tds_thumb_td_300x0
Kusursuz Kiracı 2. Bölüm Yorumu

Mona’nın katilim ben” ağlamalarıyla başladığımız bölüm, Leyla’nın Ne zaman çağırsan geleceğimi biliyorsun” demesiyle, bu kız Mona’nın hayali mi iddialarını güçlendirerek devam etti. Dizi zaten işleyiş olarak sürreal bir şekilde devam ettiği için gözüme mantıksız gözüken şeylere çok aldırış etmeden izlemeye devam ediyorum. 

Ana karakterimizin başına Madam tarafından “hırsız sandıydım” tadında bir gerekçeyle silah dayanması ve pinti Sami’nin mide bulandıran toksik erkek profilinde biri olduğunu görmemizin ardından insana, bunu da yapmasaydınız be dedirten bir sahne karşıladı bizi. Çift olacak kadın ve erkeğin patlak musluk yüzünden ıslanması… Zaten Mona’nın o haldeyken -yani katil olduğunu düşündüğü için çok endişeli bir vaziyette- Yakup’a sırf yanan eline su tutuyor diye melül melül bakması yeterince anlamsızken, ıslanmalarından sonra kıza ayı gibi bakması, hatta baştan aşağı süzmesi ve bunun kamera açısıyla desteklenmesini baya tatsız buldum. 

En son çok sevdiğim Evlilik Hakkında Her Şey dizisinde Ceylan karakteriyle izlediğim Deniz Gündoğdu’nun yangınla alakalı röportaj yapılan kadın rolündeki performansını çok beğendim. Lunatic dediğimiz o deli havayı çok güzel vermiş bence.

Yakup’un mutfak kapısındaki Mona’yı görünceki “Katil gibi ne duruyosun orada?” repliği fazla zorlamaydı ama birkaç dakika sonraki apartman toplantısı diyaloğunu beğendim, tatlıydı. Ailemizi temsilen kısmındaki aile kelimesi ben ne alaka dese de..

Tam toplantıdaki baş ağrısı garantili hengame diziden kopmama sebep olacak diye düşünürken, Mona’nın Leyla’yla yaptığı konuşma, mesajları atanın kim olduğu konusunun NİHAYET ilgimi çektiğini fark etmemi sağladı. İpuçlarını karakterimizle birlikte toplamaya başlama isteği doğdu içimde, sabah kahve içerkenki sahneden falan.

Mona’nın olayı çözüp peşine düşen ikiliyle yüzleştiği sahne sağlam bir mantığa oturmamış ve gelişme süreci iyi açıklanmamış olsa da keyifliydi. Sadece o kadar tasasız, cesur tavırlar takınmasına gerek yoktu, bi cinayet işlediğini düşünürken. Şovunu yaptıktan sonra ağladı zaten, gerçeğe dönercesine. Adam defolun gidin dedikten sonra siz taşının biz eşyaları her şeyi peşinizden yollarız komşuluk ölmedi ya diye eklemesi güzel olmuş. Güldürdü, tebrikler ve teşekkürler.

Bölümün sonundaki sahnede Mona’nın olay yerine varmasıyla yüzümdeki hayal kırıklığı ifadesi yerini hoşnut bir gülümsemeye bıraktı. Apartman sakinlerinin vizyonsuz ama gerçeğe uygun sırrının Mona’nın zekası ve araştırmacı kişiliğiyle ortaya çıkmasından memnun oldum. Çocukluğundaki sobeleme sahnesiyle paralel verilmesi de ayrıca güzeldi.

Biraz da yeni bölüm fragmanlarından söz edecek olursak, Mona’nın eline koz geçen bir vaziyette olmasını sevdim ama ilk fragmanda onun haricinde elle tutulur bir sahne görmedim. İkinci fragmanda ise çok daha gergin bir atmosfer vardı. Ve biraz alakasız olacak ama Melisa’nın (Leyla) örgülü saç modelini beğendim, hoş durmuş anlık. Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar, görüşmek üzere.

Kasaba Doktoru 2. Sezona Gelen Tepkiler

”Kasaba Doktoru” dizisi 2. sezonu ile 2 Eylül’de izleyicisi ile buluşacak. 14. bölümden devam edecek olan ikinci sezon için seyirci şimdiden yorumlarını yapmaya başladı. İşte Kasaba Doktoru’nun yeni sezonu için seyirciden gelen tepkilerden birkaçı:

https://twitter.com/sidaaaal/status/1549445643378348032?t=mCpuFZJHrXcngCtXS51mkQ&s=19
https://twitter.com/mrsdizikoliks/status/1564164632176115712?t=3HMuZ-UdTpA1TBgqP2c47g&s=19
https://twitter.com/Gizlirobinhood/status/1563619403928948736?t=47qtiIgZuJQCKjAZ__lWHA&s=19
”Community” Filmi İçin Çalışmalar Başladı

Community dizisi oyuncularından Oyunculardan Alison Brie 2020’nin Şubat ayında Community hayranlarına, dizinin devamı niteliğinde olacak bir film için takipte kalmalarını söylemişti. Dizinin hayranlarının heyecanla beklediği o haber ise sonunda geldi.

Community’nin yaratıcısı Dan Harmon, Community filminin geliştirilme sürecinde olduğunu doğruladı. Filme dair bir hikâye taslağı var ve film için görüşmeler devam ediyor. Henüz filmin ne zaman seyirci ile buluşacağı gibi konularda bir netlik olmasa da bu hareketlenme bile Community severler için güzel bir adım oldu.

Community Dizisinin Konusu Ne?

Diplomasının sahte olduğu ortaya çıkan Jeff Winger üniversiteye geri gönderilir ve burada en az kendisininki kadar şüpheli geçmişe sahip öğrenci ve öğretmenlerle tanışır. Lisans diploması iptal edilen avukat Jeff Winger, üniversiteye geri döner ve burada birkaç tuhaf tiple bir çalışma grubu kurar. Greendale Devlet Koleji’nin uyumsuz öğrencileri, yıldız kadrolu bu sitcom’un ikinci sezonunda aşk, hayat ve arkadaşlık hakkında daha fazla tuhaf dersle karşımıza çıkar. Bu alaycı komedi dizisinde, meslekten ihraç edilen avukat Jeff Winger önderliğindeki tuhaf tiplerden oluşan uyumsuz ekip, yeni bir öğrenim sürecine girer ve ilginçlik kaçınılmaz olur.

She-Hulk 1. Bölüm | Fazla Güçlü, Fazla Kolay

Orphan Black dizisinde zevkle izlediğimiz Tatiana Maslany‘nin başrolünde yer aldığı yeni Marvel dizisi ”She-Hulk” Disney +’da ilk bölümü ile yayınlandı. Ve tabii Hulk ismi geçen bir dizide Mark Ruffalo’yu da izlememek olmazdı.

Dizide She-Hulk, nam-ı diğer Jennifer Walters, Bruce Banner‘ın kuzeni olarak karşımıza çıkıyor. Başta normal bir hayatı olan sıradan bir karakter, avukat. Ancak daha sonra Bruce ile birlikte geçirdiği araba kazasının hemen ardından Bruce’un kanının kendi kanı ile temas etmesi sonucu artık sıradan bir karakter olmaktan çıkıyor. Bu kısım bana ”nasıl yani??” dedirtti. Hulk’a dönüşmek bu kadar kolay mı yani? Dümdüz dururken kanı kanıma değdi hoop artık Hulk oldum. Oldukça basite indirgenmiş, hoşlanmadım.

Neyse bir şekilde olanlar oldu ve artık She-Hulk‘umuz var. Ama ne yapması, nasıl davranması konusunda sıfır bilgiyle geliyor haliyle. Hulk da onu alıp kendince eğitim vermek için şehirden, insanlardan uzak bir sığınağa götürüyor. Bu bahsettiğimiz yer Tony Stark‘ın bir gün mutlaka geri alacağını belirterek Hulk’a hediye ettiği bir yer, gözler yaşlı...

She Hulk, Hulk

Hulk’a göre yaklaşık 15 yıl sürecek olan bu alışma sürecini She-Hulk nasıl oluyorsa iki günde atlatıyor ve bir anda her şeye hakim, davranışlarını kontrol edebilen bir süper kahramana çeviriyor. Bu kadar hızlı ilerlemesine gerek var mıydı bence hayır. Hızlı öğrenmesini geçtim bir de oldukça güçlü. Cüsse olarak baktığımızda Hulk Bruce’un 3 kat hali diyorsak, She-Hulk Jennifer’ın 1,5 katı falan. Yani burada orantısız bir büyüme var gibi. Bu da bizde Hulk’un daha güçlü olması gerektiği izlenimini bıraksa da aslında öyle değil. She-Hulk, Hulk’u tek elle dövecek gibi duruyor.

Hulk bu kadar güçsüz müydü?

Sen ki Hulk nice endgameleri aştın daha dönüştükten sonra nasıl hareket edeceğini bile dün öğrenen She-Hulk’a bu kadar hızlı yenilmen beni şaşırttı. She-Hulk’u yüceltirken Hulk’u neden bu kadar düşürdük ki bence bu kadarına gerek yoktu. Basit bir yan karakter olarak mı devam edecek Hulk ilerleyen bölümlerde? Biraz kafa karıştırıcı.

Bilmekte fayda var

She-Hulk için ”ne gerek vardı?”, ”kadın karakter yaratmak için yapılmış” vs gibi çok fazla yorum gördüm. Kötü haber: She-Hulk son zamanlarda ortaya çıkan bir karakter değil. 1980’lerden beri çizgi romanlarda yer alan bir süper kahraman. Bunca zaman diğer film ve dizilerde adını duymadıysak bu da onların ayıbı olsun. She-Hulk ile bizi buluşturduğun için teşekkürler Disney +.

Yankıları Duyuyor Musunuz? Duy Beni 2. Bölüm Yorumu

Perşembe akşamından beri sosyal medyada gündem olan ve trend topicten düşmeyen dizimizin bu hafta ikinci bölümü yayınlandı ve tabiri caizse ortalığı yangın yerine çevirdi. Başta twitter olmak üzere, Instagram ve Tiktok gibi mecralarda sürekli konuşuldu. YouTube’da izlenme rekoru kırdı. Peki bu hafta Duy Beni’de ne oldu?

Final Sahnesi

Söze, final sahnesiyle başlamak gerekiyor sanırım. Arka fonda Franz Schuabert’in Ave Maria’sı çalarken ona eşlik eden yangın alarmı sahneyi biraz daha ürpertici kılan etmenlerden ama asıl insanı ürküten, sahnede yaşananların kendisi.

Ekim’in altı boyunca zorbalığa uğrayacağını, birinci bölümün ilk sahnesinde zaten anlamıştık. Bizler, zorbalık boyutunun günden güne azalacağını düşünürken Melisa ve Ozan, düşüncelerimizin aksinin yaşanacağını söyleyen olaylara imza attılar. İkili, Bekir ve Ekim’e hayatları boyunca unutamayacakları bir travma yaşattılar. İşin kötü yanı bunu haz alarak yapmaları oldu.

Özellikle Ozan, Bekir ve Ekim’i yarı çıplak bırakıp kameraya alınmalarına vesile olurken ve ikisini ittirip kaktırırken büyük bir zevk aldı. Öyle ki, devreye giren su sistemini dikkate bile almadan anın tadını çıkarmaya başladı. Yüzündeki gülümsemeyle, üzerine yağan suyu selamladı.

Metaforlar Ne Anlatıyor?

Daha önceki yazımda, dizide bazı metaforlar olduğunu düşündüğümü söylemiştim. Ave Maria’nın da dizinin seyri adına bazı ipuçları taşıdığını düşünüyorum. Aryanın sözlerinde Hazreti Meryem’e sesleniliyor. Affedilmek ve günahlardan arınılabilmek için. Günahsız ve kutsal olarak dini mitlerde yer edinen Meryem’in iffetsizlikle suçlandığı bilinir. Ekim’in de suçlandığı, hakkında tag açıldığı konu tam olarak bu değil mi? İlerleyen bölümlerde iftiracılarımızın, zorbalarımızın Ekim’den af dileyeceğini umuyorum. Ümit ediyorum. 

Fiziksel ve psikolojik şiddetin en etkili yollarından birini gördük, final sahnemizde. Ekim ve Bekir, yarı çıplak bir şekilde kameraya alınıp ardından bir araya getirildi. Ozan, Bekir ve Ekim’i ittirirken kameraya “ikisinin basılmış” izlenimini de verdi tabii. Ekim’in ne ile suçlanacağı ortada, ne yazık ki.

Bölümümüzdeki, akran zorbalığı final sahnesiyle sınırlı değildi. Melisa’nın, yakın arkadaşlarını, aşağılaması; Kanat’ın Ekim’e kurmaya çalıştığı üstünlük çabası; Ozan’ın sandalyeye bal sürüp Ekim’in oturmasını sağlaması ve sosyal medya üzerinden Ekim’in siber zorbalığa uğraması yaşananlardan sadece birkaçıydı. 

Türk televizyon tarihi boyunca, lisede yaşanan akran zorbalığını gördüğümüz birkaç dizi oldu. Ana konuları “zorbalık” olmadığı için bu konu üzerinde durulmadı. Bir şekilde yaşanılan zorbalıkların üstü ya kapatıldı ya da zamanla romantize edildi.

Örneğin yakın bir zamanda ekran serüveni başlayan Kardeşlerim dizisinde, ana karakterlerden birinin başı pisuvara sokuldu. Yine aynı dizide, ayakkabı yalatıldı. Ekran macerasına veda eden Kırgın Çiçekler dizisinde, kızlar, zengin erkek grubu tarafından eskortlukla suçlandı. Güneşin Kızları adlı dizide Selin’in kıyafetini değiştirdiği anlar internete sızdırıldı. Genç kızların ölüp bittiği Kerem Sayer efsanesi (!) Zeynep’in iç çamaşırını okulun penceresinden sarkıttı. Yukarıdaki dizilerden hiçbirinde psikolojik bir yardımla iyileşme göremedik. Kimi karakter Eros’un okuyla kimisi de Peri Anne’nin sihirli değneği ile birden bire iyiye evrildi ve yapılan her şey bir anda unutuldu.

Duy Beni’de umutlu olduğum nokta orta-alt sınıftan gelen ve üç maymunu oynamayan edebiyat öğretmeni Selim ve psikoloji alanında eğitim almış olan Bahar öğretmenin varlığı. Karakterler eğer bir iyileşme sürecine girecekse bu öğretmenlerinin onlara rehber olması ve yol göstermesi ile olmalı. Aşk ile değil. Sevginin elbette iyileştirici gücü vardır fakat kişi iyileşmeden duyguları da iyileşemez. Bu bağlamda her bir karakterin iyileşme sürecine giderken ki yolculuğunda onlara en başta Bahar öğretmenin eşlik etmesini diliyorum.

İkinci bölüm genel anlamda sinir bozucu bir bölümdü. Ufak tefek tatlı sahnelerimiz yok değildi. Bu sahnelerden ilki Ayşe ve Dağhan’ın tatlı tatlı ( ya da ballı ballı) flörtleşmesiydi. Dağhan’ın Ayşe’yi düşünüp mahalleye gitmesi, onunla ayaküstü olsa da konuşması, Ayşe ıslanınca Ayşe’ye ceketini vermesi yumuşacık olmamızı sağladı. Pek tatlı bir sahneydi. 

Ayşe ve Dağhan’ın sahnesinde ilk bölümde gördüğümüz ama tanışamadığımız karakterlerimizden biriyle de tanışmış olduk. Orijinal. Mahalle bakkalının çırağı. Ayşe’den hoşlanıyor. Ayşe bunun farkında mı değil mi bilemeyiz ama biz yerimizi AyDağ’dan yana aldık. 

Gel gelelim, dizinin en ama en tatsız yerine. Aile içi şiddete. Hem fiziksel hem psikolojik şiddete yuva yapan Günay Ailesine geçmeden önce, Ayşe’nin ailesinden kısaca bahsetmek istiyorum.

Ayşe’nin babası, görmeye alışkın olduğumuz aile babalarından biri. Fazla gururlu, fazla onurlu. Çukur’un bir ferdiymiş gibi mahallesinde yaşanan kazayı benimsemiş, Gerçek Koleji’ne karşı gard almış. Kızının, kolejde alabileceği iyi eğitimi de bu uğurda hiçe sayıyor. Kızını dinlemiyor, onunla konuşmuyor. Annesi ise daha fena. Sessiz kalıyor. Hatta kızının okula gitmeyişini kendi için fırsata bile çeviriyor. En ufak bir uğraşa girmiyor bile, eşiyle. Bu Ayşe’ye yapılabilecek en büyük haksızlık. Eğitim hakkı elinden alınmakla tehdit edilmemeli. Edilememeli.

Okları Günay Ailesine çevirirsek… Her üye, ayrı ayrı problemli. Rıza Günay tam anlamıyla şiddet faili. Sadist. Akıl hastası bir adam. Adalet duygusunu şiddetle harmanlıyor ve şiddetle doyuruyor benliğini. Evin küçük oğlunu, Kanat ve eşini cezalandırmak için kullanıyor. Kanat’ı “Sıradaki kim biliyorsun?” diyerek tehdit ediyor ve Aziz’den vazgeçen Kanatla beraber Aziz’den alıyor hıncını. Aziz hatalı olsun olmasın, şiddete uğrayan hep o oluyor. Rıza’nın sesi çıkmayan Aziz’e şiddet göstermesi için bir bahaneye bile sığınmasına gerek yok. Masaya geç gelmesi, kaşığını düşürmesi, Kanat’ın sorguya alınması, televizyon kumandasının ortadan yok olması Aziz’in şiddete uğraması için yeterli ne yazık ki. Bunun altında nasıl bir motivasyon yatıyor bilemesek de bazı fikirlerimiz de yok değil. Rıza’nın tüm öfkesi Kanat’a. Kanat’ın canını yakabilmenin tek yolu da Aziz ve annesinden geçiyor. Kanat belki de fiziksel acıyı hissedemiyordur ve babası onu bu şekilde cezalandırıyordur.

Cezalandırma demişken…

Aziz’de birilerini cezalandırıyor. Kendinden daha aciz olan bir varlığa; bir tırtıla. Tırtılı fark ediyor, onu bir süre izleyip fotoğrafı çekiyor ve hemen ardından tırtılı eziyor. Tırtılı ezdiği andaki zevki göz bebeklerine kadar yansıyor. Psikolojik bir araştırmaya göre, şiddete eğilimli kişilerin insanlara zarar vermeden önceki hareketi hayvanlara zarar vermek oluyormuş. Yavaş yavaş daha güçlüyü hedef haline getiriyormuş. Bir böcek, bir fare, bir kedi, bir köpek, bir bebek, bir çocuk, yaşlı bir kadın… Aziz’de yavaş yavaş harekete geçiyor olabilir mi?

Duy Beni’de konuşulacak çok şey var aslında. Manipülasyon dizide hat safhada. Özellikle Melisa bu işin piri. Duygusal manipülasyon konusunda harikalar yaratıyor. Önce Ekim’in ipini çekmek için Ekim’in annesiyle konuşması ardından Kanat’ı kendine çekebilmek için geçmişi hatırlatması Melisa’nın duygu yönetimi konusunda şeytani bir deha olduğunun kanıtı gibi. Ozan’ın da ona karşı ne hissettiğinin farkında. Ne yazık ki, Ozan’ı ve duygularını da kendi çıkarları doğrultusunda kullanıyor.

Dizideki hemen hemen her karakter iyileşmesi epey zorlu geçecek karakterler. Özellikle Kanat, büyük bir uğraş vermeli. Dengesiz. Duygu durum bozukluğu var. Öfke kontrolü yok. Babası gibi şiddete eğilimli. Öfkesini her zaman daha güçsüzlerden çıkarıyor. İlk bölüm Dağhan’ı yumruklayan Kanat, bu bölüm sahada basket topunu Bekir’in suratına atıyor ardından maç anında dirseği ile burun kemerine vuruyor. Tüm bunları da Ekim’e gözdağı vermek için yapıyor. Evet! Babası gibi. Babası nasıl Aziz’i cezalandırıyorsa, Kanat’ta en güçsüzü Bekir’i cezalandırıyor. Hastalıklı bir adalet anlayışı. Ne denilebilir ki?

Aşk her şeyi mahvetmek için yeterli bir sebeptir, diye bir gönderme yapacakmış senarist. Genel izleyici bunu Ekim’e yorsa da iki bölüm boyunca aşk uğruna Ozan, Melisa ve Leyla’nın her şeyi mahvetmeye hazır olduğunu gördük. Leyla, bir fotoğraf karesi ve iki mesajla, saplantılı şekilde aşık olduğu Kanat’a (?) inanıp yıllardır dostu olan Ekim ile olan dostluğunu bitirdi. Melisa, başlarda iyi davrandığı Ekim’e zorbalık yaparken Ozan, sadece Melisa’nın canı yandığı için Ekim’in canını yakıyor. Üç karakterde sağlıklı olmayan bir şekilde güçlü bağlar kurmuşlar. Bu bağların sebep olabilecekleri de oldukça korkunç görünüyor, şimdiden.

Gizemli kızımız Hazal’a merhaba diyerek, yazıma son vereceğim. Hazal ve Melisa çok yakın iki dost olabilirler mi acaba? Hazal, Ekim’i Kanat hakkında uyarırken, sevmeyi bilmez o derken hangi tecrübesine dayanarak söylemiş olabilir bunu? Melisa’nın grubundaki kızların, Hazal’a tek bir kelam etmemesi, kolayca geri çekilmeleri eski bir dostluğun göstergesi olabilir mi? Ya da şöyle söyleyeyim. İlk bölümün, ilk sahnesinde bahçede kim yoktu?

Bir teori sadece.

Ne dersiniz?

error: Korunan İçerik!