Yabancı dizi yorumları yazarken bu zamana kadar iki yazıda zorlandım. Birincisi Stranger Things’in üçüncü sezon finalini yazdığım da, ikincisi de La Casa de Papel’in 4.sezon altıncı bölüm yazısında…
Bu dizi en sevdiğim iki karakteri hiç utanmadan çekti aldı elimden… Gözyaşlarım hala taze, yüreğimde derin bir sızı mevcutken yazıyorum bu yazıyı.
Bölümün başında Nairobi, Profesörden çocuğu için donör olmasını istediğinde büyük bir şok geçirdim. Profesör’ün bunu kabul etmesi de ikinci büyük şokum oldu. Aynı genler Berlin’de de var sevgili Nairobi… Sen bilmezsin tabi.
‘Yok ya böyle bir şey yapmazlar’ demiştim bölüm başında. Aklımda iki ihtimal vardı. Bogota ile olan ilişkisinden kaynaklı bu fikrinden vazgeçmesi, ikincisi ise Nairobi’nin bunu gerçekleştiremeden ölmesi… Çünkü bu çok dolaylı bir konu ve dizide bunu işlemezler diye düşünüyordum. Öldüğü spoilerını üstün körü sosyal medyayı gezerken almıştım ama inanmak istememiştim. Berlin gibi kaçmaya çalışırken olur sanmıştım, bilmiyorum. Bir umut yanlış görmüşümdür diyordum ama doğruymuş. Arkadaşlar diziyi bir günde bitiren dostlar. Spoiler, en az bir hafta dolmadan verilmez. Bu kuralları da biz öğretmeyelim artık!
O kadar üzgünüm ki! Özellikle son sahnede, ilk soygundan bir anıyı, kaybedilen dostları bir cennet bahçesindelermiş gibi bir arada göstermeleri… Beni esas ağlatan sahne oydu. Sanki hepsi gözümde bir daha öldü ve ben bin kat daha üzüldüm. Zaten Berlin’in yokluğu geçmişe gitseler de dolmuyor. Son iki bölüm nasıl geçecek aklım ermiyor şu an. Daha kimleri kaybedeceğiz?
Ekip can derdindeyken koyun Arturo’da et derdindeydi. Her zaman yaptığı gibi başkalarını hedef haline getirerek kurtulmanın peşindeydi. Başkan’ın itirazından sonra zavallı Miguel’e sardı. O hemşire de saman altından su yürütmüş. Gerçi hangimiz olsak aynısını yapardık. Ama birazcık aklı olan, o telefonu Arturo’ya vermezdi.
Julia ise ne yapmaya çalıştı? Rehine içinde olanlara müdahale edeceği yerde olanlara bak. Telefonu görüp atlasaydı ya hemen. Arturo başlı başına bir bela zaten. Ya da madem kız kaçtı, gönderin onu panik odasına siz gidemiyorsanız, Tokyo’yu bulsun. Sonra Gandia Nairobi’yi çıkarttığı zaman arkadan gizli gizli gelip indirsin bir tane kafasına… Yazarken kolay, uygulayınca zor olan hikayelerden mi acaba bu da?
Yani nasıl Gandia’ya güvendiler de böyle bir iş yaptılar inanamıyorum hala. Palermo en çok sen isyan ettin de bu işler senin yüzünden geldi kızın başına. Yani bunu söylemek istemezdim ama Palermo’nun yüzünden oldu.
Neden planları uygulamadınız sanki? Neden biriniz de laf dinlemiyorsunuz, çıldırmak üzereyim şu an. Profesör ne yapsın? Hangi birinizi kurtarsın?
Yine de bütün bu teknik nakavtları bir araya getirip parçaları birleştirmeye başladı Profesör ve planın çoğunu silip attı. Yenisini yazmaya hazırlandı. İşler geri kalanlar için iyi gider umarım. Ama bir spoiler daha görmüştüm, o da doğruysa… Yıkılırım gerçekten.
Raquel ise işleri beceriksizce hallediyor. Alicia ağızdan çok güzel laf alıyor sen bir konuşmasana… Sessizlik hakkını kullan, resmi olarak verilmese de tek kelime etme. Şimdi bir köstebek arayacak ve onu bulacak. Kesin eski fotoğraflardan Profesör’ün kolundaki saati fark edecek ve Antonanzas’ın bileğindeki saatle eşleştirecek. Sonra al başına belayı…
Onlar artık bir aile oldular. Ve ben o ailenin yeniden birleşmesini istiyorum. Bogota ve Nairobi için çok geç. Bu ikiliyi çok sevmiştim oysa… Her şey gibi bu da yarım kaldı. Sanırım artık birini daha kaybetme korkusundan diğer bölümüz izlemek istemiyorum. Ama kaderimizden kaçamayız.
İzlemeye devam, incelemeler için takipte kalın!