Sen Çal Kapımı 1. Bölüm | Hayatımı Mahveden Adam

Hande Erçel ve Kerem Bürsin’in başrollerini paylaştığı, yeni yaz dizilerinden biri olan Sen Çal Kapımı ilk iki bölümüyle seyirciden çok alkış topladı. Erçel’in Eda adında çiçekçilik yapan, daha doğrusu yapmak zorunda kalan, genç bir kadını, Bürsin’in ise hayli zengin bir patronu canlandırdığı dizinin konusu, birbirleriyle sorunlu bir tanışıklıkları olan bu ikilinin belli seperlerle sahte bir ilişki kurması. Şimdi gelelim detaylara, incelemeye.

Öncelikle, Hande ve Kerem gerçekten çok yakışmış. Ortalık resmen yıkılıyor. İkisinin de güzelliği harika seviyelerde, dolayısıyla ortaya çıkan görsel şöleni izlemek çok keyifli. İzleyicilerin büyük bir çoğunluğu da buna odaklanmış ve bu yüzden diziyi çok sevmiş durumda ama, ne yazık ki bu yeterli değil. O yüzden ama’lar bol olacak bu yazıda.

Dizideki inanılmaz yapaylık bir tek beni mi rahatsız etti bilmiyorum. Sadece o da değil, tüm bölüm boyunca akla mantığa uygun tek bir şey aradım, ama bulmak pek kolay olmadı. Tamam bu bir dizi, hem de yaz dizisi farkındayım da, bu demek değil ki her şey gittikçe daha anlamsız ve kalitesiz bir hal alsın. Gerçekçilikten bu kadar uzak olması beni baya rahatsız etti.

Burs kesilme mevzusu tamam, gayet gerçekleşebilecek bir durum. Ama Eda’nın konferans salonunda ikidebir okulun konuğuna yüksek sesle hakaret etmesi, dalga geçmesi ve kimsenin onu uyarmaması, herkesin tiyatro izler gibi izlemesi.. Yok artık yani. Daha farklı sahnelerde yazılabilirdi ilk karşılaşma.

Sen Çal Kapımı konusu ve oyuncuları! Sen Çal Kapımı dizisi ne ...

Serkan’ın eski sevgilisi ayrı bir şok. Kendi nişanında bile, bakın tekrar ediyorum BAŞKASIYLA NİŞANLANDIĞINI DUYURDUĞU TÖRENDE, açık açık Serkan’la ilgilenmesi, onu düşünmesi, kıskanması, garip garip hareketler.. Hala onu seviyor diye bu kadar da abartılmaz. Tat kaçırıcıydı.

Dizinin güzel taraflarından biri, hakkını yemeyeyim komik olmasıydı. Gerçekten güldüren sahneler vardı. Özellikle Sarp’ı görmek beni çok mutlu etti. Karakteri de baya hoş. Bol bol eğlendirir izlerken.

Düşündükçe baygınlık geçirmeme sebep olan şeylerden bir tanesi de Eda’nın sevgiliye benzer bir şeyi olan canlıydı. Asla sevgili gibi değillerdi, bi ara arkadaşlar da Eda platonik sandım hatta. Çok çok saçma, anlamsız bir ilişki, diyaloglar ve sahneler yumağıydı ikisi. Neyseki çabuk bitti de, çocuğun salaklığı da Eda’nın Serkan’ı öpmesine sebep vererek kapandı olay.

Evet çekimler güzel, Hande’yle Kerem zaten çok güzel ama iki saatlik süreyi bakışmalarla, yavaş çekimlerle, baştan aşağı zoomlamalarla dolduramazlar ki. Biraz güzel konu lazım, doğru düzgün olay lazım. Sağlam bir temele oturmadan ilerlemesi puanını düşürür dizinin. İki dakikada bir kızın halasıyla oğlanın annnesinin bu ilişkiye isyan etmesini, onayvermez konuşmalarını dinleyemeyiz.

Açık konuşmak gerekirse hayal kırıklığı oldu Sen Çal Kapımı benim için. Bu uyum harcanmış senaryoyla. Fikri değiştirmese bile, işlenişle oynama yapsaları keşke. İkinci bölümü açıp açmamak konusunda bile kararsız kaldım, o kadar çekmedi beni. İzlenmiyor yani. Evet sıkıcı değil, ite kaka bir şekilde akıyor ama keyif vermiyor uzun lafın kısası. Umarım sonraki bölümlerde güzelleşir.