tds_thumb_td_300x0
Sen İnatsın Ben Umut: Sen Anlat Karadeniz 10.Bölüm

“Sen inatsın ben de umudum işte. Savaşmaya değmez mi?”

Bölümdeki favori sahnem olduğunu bilmem söylememe gerek var mı? Açıkçası Mustafa’nın konuşmasından sonra Nefes’in Tahir’den gizli bir şekilde Trabzon’dan ayrılmaya kalkmasından korkmuştum. Neyse ki o kalıp sevdasına umut olmayı seçti. Tahir sevdiğine zarar getirdiğine inandığı inadından vazgeçti, o noktada Nefes’in umudu yetişti imdada. Dizinin mottosu da öyle değil mi zaten? Karadeniz’in umudu bitince inadı başlıyorsa eğer -düz mantık düşünürsek- inadı bitince de umudu başlar. Dünya yuvarlaktır, ikisi birleşir Karadeniz olurlar. Tahir ve Nefes… Nefes’in Tahir’i, Tahir’in Nefes’i… Umudun inadı, inadın umudu…

Zor olan yaşamaktır biliriz ama şimdi iki sevda için de ölünür, inkar edemeyiz. Biri memleket sevdası öteki ise sevdaluk. Birinden yalnızca diğeri için vazgeçebilirsin. Ötesine yüreğin yetmez. Tahir sevdaluğuna kıyamadı, memleketinden vazgeçti; Nefes ona kıyamadı, Karadeniz’i memleketi bildi. Ben sevgide kıyamamaktan daha üst bir seviye bilmiyorum. “Sana kıyamam.”dan daha güzel bir aşk şiiri de…

“O saçından sürüklediğin kadın var ya ana, işte ben o kadına sevdalıyım ana.Benim için benim sevdiğim kadını oğlundan ayırdın. Benim için benim sevdiğim kadını tuttun saçından sürükledin.Vedat yapınca boğazına sarılıyorum, vuruyorum. Siz yapınca ne yapsın bu Deli Tahir?”

Tahir’in sevdasını haykırdığı sahnede durumun ciddiyetinin farkına vardı Mustafa. Kendi sevdasından bilmişti, dönüşü yoktu bu işin. Nefes’e “Şimdi ben ne Tahir’e git derim ne de sana kal.” derken hepimiz ona kızdık evet ama Tahir konusunda ne kadar haklı olduğunu da biliyoruz aslında. Şurada en fazla birkaç ay süren askerliğinde bile memleket hasretinden tutuşmuş, sevdiği kadına bakmakla Karadeniz’e bakmayı bir tutmuş bir adam o. Sevdaluğu uğruna mavisinden geçerse bir Nefes’i uğruna diğer nefesini kesmiş olmaz mı? Mustafa kardeşini tanıyor, Nefes’e de acıyordu ama onların arkasında durup Karadeniz’e kafa tutmaya gücü yoktu. Sevdanın ne demek olduğunu bilen bir karakter aslında Mustafa, sadece biraz daha olgunlaşmaya ihtiyacı var. Ona da çok yüklenmeyelim, her şeyin ilacı zaman(ve tabi biraz da Asiye Kaleli  😛 ). Kızının getirdiği yavru kediyi koynunda uyutan, Asiye Kaleli’nin gönlünü fetheden o mert adamı yakında göreceğimizi umuyorum.

Asiye Sultan ona haftalardır iyi bir ders veriyor. Özellikle bu haftaki grevinde Mustafa’ya ütü yaptırtma sahnesine ba-yıl-dım!! Yengem arkandayuk! Amma ve lakin o son sahneden sonra da artık affetsen sesimizi çıkarmayız. Hangi sahneden mi bahsediyorum? Tabi ki de Mustafa’nın o mükemmel (!) hayat kurtarma sahnesinden… Hayır yani çocuğu kapıp kaçmak varken onu Tahir’e atıp arabaya adeta “Gel gel” yapmak nedir? Alenen affedilmek için durumu kullandığın gözümüzden kaçmadı Mustafa Kaleli. Hayır yani sendeki şansın yarısı bizde olsa… Tek hareketle Yiğit affetti, Nefes affetti, Tahir affetti, Asiye affetti. Evet tek yüklemle birleştirmek yerine tek tek yazdım çünkü her biri ayrı bir olay bence. Adam bir anda “suratına tükürülesice” den “günün kahraman”ına geçti resmen. Bize de arada bir Cemil Dağdeviren mi çarpsa diyeceğim de tövbe anam, ben kendimi bir şekil affettiririm o uzak olsun. 

Planlarını Tahir’e haber ettiği için kızına tokat attığı andan itibaren ona dair bendeki tüm empati stoklarını kaybetti. Artık bundan sonra ağzıyla kuş tutsa zor… Kızı dedim de Mercan’a olan sevgim kabardı yine♥ “Ben de olsam onu severdim.” dedi ya Nefes için, ta içimde bir şeyler kırıldı. Bir yanım “Bak ne güzel oldu, bu vesileyle kendini kazanacak.” diyor bir yanımsa için için üzülüyor. Onu Fatih’le shipleyecektik ama o shipimiz Berrak’a aktı. Tez elden ona da gerçek sevdayı tadacağı birini istiyoruz ama tabi önce kendi karakterini oturtsun. Sonra da gelsin karakterlisi onu bulsun 🙂

Berrak demişken Vedat’ın tehditlerine neden boyun eğdiğini az buçuk anlamış olduk ama ben yine de “Nefes ona bu kadar kendini açmışken bunu nasıl yapabildi?” diye düşünüyorum. Kimseye olmasa da ona anlatsın istiyorum. Tahir delidir ne yapsa yeridir bildiğimizden o bir süre öğrenmesin. Nefes Başkan neyin nasıl yapılacağını bilir. Fatihle Berrak’a bir ship ismi bile bulamadım şuan o kadar uzak geliyorlar. Böyle diyorum diyorum ama olayları da Fatih çözecek gibi. Baksanıza daha şimdiden Nefes’le Berrak’ın davranışlarını karşılaştırarak şüphelenmeye başladı. Üslubunu biraz düzeltip akıllı hamlelerde bulunursa ona güvenmek istiyorum. 

Nefes’in son sahnedeki hâlini gördükten sonra da hâlâ buna devam edebilecek mi bilmiyorum. Gerçekten neydi o öyle? İrem’le Ulaş oyunculuklarını nasıl geliştirdiklerini bir kez daha kanıtladılar. Nefes’in korku dolu haykırışları, gördüğü kabustan oğlunu kurtarma çabası, Tahir’in sevdiği kadının acısı karşısında çaresizliği, gözyaşlarının tek yürekte buluşup içimizi kanatması… Ben daha diyecek bir şey bulamıyorum. Bildiğim tek bir şey var. Tüm Karadeniz Nefes’e deli dese bile Tahir ona inanmaktan vazgeçmeyecek.  Herkese onu savunacak. E adam zeki, nedenini de çözümünü de bulacak inşallah. O zamana kadar da bize eşsiz sahneler yaşatacaklar 🙂

Fragman açıkçası beni epey bir şaşırttı. Tahir n’edeysun uşağum? Daha bu bölüm katil olmamaya karar vermedin mi sen? Hem silahla falan ne o öyle çok kolay bi ölüm. İki ayaktan sallandırma yetmez ona, Nefes’e ettiklerinin bir mislini etmek lazım. Ha şurada on bölüm izledik. Benim gibi minnoş bir insanın içinden cinayet teorileri çıktı senin deliliğinden neler çıkar düşünemiyorum. Velayet olayı var bir de. Doğrusunu söylemek gerekirse zerre üzülmedim, sevindim hatta. Ben bizim ortileri azıcık tanıdıysam bu gibi ekşınlar bize daha güzel sahneler izletebilmek için yazılır. Tahir’le Nefes’in kimseyi umursamadığı tek konu var: Yiğit. Onu korumak uğruna sevdalarını da koruyacaklar, güçlendirecekler. Olay velayeti almak için nikah kıymaya kadar gider mi bilmiyorum ama Ay Işığında Uluyan Kurt’un velilerinden ayrılmayacağı kesin. Gıcık edici sahneler olmayacağını bilerek izlemek ne güzel bir şey ya :))

Haftalardır yazmıyordum. Bu yazıya da aslında perşembe günü başladım ama her gün azar azar kısmet pazaraymış. Sonuna kadar okuyan gözlerinizden öperim. Hatam olduysa da affola. NefTah’a yakıştığını düşündüğüm bir şiirle bitiriyorum 🙂

Sevgiyle kalın…

Seni sevdim,
Seni birdenbire değil usul usul sevdim.
‘Uyandım bir sabah’ gibi değil,
Öyle değil nasıl yürür özsu dal uçlarına
Ve gün ışığı sislerden düşsel ovalara…
Seni sevdim…
Artık tek mümkünüm sensin…*
[poll id=”2″]

*Seni Sevdim/Gülten Akın/Şiir

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!