tds_thumb_td_300x0
Teşkilat’ın 66. Bölümü Nasıldı? Yorumlar Karışık!
https://twitter.com/AkbaturBirce/status/1632449906391621634?s=20
TRT Dizilerinin Sorunları

Son yıllarda hazırladığı kaliteli dizi içerikleriyle çok büyük bir kitleye hitap etmeye başlayan Trt hakkında konuşacağız bugün. Elimi Bırakma, Halka, Gönül Dağı, Kasaba Doktoru gibi pek çok başarılı iş gördük son yıllarda. Teşkilat, Payitaht, Barbaroslar, Alparslan Büyük Selçuklu, Masumlar Apartmanı gibi diğer örnekler de aldıkları yüksek reytinglerle hepimizin malumu. Bu dizilerden bir kısmı iç ısıtan yönleri, sahip oldukları maddi güç kaynaklı başarılı prodüksiyonları ve kısmen özgünlükleriyle hoşumuza gitse de, çok uzun süredir gözüme batan bazı noktalar var. Öyleyse başlayalım, keyifli okumalar.

Dizi mi İzliyoruz Klip mi?

Kanalın en az bir dizisini izlediyseniz, fark etmişsinizdir. Her sahneye müzik döşenmesi problemi. Ailem takip ettiği için Gönül Dağı’na ne zaman rast gelsem bu sebeple başından kalktım. İstisnasız her sahneye müzik koyuluyor, fonsuz geçen o kadar az sahne var ki. Bir bölümün her sahnesi duygusal veya komik olmak zorunda DEĞİL. Nötr anlar da olabilir, bu gayet normal. Ama sanırım yetkili kişiler böyle düşünmüyor ki dizideki müzik kullanımı “uygunsuz” seviyede. Yalnızca gereken anlarda kullanılsa çok etkili olabilecek melodiler aşırı sık eklenerek hem etkisi azaltılıyor, hem de benim gibi kurguda tutarlılık, mantık ve denge arayan izleyiciler için moral bozucu ve caydırıcı olabiliyor. İmdat diye bağıracaktım en son. Bunun verdiği sinir stres yüzünden bir tam bölümü izleyebilmişiğim yok. Hatta ne bir bölümü, bir saat geçiremiyorum ne yazık ki. Ha gerçi başka kişisel sebeplerim de var bu durum için ama, asıl etken müzik olduğu için bu şekilde söyledim.

Propaganda Kokusu

Mümkün olduğunca kibar bir dille anlatmaya çalışacağım bunu. Dizilerde gerçekçi olmayan kamu spotu tadında bazı replikler yer alıyor. Spesifik örnekler vermem gerekirse, Kasaba Doktoru’nun taa ilk bölümlerinde helikopterle hasta taşınan bir sahne vardı. Orada doktor Hakan Sağlık Bakanlığı’nın bu hizmeti hakkında yalnızca yetkililerin ağzından duyulabilecek veya bir websitenin tanıtım kısmına yazılabilecek bir cümle kurmuştu. Ya da en azından ben öyle hissetmiştim. Hayır yani iyi olduğumuz bir konu olabilir, bunun dizi aracılığıyla belirtilmesiyle ilgili bir sorunum da yok ama biraz daha düzgün yazılsa sahneler, buram buram reklam ve direkt övgü şeklinde olmasa.. Belki daha iyi olurdu diyorum nacizane.

Bir diğer örnek de vatan millet konulu dizilerimizde sıkça yer alan milliyetçi ifadelerin ayarsızlığı. Biz Türk’üz, herkes bizden korkuyor, herkes hain ve düşman, hepsini yeniyoruz çünkü süperiz. Abarttığımı düşünmeyin, bunun arkaya müzikli (mutlaka) ve gurur dolu ses tonuyla söylenmiş versiyonlarını defalarca duydum. Ha tabi onlar süper demiyordu da başka olumlu sıfatlar kullanıyordu. Cesur, fedakar, güçlü, gibi. Sakın yanlış anlamayın, aşağı görüyor veya rahatsız oluyor değilim asla. Hazar Ergüçlü değilim ben sonuçta :). Ama daha realistik ve sinema-tiyatro kokmayan tarzlarda yapılmasını istiyorum.

Böyle dizilerde milli değerlerin vurgulanması, o duyguların tetiklenmesi lazım biliyorum. Türk’lüğü ayrıcalıklı görüp böyle yansıtılmasını isteyenler de olabilir hedef kitle içinde. Lakin lafla peynir gemisi yürümediğinden, icraate bakmak daha doğru olur. Savunma sanayisindeki ülkesel gücümüzün eğreti duran repliklerle değil de senaryoya yedirilerek gösterilmesi tercihimizdir mesela. Yoksa gidip Teknofest’e katılabilir ya da Selçuk Bayraktar’ı Twitter üzerinden takip edebiliriz hepimiz. Demek istediğim, çocuk gazlama tonundan çıkılıp daha ayakları yere basan bir kurguyla bize gelmeleri. Tabii bunun için teknik detayları tamamen iyileştirmeleri gerekiyor ki o konu için de sizi bir sonraki maddeye alalım.

Kulaklıktan Gelen Telsiz Sesi mi, Yok Artık!

Ne zaman Teşkilat’a bir bakmak istesem beni kahreden o detay.. 2022 yılındayız, dizide de tarih güncel. Sözde aşırı iyi teknolojilere sahip, bir de bu işlerden çok iyi anlayan bir elemanı olan bir ekibi izliyoruz tamam mı? Sahada çalışanlar uzağa bir yere gidiyor, kalanlar ve müdür de gizli ofiste. İletişimdeler internet vb. şeyleri kullanarak. Şimdi asabiyetim için kusura bakmayın; ULAN, her cümleden sonra sanki dağda operasyon yapan askermiş gibi telsiz sesi vermeniz niye? Çukur’daki Vartolu’nun haykırma şekliyle: NİYE ULAN NİYE!

Discord’dan bile konuşsanız olurdu, o derece. Dalga geçiyorum şu an tabii. Kullandıkları sistem her ne ise, emin olun telsiz sesi verecek bir şey değil. Herkesin efendi gibi kulaklığı var, gayet net de duyuluyor. O ses, çekmedi cızırdadı bağlantı koptu tarzında bir şey değil zaten. Alenen her cümleden sonra telsiz sesi. Bi “anlaşıldı tamam” kapanışı eksik. Müdür bilgisayardan çıkan ve gayet temiz duyulan, rapor veren personel sesine cevap veriyor, biz de editlenmiş halinde telsiz duyuyoruz uzun lafın kısası. Aklımızda dalge geçiyorlar resmen. Ya da bu detayları asgari düzeyde önemsemeyecek kadar dandik iş yapıyorlar bilemiyorum. Gerçekten çıldırıyorum ya. Hiç böyle planlamamıştım bu kısmı ama kısmet böyleymiş. N’apalım artık. Sonuç olarak dert ettiğim şey; dizinin fragmanları çok havalı, fikirler de teoride güzel ama pratiğe gelince tık tık tuşlara basan ve ekranını asla göremediğimiz bir bilişim uzmanı, birinci bölümden beri seyircinin dahi fark ettiği aşırı cringefest basit mantık hataları ama bunlara rağmen çok etkilenip alkışlamamızı bekleyen bir reji falan var. Ya da ne deniyorsa artık. Yapım şirketi? Yönetmen? Bilmiyorum. Kimin elindeyse güç, yazık. Pek sanmasam da umarım düzelir diyeceğim her zamanki gibi.

O Adam Gerçekte O Kadar Uzun Yaşamadı

Son olmasa da son olarak, tutan işlerin bin beş yüz bölüm uzatılması. Özellikle tarihi işlerde. Tavşanın suyunun suyuna dönüyor iş şakasız. Ya tamam izlendi, tamam para kazanıyorsunuz anladık da bir diziyi gereğinden fazla sezonlarcaaa ya da devam dizileriyle uzatmak ne kadar mantıklı? Zaten ayar oluyorum bağıran ya da savaşan insanları h̲e̲r̲ ̲y̲e̲r̲d̲e̲ görmeye, bir de bitmiyorlar artık.

Neyse, yavaştan bitirelim. Bu bahsettiğim maddeler Trt’nin birçok yapımı için geçerli. Planladığım şekilde dile dökemediğim için için bir türlü yazamıyordum ki korktuğum gibi de oldu. Kendimi rahat ve tam içime sinen şekilde ifade edemedim ama önemi yok. Anlatmak istediklerimi az çok anlamışsınızdır. Katılıp katılmadığınızı ve sizin de rahatsız olduğunuz başka durumlar varsa onları söylemenizi çok isteriz. Başka isyan veya eleştiri yazılarında görüşmek üzere.

Teşkilat Nasıl Bir Dizi? | 1. Bölüm Yorumu

Başrollerinde Mesut Akusta, Çağlar Ertuğrul ve Deniz Baysal’ın bulunduğu Trt 1’in yeni dizisi Teşkilat, bu akşam yayın hayatına başladı. Fragmanının geldiği günden beri konuşulan Milli İstihbarat temalı dizinin ana kadrosunda ayrıca Ezgi Şenler ve Nihat Altınkaya gibi sevilen isimler de bulunuyor.

Genel bir yorumla başlayacak olursak, dizinin ilk bir saati, diğer yarısı kadar iyi değildi. Yaratılmak istenen hava bana geçmedi, oyunculuklar, sahneler ve replikler yapay duruyordu. Ancak sonlara doğru, keyifli kısmın başlamasının da etkisiyle olsa gerek kendimi hikayeye daha yakın hissettim. Kılık değiştirme sahnesiyle Pınar ve taksi sahnesiyle Hulki karakterleri çok hoşuma gitti.

Dizide şimdilik sürpriz bir şey yok. Serdar’ın sevgilisi Ceren’in ajan çıkması da dahil olmak üzere yaşanacak her şey başından beri belliydi ama ekiptekilerin ailelerinin yaşadıkları gerçekten üzücü oldu. Uzay’ın karısının aldatıldığını sanması ardından yaşadığı kayıp, haberi gören herkesin yüreğine inmesi.. Biraz acele geçilmiş gibi olsa da uzatmamaları da iyi olmuş aslında.

Çağlar Ertuğrul’u böyle ciddi rollerden çok daha rahat, komedi tarzındaki işlere uygun görmekle beraber, dizide takım elbiseli olduğu anların artmasını yürekten dilediğimi söylemek isterim.😬 Çağlar demişken, hem onun hem Deniz’in hem de diğer isimlerin performansları ortalamaydı. İzlerken başta biraz sıkılmamın ve moda giremeyişimin sebeplerinden biri de buydu aslında. Çünkü kağıt üstünde gayet tamam, havalı olan sahneler canlandırılırken umduğum kadar iyi durmamış, çok başarılı değildi.

Teknik Kısım

Sebeplere geleyim. Bir iki istisna dışında çekimleri beğenmedim, yalan söyleyemeyeceğim. Takdire şayan bir şey yoktu bence, ayrıca ışıklar ve renklerden çok rahatsız oldum. Gerginlik ya da ciddiyet yaratması amacıyla yaptıklarını düşündüğüm o seçimler seyir zevkimi hayli düşürdü. Sürekli bir mavi-gri filtre, gözümüzün önünde perde var gibiydi. Atmosfere katkı yapmak bi yana dursun, kötü ekipmanla çekilmiş hissi veriyordu neredeyse. Bazı sahnelerde gereksiz aydınlatmalar vardı, örneğin Serdar’la Ceren’in mekanda yemek yediği sahnede tam çözemediğim bir beyazlık, açık renklilik ya da solukluk var. Bunun gibi örneklerden yakınıyorum..

Diziyi sevmedim demiyorum, aksine sonlara doğru gayet ısındım. Üstüne bir de fragmanı çok sevince devamını izlemeye de karar verdim zaten. Ama aynı türde çok daha iyi yapımlar izlediğimiz için mi yoksa beklentimiz yükseldiğinden midir bilmem, bazı anlar gerçekten dandikti. Teknik kısımlara neredeyse hiç uğraşılmamış. Görüntüler, o teknolojik sistemler, iletişim kurarkenki tavırlar vs. Bariz bir olmamışlık vardı kimse inkar etmesin.😕 Bazı anlarda saniyelik görüntülerle geçiştirilmiş mesela önemli şeyler, çünkü ortada şov yapabilecekleri bir malzeme yok.

Dizinin işlediği konuyu ve milli değerlere değinmesini, yerli başarılara yer vermesini takdir etmekle beraber, çok çok daha iyisi yapılabilirdi diyorum. Çünkü örneklerini gördük. İsteyince gayet sağlam projeler hazırlanabiliyor. Her neyse, aksiyon sahnelerini yetersiz buldum. Oyuncular dövüşmekten çok dans ediyor ya da oyun oynuyor gibiydi. Müzik aynı şekilde, insanı heyecanlandıracak, coşkulandıracak hiçbir şey yoktu, ya da henüz kullanılmamış olabilir? Bu iyi ihtimal.

Nazi Almanya’sıyla başlayan açılış hikayesi güzeldi, ekibin oluşma evresini de sevdim, klişe de olsa hoş oluyor zaten senaryonun bu kısımları. Dizinin tamamına bi bakınca, yabancıların seneler önce yaptıkları şeylerin, milli değerlerle baharatlanmış hali diyebiliriz. Yine de, çöp konular işleyip ve aşk diye kusturmayan, kadın karakterlerin aşağılanmadığı bir iş yaptıkları için teşekkür ediyor ve emeklere sağlık diyorum.

Beklentiyi arşa çıkarmadıkça izlenebilecek bir iş olduğunu düşünüyorum ki bölüm biter bitmez gelen yeni bölüm tanıtımı da heyecanın yükseleceğinin habercisi gibi duruyor. Serdar’ın yaşadığı şok sonrası ekibe katılması, yalan makinesine sokulması, soruşturma geçirmesi.. Bunlar ilgi çekici şeyler kesinlikle.

Tepkiler Nasıl?

Benim düşüncelerimin aksine, sosyal medyada yorumlara baktığınızda, neredeyse herkesin diziye bayıldığını görebilirsiniz. Dizi şimdiden gönülleri çelip izleyici kitlesini oluşturmaya başlamış gibi görünüyor. Benim görüşlerimin bir kısmını da fazla detaycı olmama ve mükemmeliyetçi bakış açıma yorabilirsiniz sanıyorum. 🙂 Yine de dillendirmek istedim çünkü karşıma çıkan herkes “harikaydı, çok güzel, muhteşem!” demek dışında pek bir şey yapmıyor. Daha objektif bir gözle, güzel ama şu şu açıdan eksik demenin, umduğumuz güzellikleri belirtebilmenin yararlı olduğunu düşünüyorum.

Uzun lafın kısası, ailecek izlenebilecek, aşkın dozu aşırıya kaçmazsa, vatansever diyebileceğimiz bir grup insanın -iş arkadaşlarının- aile olma hikayesini, bir yandan da iç ve dış düşmanlara karşı verilen savaşı anlatacak güzel bir dizi Teşkilat. Siz beğendiniz mi?

error: Korunan İçerik!