tds_thumb_td_300x0
”Kuru Otlar Üstüne” 76. Cannes Film Festivali’nde Prömiyerini Yaptı

Nuri Bilge Ceylan’ın yönettiği ve senaryosunu Ebru Ceylan ve Akın Aksu ile birlikte yazdığı Kuru Otlar Üstüne, prömiyerini 76. Cannes Film Festivali’nde yaptı.

Film, seyirciler tarafından 12 dakika boyunca ayakta alkışlandı. 3 saat civarında süren film için Nuri Bilge Ceylan ”Biliyorum, seyretmesi kolay değil” derken seyircilerden bazıları ”Senin filminde seyredilir.” ve ”Harikaydı” gibi yorumlardı bulundu.

Film, Cannes’da büyük beğeni toplamış ve Türk eleştirmenlerden de olumlu yorumlar almış gibi duruyor. Kuru Otlar Üstüne şimdiden Nuri Bilge Ceylan’ın en iyi filmlerden biri arasında gösteriliyor.

KURU OTLAR ÜSTÜNE FİLMİNİN KONUSU NE?

Samet, Doğu Anadolu’nun ücra bir köyünde dört yıl zorunlu görev yaptıktan sonra İstanbul’a tayin edilme hayali kuran genç bir öğretmendir. Ancak meslektaşı Kenan ile birlikte iki kız öğrenci tarafından asılsız bir şekilde tacizle suçlanınca Samet’in hayalleri paramparça olur. Yaşadığı sıkıntıların üstesinden gelmesine yardımcı olabilecek başka bir öğretmen olan Nuray ile tanışınca işler değişir.

KURU OTLAR ÜSTÜNE FİLMİNİN OYUNCULARI KİM?

Deniz Celiloğlu – Samet

Merve Dizdar – Nuray

Musab Ekici – Kenan

Ece Bağcı – Sevim

Erdem Şenocak – Tolga

Yüksel Aksu – Vahit

Münir Can Cindoruk – Feyyaz

Onur Berk Arslanoğlu – Müdür Bekir

Yıldırım Gücük – Eğitim Şube Müdürü

Cengiz Bozkurt – Polis

S. Emrah Özdemir – Çavuş

Elif Ürse – Müdür Yardımcısı Saime

Elit Andaç Çam – Firdevs

Nalan Kuruçim – Kevser

Ferhat Akgün – Rehberlik Öğretmeni Atakan

Eylem Canpolat – Halime

The Marvelous Mrs. Maisel 5. Sezon Yorumu | Final Sezonunda Ne İzledik?

The Marvelous Mrs. Maisel’in final sezonunun önizlemesine dair gelen ilk yorumlar biraz hayal kırıklığı içeriyordu. Ancak Ne İzledik yazarı olarak, sezonu izlediğimde bu yorumlara hiç katılmadığımı belirtmeliyim. Dizi bana kalırsa son derece; heyecanlı ve tatmin edici bir şekilde sonlanıyor. Başından beri hikayesiyle beni kendine çeken bu dizi, final sezonunda da aynı kalitede ilerliyor.

Bu sezon, Miriam “Midge” Maisel’in kariyerinin zirvesine doğru yol aldığına tanık oluyoruz. Stand-up komedi dünyasında büyük bir çıkış yakalayan Midge, kendi sesini bulma yolculuğunda son düzlükte de elbette yine birçok zorlukla karşılaşıyor. Bunlardan biri kariyerinde hem önemli bir adım hem de yine istediği atılımın önüne geçen yeni bir işinin olması: Yazarlık. Bir kadın yazar olarak The Gordon Show’un ilk ve tek kadın yazarı oluyor. Erkek yazarlar içinde kendini göstermesi başlarda kolay olmasa da Midge kısa sürede kendini ekibin önemli bir parçası yapmayı başarıyor. Yıkması gereken ise bir kural var The Gorson Show’a yazar değil de komedyen kimliği ile çıkmayan isteyen Midge, hiçbir yazar komedyen olarak konuk olamaz kuralını yıkmaya çalışıyor!

Bu esnada diğer sahnelerde de şansını deneyen Midge’in başı Susie ile birlikte pek de dertten kurtulmuyor açıkçası. O çıkışı yakalamak için Midge final sezonunda mücadeleye son sürat devam ediyor anlayacağınız!

Bunun yanı sıra, dizi her zamanki mizahi ve akıcı tarzını koruyor. Kostüm tasarımları, setler ve dönem detayları özenle hazırlanmış, seyirciyi 1950’lerin ve 1960’ların atmosferine götürüyor. Diyaloglar keskin ve eğlenceli, yani her zamanki gibi akıllıca yazılmış.

İlk gelen eleştirel yorumlar biraz da Lenny ile ilgiliydi; Lenny ve Midge izlemek isteyen seyirci için Lenny bu sezonda neredeyse yok denecek kadar az ama zaten bunun sürpriz olmaması gerekiyor. Lenny, bu dizideki diğer karakterlerin aksine gerçekte yaşamış, var olan bir kişi. Onun biyografisine Midge diye hayali bir aşk ”gerçek aşk” katamazlardı değil mi?

Zaten izlenimlerimize göre aslında diziyi her hafta takip edenler, gidişattan memnunlar hatta önümüzdeki hafta dizinin final yapacak olması dizinin hayranlarını hüzünlendiriyor…

Gelelim bu sezonu bu kadar etkileyici yapan bir diğer konuya; FLASHFORWARD sahneleri. Evet ilk defa The Marvelious Mrs. Maisel’da gelecek yılları da görüyoruz. 80’li yıllara baktığımızda Midge ünlü bir komedyen olmuş. Ethan ve Eshter büyümüşler. Eshter ve Midge’in arası açık. Joel hapiste, Susie veMidge küsmüşler! Sezon boyunca bu sahnelerin sebeplerini de çözmeye çalışıyoruz… Bazılarını çözdük, bazıları ise finale kalmış gibi duruyor. Umarız ki bu konuların hepsini iyi bir şekilde toplayıp, tatmin edici bir final bölümü izleterek, bunca sezonki harikalığının hakkını bir kez daha verir ve adını dizi tarihine altın harflerle yazdırır…

Kerem Bürsin Hakkında Merak Edilen 7 Şey!

Kerem Bürsin, Türkiye’nin sevilen genç oyuncularından biridir. İlk kez 2014 yılında yayınlanan Güneşi Beklerken dizisi ile ekranlara çıkmıştır. Oyunculuk yeteneği ve yakışıklılığı ile kısa sürede büyük bir hayran kitlesi edinmiştir. Ancak, Kerem Bürsin’in hayranları onun hakkında pek çok şey bilse de, bazı özellikleri hala bilinmeyebilir. Bu yazıda, Kerem Bürsin’in bilinmeyen özelliklerinden bahsedeceğiz.

Amerika Geçmişi: Kerem Bürsin, 1987’de İstanbul’da doğmuştur. Mühendis olan babasının işi sebebi ile on beş yaşındayken Teksas’a yerleşmiştir.

Basketbol oynuyor: Bir röportajında, basketbolun kendisi için çok önemli olduğunu ve hala ara sıra oynadığını söylemiştir.

İspanyolca biliyor: Bir dönem İspanya’da yaşamıştır. Bu süre zarfında İspanyolca öğrenmiş ve şu anda bu dilde rahatlıkla iletişim kurabilmektedir.

Çocuk Kitabı Kahramanı: Kerem Bürsin’in ablasının yazdığı çocuk kitabında Kerem Bürsin’e de yer vermiştir. Hatta kitabı ”erkek kardeşim, ilk arkadaşım için” diye başlıyor.

Gezi tutkunu: Kerem Bürsin, seyahat etmeyi çok seviyor. Sosyal medya hesaplarından sık sık seyahat fotoğrafları paylaşıyor ve hayranlarının seyahat önerileri isteklerini yanıtlıyor.

Hayvansever: Kerem Bürsin, hayvanları çok seviyor ve birçok hayvan derneği ve vakfıyla işbirliği yaparak hayvan hakları için çalışmalar yapıyor. Aynı zamanda bir de köpeği var.

Müzikle ilgilenir: Kerem Bürsin, müzikle de ilgilenmektedir. Gitar çalabilen oyuncu, müzikle ilgili projelerde yer almayı da seviyor.

Hava Muhalefeti: Yüksek Dozda Kahkaha Dolu Bir Gala

14 Nisan’da sinemalarda izleyicileri ile buluşmaya hazırlanan, Ali Sunal ve Doğa Rutkay’ın başrollerini paylaştıkları, heyecanı bol, aksiyonu yüksek, siyasi hicvi gündem kadar taze yılın en havalı filmi “Hava Muhalefeti”nin galası geçtiğimiz akşam  Kanyon Paribu Cineverse Sineması’nda gerçekleştirildi. 

Filmin oyuncuları; Ali Sunal, Doğa Rutkay, Ege Kökenli, Burak Hakkı, Kerem Atabeyoğlu, Ali Yoğurtçuoğlu, Kemal Uçar, Bülent Seyran, Ünal Yeter, Kadir Polatçı, Mekin Sezer, Mazlum Çimen, Aziz Aslan, Serkan Atar ve filmin yönetmeni Murat Kepez’in hazır bulunduğu gala seyircileri kahkahalara boğdu.

BOL KAHKAHALI HİCİV DOLU BİR FİLM

Pek de hayırlı bir eş olmayan milletvekili adayı Cemil Yıldırım, sevgilisi Gözde ile birlikte hafta sonu kaçamağı yapmak için bindiği Bodrum uçağında karısı ile karşılaşınca olanlar olmuş, küçük bir kaçamak diye başlayan hafta sonu tatili seyirciler için çok eğlenceli bir yolculuğa dönüşmüştür. Bu ikili ve uçaktaki diğer yolcuların sürprizlerle dolu hikayesi bir de günümüz siyasi gündemini hicveden bir tatta anlatılınca filmi izleyenlerden tam not aldı.

KAHKAHALAR HİÇ SUSMADI

Kanyon Paribu Cineverse’de gerçekleşen gala katılanlar arasında; Gül Sunal, Ezo Sunal, Yasemin Sakallıoğlu, Burak Yırtar, Fettah Can, Feyza Altun, Cansu Kurtçu, Nazlı Sunal, Kerimcan Kamal, Pınar Altuğ, Yağmur Atacan, Derya Uluğ,Rachel Araz, Hatice Aslan, Mahir İpek, Alper Kul, Açelya Topaloğlu, Onur Buldu, Özgün Aydın, Uğur Bilgin, Erdem Yener, Onur Atilla, Hakan Bilgin, Özge Borak, Toygan Avanoğlu, Aslı İnandık, Hüsnü Güreli, Hakan Ateş, Alpay Erdem, Giray Altınok, Özgür OzanGürhan Altundaşar veMurat Cemcir de vardı. 

Yüksek dozda kahkaha vadeden HAVA MUHALEFETİ filmi yıldız oyuncu kadrosuyla 14 Nisan’da sinemalarda!

Çığlık 6 İncelemesi: Ghostface New York’ta!

Korku sinemasının en kült filmlerinden biri olan Çığlık serisinin 6. filmi sinemalarda serinin hayranları ile buluşmaya devam ediyor. Özellikle 1996’da yayınlanan ilk Çığlık filmine tek kelime ile bayılan ve tüm seriyi tamamlamış bir hayran olarak ben de sinemadaki yerimi aldım.

Çığlık filmi özellikle 2011’den yani serinin 4. filminden itibaren artık 90’lar korku atmosferini de yitirmesi ile biraz sıradanlaşmış olsa da yine de kendini izlettirmeyi başarıyor. Asla tam olarak kopamıyorsunuz seriden. Bu filmde üstelik bir yenilik de katıp; Ghostface’in katliamlarını New York’a taşımışlar.

Bu zamana kadar Woodsboro’da geçen filmlerin aksine bu film New York’ta geçiyor. Bu sefer bir lise değil de üniversite kampüsüne konuk oluyoruz. Üstelik ilk defa bir Çığlık filminde Sidney Prescott karakterini göremiyoruz. Karakteri artık altıncı filmde emekliye ayırmaya karar vermiş olacaklar ki bu kez kurduğu aile ile mutlu mesut yaşayıp, Ghostface’in planlarından uzak durmayı seçiyor ve onu durdurmak için kendini New York’a kadar sürüklemiyor. Yaşadığı yerde ailesi ile gizlenmeyi seçiyor. Ancak Gale Weathers’imiz bu filmde de bizimle.

Scream 6, hikayesini beşinci filmin kaldığı yerin üzerinden inşa ediyor. Tek fark, hikayeyi New York’a taşıması. Amber ve Tara kardeşler, New York’a taşınmışlar. Yanlarında beşinci filmden tanıdığımız dostları ve yeni eklenen komşuları, arkadaşları ve aşkları da var. Ghostface’in ortaya çıkması ile kendimizi yine kime güveneceğimizi bilmediğimiz bir cadı avı içerisinde buluyoruz. Katil, herhangi biri olabilir. Çünkü her zaman en yakınlarındaki çıkıyor!

Bunu iyi bilen karakterlerimiz, Woodsboro kasabasından olmayanlara karşı kendilerini korumaya alıyorlar ama bir yandan da Woodsboro’da onca tramvayı yaşayan karakterler, değişmiş midir? Bir katile dönüşmüş müdür? Film bize bunu da sorgulatıyor. Özellikle de Amber üzerinden! Çünkü babasının orijinal ghostface Billy olmasının psikolojik etkilerini Amber üzerinde çok net görüyoruz.

Filmin, New York’a taşınmasının altını bir kez daha çizeceğim çünkü şehrin keşmekeşi, kalabalığı ve yoğun temposu Çığlık serisine yakışmış ve yeni bir soluk getirmiş. Kendinizi o gerilime, mekanlar ile de sonuna kadar kaptırıyorsunuz. Özellikle metro sahnesindeki o keşmekeş, gerilim dozunu doruklara taşıyan çok iyi bir sahneydi! İzleyenler ne demek istediğimi anlayacaktır… Yine benzer şekilde bu kez villa olmayan evlerden kaçarken yaşanan o yükseklik sorunu, apartmandan apartmana kovalamacalar, market baskınları… Özetle, bu kez kasabaya sığmayan film şehrin mekanlarından ve ambiyansından oldukça iyi beslenmiş!

Henüz izlemediyseniz, seanslar henüz devam ederken Çığlık 6’yı sinemada deneyimleyin deriz. Salondan memnun ayrılacaksınız. Şimdiden iyi seyirler…

error: Korunan İçerik!