tds_thumb_td_300x0
Sen Anlat Karadeniz 16. Bölüm: Sonumuz Ne Olacak?

 

“Söylesene güzelim, sonumuz ne olacak?”

Deli Tahir’in fırtınasını dindirdi yine Nefes. Dizine koyduğu başını okşarken sevda türküleri söyledi yarine. Liman oldu, umut oldu, huzur oldu ona. Evliliğin en güzel yanı huzurdur. Gün boyu yorulan, binbir türlü insanla uğraşmaktan bitkin düşen eşler akşam oldu mu yuvalarına döner ve birlikte olmanın verdiği huzura sığınırlar. Sevdiğinin kolları arasına girdin mi geri kalan tüm dünyayı dışarıda bırakırsın çünkü. Onun sesiyle dinlenir, sıcaklığıyla durulursun. Bi çeşit birbirine iyi gelme hâli…

Geyik Kaplan’a fırtınasını dindirmeyi öğretirken Kaplan da ona fırtınayla mücadele etmeyi öğretir. El ele çıkarlar yiğitler meydanına. Böyle diyorum ama ordaki yiğitler bizimkiler gibi yüreklerinden değil çenelerinden alırlar güçlerini. “Bir kişinin yanılması bütün halkın yanılmasına yol açar, bütün halkın yanılması da sonradan teklerin yanılmasına.” diye ifade eder bu durumu Montaigne o meşhur Denemeler’inde. Yanılanların karşısında doğruyu bilmenin gururuyla dimdik durur Kaplan. Ve geyiğin eğilmiş başını kaldırır, elinden sımsıkı tutar; dalar pazarın ortasına. O pazara ikinci kez gelişidir. İkisi de aynı kadın içindir. Sevdasıyla sevdiğine güç vermek adına itirafta bulunur; onu o ilk seferde kolundan tutup pazardan çıkarırken Vedat’ın karısı olmadığı için naralar atmak geliyordur içinden. Şimdiyse onu kendi karısı olarak bu sefer elinden tutup yine aynı pazara getirmiştir. Ondan mutlusu var mıdır?

O, kötü anılarının yerine bir bir güzellerini koymak adına bu kadar çabalarken Nefes durur mu hiç? Soluk Benizli’nin ruhunda açtığı yaralardan birini daha kapatmak adına çalar sevdiğinin kapısını. Ellerinde dışardan sadece iki halka gibi görünse de aslında gücü iki ömrü bir kılmaya yeten, takan elleri başka el tutmaktan men eden, sahiplerinin etrafına hiçbir derdin giremeyeceği güçte bir koza ören yüzükler… Önceden cesaret edememişti ama şimdi severek takacak. Hem kendisine, hem sevdiğine… Elini ellerine bırakırken ömrünü ömrüne emanet eder. Geyik ömrünü emanet ederken Kaplan da onu alnından öperek kaderini kaderine…

“Senin bu ellerinde ne var, bilmiyorum.
Tuttukça güçleniyorum, kalabalık oluyorum.”*

Tahir emanetine ne de güzel sahip çıktı. Sevdasının elinden tutup dimdik durdu Saniye Kadın’ın karşısında. “Nefes’e saygı göstereceksin ama sadece benim nikahlı karım olduğu için değil! Nefes olduğu için! İnsan olduğu için! Ömründe görebileceğin başı en dik kadın olduğu için!” Sana da böylesi yakışırdı Tahir Kaleli. Bilmem izlerken içimin gururla dolup taştığını söylememe gerek var mı?..  Vedat’ın evine gider gitmez önce Yiğit’in odasına girdiğinde, onun üzerini örterken gözlerinden akan şefkatte kaybolduğumu söylememe de gerek yoktur herhalde. Nefes Kaleli! Emanetin güvende, bilesin 🙂

“Üstüne yatsan da kızmazdım ki, yorgun gelirdin. Kıyamazdım…”

Mercan… Ah be kızım… Fillerin savaşında ezilen çimen gözlü kızım benim… Hayallerinin, umutlarının en önemlisi duygularının hiç sayılacağı bir aileye doğmak senin suçun değildi. Sen orada çeyizlerinle beraber umutlarını da yakarken seni değil elalemin ne diyeceğini düşünen bir anneye sahip olmak da… O sahnede kendi annemi düşündüm. Benzer bir durumda beni nasıl sarıp sarmalayacağını… Tüm kalbiyle acımın ona geçmesini dileyeceğini düşündüm. Ağlamam biraz geçince de gözyaşlarımı elleriyle silip umut dolu bir konuşma yapardı kesin. Kırılan hayallerimin yerine yenilerini kurardık beraber. Ben bunları düşünürken Türkan ağlıyordu. Hayır, kızı ağladığı için değil. Oysa oracığa çöktüğünde acı dolu bir hikaye anlatacak, neden böyle davrandığını açıklayacak sanmıştım. Onu hemen affedecektim ama onun kızı için değil, elalemin diline düşecek kendisi için ağladığını duyunca duraksadım. Onu düşürdüğü durumun cezasını kesti kızına, sanki karşısında canının parçası değil de düşmanı varmış gibi. Şükrettim Rabbime.  Seçme şansım olmamasına rağmen bana böyle güzel bir aileye doğmayı nasip ettiği için…

Ceylan meselesine gelince de… Twitter’da konuyla ilgili yazdıklarımı buraya aktarıyorum. Ceylan mevzusuna girilmemesini tercih ederdim ama girildi bir kere. Artık “Neden?” diye sorgulamamız gerekiyor. Neden hikâyede böyle bir şeye ihtiyaç duyuldu? Neden biz Tahir’le Nefes’in kızını beklerken devreye Vedat’tan doğma yeni bir çocuk girdi? Verilmek istenen mesaj ne? Baştan beri asıl amacın izleyiciye sosyal mesajlar vermek olduğu söylenen bir hikâye izliyoruz. O zaman bize direk tepki göstermek yerine bi durup kendimize böyle sorular sormak düşüyor. 

Ceylan Nefes’in en acıtan yarası… Bir türlü bitmeyen kâbuslarının başrolü… Güçlü bir kadını sadece evladının kaybı yıkabilir çünkü. Nasıl güç sembolü olan erkeklere BABA diye hitap ediliyorsa, güçlü bulunan kadınlara da ANA diye hitap edilir. Bundan sebep Yiğit, Nefes’in en güçlü tarafı. Yaşadıkları üzerine gücü tükenmiş olan Geyik, söz konusu evladı olunca mavi tüyünü takarak Soluk Benizli’ye kafa tuttu. Onun için savaştı. Onun varlığıyla hayata tutundu. Açıkçası ben Yiğit olmasaydı Nefes’in ölümü seçebileceğini bile düşünüyorum. Kendini öldürüp de kurtulabilirdi ama oğlunu böyle bir canavarın eline bırakmaya kıyamadı ve savaşın sonuna kadar vazgeçmedi. Onu şefkatiyle sımsıkı sardı, kaçtı zindandan. Şimdi Kaplan’ın merhametiyle kuşatıldı Geyik’le Kurt. Soluk Benizli artık onlara bir şey yapamaz.

Ama dedik ya Nefes’in en büyük yarası Ceylan… Hangi merhem evlat acısına şifa olabilir ki?.. Sevdiği adamın çocuğunu doğurunca unutacak mı kaybını? Unutmayacak. Tahir öpe okşaya sarsa da o yara orada durdukça sızlamaya, Nefes’in nefesini kesmeye devam edecek. İşte tam da bu yüzden ben Ceylan’ın bir mucize eseri olarak yaşıyor olmasını istiyorum artık. Kabul, başlarda Vedat’ı seven, hatta belki onunla olmak isteyen bir çocuk izleyebiliriz ama zamanla onun da kendisine baba modeli olarak Tahir’i seçeceğine eminim. Böylelikle Nefes’in yüreğindeki en ağır yük, gülümsemesine inen hüzün perdesi kalkacak. Olayın mesaj boyutunu da düşünürsek benzer durumda olan birçok kadın var. Doğurduğu çocuğu ölmüş sananlardan bahsetmiyorum, elbet onlardan da çok vardır ama şuan konumuz şiddet mağduru olan annesine rağmen kendisine iyi baba olan adamı seven çocuklar. Bu hikâye onlara da umut olacak. Ve ben yazan kalemlere de güveniyorum. Onlar bu konuyu olabilecek en hassas ve en güzel şekilde işleyecekler. Tahir’i sevdiği kadının en büyük yarasına şifa olmak için mücadele ederken izleyeceğim için mutluyum. Güzel baba-kız sahneleri izleyeceğim için heyecanlı ve artık gözlerinin içine kadar gülecek olan Nefes Kaleli için de umutluyum.

Son sahnede hayata tutunarak ruhundaki yaraların iyileşmeye başladığını gösteren bir Mercan izledik. Ölmeyeceğini zaten biliyoruz. Asıl mevzu bundan sonra ne yapacak? Vedat’ın olası tehditlerine boyun eğmeyip ailesine gerçekleri söyleyebilecek mi? Fragmanda delirmiş bir Cemil izledik. Vedat’ı haklı çıkaracak bir şekilde Tahir’i öldürmeye yeminli. Acısından fırtınası bitkin düşmüş Tahir’i… Önceden onun beklediği yerde şimdi Nefes bekliyor. Ona hemnefes olabilmek adına… Ama Tahir’e yetmiyor artık sadece hemnefes olmak. Madem ömrünü ömrüme emanet ettin gel canıma can ol diyor. Gücüm yetmiyor artık tek başıma savaşmaya. Bari beni kendimle savaşmaktan kurtar. Sadece hemnefes olarak değil, karım olarak da dur artık yanımda… Nefes’in buna cevabı ne olacak izleyip göreceğiz ama şahsen ben ondan ziyade eğer Tahir gerçekten vurulduysa Nefes’in nasıl bir tavır alacağını merak ediyorum. Kaleli ailesiyle tek başına savaşması gerekecek. Kaçacak mı yoksa sevdasının yarasına pansuman olmak için Kaleli gelinine yakışır şekilde mi davranacak? Güzel hayaller bunlar 🙂

Devrem konusuna pek giremedim. Ona bilahare değineceğim ama şahsen çok sevdim. Ve imkansız gibi görünse de Eyşan’la shipliyorum arkadaşlar, hiç kusura bakmayın. Eyşan’ın bakışları çok güzeldi ^.^

Haftaya gününde izleyemeyeceğim. Yorum yazamayabilirim. Bilginiz olsun. Zaten kaç haftadır geç yayımlıyorum. Buna rağmen beni takip eden, destek olan ve şuan bu yazıyı sonuna kadar okumuş olan güzel insanlara teşekkür ederim. Seviliyorsunuz ♥

Sevgiyle kalın…

*Göğe Bakma Durağı/Turgut Uyar/Şiir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!