Hatırla Sevgili 18 Yaşında!

Bu yazımda Türk Dizi Sektörünün asla unutulmayacak olan işlerinden biri Hatırla Sevgili’den bahsetmek istiyorum. 27 Ekim 2006 tarihinde ATV’de yayın hayatına 18 yıl önce başladı. Televizyonda ve seyircide bıraktığı iz yadsınamaz bir gerçek bence. Benim gibi diziyi birden fazla kez izleyen ve izlemekten asla sıkılmayacak bir sürü kişi var biliyorum.
Keskin bir iyi-kötü karakter ayrımının olmadığı, gri karakterler hikayesiyle bir bölüm sinirlendiğimiz diğer bölüm anladığımız, karakterlerin çatışmasında kendimizi bulduğumuz harika bir evren Hatırla Sevgili. Aşk ve siyaset. Evet Hatırla Sevgili’yi en kısa ve iyi şekilde bu iki kelime ile açıklayabilirim. Aşk ile başlayalım o zaman.

Dizi dönem-siyasi dram kategorisinde olsa da siyaset tarafı ağır basmadan önce ilk bölümlerde Yasemin’in (Beren Saat) Ahmet’e (Cansel Elçin) olan platonik aşkını izledik. Dizide bizi etkileyecek birden fazla aşk hikayesi işleniyor ancak Ahmet ve Yasemin’in aşkı beni çok da etkilemediği için hakkında yazacak pek de bir şeyim yok.
Bunun sebebi diziyi güncel izleyemememden kaynaklanıyor olabilir. Dizi yayınlanırken küçük olduğumdan ben diziyi geçen sene Youtube’dan izleme şansı buldum ve hayatım boyunca da unutabileceğimi düşünmüyorum. İzleyen herkesin de hemen hemen fikirlerinin bu yönde olduğunu gözlemledim.
İlk 15 bölümde aşk tarafında Yasemin ve Ahmet’ten hiç hazzetmeyen biri bile kavuşamamalarına üzülür. Ama aşk üçgeninin başka köşesinde öyle bir karakter var ki anlatmak için hangi kelimeleri seçmeli bilmiyorum. Necdet (Okan Yalabık) Yasemin’e çocukluklarından beri umutsuzca aşıktır. Bu üçlü arasında bir üçgen olduğunu kabul etmeli ancak ben klişe bir aşk üçgeni olarak adlandıramıyorum belki de diziyi çok sevdiğimden eleştiri çok da yapamıyorum bu bir övgü yazısıdır. 🙂

Ancak aşk tarafında beni darmadağın ve kendilerine aşık eden bir çift var ki… Evet onlardan bahsediyorum Deniz (Berk Hakman) ve Defne (Belçim Bilgin)’den!
Hikâyede 16. Bölüm itibari ile zaman atlaması oluyor ve 1966 yılından devam ederek anlatacaklarını anlatmaya başlıyor. Tabii bu atlamayla 15.bölüme kadar çocuk olan karakterler üniversite çağına gelmiş yetişkinler olarak karşımıza çıkıyor. Defne, Deniz, Harun (Kadir Özdal), Işık (Ayfer Dönmez). Çocuklarından beri arkadaş olan bu dörtlünün sahneleri benim dizideki favori dönemimdir.
Defne ve Deniz de birbirlerine çocukluklarından beri aşık ancak arkadaş oldukları için henüz bu aşk açığa çıkmamıştır. Deniz’in dünyanın en iyi çıkma teklifi olduğunu düşündüğüm sahneden sonra ikili artık sevgilidir.
Repliği yazmak istiyorum izninizle, sahnenin öncesi şudur: Defne ve Deniz, çocukluklarından bir hatıra olan ve sığınak olarak gördükleri Büyükada’daki metruk eve giderler, grubun diğer üyeleri Harun ve Işık gelmemiştir bu yüzden yalnız kalmışlardır. Deniz beyimiz başlar şakımaya, evin çok eski olduğundan çocukluğundan beri hayalinin bu evi yaşanılacak bir eve dönüştürmek istediğinden bahseder.
Daha sonra da Defne’ye sorar: Eğer öyle olsaydı sen benimle bu evde yaşar mıydın? Defne de tabii ki de “Evet” der. Veee mutlu son! Diyerek aşk kısmını kapatmak isterdim ama Defne Deniz tarafında malumunuz mutlu son yok belki de bu kadar iz bırakmalarının sebebi de üstesinden geldikleri onca şeye rağmen yan yana olamamalarıdır. “O zaman şanslıyız işte zaman kısa olmuş ne önemi var biz birbirimizi bulduk…”

Dizinin siyaset tarafına gelecek olursak, 60 darbesinden 80 darbesine kadar koskocaman bir süreç anlatılıyor. Gençlerin o yıllardaki umutlarını, umutsuzluklarını, hayallerini samimi bir şekilde anlattıklarını düşünüyorum. Siyaset profesyonel olarak ilgilendiğim bir alan olmadığı için kendimce birkaç cümle yazarak yazımı sonlandırmak istiyorum.
Dizide gerçek hayatta yaşanmış olan toplumsal siyasi olaylar üzerine ilerleyen bir olay akışı var. İlk bölümden son bölüme kadar da her işlenen olay da sabit bir mesaj var. Siyasetin, hayatın içine şiddet ve baskının girmesi, insanlarını birbirlerine düşürmekten, can almaktan, yakmaktan başka bir sonuç doğurmuyor. Her seferinde şiddetin boyutu artıyor ve halk artık komşusunu öldürecek kadar zalimleşiyor.

Ülke bu kadar umutsuz durumdayken üniversitelerde başlayan öğrenci hareketleri dizinin bölüm sayısı olarak en çok üzerinde durduğu konulardan biri. Ülkesi için bir şeyler yapma amacı, hayali olan gençlerin tercih ettikleri yol ve ilerlemeleri dava olarak gördükleri inançlarından vazgeçmemeleri, yolun sonunda yaşanacak acı olaylara rağmen pes etmemeleri dizinin siyasi tarafında en iyi şekilde anlatılan şeylerden biri.
Hâlâ sosyal medyada anılan, konuşulan sahneleriyle böyle bir unutulmazı bize izlettiği ve hatıra olarak bıraktığı için başta Tomris Giritlioğlu‘na teşekkür ediyor ve ışıklar içinde uyumasını diliyorum.
Diğer teşekkür ise tabii ki senarist ve oyuncu ekibine. Son teşekkürüm de okuduğunuz için size. 🙂
Hatırla Sevgili’yi izlemek için;