tds_thumb_td_300x0
Çukur’un Prensi Yamaç Koçovalı!

Ailesinin yaşam tarzından bir hayli uzak, kendi ayakları üzerinde durmak için birçok zorluğu göze almış, onaylamadığı doğrulara şiddetle karşı çıkan genç adam. Koçova tahtının beklenen varisi.

Başta kaba kuvvet ve şiddete karşı olup yalnızca en zor durumlarda son çare olarak gören bu çocuk şimdilerde pek çok işi ne yazık ki gözü kapalı yapıyor. Çünkü yapmak zorunda. Buna mecbur bırakıldı. Çevresi, büyüdüğü ortam ve en başta ailesi olmak üzere pek çok etken tarafından.

Baştan ayağa bir cesaret timsali olan bu şarkıcı: akıllı, mantıklı ve temkinli ancak söz konusu “sevdikleri” olunca inanılmaz düzeyde tehlikeli. Daha önce birçok örneğini görmüştük.

Şimdi gelin bu adamı biraz daha yakından tanıyalım.

 Eşi Sena ile arasındaki ilişki;

Kısa süre içinde tanışıp aşık olduğu, yıldırım hızıyla evlendiği biricik karısı Sena’ya karşı son derece anlayışlı, ince düşünceli ve bir o kadar sabır taşı. Dert ettiği şeylere çare olmak için elinden geleni yaparken, bir hatasını gördüğünde düzeltmesi için de ciddi gayret sarfediyor. Her ne olursa olsun, her koşulda ona olan sevgisini hissettirip saygısını da kaybetmezken, onu zor duruma düşürmemek için her yolu deniyor ve aynı şekilde anlayışı, en doğal hakkı olarak ondan da bekliyor. Defalarca kez söylediği gibi öyle anlarda “yanında kalmasını, destek olmasını” bekliyor. Bir hata yaptığında özür dileme erdemini çekinmeden gerçekleştiriyor, dolayısıyla bütün insanların takdirini kazanıyor.

Abisi Selim Koçovalı;

Yıllar sonra kapısından büyük sözler ederek çıktığı evine geri döndüğünde büyük hasretle kucaklaştığı abisine sevgisi sonsuz. Babasıyla gençliğinde yaşadığı çatışmalarda kendince ona yardımcı olmaya çalışan büyüğüne aynı zamanda güveniyor.

Kendisini eksik, öteki hissettiği durumlarda eli kolu bağlansa da abisine yalnız olmadığını hissettirmek için çabalıyor. Onu sevdiğini, saydığını her fırsatta gösteriyor. Aileye olan ihaneti ve kardeşine verdiği maddi manevi korkunç zararlar ortaya çıkınca ne olur bilemeyiz ancak Selim’in de onu canı bildiği bir gerçek.

Namıdeğer “baba” İdris Koçovalı;

Şimdilerde laf söz ettirmese de yıllar öncesinde onu yok sayan, evlatları arasında ismini dahi anmayan babasına sürekli doğruyu göstermeye çalışan bir evlat görüyoruz. Defalarca dil dökmesine, uyarmasına rağmen babası kendi bildiğinden şaşmasa da Yamaç ona saygısızlık etmemek adına çok direniyor. Ona ait olmayan bir sürü sorumlulukları yüklemesine ve dertleri onun omzuna yıkmasına rağmen hala babasının en ufak can sıkıntısında bile onu mutlu etmek adına her türlü imkanı seferber ediyor.

Gaddarlar şahı, Sultan Ana;

Hiçbir şekilde akla mantığa sığmayan tonlarca sözü, hareketi ve tahammül edilemez davranışlarına karşın Yamaç annesini üzmekten bir hayli çekiniyor. Söylemek istediği her şeyi yutup kendisini ailesinin güvenliği ve huzuruna adamış durumda. O kadar ki, onun gözlerinin içine bakıp katil olmasını isterken dahi onu incitmiyor, terk etmiyor. En nihayetinde yaşadığı acıya tahammül edemediği anlarda taşıyabilmek için gittiği yer onun dizleri. Ana bu. Şeytan da olsa, kalpsiz de olsa ana, evlada sırt çevirecek değil ya (!)

Elbette ki unutamazdım.. Abisi Salih;

Tanıştıkları andan bu yana aralarındaki çatışma, sorunlar asla bitmese de, ailesindeki diğer insanların iğrenç düşmanlıkları çok fırsat vermese de izleyenler arasında bu iki kardeş arasındaki bağı inkar edecek kimse yoktur. Birbirlerini anlamaya çalışmaları, zor durumda imdadına yetişmeleri ve yeri geldiğinde aslan gibi savunmaları hepimizin kalbinde çiçekler açtırdı. Şimdilik ilk söylediği gün heyecandan dillerimizin tutulduğu “babamın oğlu” hitabı devam etse de çok yakında Yamaç’ın ağzından sağlam bir “abi” duyacağımız kesin. Çünkü diğerlerinden çok daha merhametli, vicdanlı, hatta belki de en yaralı abisi Salih ona çoktan “kardeş” dedi.

İşte böyle. Yakışıklı kahramanımızın bazı aile bireyleriyle olan ilişkisi gözler önüne seriyor ki her eve bir Yamaç lazım! Güvenilir, zeki, hassas, becerikli, cesur, sevgi dolu. Bu yüzden böylesine seviyoruz onu. Hataları, kusurları yok mu ? Elbette var, her insanın olduğu gibi. Ancak bunları saymaya başlarsak ne dizide ne dünyada sevecek insan kalmaz.

Son olarak bu rolü inanılmaz başarılı şekilde, hakkıyla oynayan Aras Bulut İynemli’ye sonsuz sevgilerle. Ondan başkası bu kadar insanı bu karaktere bağlayamazdı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!