tds_thumb_td_300x0
Yüz Yıllık Mucize 1. Bölüm | Dünya Dönüyor

Uzun zaman olmuş yorum yazısı yazmayalı sanırım ki, nasıl başlayacağımı bilemedim. En iyisi dümdüz söyleyeyim. Yüz Yıllık Mucize’yi konuşacağız bugün. Kendisi haftalar sonra izlediğim ilk dizi bölümü olma şerefine erişti de, merakımdan. Adım adım anlatacağım her yönünü şimdi.

Öncelikle şunu söylemek istiyorum, falsoları olduğu için (karaktere kötü davranmak, kıymetini bilmemek, aldatmak, çok farklı kafa yapıları gibi gibi sebepler) devreden çıkan partner klişesi artık yetmedi mi? Tamam, her mevzuya özgün dokunuşlar yapmak zordur farkındayım ama bu mesele benim en takık olduklarımdan. Öyle sık rastlıyoruz ki. Veriyolar red flagleri gümbür gümbür, anlıyoruz ki esas kızın/oğlanın sevgilisi -hatta çoğunlukla evlilik arifesinde olduğu nişanlısı- hızlıca devreden çıkıp başrolümüze yer açacak. Burada da aynı terane, tribal enfeksiyonlu hanzo bir adamdı malum şahıs. Neyse.

Necip Memili’nin canlandırdığı karakteri sevmekle beraber, saniyede 782 kere paşam diyişi beni biraz irite etti. Kulak tırmalıyor, yalansa yalan demekte özgürsünüz. Gelelim oyunculuklara. Hiç uzatmayacağım, umduğumu zerre bulamadım. Ebru Şahin izlemeyi sevdiğim bir isim değil, ona rağmen en dozunda, gerçekçiye en yakın performans onunkiydi. Sevgili Birkan’daki sorun ne bilmiyorum ama hangi rolde olursa olsun ultra yapay geliyor bana. Burada da durum buydu ne yazık ki. Hele bazı anlar vardı, replikleri sıfır duyguyla kağıttan hızlıca okur gibiydi Allah affetsin. Garip.

Harika & Kemal sahnelerine dair çok sevdiğim bir şey oldu. Uzatınca cringe olan sahnelerin hiçbirini uzatmamışlar. Aşırı mutlu etti bu beni. Awkward anlar oluşmuyor, hemen başka bir cümleyle toparlanıyor ikili arasındaki çekim anları. Müthiş. 👌 Bu kararı alan, bize bayıcı/rahatsız edici bakışma/sessizlik anları izletmeyen yönetmene veya her kimse çok teşekkür ederim. Cringe eşiği düşük insanlar olarak duacınız olacağız. 🙏

Harika’nın kıpır kıpır olmasını sevdim gibi. Tanışma sahnesinde (el sıkışırlarken) Kemal’in hareketlere cumburlop düştüm.. Kızın adının anlamına yaraşır şekilde sıradanlığı bozdu diyebilirim. 🤓 Ama Ayşe’nin oradalarken “küçük hanım” diye hitap etmesini hiç sevmedim. 130 yaşındasın diye böyle hareketlere gerek yok canım tamam mı 🙂

Şimdi sıra bir diğer klişeye geldi. Nedir o, annem biz küçükken terk etmiş. Neyse yedik, bir şey demedik. Kemal’in müfettiş kimliğiyle sınıfta olduğu andaki Atatürk sahnesi etkileyiciydi ama onun haricindekiler çok kamu spotu gibiydi. Gereken özen verilmemiş gibi, hoş değil. Madem belli mesajlarınız var, bunları vurgulayacaksınız yapsanıza dört dörtlük. | Aynı şey “kadınlar neler çekiyo bu kıskançlık konusundan” sahnesi için de geçerli, çiğ ve olmamıştı mesela. |

Hemen bi eve atlayalım. Tatlı ve son derece şık babannenin de bulunduğu şu sürreal evden bahsediyorum. Harika, içeriğini “kadınlar matinesi” şeklinde masumane ifade etmiş olsa da ben daha doğrusunu anlatmaya çalışayım: Sürekli dırdır eden ahlakçı bi hala (giyiminden dolayı başta evin çalışanı sandım), dünyanın en yapay neşesini taşıyan genç bi kız ve kardeşleri, Süreyya’nın üzerinde baskı kurduğu (ona dair gözüme batan şeylerden biri, bu patroniçelik gerekli mi yoksa lüzumsuz bi kaynağı mı var yakında görürüz) ve üzgünüm ama hareketlerinden bi tık varoş kokusu yayılan bi yenge falan filan.. Böyle işte.

Dizide masalsı bi hava var, yok değil. Ama bütününe bakınca hoşuma gitti mi tartışılır. Sevemedim pek, çekmedi beni.

Harika’nın alık olmaması hoşuma gitse de bazı tavırlarını çok rahat buldum ve hoşlanmadım. Ne gerçek hayatta ne kurgu dünyalarda başkasına karşı (özellikle yeni tanışıp henüz siz-biz evresinde olunan) çok çekincesiz olan insanlardan pek hoşlanmıyorum. (Adamların bu tavırlara eriyerek bakması da zort) 157 kere teklifsiz/emrivaki bir şeyler yapıp sonra “sorun olmaz dimi, sakıncası yoksa” cart curt demesi de gözüme battı dolayısıyla. Nezaketin sınırlarını zorladın sürekli.

Nezaket demişken, Kemal’in karakteri son derece nazik, beyefendi şekilde yazılmış. Türkiye’de yaşamını sürdüren ve bu tonda tavırlara hasret kalmış herkes gibi ben de beğendim tabii ki. Kameranın Ebru’nun vücut ölçülerini almaya çalışıyor gibi davrandığı sahnede bile denize bakıp sadece “anın tadını çıkaran bi insan” görüp gülümsemesi çok güzeldi. Male gaze’den uzaktı yani, bunu verebilmişler o an.

Leyla konusu çok dramatikti ve Kemal’in hayatında baya önemli bence. Notlarıma bakıyorum MAHVOLDUM yazmışım sadece. 😅 Yeterince açıklayıcı bence, devam.

Kemal hikayeyi anlatırken Harika’nın bazı yorumlarına karşı aşırı triggerlanıp triplenmesini mantıksız buldum. Hey dostum, kız anlattığın şeyin senin kendi biyografin olduğunu bilmiyor biraz sakin ol. ✋ Onun da özür dilemesi çok saçmaydı, sanki naptı anasını satıyım. Neyse ben de gereksiz sinirlenmiyim şimdi sldkhdjjek. Saçma demişken, hemen ardından gelen “işim var (işi intihar) beni başınızdan atıyosunuz yok valla var yav, iyi tm yarım saat daha konuşalım sonra ölürüm” diyalogları ve kalış da baya kötüydü, senaristlere duyrulur.

Süreyya’nın aldatıldığını sanması, aşık olup peşinden gittiği hayatını birleştirdiği insandan böyle bir ihanet geldiğine inanması çok üzücüydü. Kemal keşke anlatsaydı. Madem çok aşıksın bi noktada itiraf et be adam. İlla kendince sebepleri vardır tabi ona da kızamıyorum da of işte. Şimdi aşkının yeğenine de aşık oldu napcak, ayıkla pirincin taşını.. (Flashbackteki sahneler Flash Tv’ydi bu arada.. Dansın güzelliği hariç.)

Birbirlerine bir şeyler hissettiklerinin mevzubahis oluşundan sonraki veda sahnesi biraz tadımı kaçırdı. AĞIZ AĞIZA, dünyanın en gergin, meydan okuyan ama niye ve nasıl olduğu çok belli olmayan anlardı. Eminim teoride daha güzel planlanmıştır da pratikte biraz yüz ekşitti yani. Herneyse.

Son olarak, hızlı hızlı iki üç madde daha sayıp bitireceğim. Necip Memili’nin karakterinin ağlaması 2 saati aşkın bölümdeki en iyi anlardan biriydi, oyunculuk ve his olarak. Kemal’in uçakta Harika’ya nişanlı olduğunu bildiği halde resmen yürümesi anlamsızdı. Benim etik anlayışım buna müsade etmiyor. Eyvallah bi çekim var aranızda, bizimki geleceği görmüş de olabilir ayrılacaklar vs. (fantastik sınırları henüz bilmiyoruz sonuçta) ama o an orada yok saçın ne güzel olmuş yok ben takayım falan no abi. Harika salağı da adamın omzunda uyumuş bravo yani. 👏👏👏👏 Sanki dün gece hiddetlenen o değildi de benim dedemdi.

Ek olarak, sonda çalan hariç dizideki müzikleri de sevmedim. Baştaki savaş yılları da son derece duygusuzdu. Öyle yani. Dizi, birçok yabancı yapımdan alışkın olduğumuz bir konuyu işliyor. Artık kustuğumuz saçmalıklardansa bunu tercih ettikleri için tebrik ediyorum. Benim için her hafta takip edebileceğim güzellikte değil. Fandoma kolay gelsin. İkinci bölüm fragmanı güzeldi ama, onu söyliyim. Özel ilgi alanım olduğu için belirtme gereği duydum. Fragman sanatı önemli bi husustur, ben de bu hususun gurmesiyim. 😜 İnşallah başarılı yapmaya devam ederler de izlenir bu dizi ve ikinci duam inşallah senaryosu sapıtmaz. Gündemdeki saçmalıklardansa bunun reyting almasını çok isterim. Yeterince çene çaldım, susuyorum artık. Görüşmek üzere. ❤

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!