Mona’nın “katilim ben” ağlamalarıyla başladığımız bölüm, Leyla’nın “Ne zaman çağırsan geleceğimi biliyorsun” demesiyle, bu kız Mona’nın hayali mi iddialarını güçlendirerek devam etti. Dizi zaten işleyiş olarak sürreal bir şekilde devam ettiği için gözüme mantıksız gözüken şeylere çok aldırış etmeden izlemeye devam ediyorum.
Ana karakterimizin başına Madam tarafından “hırsız sandıydım” tadında bir gerekçeyle silah dayanması ve pinti Sami’nin mide bulandıran toksik erkek profilinde biri olduğunu görmemizin ardından insana, bunu da yapmasaydınız be dedirten bir sahne karşıladı bizi. Çift olacak kadın ve erkeğin patlak musluk yüzünden ıslanması… Zaten Mona’nın o haldeyken -yani katil olduğunu düşündüğü için çok endişeli bir vaziyette- Yakup’a sırf yanan eline su tutuyor diye melül melül bakması yeterince anlamsızken, ıslanmalarından sonra kıza ayı gibi bakması, hatta baştan aşağı süzmesi ve bunun kamera açısıyla desteklenmesini baya tatsız buldum.
En son çok sevdiğim Evlilik Hakkında Her Şey dizisinde Ceylan karakteriyle izlediğim Deniz Gündoğdu’nun yangınla alakalı röportaj yapılan kadın rolündeki performansını çok beğendim. Lunatic dediğimiz o deli havayı çok güzel vermiş bence.
Yakup’un mutfak kapısındaki Mona’yı görünceki “Katil gibi ne duruyosun orada?” repliği fazla zorlamaydı ama birkaç dakika sonraki apartman toplantısı diyaloğunu beğendim, tatlıydı. Ailemizi temsilen kısmındaki aile kelimesi ben ne alaka dese de..
Tam toplantıdaki baş ağrısı garantili hengame diziden kopmama sebep olacak diye düşünürken, Mona’nın Leyla’yla yaptığı konuşma, mesajları atanın kim olduğu konusunun NİHAYET ilgimi çektiğini fark etmemi sağladı. İpuçlarını karakterimizle birlikte toplamaya başlama isteği doğdu içimde, sabah kahve içerkenki sahneden falan.
Mona’nın olayı çözüp peşine düşen ikiliyle yüzleştiği sahne sağlam bir mantığa oturmamış ve gelişme süreci iyi açıklanmamış olsa da keyifliydi. Sadece o kadar tasasız, cesur tavırlar takınmasına gerek yoktu, bi cinayet işlediğini düşünürken. Şovunu yaptıktan sonra ağladı zaten, gerçeğe dönercesine. Adam defolun gidin dedikten sonra siz taşının biz eşyaları her şeyi peşinizden yollarız komşuluk ölmedi ya diye eklemesi güzel olmuş. Güldürdü, tebrikler ve teşekkürler.
Bölümün sonundaki sahnede Mona’nın olay yerine varmasıyla yüzümdeki hayal kırıklığı ifadesi yerini hoşnut bir gülümsemeye bıraktı. Apartman sakinlerinin vizyonsuz ama gerçeğe uygun sırrının Mona’nın zekası ve araştırmacı kişiliğiyle ortaya çıkmasından memnun oldum. Çocukluğundaki sobeleme sahnesiyle paralel verilmesi de ayrıca güzeldi.
Biraz da yeni bölüm fragmanlarından söz edecek olursak, Mona’nın eline koz geçen bir vaziyette olmasını sevdim ama ilk fragmanda onun haricinde elle tutulur bir sahne görmedim. İkinci fragmanda ise çok daha gergin bir atmosfer vardı. Ve biraz alakasız olacak ama Melisa’nın (Leyla) örgülü saç modelini beğendim, hoş durmuş anlık. Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar, görüşmek üzere.