Maraşlı 4. Bölüm | Mahur Beste

Merhaba sevgili dostlar. Yeni bir Maraşlı bölümüyle yine karşı karşıyayız.

Bölümü yine başından sonuna kadar soluksuz izledim desem yeridir. Gelelim şimdi bölümü yorumlamaya, sır perdelerini aralamaya. Maraşlı her ne kadar engellemeye çalışsa da Mahur, kuzu kuzu gider Savaş’ın ayağına. Sonunda Maraşlı’nın haklı olduğunu anlar ama iş işten geçmiştir. Neyse ki devamında Savaş’ın amacının Mahur’u öldürmek değil de başka şeyler olduğunu öğreniyoruz. Ki oradan kaçmadan fitili ateşleyip Mahur’un kucağına bıraktı zaten bombayı.

Peki bomba neydi? Aziz’in eski ortağı Ömer. Ömer nasıl öldürülmüştü ve Aziz bu varlığa nasıl ulaşmıştı? Mahur kafasında soru işaretleriyle konağa dönerler. Tehlikeli bir günün ardından dönülen konakta hesaplaşmalar başlar. Ozan’ın derdi Maraşlı’yı işi planlayan kişi olarak kabul ettirip çevrelerinden özellikle de Mahur’dan uzak tutmaktı. Aileden olmasa da Aziz beyin gereksiz güveni, İlhan’la olan arkadaşlığı ona bu rahatlığı verir. Zaten Ozan ne yapsa İlhan anında onaylıyor. Herkes Maraşlı’nın Savaş’la iş birliği içerisinde olup olmadığının hesabını sorarken Maraşlı’nın aklında ise tek bir soru vardı; evdeki hain kim? Öyle ya bu ikinci oluyor Savaş’a haber uçurulması. Ama o hengamede Aziz’in Savaş’ı araması hainin bulunmasını bloke etmeye yetti. Tabii dengesiz Ozan’ın bir iyiliği de dokunmadı değil. Mahur, ödül gecesi Maraşlı’nın kendisin öldürülmekten son anda kurtardığını öğrenince, Maraşlı Mahur için daha bir vazgeçilmez hale geldi.

Günlerdir yaşadığı acıyı bu gece daha derinden hisseden Mahur çaresizlik içerisinde kıvransa da güçlü kalmaktan başka çaresi yok. Bu süreçte Aziz’in ortağı Ömer hakkında da bilgi toplamaya çalışan Mahur sadece genel bilgilere ulaşır. Uyuşturucu işine giren Ömer yakalanıp hapse girer, çıktıktan bir hafta sonra ise arabasıyla denize uçar ama ceset asla bulunamaz. Peki bunun daha ötesi nedir? Savaş araştır derken ne kadar ilerisini araştırması lazımdır? Mahur bu konuda da Maraşlı’nın yardımını ister. Maraşlı pek gönüllü olmasa da ret de etmez.

Savaş’ın esas niyetinin ne olduğunu anlamamız için bir süre daha beklememiz gerekecek gibi. Bu bölüm gördüğümüz borsa izleme merkezi (sanırım) zorda olan her bir şirketle ilgili plan yaptığı ihtimalini getirdi aklıma. Hatırlamamız gerekirse ilk bölümde iş yaptığı iki iş adamına, kendisinde habersiz sanal para ticaretine girdikleri için tehditler savurmuş, adamlar tehdidin bize sökmez dediğinde ise uzaktan kumanda ile adamlardan birin orada öldürmüştü. Hasta olan ve tahminim ömrü de pek fazla kalmayan biri için ne tür bir neden olabilir ki sürekli para kazanmaya çalışıyor? Savaş’ın hikayesine ne zaman geçiş yaparlar bilmiyorum ama olayın o kısmı da çok sürprizli olacağa benziyor.

Dikkatimi çeken gelişmelerden biri de Savaş’ın ısrarla Mahur’la buluşmaya çalışmasıydı. Buluştular da. Mahur ne kadar ters davransa da Savaş ısrarla iltifat etmeye devam etti. Bu hareketi, Mahur’u takıntı haline mi getirdi sorusunu sordurttu bana. Ya da oyuncak olarak mı görüyor bilemedim. Mahur şu aralar bir şeyler öğrenmek için peşi sıra koşturuyor ya o da iyice tadını çıkarıyor olabilir. Zaten Mahur’la Savaş’ı basan Maraşlı, o psikopatla bir işin olmaz, sana istediğini asla vermez dediydi. Buradan da anlaşılıyor ki Maraşlı Savaş’ın nasıl bir manyak olduğu hakkında bilgi sahibi.

Bu bölümün bir güzel tarafı da Mahur’un artık o şımarık, Maraşlı’ya inanmayan hallerini terk etmesiydi. Bunun yanı sıra birçok şeyi de çekinmeden paylaşır oldu Maraşlı’yla. Fotoğraf çekimi sırasında mankenle, Maraş’lıyı devre dışı bırakmaya çalışırken, Maraşlı’nın mankenin evine gidebileceği ihtimali üzerine telaşlanması da gönül mevzularının başladığının göstergesiydi. Maraşlı desen önceki bölümden başlamıştı duygusal değişimi. Artık ufaktan ufaktan başlama zamanı gelmişti, geçiş sürecini beğendim. Birlikte, Aşık Mahsuni Şerif’ten Çeşmi Siyahım türküsünü dinlemeleri de çok güzeldi. Değinmeden geçersem hatrı kalacak bir olay da Maraşlı’nın babalığı. Kızına karşı o kadar naif ki, insan bakarken pamuk gibi oluyor.

Geceyi stüdyoda geçirmeye karar veren Mahur anahtarını çıkardığında, anahtarlık Maraşlı’nın dikkatini çeker. “Güzelmiş” dediğinde ise anahtarlığın Mahur’a annesinden hatıra kaldığını öğrenir. Ertesi gün, Mahur anahtarlığı kaybettiğinde deli divane olmuşken Maraşlı nedenini sorar. Mahur da annesinin videosunu izletir. Annesi bir anahtarlığı bir de Attila İlhan’dan Mahur Beste şiirini hatıra olarak bırakmıştır. İşin ilginç yanı ise bundan sonrasıdır. Maraşlı Ömer’i araştırdığını ve hapiste çekilmiş fotoğraflarına ulaştığını görüyoruz. İşte o fotoğraflarda Ömer bilekliği yapıyor ve masada da şiir kitabı var. Tabii doğal olarak Mahur bir şok daha yaşıyor. Kendini bildi bileli anne babasının saf aşkına inanmış biri olarak bilekliğin ve kitabın aslında Ömer’e ait olması gerçeği.

Gelelim derdini alkolle unutmaya çalışan Necati’ye. Önce Necati’nin özlü sözleriyle başlayalım; “her oğul babasının kurbanıdır. Biz evlat falan değiliz, biz babalarımızın başarısızlıklarının kurbanlarıyız.” Bu bölüm tam da Necati gibi biz de acı gerçekle yüzleştik. Bir baba tarafından ölüme hem de yanarak ölüme terkedilen bir evlat. O olaydan sonra ne kadar içse azdır. Hele de ateşi her gördüğünde duyacağı o terk edilmişlik acısı daha da büyüyecek içinde. Peki Aziz neden bu kadar vicdansız davrandı Necati’ye?

Aklıma tek bir neden geliyor o da Necati’nin Ömer’in çocuğu olma ihtimali. Bu teori doğruysa eğer Necati’nin durumu çok önce öğrendiğini düşünüyorum. Küçüklüğünden beri de ötelenince hepten boş vermiştir hayatı. Çünkü ne yaparsa yapsın Aziz onu kabul etmeyecektir. İşte tam da bu sebepten Necati de Aziz’in düşüşünü görmek isteyebilir ve o da kendi üslubunca plan yapmış olabilir. Ama bu planında Mahur’u öldürmek gibi bir niyeti olacağını sanmıyorum (şimdilik). Nerden bakarsam bakayım Mahur plana hesap dışı katılan biri gibi duruyor. Fakat katalizör misali tepkimenin başlamasına neden olmuştur sadece çünkü öncesinde de yasa dışı işler yapılmış sürekli ama hiç biri ortaya çıkmamış.

Fakat kaderin cilvesine bakın ki güvenip şirketi emanet ettiği oğlu İlhan da iradesiz ve beceriksiz biri. Çoğu konuda ipleri Ozan’ın eline veriyor bir de üstelik bunu Mahur’la aralarını yapma sözüyle veriyor ki burada aşağılık yönü de ortaya çıkıyor. Ama gel geleim Ozan da gizli kapaklı işler çeviren biri. Bunu Savaştan para alması da gösteriyor. Daha bilmediğimiz neler var kim bilir. Belki de şirket adına çekilen kredilerin çoğunu zimmetine geçirmiştir. Ayrıca gelin Dilşad’la da gönül ilişkisi var gibi. Torun da Ozan’ın çocuğu çıkarsa hiç şaşırmam.

Durun daha bitmedi. Savaş buluşma esnasında Mahur’un duymasını istediği bir buluşmanın yerini ve zamanını söylediydi. Maraşlı buluşma yerine gittiğinde bir de ne görsün. Savaş’la buluşan Ozan’dı. Üstelik kredi borçları yüzünden zor durumda olan şirket için para alıp Savaş’a hisse satmak için. Buradan da anlıyoruz ki Savaş’ın adam öldürmek yanında içeri sızıp ele geçirmeyi düşündüğü şirketler var. Ozan’ın telaşa kapılıp kaza yapması (belki de kasıtlıydı) bu planı nasıl etkiler onu zamanla göreceğiz. 

Gelelim esas meseleye. Birisi Mahur’u gerçekten öldürmeye mi çalışıyor? Geriye baktığımızda Mahur, aslında doğrudan bir hedef değildi. Kendisi, Savaş’ın tabiriyle görmemesi gereken bir şey gördü ve hedef haline geldi. Nedense bu teori üzerine düşününce yine ilk yazımda bahsettiğim gibi esas oyun kurucunun Mahur olma ihtimali yine artıyor nazarımda. Şöyle ki; Annesini ölümünden sonra bir şeyler öğrenmiştir ama bunu doğrudan açığa çıkarmaya gücü yoktur.

Zaten annesi de iki yıl önce ölmüş. Uzun süren planlardan ve hazırlıktan sonra savcının öldürüleceğini öğrenir. Olayı araştıran Maraşlı’nın dükkanına giderek bağlantı kurar ve fabrikaya giderek olayı fotoğraflar. Zaten ondan sonrası çorap söküğü gibi gelir. Kendisi mağdurdur ve yardıma, korunmaya ihtiyacı vardır. Bundan sonra aradığı cevapları bulacak annesine kötülük yapanlardan intikamını alacaktır. Çok mu uçtum? Olabilir ama daha hafifi kurtarmıyor beni. 😊

Son bir ekleme daha yapayım. Cevap bulması gereken sorular var. Ömer ne zaman öldürüldü? İlk başlarda Mahur’un Ömer’in kızı olma ihtimali üzerinde duruyordum ama Necati de olabilir. Olay Mahur doğmadan önce de gerçekleşmiş olabilir. Ayrıca Ömer aslında ölmemiş olabilir mi? Savaş onun için çalışıyor desem konser saldırısını kim yaptırdı? Çünkü Ömer’in tek derdi kendisine ihanet eden Aziz’den intikam almak olurdu. Ayrıca Ömer yaşıyor olsa bile konser saldırısını tekrar araştıran savcıyı öldürmesi için Savaş’ı tutmazdı herhalde. Ama Savaş parayı veren herkese iş yapıyorsa o zaman çok kişi var işin içinde demektir. Bu konu hakkında henüz elle tutulur deliller olmadığı için bütün olasılıklar geçit töreni yapıyor. En iyisi bu konuyu şimdilik burada bitirmek. Bölümler ilerledikçe bu konuyla ilgili de eklemeler yapmaya devam ederim.

Bir bölümün daha sonuna geldik. Sürçü lisan ettiysem affola. Haftaya görüşmek üzere kalın sağlıcakla.