Her Kadının Hikayesi: Cam Perde Filmi

Her Kadının Hikayesi: Cam Perde Filmi

Herkese uzun bir aradan sonra merhaba Ne İzledik okuyucuları. Bir süredir festival filmlerine pek vakit ayıramıyordum bir yerden başlamak gerek diye düşündüm ve geri dönüşümü Fikret Reyhan’ın ödüllü filmi Cam Perde ile yaptım. 1 sene geç izlemenin verdiği üzüntüyü yaşarken aslında filmin konusunun maalesef zamansız ve hala güncel olduğunu fark ettim.

Şiddete uğrayan kadınların karakol kapısından döndüğü, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Yasası’nın seçim propagandası haline gelip, mevcut kanunların dahi uygulanmasının önündeki engellerle karşılaşan, sonuçlarını acı bir şekilde ödeyen kadınların çok iyi bildiği bir hikaye bu.  

Yönetmenliğini Çatlak filminden tanıdığımız Fikret Reyhan üstleniyor. Başrollerinde ise Selen Kurtaran, Alper Çankaya ve Uğur Karabulut yer alıyor. Geçtiğiz yıl İstanbul Film Festivali ile izleyici karşısına çıkan film, festivalden Jüri Özel Ödülü ve En İyi Erkek Oyuncu (Alper Çankaya) ödülünü kazandı. Altın Koza’dan da En İyi Kurgu ve En İyi Kadın Oyuncu (Selen Kurtaran) ödülünü alarak evine döndü.  

Cam Perde Ne Anlatıyor?

Nesrin (Selen Kurtaran), boşanmış ve küçük oğlu ile yaşayan bir kadındır. Nesrin, gündüzleri sevgilisi Selim’in (Uğur Karabulut) pastanesinde çalışırken geriye kalan zamanlarda da ablasının eşiyle birlikte pasta siparişleri alır, evini temizler, çamaşır asar, oğluyla ilgilenir ve eski eşi Ömer’in (Alper Çankaya) ısrarlı takipleriyle ve tacizleriyle boğuşmak zorunda kalır. Nesrin, eski eşi Ömer tarafından şiddet görüp ayrıldığı için Ömer hakkında uzaklaştırma kararı çıkarmıştır. Her günü bu monotonlukla ilerlerken, çalıştığı pastaneye eski eşi Ömer’in gelmesiyle hikayemiz başlar.  

Nesrin’in yakınına gelen Ömer, uzaklaştırma kararını ihlal etmiştir. Nesrin’e hayatını düzene soktuğunu, artık oğluna maddi olarak destek olabileceğini açıklamak için gelmiştir. Fakat pastane çalışanının şikayeti üzerine Ömer tutuklanır. Nesrin, eski eşinin kendisini rahatsız etmediğini dile getirerek şikayetini geri çeker. Nesrin’in herhangi bir olay çıkmaması adına gösterdiği yumuşak tavırlar sebebiyle Ömer başlarda sakin bir profil çizse de film ilerledikçe bu sakin çizgisinden yavaş yavaş sıyrılır ve Nesrin’i taciz etmeye başlar. Bu noktada ise olaya Nesrin’in sevgilisi Selim ve komiser arkadaşı Ahmet dahil olur. 

Nesrin, bir yandan eski eşi, diğer yandan yeni sevgilisi, oğlu, kendi ailesi ve eski eşinin ailesi ile boğuşmak durumunda kalır. Olaylar Nesrin’in ekseninde ilerlerken bir anda Nesrin özne konumundan nesne konumuna düşmeye başlar. Nesrin’in üzerinde baskı kuran kişi Ömer gibi gözükse de etrafındaki herkes Nesrin’in üzerinde hakimiyet kurmaya başlar. Sözde ona yardım etme amacıyla uzaklaştırma kararı alan komiser Ahmet’ten tut, sevgilisi Selim’e kadar herkes Nesrin’den bir şeyler talep eder. 

Filmin son sahnesi ise tartışmalara açık bir şekilde yapılmış. Nesrin’in ağzı yüzü kan içinde olan Ömer tarafından gizlice takip edilmesi… Nesrin’in alt geçitten sağ salim çıkmasını beklememiz ve Ömer’in gelip gelmeyeceğini merak ederek film sona eriyor. Ömer’e fiziksel şiddet uygulayanlar bunu Selim ve komiser aracılığıyla yapmasına rağmen olaydan hiç haberi olmayan Nesrin belki de bu durumu en acı şekilde ödüyor.  

Bana göre filmin en etkili repliği ise komiser Ahmet’ten geliyor. “Böyle Ömer gibi günde kaç kişi geliyor biliyor musun karakola? İnisiyatif almasam Ömer de diğerleri gibi serbest bırakılıp gidecek.” Ömer gibileri koruyan hatta sırtını sıvazlayan bu ataerkil sistemle bile savaşmak durumunda kalıyor kadınlar.  

Fikret Reyhan, film boyunca fiziksel şiddeti göstermese de psikolojik şiddeti seyirciye açık bir şekilde yansıtıyor. Gerilimi iliklerimize kadar hissediyoruz. Sonuç olarak Nesrin’in yaşadıkları kendi iradesi dışında gelişiyor. Filmdeki erkekler, kırılgan erkekliklerinin oluşturduğu hasarı Nesrin üzerinden gidermeye çalışıyor ve ego savaşına dönüştürüyor. Nesrin sadece oğluyla huzurlu bir hayat yaşamak istiyor fakat ne karar alırsa alsın çevresi buna izin vermiyor. Kısacası film, Türkiye’de kadın olmanın oldukça zor olduğunu tekrar tekrar hatırlatıyor.  Tanıdık geldi değil mi?

Filmin fragmanını izlemek isteyenler buradan ulaşabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!