La Casa De Papel 5.Sezon 1.Bölüm İnceleme: Yolun Sonu

La Casa De Papel 5.sezonun birinci kısmıyla, geçtiğimiz cuma günü Netflix ekranlarına gelerek izleyicisiyle buluştu. Ne bekledik ama! Pandemi, sadece sevdiğimiz insanlarla aramıza mesafe koymakla kalmadı, sevdiğimiz dizilerimizden de etti bizi. Öyle ki, geçtiğimiz sezonlarda ne olduğunu bile unuttuk. Tabi Netflix, bunun için gereken hazırlığı yapmış ve 4.sezonda neler olduğuna dair bir özet yayınlamış.

Peki en son nerede kalmıştık?

Nairobi’nin ölümüyle birlikte ekip, bu işin geri dönüşü olmadığını anlamış ve savaş boyalarını sürmeye karar vermişlerdi. Lizbon’un kaçırılmasına yardım ederek mutlu sona eriştiğini düşünen Profesör ise Alicia Sierra tarafından köşeye sıkıştırılmıştı.

Ve işte tam da bu noktada sezon finali vererek bizi heyecanlı bir şekilde final sezonunu beklemeye bırakmışlardı. Ta ki cuma gününe kadar! Oldukça heyecanlı ve ritimli bir final sezonu bizi bekliyor diyebilirim. Hadi ilk bölümden başlayalım.

Alicia Sierra’nın, kendini kurtarmak için tek şansı, Profesör’ün planını öğrenmekti. Eğer planı öğrenirse, adını temize çıkarmak için anlaşma yapabilir ve eski hayatına ulaşabilirdi. Neler yapabileceğini, sınırlarını ne kadar zorlayabileceğini Rio’dan bildiğimiz için, izleyeceğim şeylerden şimdiden korkuyorum diyebiliriz. Ama bir o kadar da Profesör’e güveniyorum. Bir şekilde kurtulmasını başaracaktır.

Profesör hattında bu olaylar yaşanadursun, diğer tarafta ekip Roma planını uygulamaya sokmuştu bile. Roma planından Lizbon dışında kimsenin haberi yoktu. Profesör, kendi yakalanması dışında her ihtimali düşünmüş, olası bir hapishane durumu yaşanmasına karşın (Paris Planı) acil tahliye planı hazırlamıştı. Her yeri yakıp kül edecekler ve altınlarla birlikte kaçacaklardı. Ama tabi bunun nasıl olacağını hala bilmiyoruz çünkü tahliye planı son dakika iptal edildi ve ekip doğaçlamaya başladı.

İşler bu kadar kızışmışken, çiftler arasındaki gerginliğinde git gide tırmandığını söylesek yanlış olmaz. Evet, Denver ve Stockholm’den bahsediyorum. Denver’in kuzeni Manila’nın kimliğini açık etmesiyle, çiftin oğulları için hazırladığı B planı da suya düşmüş oldu tabi. Anlamadığım, Denver’in neden sürekli Stockholm’ü suçladığı? Hiçbir şey yapmadığı halde, Arturo’nun yaptıkları Stockholm’ün başına dert oluyor. Denver bu tavrına artık bir son vermeli. Onu son üç sezondur sinirli görmek yeteri kadar sıkıcı zaten. Tekrar o gülmeyi duymak, karısıyla arasının iyi olduğunu görmek istiyorum artık.

Kendilerine biraz Lizbon ve Tokyo’dan feyz almalarını tavsiye ediyorum. Bakın, soygun başında birbirine hiç güvenmeyen bu ikili, resmen beyaz bayrak çekti. Lizbon, Paris planının romantikliğine dalıp gitmişken, Tokyo da kendi romantik macerasını Lizbon’a anlatırken buldu kendini. Hepimiz, Tokyo’nun ekibe katılma nedenini biliyoruz aslında. Bu hikayenin en başında izlemiştik. Yaptıkları soygun esnasında, sevgilisi gözlerinin önünde vurulmuş ve hiçbir şey yapamadan oradan ayrılmak zorunda kalmıştı.

Zaten başına buyruk olan Tokyo, sevgilisinin ölümüyle birlikte daha da kontrol edilemez bir hale gelmişti. Ve biz ilk iki sezon böyle bir Tokyo izlemiştik. Ama ilk sezondan bu sezona -çok olmasa da- değişim göstermeye başladığına inanıyorum. Bakalım sezon sonuna kadar nelerle karşılaşacağız?

Ve gelelim, bölümün en çok şaşırdığım anına… Kırk yıl düşünsem, Berlin’in bir oğlu olabileceği aklımın ucuna dahi gelmezdi. Üstelik tipi ve aklı amcasına, huyu ise babasına çekmiş. Masum bir mühendis gibi dursa da Tatiana ve kendisinden bir hamle bekliyorum. Finalin ikinci kısmında ya destek olacaklar ya da köstek. Umarım Profesör, planın bu kısmı için de bir şeyler düşünmüştür.

Evet, sezona güzel bir açılış yaptık. İkinci bölüm incelemesinde görüşmek üzere. Takipte kalın.