavaş bir şey kalmadı, açıkça itiraf etmiş kadar oldu ikisi de duygularını. Bahar, Kaan’a göre biraz daha geri duruyor olsa da… Ayrıca yeri gelmişken, Kaan’ın hissettiklerini Bahar’a dürüstçe söylerkenki hallerini izlemek keyifliydi. O anlarda gülümsemeyen var mıdır bilmiyorum, çocuk gibi, liseli aşıklar gibiydi. Hem utangaç, hem heyecanlı, hem de çok mutlu!

Ben biraz daha bekleriz diye düşünüyordum her iki çift için de ancak aksiyon artıp olaylar büyüdükçe beklemeye vakit kalmadı! Bunca hengamenin ortasında sık sık bir araya gelen çiftlerimiz mecburen hızlanıyor : ) Zaten izleyici için sorun var mı, asla. Herkesin canına minnet. Ben de senaryomuza koşulsuz güvendiğimden, içim şimdilik rahat diyebilirim. Ama, ne zaman ki denge bozulur, olaylar haddinden fazla durulur, aşkın ölçüsü kaçar ve tadı bozulursa, o zaman isyanım başlar. Hiç dayanamam böyle pürüzlere valla, çok üzülürüm. Halka gibi bir işten bahsediyoruz çünkü, inanın çok yazık olur.

Diziyi yalnızca aşk tarafı için izleyen var mı bilmiyorum ama varsa da üzgünüm. Halka’nın temelinde bence herkesin de ilgisini fazlaca çeken bu “gizem” ve aksiyon var. İnsanlar, kafası karıştığı için, düşündürdüğü için, zor anlaşıldığı hatta bazen anlaşılamadığı için seviyor diziyi genelde.

Babam hırsızı yakalasın mı Müjde?

Bu sahne çok hoşuma gitti, bu çifte düşkün olmamama ve Cihangir’e bireysel olarak bayılmamama rağmen. Zaten daha önce söylediğim gibi, onun beni en çok tarafı Kaan’la olan durumları. Her neyse, efsane olaya dönecek olursaak, ben ilk başta Müjde, Cihangir ve Kaan’la işbirliği yaptı sandım. Kuzu da olaydan habersiz diye düşünerek. Gençler babaları için anlaşmıştır, Cihangir bu olayı kendini kanıtlamak için kullanıp Vekilharç’la görüşür, Müjde de paraların bi kısmını alıp babasına götürür. Ama harika bir ters köşeyle karşılaştık. Ciddi anlamda mükemmel bir histi o sahnelere şahit olmak. Bir kez daha “iyi ki” dedim Halka için : )

İlhan’a gerçekten yorum yapmak istemiyorum ama gerçekten çok sinir bozucu, zekası düşük ve itici biri. Sesi, konuşma tarzı ayrı, yaptıkları ayrı çıldırtıyor beni. Onun dışında, şu anda ortada bi belirsizlik var. Birden fazla otorite ve makam karmaşası da söz konusu. Kim kimle çalışıyor, kim kimden emir alıyor, herkes neyi uyguluyor veya neye karşı çıkıyor? Beyinlerimiz bi süre daha yanacak anlaşılan Çağatay, İskender, İlhan, Vekilharç, Hümeyra, Cengizhan, Cihangir, Kaan, ve tabii ki Müjde’yle. Bu saatten sonra geri dönüş yok, beklemedeyiz. Halka’dayız, izleyip göreceğiz.

Zannediyorum bölümün final anları hakkında fazla söze gerek yok. Konuşmaya kalksak da çok uzar zaten, malum arkası dopdolu bir sahneydi çünkü. Tıpkı atladığım diğer pek çok yer gibi. Bunu yapıyorum çünkü, Halka hemen hemen her dakikası dolu olan, çok şey barındıran, neredeyse hiç boş yapmayan bir dizi. Bunların üzerine her hafta her an için konuşsak, nefes almaya zamanımız kalmaz. Dolayısıyla, diğerlerinin önemini ve güzelliğini de asla gözardı etmeden, en kayda değerler arasından birkaç kısım seçip onlar üzerinden ilerlemeye çalışıyorum. 

Cihangir ve Kaan “Halka’ya hoşgeldiniz“i duydu, övgüleri de toplayıp aldılar. Bileklerinin hakkıyla.

Bakalım bundan sonra bizi neler bekliyor!

 

Haftaya görüşmek dileğiyle, sevgilerle..

Halka 8. Bölüm | Sır Kardeşliği

“Halka, sırları ve saklananları bilir!”

Bölüme İrem’in başında şok halinde duran Cihangir’e “Tamam, kötü bir şey oldu. Çok kötü bir şey oldu. Sakin kalıyoruz.” diyerek, kendi şaşkınlığına rağmen onu kontrolde tutmaya, kendine getirmeye çalışan Kaan’la başladık. İkilinin arasında ilişki ve biriktirmeye başladıkları şeyler açısından hoşuma giden bir sahneydi. Zaten benim bu duruma zaafım olduğunu biliyorsunuzdur.🌝

Cengizhan mekana giriş yaptı ve Çağatay hayatının şokunu yaşadı. Yokluğundan emin olduğu babası “burdayım, sizlerle konuşuyorum” diyerek işlerin seyrini değiştirdi. S.öylediklerinin, tam da benim geçen bölüm yorumunda tahmin ettiğim gibi Hümeyra’nın planı olması çok iyiydi. Biz ne zaman bir şeyler hakkında tereddüte düşsek, Halka daha da ilginç adımlar atıp soru işaretlerimize yenilerini ekliyor! Biz Cengizhan Hümeyra’yı alt edecek, Çağatay oyunlara kanmıyor diyoruz, Halka yönetim devri bitti, Hümeyra köşeye sıkıştı sanıyoruz, Cengizhan’ın kulaklığından harfi harfine komut veriyor.. Ah geçmiş ah.. Daha neler var bu insanların arasında? Geçmişi bu kadar kilit ve güçlü hale getiren ne? İnanın çok sabırsızlanıyorum öğrenmek için.

Hümeyra’dan kişisel olarak pek hoşlanmamama rağmen, Cihangir’le olan sahneleri ve Halka’daki yeri genel olarak seviliyor. Özellikle replikler, dizinin genelinde olduğu gibi çok çok özenli yazılıyor. Cenaze sahnesinde Cabbar’ın yeğeni olan kız ve mezara Benjamin bırakması da güzel bir işaret oldu, biz çok sonradan anlamış olsak da.. 

İskender’in tavrını beğendim. Cihangir’i düşmanının veya hiç sevmediği birinin oğlu olarak görmek yerine, ona normal insan gözüyle bakarak yaklaşıyor. Herhangi bir art niyeti veya nefreti yok hatta onunla konuşurken her zaman samimi olduğunu da düşünüyorum. Çağatay’dan aldığı emirle cinayete karşı yardımcı oluyor gibi gözükmesi hariç tabi. Özellikle şu saatten sonra, araları Müjde’nin de katkılarıyla daha iyi olacaktır bence. Tabi bu Halka düzenine ne kadar uyar bilmem ama İskender Akay’ı sevdiğim için onun “itici kötü” karakterlerden olmayışı beni sevindirir.

İlhan kadar insanda hakaret etme isteği uyandıran çok az karakter gördüm. Adam paso boş yapıyor, mantıklı davranmıyor ve söylediği yalanların haddi hesabı yok. Bunların başına açtığı işlerden kurtulmak için de, sürekli birilerini öldürüyor.. Deli midir nedir. Utanmadan oğluna “İrem gelinimizdi bizim, artık aile meselesi, yapanları bulup halledicem” ayağı yaptı bir de ama neyse ki Cihangir de bizim gibi, pek sallamıyor.

Cihangir ve Müjde’nin ilişkisi gittikçe daha anlamlı bir hal almaya başladı. Hele de bu bölüm Müjde’nin ona söylediklerinden, bir de aynı bardaktan su içtiklerinden sonra.. Hem Müjde’nin babasının tüm reddetmelerine inat işlerin içinden çıkmayıp ipleri eline alma durumu da var. Hatırlayın, Cihangir’in Cabbar’ı görüp üstüne atlamaya çalıştığı sahnede kimin etrafında toplandılar? Cihangir diye bağırıp başka hiçbir şey söylemeden gidip oturan ve diğerlerinin O’na eşlik etmesini bekleyen kimdi.. Babasını bile gölgede bırakacak Müjde bu çok bariz. Cihangir’le kulvarları eşit sayılır yani. Artık sık sık aynı ortamlarda olacakları bariz.

İrem’in babasının her hali garipti. Cenazedeki halleri, Cihangir’le konuşmaları, sorgusu.. Şüphelenmemiz için her şey yapıldı ve başarıldı da tabii ki. Hepimiz katili o sandık, değilmiş ama hala Halka’nın adamı olarak hala bi işler karıştırdığı belli. Muhtemelen Cihangir’in hastalığı temelli ve İlhan’la bağlantılı ancak başka neler var şimdilik bilemiyorum.

Şu sahnede söylenen her şey kafamı geçmişe dair daha da allak bullak etmeden başka hiçbir şey yapmadı cidden. Hem bu duruma biraz kızıyor hem de bundan mazoşistçe bir keyif alıyorum sanırım : ) Halka’nın her hafta hemen hemen her konuda, her karakteri dahil ederek, artı bir de üstüne ekleyerek beyinlerimizi yakması, her şeyi katıp karıştırması mahvediyor beni. Bir an önce çözülmeye başlansa diye içim içimi yiyor. Çünkü olayar çözülüyor gibi gözükse de daha da karmaşık bir hal alıyor aslında. Her an, yeni bir sır, yeni bir gizem doğuruyor.

Geldik BahKan’a! Ya benim gerçekten fikrim hiç değişmiyor bu konuda. Bu ikisi o kadar tatlı ki, sahneler de çok sevimli oluyor dolayısıyla. Kaan’ın haylazlıkları, muzur bakışları, konuşurken paslaşmaları, aralarındaki dil.. Kaan cinayet hakkında aradığında, Bahar’ın ilk baş “yine şakalaşıyor muyuz” diyişine düştüm mesela. Üslubuma biraz şaşırmış olabilirsiniz ama gerçek bu, inanın tutamıyorum kendimi :’) Birbirlerine bakışları bile ayrı bi güzel. Bahar’ın yeri geldiğinde ciddileşmesi, özgüveni, Kaan’ın komiserim diye hitap ettiği anlar.. Anlayacağınız hepsi ayrı güzel.

Yüzsüz kadın.. Ama pek de şaşırmıyorum. Kocasının cinayeti öğrendiğinde bağrına bastığı birinden ne bekliyoruz ki? Sadece Cihangir’e yazık. Böyle bir annesi olduğu için. Bu kadar ileri gidebilen, tıpkı eşi gibi hatalarını can alarak örtmekten başka çare bilmeyen. Koskoca bir yazıklar olsun yani, zaten sevmezdim, artık nefretim oldu. Seveni de yoktur zaten tahminimce.

Kaan’ın Cihangir’e olan sevgisine, korumacı tavrına, ikisinin kusursuz uyumlu partnerliğine eriyip bitmeyen var mı cidden? Partnerlikten kastım gerçek hayat değil bu arada, tamamen dizideki diyalogları ve özellikle aksiyon sahnelerini kast ediyorum. Kaan’ın şimdiden zaaf oluşturmuş olması biraz dezavantaj yaratsa da, gerçekten birlikte olmaları çok güzel. Hem fazla da endişelenmeye gerek yok gibi, ne demişti Çağatay;

“Ya evet, yapıyorlar bunu, kurtarıyorlar birbirlerini genelde” 

Bahar Berkes.. Seviyorum izlemeyi, özellikle Cemal ve Kaan ile olan sahnelerini tabii ki. Bu rol Hazal Subaşı’nın duru oyunculuğuna yakıştı bence. Daha gürültülü, abartılı olsa bu kadar hoş karşılamazdık belki de. Sık sık zor durumda kalan ve onların içinden bi şekilde çıkmaya çalışan bir karakter bence Bahar. Kime güveneceğini şaşıran, aklı karışmış.. Ama neyse ki bu yolda yalnız değil. Hepimiz biliyoruz başta Kaan olmak üzere birilerinin onun arkasında duracağını, kollayacağını. Ek olarak, sahneleri de geçen bölüme nazaran daha hoşnut edici miktardaydı bence.

Müjde Akay’a gün geçtikçe daha çok ısınıyorum. Özellikle o başlardaki anlamsız, şımarık bulduğum sahnelerden vazgeçildiği için. Müjde şu anda çok daha ciddi, derin, aksiyonun içinde güçlü bir karakter. Keşke ilk başta daha hafif bir farklılık yaratılsaydı da bu geçiş böyle sancılı olmasaydı bizler açısından. Yine de neticeye bakıyorum ve diyorum ki, gerçekten tebrikler. Yine replik mevzusu, yine özen mevzusu. Müjde’nin “tamam görüşme ayarlarım ama ben de yanında olacağım” cümlesi ve sonrasındakileri de vurgulamak istiyorum. Halka’nın bu hassas ilerleyişine yine hayran kaldım çünkü. Açık, net, abartısız ve gerektiği gibi. Olması gerekenden daha cıvık değil. 

Sonunda final sahnesine gelebildik. Yine beklemediğimiz bir adım, yine şaşkın yüzler. Halka’nın Kaan’a açık çağrısı, veya en azından öyle görülmesi. Ne demek oluyo bu şimdi? Anahtarlar emanetçilere geri dağıtıldıktan sonra bu olayın yaşanması Kaan’ın Halka’ya ajan olarak girmesi mi demek? Polis bunu bilecek mi? Hümeyra’nın durumu ve alakası ne? Kimse hiçbir şeyden korkmuyor mu? Neler oluyor gerçekten öğrenmek istiyorum.. Haftaya salı 9. bölümünde hepsine cevap bulacağız, umarım yani.

Son olarak, Halka, bizim insanları anlamamıza sevmemize müsaade etmiyor resmen. Hem her şey göründüğü gibi, hem de tam aksi gibi. Hem her şey aleni, hem de son derece gizli. Her an her şey olabilir. Hayretler içerisindeyim.

        Bakalım anahtar, bize hangi kapıları açacak?

Halka 7. Bölüm | Yangın Başladı!

Öncelikle söylemeliyim ki, dizinin bu bölümünden çok memnun kaldım. Söylemeden edemeyeceğim, tıpkı diğer izleyiciler gibi Halka’nın günden güne daha çok kişi tarafından izlenmeye başlanıp takdir ediliyor oluşuna ben de seviniyorum ancak, bu süreç dizinin hak ettiğinden çok daha yavaş ilerliyor.

Çünkü Halka, gerçekten söylenildiği kadar sağlam, karışık bir senaryoya sahip ve dizinin çekimleri, replikler ve diğer pek çok şey alıştığımız standartların üstünde. Hatta açıkçası, beklentileri karşılayan tek Türk dizisi olma olunda ilerliyor. Uzun lafın kısası, yerli efsane Halka “Cengizhan’ın Vasiyeti” bölümünde de, öncekilerde olduğu gibi izleyicinin yüzünü güldürmeyi başardı. Herkes ekran başından olumlu hislerle ayrıldı. Şimdi gelin bakalım neler oldu, neler dikkat çekti?

ANAHTARLAR 

Bölüm boyunca başrol anahtarlardı neredeyse. Kimde, nerede, dördü bir araya gelebilecek mi diye kendimizi yedik bitirdik. Tahminlerimizin doğru çıktığı yerler oldu doğal olarak ama hiç beklenmeyen şeyler de gördük. Bir tanesinin saklandığı yer gibi mesela, Çağatay.. tam üstüne bastın, kalkıver : )) Şaka bir yana, anahtar olayı gerçekten iyi kurgulanmış. Görsel olarak da hoştu. Kaan’ın birlikte çatışmaya girdiği adamın evindeki sahne favorilerim arasına girdi mesela. Adamın hasta rolü yapması ve sonrasında yaşananlar, keyifliydi. Kaan’la Cihangir’in telefon konuşmaları ve söyledikleri dahil.

BAHAR

Benim dizide en sevdiğim karakterlerden birisi komiser Bahar Berkes ve en sevdiğim ilişki kesinlikle Bahar & Kaan. İkisi birlikte o kadar güzeller ki başından beri, sahneler su gibi akıp gidiyor. Hiç rahatsız etmeden, abartısız, dozunda. Hatta birazcık daha fazla olsa beni rahatsız etmez ama Halka’nın bu konudaki tutumu çok yerli yerinde. Hikayedeki ‘örgüt, mafya, polis, gizem, olay, suç’ bütünlüğünü bozmamak için aşk konusunda temkinli davranılıyor. Doğru zamanda, yeteri kadar vakit ayrılıyor ve senaryonun dışına taşmadan izliyoruz çiftleri. Henüz ne bu ikisi, ne de diğer cephe henüz sevgili olmamış olsa da. 

Bu bölüm sahnesi azmış gibi gelse de, Bahar’ın kişisel geçmişi de hikayeyle gayet bağlantılı. Cemal’in anlattıkları doğrultusundaki bulgular ve babası hakkındaki gerçekler bizi epey şaşırtacak gibi. Halka’nın bu özelliğini de çok seviyorum. Diziye yeni bir kişi, konu, sır, durum eklerken bunu hiç göze sokmadan, sakin ve kontrollü şekilde yapıyor bence. Çağatay’dan daha önce kimin haberi vardı? Hangimize battı gelişi, hiçbirimize. İşte bunun gibi. Ha hatası kusuru yok mu, illa ki vardır ama akıl mantık sorgulatacak kadar değil. Bu iki durum için de teşekkür ve takdirlerimi sunup müsadenizle bir diğer noktaya geçiyorum. 

Hümeyra ve Cengiz !

beni o kadar yoruyor kii, anlatamam size. Yanlış anlaşılmasın şikayetçi değilim. Aksine bir dizi beni böyle kendine çekebildiği için, düşündürdüğü için mutluyum. Bu ikisi neler biliyor, neler saklıyor, neler planlıyor hepsi muamma. Zaman zaman bir iki tüyo veriliyor ama asla kesin bir şey yok. Dizinin tamamında olan hisler gibi. Sürekli “her an her şey olabilir, herkes her şeyi yapabilir” diye tetikte izliyoruz. Beklenmeyen anda beklenmeyen işler.. Halka’nın olayı bu! 8. bölümün sonu olan Cengizhan’ın, tahtını ele almaya çalışan oğluna seslenerek mekana giriş yapmasını Hümeyra’nın taktiksel olarak son anda planladığını düşünüyorum.

Mutlaka mantıklı bir sebebi vardır ama bizler tabii ki bilemiyoruz. Zaten Hümeyra konusunda kafam hep sorularla dolu. Hem geçmişi, hem şimdisi. Oğlu Kaan’a yaptırdıklarının sebebi ne mesela, ortaya çıkmaktan korkmuyor mu, elinde başka kozu var mı, bu kadar şeyin sebebi var mı?

Bu bölüm işler çığrından çıkıp alarm moduna geçince ani bi atak yapıp Çağatay’ın önüne Halka’nın liderini kullanarak set koymak gibi bir hamle yaptı ama.. Çok büyük risk olduğunu düşünüyorum. Şimdi her şey nasıl yönetilecek? Cemal, Bahar ve Kaan Çağatay’ın ortalıklarda oluşunu avantaj görmüşlerdi ama Hümeyra bundan pek hoşnut olmayabilir. Bakalım başına neler gelecek. Bu bölümün bitişi gerçekten çok güzeldi. İşlerin dev karışacağının açık bi ilanıydı resmen. Gelecek bölüm çok kritik olacak kesinn, diyip hemen başka bir şeyden bahsetmek istiyorum.

Doğrudan ve dolaysızca, dümdüz: Bu adam ne ayak? Kızını acaba kendi mi öldürttü diye düşünmekten bi fena oldum. Cihangir’i o hale sokan sensin, anladık. Hatta İlhan da işin içinde bence, tavırlarından çıkarttığım kadarıyla. Ama, cani misin, manyak mısın, ne işler çeviriyosun.. Cidden senin üstüne şimdilik fazla düşünmek istemiyorum. Cihangir ve (eğer bu olayda birlikte olurlarsa) Kaan’ın tutacağı ipin ucu er geç seni bulur, merak etmeyelim. Bilen, bu konuda fikir yürüten varsa benimle paylaşabilir bu arada.

İrem‘i başından beri sevmiyordum, MüjGir istediğimden değil çünkü ben Müjde de sevmiyordum. Hatta abartmıyorum ben Cihangir’i de sevmiyorum. Serkan beyin oyunculuğu bana hitap etmediğinden ve Cihangir kasvetli geldiğinden, tek başına tahammül edemiyorum. Hele Adem’le birlikteyse çok tadım kaçıyor yani. Kaan’la birlikteylen okeyler ama. Ölümüne bromance bi kafam olduğu için kalpler gözümden çıkmaya meylediyor hemen. Her neyse İrem diyordum, öldüğüne üzülmedim. Cihangir’e üzüldüm, çünkü çok etkilenecek. Zaten psikolojisi sağlam değil diye. Ama daha yeni yeni “oluru var” gözüyle baktığım Müjde & Cihangir için hoş olmayan bir hamle oldu. Ölü bir sevgili değil, ayrılıp bitirilmiş bir eski sevgili olmalıydı ki işin içine vicdan azabı, gönül borcu vs girmesin. Gerçi bu kadar emin konuşuyorum ama, öldüğünü gördüm diye hani. Öldü değil mi? Yaşıyor olabilir mi? Halka’dayız ya hani şimdi, bilemedim pek!

Şu sahnenin altından gizli alışveriş çıkması beni çok mutlu etti ya. Resmen saman altından su yürütüldü ve ben şüphelenmemiştim. Bu Vekilharç ne saçmalıyor falan diye bakıyordum. Teşekkür ederim sevgili senarist, hem sinirli Kaan görebildik hem de başka bir detay verildi bize. Kaan’ın o mesaja kesinlikle baktığını düşünüyorum ben, İlhan sorduğunda şaşırmışa yattı ama. O az değil o, yapmıştır bir şeyler 🙂

Ve sonunda özellikle bahsetmek istediğim yere geldim. Müjde Akay! Şu bölüme kadar karakterin biraz zorlama yazıldığını ve tam oturmadığını, sallantıda, uçuk olduğunu düşünüyordum. Bu bölüm, dikkatimi vererek odaklanarak izlediğimden olsa gerek, veya bölümdeki duruşunun etkisi olarak, kafamda bir şeyler oturdu ve sonunda İskender kızı Müjde’yi benimseyebildim. Mafyaya dahil olan, babasını şaşırtan, adamları yöneten, kendi başına işler çeviren bu kadın Halka’nın bir parçası evet. Eksikleriyle, fazlalarıyla da olsa Müjde’ye yaratılmak istenen tarzın, gelinmesi istenen konumun ve durumun önceki bölümlerdeki sahnelerle desteklendiğini anladım. Hala sırıttığını düşündüğüm, geliştirilmesi gereken şeyler var ama artık “of bu nasıl sahne, saçmalık, abartı” diye tepkiler vermeyeceğim en azından.

Müjde’nin yazılışı beni kazandı, repliklerin de büyük yardımıyla. Hayalimde çok daha farklı olsa da en azından ortaya çıkması beklenen hissiyatı çözdüm ben, bu da bir şeydir izleyici için. Hande Erçel’e gelecek olursak, fena iş çıkarmamış, mimiklerini çok çok fazla ve sesini bazen yanlış kullandığını düşünmekle beraber, kendisini daha önce başka bir işte izlemediğimden, role girme, iz taşıma ve benzeri gibi karşılaştırmalar yapamıyorum. Umarım Müjde daha sağlam temeller üzerine oturtulur ve sevgili Erçel kendisini daha çok geliştirir. 

Bu itirafı da bıraktığıma göre, benim söyleyeceklerim şimdilik bu kadar. Bitti, yorumun sonuna geldik. Buraya kadar okuduysanız teşekkür ediyor, haftaya yine görüşmeyi umuyorum. Sevgilerle..

error: Korunan İçerik!