Berna Cındıl: “İçimde onlarca farklı karakter vardı ve hepsini tek tek keşfetmek için sabırsızlanıyordum.”

”O ayna, benim ilk sahnemdi.”

Çok genç dünyalar tatlısı bir oyuncu Berna Cındıl. Onu atv’nin sevilen dizisi Can Borcu’yla tanıdık. Yeteneği ve içtenliği ile dikkatleri çeken genç oyuncuyla eğitimi, sanat ve Can Borcu üzerine konuştuk.

Seni daha yakından tanımayı çok isteriz. Berna Cındıl kimdir? Bize dışarıdan herkesin göremediği Berna’yı anlatır mısın? Seni çok iyi tanıyan bir arkadaşına sorsak Berna’yı bize nasıl anlatırdı?

12 Şubat 2006’da İstanbul’da doğdum. Hayallerime tutkuyla bağlı biriyim. Eğer bir şeyi gerçekten istiyorsam, onun için sonuna kadar mücadele ederim.

Bir yandan çok sabırlıyım, diğer yandan da hemen olsun isteyen bir yapım var. Sanırım bu iki zıt özelliğim arasında denge kurmayı öğrenmeye çalışıyorum.

Beni çok iyi tanıyan bir arkadaşım muhtemelen eğlenceli, meraklı ve yerinde duramayan biri olduğumu söylerdi. Ama aynı zamanda, ilk tanıştığım insanlara karşı biraz mesafeli olduğumu da dile getirirdi. Bu tamamen bir güven meselesi değil; insanları önce gözlemlemeyi, gerçekten tanımayı seviyorum.

İlk buluşmalarda daha dikkatli ve ölçülü olabilirim ama zaman geçtikçe kendimi daha çok açarım. Bu da sanırım benim karakterimin bir parçası. Derin bağlar kurmayı seviyorum ama bunu zamana yayarak yapıyorum.

Oyunculuğa ilgin nasıl başladı? Çocukluk hayalin miydi? Aile ve arkadaşların kariyer tercihini nasıl karşıladı? 😊

Her şey 6 yaşında odamda, ayna karşısında başladı. İzlediğim dizilerden karakterler seçip onları taklit eder, bazen tek başıma uzun uzun sahneler oynardım. Kafamda sürekli hikâyeler kurguluyordum; bazen dram, bazen komedi… Sanki içimde onlarca farklı karakter vardı ve hepsini tek tek keşfetmek için sabırsızlanıyordum.

Annem, beni odada kendi kendime konuşurken ya da farklı mimikler yaparken yakaladığında ne olduğunu anlamaz, merakla izlerdi. O sadece oyun oynadığımı sanıyordu ama benim için bu çok daha fazlasıydı. O ayna, benim ilk sahnemdi ve belki de oyunculukla ilgili ilk adımımı orada attım.

Ailem başlangıçta bunun sadece bir hobi olduğunu düşündü ama bu yolda kararlı olduğumu gördüklerinde her zaman yanımda oldular. Ablam ise en büyük destekçimdi; beni hep motive etti ve tutkumu daha bilinçli bir şekilde yönlendirmeme yardımcı oldu.

•
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Lisesi, tiyatro bölümü mezunusun. Şüphesiz sana ilham olmuş birçok isim ve eser vardır. Seni en çok etkileyen kişi ya da eser hangisiydi?

Tennessee Williams’ın Sırça Kümes adlı oyunu beni derinden etkiledi. Kitabı okuduğumda içindeki kırılgan dünya ve karakterlerin derinliği beni farklı bir yolculuğa çıkardı. Özellikle Laura karakteri, narinliği ve içe dönüklüğüyle çok etkileyiciydi. Onun yaşadığı içsel çatışmalar ve hayata karşı duyduğu kırılganlık, sanki bir noktada onun odasında oturup dünyasına dışarıdan bakıyormuşum gibi hissettirdi.

• Tiyatro sahnesinde deneyimin oldu mu? İlk sahne deneyimini dinlemek isteriz. Sahne öncesinde ve sonrasında neler hissetmiştin?

İlk sahneye çıkmadan önce içimde büyük bir heyecan ve kaygı vardı. Acaba her şey yolunda gidecek mi? Repliklerimi unutur muyum? gibi sorular aklımdan geçiyordu. Ama sahneye adım attığımda tüm kaygılarım kayboldu ve tamamen anın içinde yaşadım. Oyun dünyasına girdikçe karakterimle bir bütün oldum.

Oyun bitiminde seyircilerin alkışlarını hissetmek ve enerjilerini almak inanılmaz bir duyguydu. O an, neden bu mesleği seçtiğimi bir kez daha anladım.

• 
Sektördeki ilham kaynakların kimler? Hangi isimlerle karşılıklı rol almak istersin?

İlham aldığım birçok isim var ama şu an en yakınımda olan birinden bahsetmek isterim: Ebru Özkan. Hem kişiliği hem de oyunculuğuyla bana çok ilham veriyor.

Tek bir isim söylemek zor çünkü mümkün olduğunca farklı oyuncularla karşılıklı oynamak isterim. Farklı oyunculuk tarzlarını görmek, onlardan beslenmek ve her projede yeni bir şeyler keşfetmek benim için çok değerli.

• Can Borcu’nda izliyoruz seni. Yolun “Can Borcu” ve Defne ile nasıl kesişti? Karakterini ilk kez okuduğunda neler hissettin? Defne’yi bize anlatabilir misin? Berna ve Defne’nin benzer ve farklı yanları neler? ☺️

Defne, dışa dönük, deli dolu ve sınırları zorlamayı seven bir genç kız. Popüler olmayı ve dikkat çekmeyi seviyor. Ailesi içinde belki de en aykırı çocuk o. Kalıplara uymaktan hoşlanmıyor, her şeyi kendi bildiği gibi yapmak istiyor. Bu yüzden onu canlandırmak benim için inanılmaz heyecan verici.

Benimle benzer yanları var mı derseniz, enerjisini ve bağımsız ruhunu anlayabiliyorum ama sanırım onun kadar hızlı ve fevri değilim. Defne bazen düşünmeden hareket edebiliyor, ben ise daha temkinli ve gözlemciyim. Ama onun cesareti ve kendine olan güveni bana çok ilham veriyor.

Onu oynarken, hiç denemediğim bir yönümü keşfediyormuşum gibi hissediyorum ve bu benim için muhteşem bir deneyim.

• 
Can Borcu demişken, setin enlerini sormasak olmaz. Enlerini öğrenebilir miyiz?

Sette beni çok fazla güldüren insan var ama en çok Cüneyt Mete ve Bülent İnal’a gülüyorum. Tabi ki en anaç kişi Ebru Özkan. Çağla Boz’un enerjisine ve neşesine bayılıyorum. En uykucuya da İlber Kaboğlu diyebilirim. 😊

• Sanatın ve sanatçının toplumsal meselelere etkisi hakkında ne düşünüyorsun?  

Sanatın en büyük gücü, insanlara farklı bakış açıları kazandırarak hem sorgulama hem de empati yetisini geliştirmesidir. Toplumsal meseleleri ele almak, çoğu zaman göz ardı edilen ya da fark edilmeyen gerçekleri görünür hale getirmek, sanatın en önemli işlevlerinden biridir.

Örneğin, bir tiyatro sahnesinde bir karakterin acısını izlerken, daha önce hiç düşünmediğiniz bir yaşam mücadelesine tanıklık edebilir ve bu sayede bakış bakışınızı değiştirebilirsiniz.

Sanat, insanın ruhuna dokunarak onu düşündürür, hissettirir ve bazen yalnızca tek bir sahne bile birinin hayatı algılayış biçimini tamamen dönüştürebilir. 

Uğurlu bir ekibiz, burada birçok dilek gerçekleşti. Kariyerinde ya da hayatında çok istediğin bir hayalin var mı?

Oyunculuğun yanı sıra dans ve müzik benim için çok özel. Önümüzdeki yıllarda bu alanlarda da kendimi geliştirmek, bir projede bunları bir araya getirmek istiyorum.

Sanatın sınırı yok ve ben de kendi sınırlarımı genişletmek, kendimi farklı alanlarda en iyi şekilde ifade etmek istiyorum. Ayrıca, farklı kültürlerden sanatçılarla çalışıp, dünyaya farklı hikâyeler anlatmak büyük hayallerimden biri.

Bugünlerde neler izliyor neler dinliyorsun? Güzel Sanatlar çıkışlı birini bulmuşken sanatla ilgili bir kitap önerisi de almak isteriz. Bize önerilerde bulunabilir misin? ☺️ 

Can borcu 😊

Son günlerde Adsız Aşıklar dizisini izliyorum. Dinlediğim müziklerde, ruh halime göre çok sık değişiyor ama şu sıralar özellikle Nova Norda dinliyorum. Kitap önerisi olarak da Orhan Pamuk’tan Masumiyet Müzesi diyebilirim. 😊

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!