Agents of SHIELD 7. Sezon 4. Bölüm : Tarih

Marvel’ın en iyi işi olarak nitelendirdiğim Agents of Shield’ın final sezonu olan 7. sezonu kısa süre önce yayına başladı. Hepsini bi çırpıda izleyip bitirmiş olduğum önceki sezonlara kıyasla henüz alışmakta biraz zorlansam da, gerçekten çok özlemişim. 

Ekibin tarihte gezdiği, yıllardan yıllara savrulup yolculuklar yaptığı bu sezonda, en çok üzüldüm şey Fitz’in olmayışı. Yokluğu hissediliyor, bir yanımız eksik devam ediyoruz resmen. Bunları bırakıp neler olduğuna yoğunlaşacak olursak, bölümün siyah beyaz oluşunu biraz garipsedim. Alışmış olduğumuz sayısız renkten bir anda mahrum kalmak, daha önce bu tarzda film vs izlememiş biri için biraz odak problemi yaratabiliyor.

 

 

 

 

 

 

 

Geçmiş yıllardaki önemli olaylara şahit olmaları, insanların o dönemdeki bakış açıları, düşünce yapılarını görmeleri ve tabii ki Shield’ın geçmişine tanıklık etmeleri çok güzeldi. Önceki bölümlerde de olduğu gibi harika kostümler ve saçlarla karşılaştıkları engeller ve vermek zorunda oldukları zor kararlar.. Hydra’nın kuruluşunu önleyebilme ihtimali ve bir kahramanın hayatını kurtarmak gibi.

Bi an gerçekten bırakıp, yaşanmasına müsade edeceklerini düşündüm ama sonra o yalnızca silahın gözüktüğü sahnede, önünü kesip doğrultanın Coulson olduğunu herkes anlamıştır. Coulson demişken, hala tam kabullenemedim. İzlediğimiz kişi Coulson’mış gibi gelmiyor. Zaten öyle de olması gerek, dizi her zamanki gibi o hissi başarıyla veriyor bize ama, sanırım artık yönetici olmayışının geri planda kalmasının da etkisi büyük bunda. Sıradan bir üye gibi takılması değiştiğinde, daha ağır etkisi olmaya başladıkça içim eskisi gibi ısınır diye tahmin ediyorum. Biricik directorımızın süper özellikli yeni uzantısı..

 

 

 

 

 

 

 

 

Dizide zaman zaman şahit olduğumuz Shield kahramanlıkları, her zamanki gibi beni çok cezbediyor ve Avengers’tan daha çok gurur verici olduklarını düşünüyorum. Zaten bu kurum olmasaydı süperkahramanların çoğu işi yaştı, kim ne derse desin.

Enoch’a çok üzüldüm. Benim en sevdiğim karakterlerden biri kesinlikle. Ve bu “sevilmiyorum yalnızım” tarzındaki duygusal buhranlarını daha önce de yaşamıştı. İzlemesi çok keyifli. Kıyamam ya, ekibin bazı üyeleri acil yardıma ihityaç duyduğu için telefonda ona gereken özeni gösteremeyince Deke aradığında hemen ekibe bağlayıp kapatması 🙁 Onun chronicom sıfatlarından sıyrılıp bizimkilere verdiği desteği, sonrasındaki mantıklı kararlarıyla ettiği yardımları ve vefasını hiç unutmayacağım. Umarım dönüşü hızlı olur, çok beklemek istemiyorum. 

 

Sonraki bölüm yorumu