tds_thumb_td_300x0
Yerli Film Önerisi: Panzehir
Panzehir, yayın yılında sinemada düşük beklentiyle girdiğim fakat bitişinde çok mutlu olduğum, bende tekrar izleme isteği uyandıran suç, aksiyon, dram karışımı bir filmdi. Tavsiye amacıyla yazdığım bu yazıda biraz bahsetmek ve size izleyici yorumlarını göstermek istiyorum. Eğer hareketli, gerilimli ve biraz da gürültülü filmleri beğeniyor ve sürükleyici buluyorsanız bu yerli yapım tam size göre!
 
Yönetmenliğini Alper Çağlar’ın yaptığı 2014 yapımı Türk macera, aksiyon filmidir. Film, 9 Mayıs 2014 tarihinde gösterime girmiştir. Başta usta oyuncu Cüneyt Arkın olmak üzere sevdiğimiz isimlerle dolu sağlam oyuncu kadrosuna bir göz atmak isterseniz;
 
 
Kadir Korkut 48 yaşında. 30 senedir Kara Cemal diye bilinen 70 yaşındaki bir suç reisinin; İstanbul’un tek hakiminin sağ kolu. İkisi de birbirinin yansıması. Acımasız, zeki ve etraflarında korku ile anılan ayrı nesillerin yarattığı yeraltı dehaları. Cemal yönetmekte, Kadir öldürmekte. ,Kadir, Elsa Lund adında kör bir kadına aşık olduğunda artık kurtlar sofrasından kalkması gerektiğini anlar.
 
 
Ama içinde bulunduğu dünya Kadir’e vefa göstermez. Baba bildiği Kara Cemal, bitmek bilmeyen komploları uğruna oğlu bildiği ölüm meleğine de ihanet eder. Kadir, 6 saatte öldüren bir kimyasalla zehirlenir. Yaşamak ve sevdiklerini yaşatmak için tek çaresi Kara Cemal’in elinde tuttuğu panzehirdir. Bu sefer hayatı için Cemal’in istediklerini öldürmeye mecburdur. Kadir’in son gecesi böyle başlar. Zamanın t ükendiği, bedellerin giderek arttığı bir adrenalin fırtınası. Yanında zehirlenen polis köstebeği Cem ile beraber bu canilerin arasından çıkmanın bedeli, mutlak bir yüzleşme demektir.
 
 
 
 
Panzehir konu olarak, yeraltı dünyasında uzun yıllar boyunca çeşitli karanlık işlere bulaşan bir tetikçinin ve ihanete uğradığı manevi babasının hikayesini ele alıyor. Aksiyon ve film noir türlerindeki yapıtın yönetmen koltuğunda daha önce Büşra ve Dağ filmlerine imza atan genç yönetmen Alper Çağlar bulunuyor. Filmin oyuncu kadrosunda başroldeki Emin Boztepe’nin yanı sıra Cüneyt Arkın, Murat Arkın, Öykü Gürman, Kaan Urgancıoğlu, Çağdaş Agun ve Hüseyin Özay’ın gibi Türk oyuncular ve Edoardo Costa, Christina Gottschalk ve Florence Eugene gibi yabancı oyuncular da yer alıyor. 
 
 
Panzehir, Yeşilçam’ın usta ismi Cüneyt Arkın ve kendisi gibi oyuncu olan oğlu Murat Arkın’ı ilk kez beraber kamera önüne geçtiği film olma özelliğini taşıyor.
 
 
 
 
 
Diziye ait fragman, tanıtım ve başka detaylar için resmi hesaplara göz atabilirsiniz;
Gerilim Türünde İzleyebileceğiniz 15 Film Önerisi!

Black Swan (2010)

  • IMDB:  8,0
  • Nina (Portman), New York’ta yaşayan çok kabiliyetli bir balerindir ve hayatında çoğu balerin için de olduğu gibi dans etmekten başka bir şey yoktur. Eski bir balerin olan ve bu konuda çok hırslı olan annesi Erica (Hershey) ile birlikte kalmaktadır. Oyun yönetmeni Thomas Leroy (Cassel) Kuğu Gölü’nün baş balerini Beth MacIntyre (Ryder) yeni sezonda değiştirmeye karar verir ve ilk tercihi de Nina’dır.

 

 

Marrowbone (2017)

  • IMDB:  6,6
  • Genç bir adam olan Jack ve kendisinden küçük olan kardeşleri Billy, Jane ve Sam’in büyük bir sırları vardır. Dört kardeş bir arada kalmaya devam edebilmek adına sevgili annelerinin ölümünü herkesten gizlemek zorunda kalmıştır. Ancak bu şartla beraber yaşamaya devam edebilecek olan kardeşlerin hayatını zorlaştıran bir diğer faktör daha vardır ki, bu gizledikleri sırdan çok daha kötüdür. Genç kardeşlerin yaşadıkları malikanede şeytani bir varlık kol gezmektedir ve kardeşlere rahat vermemektedir… Sergio G. Sánchez?in yönetmen koltuğunda oturduğu ve senaryosunu kaleme aldığı filmin oyuncu kadrosunda George MacKay, Charlie Heaton, Mia Goth, Anya Taylor-Joy, Matthew Stagg, Nicola Harrison bulunuyor.

 

Annabelle (2014)

  • IMDB:  5,4
  • John Form, oyuncak bebek koleksiyonu yapan hamile eşi Mia için yeni bir oyuncağı gözüne kestirir. Beyaz gelinlik giydirilmiş, eşine zor rastlanır bu eski dönemlere ait oyuncak bebek Mia için kusursuz bir armağan olacaktır. Mia beklediği gibi hediyesi Annabelle’i görünce mutlu olur, fakat bu güzel anlar çok uzun sürmez. Form ailesinin evi bir gece evleri sapkın bir tarikat tarafından basılır ve ciddi bir saldırıya uğrarlar. Saldırganlar uzaklaşırlar ancak hiçbir şey çözülmüş değildir. Zira ailenin hiç tahmin edemeyeceği bir kötü ruhu evde bırakmışlardır.

    Annabelle: Creation (2017)

  • IMDB:  6,6
  • Oyuncak bebek yapımıyla uğraşan bir adam ve eşi mükemmel bir aile hayatı sürerken büyük bir trajediyle karşı karşıya kalırlar. Küçük kızları yaşamını yitirir. Aradan birkaç sene geçtiği halde acıyı atlatamayan çift kapanan bir yetimhanenin kızlarını ve görevli rahibesini hanelerinde konuk olarak ağırlarlar.Fakat bu küçük kız grubu, bilhassa de Janice, oyuncakçının yarattığı lanetli Annabelle’in hedefi olacaktır…Korku Seansı serisinin ilk filminin spin-off projesi olan Annabelle’in büyük gişe başarısı kazanmasının hemen peşinden çekimine karar verilen 2. filmidir. Yazar yorumu:İlk filme göre başarısını kanıtlamış ve daha kaliteli düşünülmüş bir yapımdır.

Before I Wake (2015)

  • IMDB:  6,2
  • Jessie ve Mark, genç oğulları Sean?ın ölümünden sonra sekiz yaşındaki Cody?yi evlat edinmeye karar verirler. Cody her yönden şirin, sıcakkanlı ve sevgi dolu görünmektedir, uyumaktan korkması dışında. Bir süre sonra, Cody’nin rüyasında gerçeği gördüğünü öğrenirler. Jessie yas tutarken, Cody?nin bu doğa üstü yeteneklerini ölen oğluyla iletişim kurmak için kullanır. Sonra Cody?nin kabuslarının da ikisinin deneyimlediği yoğun merak ve korkuyla, bir çocuğun oluşturabileceği gerçek olduğunu öğrenirler. Yeni ailelerini kurtarmak için Jessie ve Mark, Cody?nin kabuslarının arkasında yatan gerçeği çözmek zorundadır.

The Boy (2016)

  • IMDB:  6,0
  • Bebek bakıcısı olan Greta, bir İngiliz bir ailenin yanında iş bulur fakat ailenin bebekleri oyuncaktır. Başlarda gülünç gibi gelen bu durum, zaman geçtikçe Greta’nın oyuncak bebeğin meğerse gerçek olduğunu fark etmesiyle bambaşka bir hal alacaktır. Yazar yorumu: İnanılmaz bir film , gerilim ve mantık çerçevesinde … Kesinlikle bir şans verin.

The Atticus Institute (2015)

  • IMDB:  5,5
  • Annabella’nın yapımcılarının yaptığı film Film 1976 Pensilvanya’da küçük bir psikoloji laboratuvarında yaşananlardan örnek görüntüler ve canlandırmalarla çekilmiştir. Yazar notu: Hikaye gerçek bir anlatıma sahip olsa da inanıldırıcılığı tartışılır o yüzden gerilim filmi olarak izleseniz yeter . İnanmayın:)))))

Panic Room (2002)

  • IMDB:  6,8
  • Meg Altman kocasından yeni boşanmış orta yaşlı bir kadındır. 11 yaşındaki kızı ile birlikte Manhattan’daki görkemli bir eve taşınırlar. İçinde asansörü de bulunan bu üç katlı muhteşem evin en önemli özelliklerinden biri, panik odası olarak nitelendirilen bir odaya sahip olmasıdır. Eski ama çok kaliteli bir yapım kesinlikle şans verin . Empati yapmaya davet ediyorum.

Exam (2009)

  • IMDB:  6,9
  • Gizemli ve güçlü bir şirket kaliteli bir eleman arar ve en iyisini işe almak için mükemmel bir sınav hazırlar.8 katılımcı,8 masa,8 kağıt,8 sandalye,8 kalem ve zamanı gösteren bir sayaçtan başka bir şey olmayan oda …Katılımcılar bir odaya sokulur ve kendilerine bir kağıt ve kalem verilir. Yönetici, sınav katılımcılarına kuralları anlattıktan sonra tek bir soru olduğunu ve doğru cevabı verenin işe kabul edileceğini söyleyip dışarı çıkar. Ama sorun şudur ki ortada cevap verilecek bir soru yoktur. Gerçek hayatı çok başarılı bir şekilde özetleyen çarpıçı bir başyapıt . Kesinlikle bir şans verin.

Unforgettable (2017)

  • IMDB:  5,0
  • Tessa Connover eşiyle boşanmış bir kadındır. Ayrılığın acısıyla zar zor baş edebilen kadının hayatı daha önceki kocası David’in vurduğu bir darbeyle daha sallanır. David Julia Banks isminde bir kadınla tanışmıştır ve onunla izdivaç hayalleri kurmaktadır. Üstelik David Julia’yı önceden Tessa’yla beraberyaşadıkları eve getirmiş, küçük kızları Lilly ile de tanıştırmıştır. Nişanlılık ve üvey annelik rollerine alışmaya çalışan Julia her ne kadar hayatının aşkını bulduğunu ve onu çok güzel günlerin beklediğini düşünse de, Tessa’nın tehlikeli saplantıları beklediklerinin zıddını sunacaktır…

Shutter Island (2010)

  • IMDB:  8,1
  • Yıl 1954, Soğuk Savaş zirve noktasında, adli polis Teddy Daniels (Leonardo DiCaprio) ve yeni ortağı Chuck Aule (Mark Ruffalo) çok sayıda cinayet işlemiş zeki bir kadın katilin kaçmanın imkansız olduğu Aschecliffe Hastahanesi’ndeki son derece güvenlikli bir odadan esrarengiz bir biçimde kayboluşunu araştırmak üzere Zindan Adası’na çağrılırlar. Bu uzak, fırtınaların dövdüğü adada araştırma yapan psikiyatrlar ve tehlikeli psikopat hastalar bulunmaktadır.Bu ürkütücü ortamda hiçbir şey göründüğü gibi değildir.

It (2017)

  • IMDB:  7,5
  • Maine’in küçük bir kasabasında yaşayan 7 çocuğu ele alıyor. Bu yedi arkadaş okulda dışlanan bir gruptur. Fakat en büyük meseleleri bu değildir. Arkadaşlar bir yandan hayatın getirdiği meselelerle, bir yandan da ergenlikle uğraşırken, başlarına beklemedikleri bir bela daha açılır. Kurbanlarının korkularına göre şekle girebilen Pennywise. Etkileyici ve aynı zamanda korkularınızla yüz yüze getiren film , romanı kadar başarılı…

Orphan (2009)

  • IMDB:  7,0
  • Doğmamış çocuklarının trajik ölümü Kate ve John’u perişan etmiş, hem evliliklerini hem de Kate’in kırılgan ruh halini olumsuz yönde etkilemiştir çünkü Kate kabusların ve geçmişinden gelen iblislerin pençesindedir. Hayatlarını bir nebze de olsa normale döndürmeye çalışan çift bir çocuk daha evlat edinmeye karar verir. Gerek John gerek Kate yöredeki bir yetimhanede Esther adındaki küçük bir kıza adeta çekildiklerini hissederler… ama Esther göründüğü gibi değildir. Ailesinin güvenliğinden endişe eden Kate, John’a ve diğerlerine Esther’ın sevimli maskesinin ardındaki yüzünü göstermeye çalışır. Ama uyarılarına kulak asılmaz ve belki de herkes için çok geç olana dek bu durum devam eder.

Hush (2016)

  • IMDB:  6,6
  • Dilsiz ve sağır bir kadın olan Maddie gözlerden uzak, orman içindeki ıssız bir evde tek başına yaşamaktadır fakat o gece yalnız değildir çünkü psikopat bir katil sinsice onu izlemektedir. İzlemesi aşırı gergin ve merak dolu film . Gerçekten başarılı bir yapım….

The Purge: Election Year (2016)

  • IMDB:  6,0
  • Amerika’nın Yeni Kurucuları tarafından her sene hayata geçirilen 12 saatlik anarşinin dehşet verici yeni bölümü gözler önüne seriliyor. Yeni bölümde seçimlerde başı çeken bir senatörün hikayesini izliyoruz. Arınma Gecesi’nin kaldırılması için kampanya yürüten senatör henüz amacına ulaşamadan Arınma Gecesi gelip çatıyor. 1 Günlük özgürlüklerine veda etmek istemeyen suçlular da bu kez senatörü hedef alıyor. Yazar Notu: İlk iki film de sıkıldığım için bu filmi önerdim . İlk iki filmi izleyip bunu izlerseniz olur elbette ama izlemek zorunda değilsiniz bence gayet anlaşılabilir bir hikaye. Zamanı olanlar için 1 ve 2 ‘yi de tavsiye ederim.,

Keyifli seyirler dilerim. Umarım beğenirsiniz ve yorumlarızı benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum 😀

Dizi Önerisi: Thirty But Seventeen (Still 17)

Woo Seo Ri (Shin Hye Sun); keman konusunda yetenekli, 17 yaşında cıvıl cıvıl biriyken ciddi bir trafik kazası geçirir. Komaya girer ve 13 yılı komada geçer. 13 yılın sonunda uyandığında, hiçbir şeyin bıraktığı gibi olmadığını öğrenir. Öyle ki aynaya baktığında onu karşılayan yüz bile kendisine yabancıdır. Ailesini ve yıllarını kaybetmiş Seo Ri, aile olmanın tadına tekrar varabilir mi?

Gong Woo Jin (Yang Se Jong); harika resimler yapan, küçük yeğeni ile birlikte dopdolu bir hayat yaşayan biridir. Bir gün, kalp atışlarını hızlandıran duygular onu içine kapatır. Mutluluğu ve heyecanı bir kenara bırakarak suçluluk duygusuyla yaşamaya başlar. Hayatın güzelliklerini tozlu raflara kaldıran Woo Jin, eski neşesine tekrar kavuşabilir mi?

“Mutluluklara bir kapı kapandığı zaman, diğer kapılar sizin için açılır.”

Yoo Chan (Ahn Hyo Seop); 19 yaşında, deli dolu bir genç. Okulun kürek takımında. Çocukluğunu, dayısı Woo Jin ile birlikte geçirmiş. Dayısının eski neşesini ve sevgisini özlüyor. Hayatları, evlerine gelen bir yabancıyla yeni bir heyecan kazanıyor.

Jennifer (Ye Ji Won) sırlarla dolu, bilgili bir kadın. Duygularını geçmişin tozlu odalarına kapatmış ve kendini yalnızlığa mahkûm etmiş. Yardımcı olarak geldiği bir evde yeni güzelliklerle karşılaşıyor.

Yollarınız ayrılmış gibi görünebilir, ama eğer kaderinizde varsa, siz karşı koymaya çalışsanız da hayat sizi bir araya getirecektir.

Bir yanda yalnız bırakılmış, ruhu 17’sinde kalmış bir kadın… Bir yanda yalnızlığı tercih etmiş, 30’unda bir adam… Hırslı bir oğlan ve merhamet dolu Jennifer… Hayat onları hiç bilmedikleri bir zamanda tekrar bir araya getiriyor.

Bu hikâye, bir başarı hikâyesi. Bu hikâye umut ve sevgi, bir aile… Yaralı yürekler, hayatlarına giren güzel insanlarla yaralarını yavaş yavaş sarıyor. Güvenmeyi öğreniyor, sevgiyi tadıyor, hayata ve birbirlerine tutunuyorlar. Yavaş yavaş engeller ortadan kalkıyor. Woo Seo Ri zorlukları bir bir aşıyor, Gong Woo Jin duvarlarını yıkıyor, Yoo Chan hedefi için çabalamayı öğreniyor, Jennifer hayatın güzelliklerini hatırlamaya başlıyor. Hayatları bir yerlerinden birbirine teğet geçmiş insanlar, günün birinde kocaman bir aile oluyorlar.

Eğer tüm zorluklara rağmen gençliğin tatlı zamanlarını hatırlamak istiyorsanız, burada umutla kaplı, neşe dolu bir hikâye var.

Sevgiyle kalın…

10 Yerli Film Önerisi

Yabancı versiyonundan sonra yerli versiyonunu yapmamak olmazdı. Birçoğumuzun izlediğine inandığım filmleri kendi yorumlarımı da ekleyerek kısaca konusundan bahsettim. 10’dan geriye sayalım mı? Keyifli seyirler..

10 – Anadolu Kartalları (2011)

Onur, Ayşe, Mustafa, Tunç ve Fatih. Gökyüzüne hakim birer pilot olma hayaliyle  yaşayan genç Hava Harp Okulu öğrencileri. Hayalleri yükseklerde lakin hedeflerine giderken yaşadıkları her türlü zorluk, aile özlemi, sevgili özlemi ve sorunları, dostlukları ve  daha da önemlisi havada olmak için yaptıkları fedakarlıklar hikayeyi özel kılan detaylar.

Binbaşı Kemal Tanaçan’ın deneyimi ve desteği sayesinde eğitimden geçen beş gökyüzü tutkunu genç için Uluslararası Anadolu Kartalı Tatbikatı, hayatları değiştirecek büyük bir deneyim olarak yer tutacaktır.

9 – Dedemin İnsanları (2011)

Ozan, Ege’nin sımsıcak, sevimli ve küçük bir sahil kentinde kocaman ailesiyle yaşayan 10 yaşında bir çocuktur. Ailesinin kökenleri Yunanistan’a bağlı Girit adasına dayanmaktadır ve dedesi Mehmet Bey küçüklüğünde yaşanan olaylar yüzünden Türkiye’ye göçmek durumunda kalmıştır. Bu sebeple mahallede Ozan’a arkadaşları ‘gavur’ diye seslenmektedir, oyun çevresinden uzaklaşmak istemeyen Ozan gavurluğu reddederek ”Biz Türküz!” diye ailesine ve özellikle dedesine kafa tutar.

Torunun hırçın haline üzülen Mehmet Bey, çevresindeki herkese yardım eden ve kasabanın saygın eşrafındandır. Kendisi henüz 7 yaşındayken Girit’ten İzmir’e göç etmek zorunda kalan Mehmet Bey, torunu Ozan’a atalarının geçmişini, doğduğu toprakları ve içinde biriktirdiği özlemi Ege’nin sularına bıraktığı şişeler ile anlatacaktır.

8 – Annemin Yarası (2016)

Salih on sekiz yaşına geldiğinde ailesini bulmak üzere, kendisinden ve yurttaki diğer arkadaşlarından sorumlu müdür tarafından verilen adrese gider. Orada bazı acı gerçekleri öğrendikten sonra babasını aramaya başlar. Babasını ararken bir çiftlikte işe başlar. Hayallerindeki yuvayı beklemediği bir anda bulmuştur. Heyecan yükseldikçe bazı yeni sırlar da yüzeye çıkar.

7- Veda (2010)

Zülfü Livaneli’nin elinden çıkan Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatını konu alan filmdir. Atatürk’ün aynı zamanda yaveri ve çocukluk arkadaşı olan Salih Bozok’un anlatımıyla Mustafa Kemal’in çocukluk yılları, idealleri, dönüm noktaları, vatanı kurtarmak için ölüme meydan okumasını konu alan biyografi – dram türünde bir filmdir.

6 – Dağ (2012 – 2016)

İki seri filminden oluşan ve gelecek yıllarda üçüncüsünün de çıkması planlanan asker temalı bir film. İstanbullu Oğuz ve Keçiörenli Bekir’in  tanışmalarından, yaşadıkları durumları, verdikleri kayıpları konu edinen ve ayrıca Alper Çağlar’ın yönetmenliği ve senaristliğini üstlendiği aksiyon – savaş ve dram türünde bir filmdir.

5 – Mucize (2015)

1960’ların yoksulluk içerisindeki  Türkiye’sini anlatan film, yaşanan darbe sürecinin de etkisini içeriyor. Ege’nin kasabasından Anadolu’nun uzak bir köyüne sürgün yiyen öğretmenin hikayesini anlatan film yokluğu, okumayı, eğitimi dört gözle bekleyen çocukları da konu ediniyor. Ayrıca Aziz’in hayatını da konu alan ince ayrıntı noktalara da dokunuyor.

4 – Ayla (2017)

Gerçek bir hikayeden uyarlanan film 1950 yılında Kore Savaşı’nda yer alan Süleyman Astsubay ve savaş meydanında bulunan küçük bir kızı anlatıyor. Savaş alanında bulunan 5 yaşındaki Koreli kız yetimdir ve nereye gönderileceği bilinmemektedir. Süleyman Astsubay kızı yanına alır ve Ayla ismini verir. Birliğin en büyük neşesi haline gelen Ayla ile astsubay kısa sürede baba – kız gibi olurlar. Bir yılı geçen süreden sonra birliğin Türkiye’ye dönme kararı çıkar. Ayla ile beraber dönmek isteyen Süleyman Astsubay maalesef Kore kanunlarını aşamaz. Küçük kızı yetimlere uygulanan sisteme dahil olarak yetimhaneye yerleştirilirken Süleyman Astsubay tekrar bir araya geleceklerinin sözünü verir. Yıllar sonra buluşacaklar mı?

3 – Aşk Tesadüfleri Sever (2011)

Doğduklarından beri yolları her şekilde kesişen fakat kısa bir süre sadece çocukluk aşkı olarak kalan Özgür ve Deniz’in gönüllerde yer tutan aşk hikayesi. Özgür’ün sergisinde tanışan ve sonrasında dertleşerek, birlikte vakit geçirerek birbirlerine tutulmalarını anlatıyor. Ters köşelerle dolu bir film denilebilir.

2 – Halam Geldi (2013)

Film Kıbrıs’ta geçen keyifli bir film gibi başlasa da anlatmak istediği konu ‘çocuk gelinler’. ‘Halam geldi.’ ise kadınlar arasında regl olduklarını anlatan yerel bir deyim, filmde mizahı yapılıp, erkeklerin bu günü kutsal bir günden var saymaları gibi noktalara çekiliyor. Filmde bariz bir şekilde erkek egemenliği altında gerçekleşen olaylar var. İki küçük kız Kıbrıs’ta yaşamaları ve Rumlarla aynı okula gitmenin dezavantajıyla birbirlerine sahip çıkmaya çalışıyorlar. İki kızdan biri halasını oğlu ile diğeri ise akrabasının kendinden yaşça büyük oğlu ile evlendiriliyor.  Sonrasında ise dram olduğu gibi devam ediyor. Söyleyemeden geçemeyeceğim bu filmde rol alan her çocuk oyuncuyu tebrik ediyorum, bu şekilde rolleri kaldırmak maalesef her oyuncunun yapabileceği bir şey değil.

1 – Babam ve Oğlum (2005)

12 Eylül darbesinin yıktığı hayatlardan birinde yetişiyor Deniz. Annesini kaybetmiş, babası dışında bir akrabasını tanımayarak hayatını sürdürmeye çalışmış. Babası Sadık bir gün Deniz’i de alıp yıllar önce küstüğü babasının yanına köye gider. Aralarındaki küskünlük geçmeyecek türden olduğu için gergin bir ortam oluşmuştur. Sadık’ın dönüş sebebini anlamlandıramayan aile bir taraftan mutluyken bir taraftan endişelilerdir. Deniz zamanla ailesine alışırken ve bazı şeyler yola konulmuşken yaşanan dram herkesi derinden etkileyecektir.

X-Men Evrenine Son Bakış: Logan!

DİKKAT! Bu yazı X-Men Serisi ve Logan’ı  izlemeyenler için fazlasıyla spoiler içermektedir.

Bildiğiniz üzere Marvel, aslında çok geniş bir evreni içeriyor. Çokça bahsedilen Avengers evreni ve  Avengers ile ortak bir noktasını şu ana kadar görmediğimiz ya da işlenmemiş olan, X-Men evreni… Süper kahraman filmlerini seviyorsanız ve bir Marvel hayranıysanız Avengers izlemiş olma olasılığınız çok yüksek. Peki ya X-Men?

X-Men evreni, süper kahramanlardan çok ‘mutant insan’ kavramı üzerinde duruyor. Charles Xavier, tezini ‘insanlardaki genetik mutasyonlar’ üzerine yazmış olan bir profesördür. Bir gizli görevdeyken meta insanları fark eden ve onların suça karıştığını gören CIA ajanı Moira, araştırmaları üzerine Charles Xavier’ın yanına gider ve kendisi de bir mutant insan olan Xavier’dan yardım ister.

Evet, X-Men evreni böyle başlıyor fakat filmlerin gidişatı biraz daha farklı.  X-Men serisi zaman anlamında kafanızın en çok karıştığı seri olabilir. Benim tavsiyem, filmleri çıkış tarihine göre izlemeniz. Biraz atlayarak gidelim. Serinin son filmi Logan, diğer bütün filmlerden çok daha farklı bir bakış açısıyla yazılmış ve çekilmiş. X-Men’in ana serilerinin güzel olması bir yana, Wolverine için yazılan hikayelerin yetersizliği beni hep üzmüştür. X-Men filmlerini heyecanla izlerken, Wolverine filmlerinde hikaye açığını aksiyonla kapatmaya çalışmaları, izleyenleri yorar nitelikteydi. Fakat serinin son filmi Logan bütün bu tabuları yıkıyor.

Bir filmde en önemli şey, altında yatan hikayedir. Logan filminde hikaye ve duygular ön plana çıkartılmış, fazla aksiyondan uzak durulmuş. Uzak durulmuş yazmama bakmayın, öyle şiddet sahneleri var ki bu evrende görmeye alışkın olmadığım için başta beni büyük bir şaşkınlığa uğratsa da kendimi filmin içinde gibi hissettirdi. Bunun en büyük sebebi ise Hugh Jackman! Wolverine karakterini baştan sona üstüne katarak ilerlemiş olan Jackman, son filmi Logan’da sergilediği performansla kendine hayran bıraktı.

Filmin akışına gelecek olursak; diğer filmle arasında çok da büyük olmayan bir zaman kaybı olduğunu görüyoruz. Normalde yadsınamamalı fakat mutant insanların -özellikle X-Men- ölmüş olduğu gerçeği yüzümüze öyle bir çarpıyor ki, tutunacağımız ve avunacağımız bir nokta bile bırakmıyor. Charles’ı filmde görmek beni çok mutlu etse de beyin rahatsızlığı nedeniyle mutantların ölümünden sorumlu olması (şimdilik bildiğimiz bu) ve filmin sonlarına doğru ona veda etmiş olmak çok acıydı. Bütün X-Men serilerinde genç/yaşlı her haliyle en sevdiğim karakter olan Xavier’ın kaybı benim açımdan oldukça beklenmedikti.

Filme gelirsek, gittikçe yaşlanan ve güç kaybeden bir Logan görüyoruz. Beladan uzak dura(maya)n, tek isteği biraz para biriktirip tekne satın alarak Charlesla birlikte okyanusa açılmak olan bir Logan… Fakat ne olduysa oluyor, bela yine Logan’ı buluyor. Küçük bir kız çocuğunu (mutant) ‘güvenli ev’ denilen yere götürmesi için annesinden para alan Logan, bir yandan da kızın peşindeki adamlardan kurtulmaya çalışıyor. Tabi bu arada kızı başına bela olarak görüyor. Sonradan öğreniyoruz ki bu küçük kız aslında, Logan’ın genetiği ile dünyaya gelmiş ve robot gibi duygusuz yetiştirilmeye zorlanmış bir çocuk… Hatta onun gibi onlarcası var ve bu onlarca çocuk ülkenin sınırının dışına çıkmaya çalışıyor.

Fakat filmde asıl işlenmek istenen şey, Logan’ın yaşadığı bütün bu felaketler ve olumsuzlukların yanında, baba olmanın verdiği sorumluluğu ve sevgiyi tatması, birini uğrunda ölecek kadar çok sevmesi. Evet, daha önce Logan sevdikleri için kendini feda etmeye hazırdı. Fakat daha önce hiç gerçekten ölmek gibi bir riski olmamıştı. Çok kısa süredir tanıdığı bu küçük kız için, kendini feda etti Logan. O ve onun gibiler için…

Çok fazla fiziksel acıya, duygusal sancıya göğüs gerdi. Yaşadığı o kadar olayın içerisinde belki de en zorlarından biriydi gittiği bu yol. Başta ait olduğu yeri, sevdiklerini kaybetti. Tek dostu Charles’ı kaybetti. Her şeyini kaybettiği an, kızı çıkageldi ve onu da kaybetmek istemedi. Savaştı. Yenildi. Fakat boş bir uğurda ölmedi. Yaşadığı tüm yılları değerli kılan bir an için öldü. Kızı için…

Ve o iç acıtıcı sahne geldi arkasından. Küçük kızın, mezar başında duran tahta haç işaretini X şeklinde çevirmesi hepimizin yüreğini dağladı. Çünkü sadece Logan değildi veda ettiğimiz. Charles’tı, Eric’ti, Raven’dı. X-Men idi.

Tabi ki serinin filmleri çıkmaya devam edecek. Ve biz de yazmaya devam edeceğiz. Takipte kalın.

 

error: Korunan İçerik!