Onur Dikmen: Asıl amaç insana ulaşmak.
Merhaba Onur Dikmen! Öncelikle bizi kırmayıp röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz, umarız sizin için keyifli bir röportaj olur 🙂
Umarım, ben teşekkür ederim.
•Sizi daha yakından tanımayı çok isteriz. Bize dışarıdan herkesin göremediği Onur’u anlatır mısınız? Sizi çok iyi tanıyan bir arkadaşınıza sorsak Onur’u bize nasıl anlatırdı?
Merhaba, bilmem ki beni çok iyi tanıyan birine sormak lazım 🙂 Ama ben kendimi anlatmaya çalışırsam eğer, merhametli, meraklı, biraz tembel biri gibi tanımlayabilirim.
•Ekipçe audition hikayelerini dinlemeye bayılırız. İlk audiotionınızı hatırlıyor musunuz? Dinlemeyi çok isteriz. ☺
Audition, maalesef biz oyuncular arasında pek iyi anılan bir şey değil. (Ya da bana öyle geliyor.) Hele eskiden daha felaketti, şimdi en azından proje ile alakalı, ehil kişiler tarafından çekildiğinde doğru yerini buluyor. İlk audition’ım… Hmm, maalesef hatırlamıyorum.
•Bir karakteri canlandırırken, o karakterin psikolojisini anlamak için kullandığınız teknikler var mı?
Bir röportajda Russell Crowe’a soruyorlar, ‘Stanislavski metodunu kullanıyor musunuz?‘ diye, o da ‘Ben Russell Crowe metodunu kullanıyorum‘ diyor. Bu benim çok hoşuma gitmişti. Oyunculuk macerasında oyuncular zamanla kendi tekniklerini oluşturuyorlar. Bu her yönüyle karmaşık bir süreç. Ben her zaman kendi düşsel belleğimden faydalanırım, bunun yanında elbette bazı dıştan içe karakteri şekillendiren unsurlar kullanıyorum. Vücut formu, konuşma tarzı, bazı alışkanlıklar gibi etkenler.
•Zamanda biraz geriye gideceğim ve sizi ilk kez izlediğim diziyi, Doktorlar’ı, soracağım. Doktorlar’da unutamadığım, etkisinden zar zor çıktığım bölümlerden biri bir şizofrene hayat verdiğiniz bölüm. Bölümün aksı ve oyunculuğunuz birleşince çok etkileyici ve sarsıcı bir bölüm çıkmıştı ortaya. Ozan’ın ve Doktorlar setinin sizde, kariyerinizde bıraktığı izler neler?
Evet, hatırladığım kadarıyla üç bölümlük bir serüvendi. Sevgili Merve Girgin yönetmenimiz açıkçası güzel bir yapı kurmuştu, benim de çok keyif aldığım bir roldü.
•Zamanda eskiye gitmişken ilk televizyon projenizi de sormak isterim. Mahallenin Muhtarları Türk dizi sektörünün efsanelerinden biri. Can ile nasıl tanıştığınızı, kadroya dahil olduğunuzda nasıl hissettiğinizi merak ediyoruz. Unutmadığınız bir set anınız ya da üstatlarımızdan aldığınız bir nasihat var mı?
Bu hikaye şöyle gelişti: Biz zaten dizinin çekildiği semt olan Maltepe’de oturuyorduk, ben daha 10 yaşındaydım. O yaşta ne yaptığınızın pek farkında olmuyorsunuz haliyle, ama çok uzun bir yolculuktu. Ben tabiri caizse ekranlarda büyüdüm. Bana kattığı elbette çok şey var, ama sanırım en önemlisi, o dönem Yeşilçam oyuncuları ve sektörün televizyon oyuncuları arasında bir köprü gibiydi ve ben o insanlarla aynı çatı altında olarak çok şey öğrendiğimi düşünüyorum.
•Yeşilin Kızı Anne’den esinlenerek çekilen Yeşil Vadi’nin Kızı’nda Metin karakterini canlandırdınız. Romanı okumuş veya romandan uyarlanan çizgi film dizileri izlemiş miydiniz? Senaryoyu kabul etmenizdeki en büyük etken neydi?
Evet roman ve tüm materyallere göz gezdirdim. En büyük neden yönetmenlerimiz Murat Şenoy ve Çağıl Rüzgar’dı, onlarla yaptığımız toplantıda kurmak istedikleri dünyaya ikna oldum. Metin gerçekten sevdiğim bir karakter oldu. Keyifli bir yolculuktu.
•Şakir Paşa Ailesi: Mucizeler ve Skandallar, yayınlandığı günden beri konuşulan ve sevilen bir dizi oldu. Sosyal medyada çok konuşuluyor ve her mecrada viral olan videolara sahip. Şakir Paşa Ailesi’nde sizi etkileyen faktör neydi? Mithat ile ortak yanlarınız var mı?
Öncelikle uzun zaman sonra bir televizyon dizisinde oynamaktan gurur duyuyorum. Bu hikaye her yönü ile güçlü, çok iyi bir senaristimiz var, kostümler, dekorlar zaten her şey çok itina ile oluşturuldu. Dolayısı ile bu projenin içinde olmak heyecan verici. Mithat’a gelirsek, hayallerinin peşinde koşarken ince eleyip sık dokumayan biri, ben pek öyle değilim. Mithat, gösterişi ve gücü seviyor, buda bana çok uzak pek bir ortak yönümüz yok gibi 🙂
• ‘’Uzun Zaman Önce’’ filmi ile Dublin’de düzenlenen Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması’nda ‘En İyi Erkek Oyuncu’ seçildiniz. Uluslararası bir ödüle sahip olmak ne hissettirdi?
Tabii ki inanılmaz gurur verici bir şey, ama işin komik yanı, en iyi erkek oyuncu dalında ödül aldığımda adaylar arasında Willem Dafoe da vardı. Evet, yanlış duymadınız! O yüzden ödülü aldığımı uzun süre pek kimseyle paylaşamadım. Utanıyordum yani, Willem varken Onur Dikmen sanırım bir yanlışlık olmuştu. 🙂
•Bir oyuncunun başarısını yer aldığı projeden bağımsız değerlendirmeli miyiz? Yoksa bu ikisi karşılıklı olarak birbirini etkileyen süreçler mi?
Evet, bence etkileyen süreçler. Bu ikisi et ve tırnak gibi, birbirinden bağımsız düşünülemez. Proje, ortaya bir dert sunuyor. Anlatılmak istenen ne kadar güçlüyse, oyunculuk da bundan o kadar etkileniyor diye düşünüyorum.
•Bir rol için hazırlık süreciniz nasıl geçiyor? Bir toteminiz, ritüel haline getirdiğiniz bir alışkanlığınız var mı?
Totem ya da ritüel tadında bir alışkanlığım yok. Ancak bir karakter üzerinde çalışırken çeşitli metodlarım var elbette. En sık kullandığım yöntemlerden biri, kurgusal atmosferler oluşturarak karakterin nasıl davranacağını hayal etmek.
•Sanatın ve sanatçının toplumsal meselelere etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Toplum dediğimiz şey artık çok büyük ölçekli bir yapı. Elbette sanat, insanların bakış açılarını değiştirmek ve farkındalıklarını artırmak konusunda çok etkili bir araç. Ancak sanatı da ölçeklendirmemiz gerekiyor belki de, çünkü asıl amaç insana ulaşmak. Yani şunu demek istiyorum: Salyangoz satılmayacak bir yerde, aynı vitaminleri taşıyan başka bir besin satılabilir. Bu, sanatın da farklı mecralara ve kitlelere ulaşması gerektiği anlamına geliyor. Sanat, elit bir kesimin tekelinden çıkıp, herkesin erişebileceği bir hale gelmeli. Böylece toplumun her kesimine dokunabilir ve daha geniş bir etkileşim yaratabiliriz.
•Sektördeki cinsiyet eşitliği konusundaki görüşlerinizi paylaşabilir misiniz?
Ben iki kız çocuk babasıyım, dolayısı ile kadınlar konusunda pozitif ayrımcı olabilirim. Ama bu konu sadece sektör özelinde değil hayatın her köşesinde sorgulanması gereken bir konu.
Teşekkür ederiz.