tds_thumb_td_300x0
Halka 8. Bölüm | Sır Kardeşliği

“Halka, sırları ve saklananları bilir!”

Bölüme İrem’in başında şok halinde duran Cihangir’e “Tamam, kötü bir şey oldu. Çok kötü bir şey oldu. Sakin kalıyoruz.” diyerek, kendi şaşkınlığına rağmen onu kontrolde tutmaya, kendine getirmeye çalışan Kaan’la başladık. İkilinin arasında ilişki ve biriktirmeye başladıkları şeyler açısından hoşuma giden bir sahneydi. Zaten benim bu duruma zaafım olduğunu biliyorsunuzdur.🌝

Cengizhan mekana giriş yaptı ve Çağatay hayatının şokunu yaşadı. Yokluğundan emin olduğu babası “burdayım, sizlerle konuşuyorum” diyerek işlerin seyrini değiştirdi. S.öylediklerinin, tam da benim geçen bölüm yorumunda tahmin ettiğim gibi Hümeyra’nın planı olması çok iyiydi. Biz ne zaman bir şeyler hakkında tereddüte düşsek, Halka daha da ilginç adımlar atıp soru işaretlerimize yenilerini ekliyor! Biz Cengizhan Hümeyra’yı alt edecek, Çağatay oyunlara kanmıyor diyoruz, Halka yönetim devri bitti, Hümeyra köşeye sıkıştı sanıyoruz, Cengizhan’ın kulaklığından harfi harfine komut veriyor.. Ah geçmiş ah.. Daha neler var bu insanların arasında? Geçmişi bu kadar kilit ve güçlü hale getiren ne? İnanın çok sabırsızlanıyorum öğrenmek için.

Hümeyra’dan kişisel olarak pek hoşlanmamama rağmen, Cihangir’le olan sahneleri ve Halka’daki yeri genel olarak seviliyor. Özellikle replikler, dizinin genelinde olduğu gibi çok çok özenli yazılıyor. Cenaze sahnesinde Cabbar’ın yeğeni olan kız ve mezara Benjamin bırakması da güzel bir işaret oldu, biz çok sonradan anlamış olsak da.. 

İskender’in tavrını beğendim. Cihangir’i düşmanının veya hiç sevmediği birinin oğlu olarak görmek yerine, ona normal insan gözüyle bakarak yaklaşıyor. Herhangi bir art niyeti veya nefreti yok hatta onunla konuşurken her zaman samimi olduğunu da düşünüyorum. Çağatay’dan aldığı emirle cinayete karşı yardımcı oluyor gibi gözükmesi hariç tabi. Özellikle şu saatten sonra, araları Müjde’nin de katkılarıyla daha iyi olacaktır bence. Tabi bu Halka düzenine ne kadar uyar bilmem ama İskender Akay’ı sevdiğim için onun “itici kötü” karakterlerden olmayışı beni sevindirir.

İlhan kadar insanda hakaret etme isteği uyandıran çok az karakter gördüm. Adam paso boş yapıyor, mantıklı davranmıyor ve söylediği yalanların haddi hesabı yok. Bunların başına açtığı işlerden kurtulmak için de, sürekli birilerini öldürüyor.. Deli midir nedir. Utanmadan oğluna “İrem gelinimizdi bizim, artık aile meselesi, yapanları bulup halledicem” ayağı yaptı bir de ama neyse ki Cihangir de bizim gibi, pek sallamıyor.

Cihangir ve Müjde’nin ilişkisi gittikçe daha anlamlı bir hal almaya başladı. Hele de bu bölüm Müjde’nin ona söylediklerinden, bir de aynı bardaktan su içtiklerinden sonra.. Hem Müjde’nin babasının tüm reddetmelerine inat işlerin içinden çıkmayıp ipleri eline alma durumu da var. Hatırlayın, Cihangir’in Cabbar’ı görüp üstüne atlamaya çalıştığı sahnede kimin etrafında toplandılar? Cihangir diye bağırıp başka hiçbir şey söylemeden gidip oturan ve diğerlerinin O’na eşlik etmesini bekleyen kimdi.. Babasını bile gölgede bırakacak Müjde bu çok bariz. Cihangir’le kulvarları eşit sayılır yani. Artık sık sık aynı ortamlarda olacakları bariz.

İrem’in babasının her hali garipti. Cenazedeki halleri, Cihangir’le konuşmaları, sorgusu.. Şüphelenmemiz için her şey yapıldı ve başarıldı da tabii ki. Hepimiz katili o sandık, değilmiş ama hala Halka’nın adamı olarak hala bi işler karıştırdığı belli. Muhtemelen Cihangir’in hastalığı temelli ve İlhan’la bağlantılı ancak başka neler var şimdilik bilemiyorum.

Şu sahnede söylenen her şey kafamı geçmişe dair daha da allak bullak etmeden başka hiçbir şey yapmadı cidden. Hem bu duruma biraz kızıyor hem de bundan mazoşistçe bir keyif alıyorum sanırım : ) Halka’nın her hafta hemen hemen her konuda, her karakteri dahil ederek, artı bir de üstüne ekleyerek beyinlerimizi yakması, her şeyi katıp karıştırması mahvediyor beni. Bir an önce çözülmeye başlansa diye içim içimi yiyor. Çünkü olayar çözülüyor gibi gözükse de daha da karmaşık bir hal alıyor aslında. Her an, yeni bir sır, yeni bir gizem doğuruyor.

Geldik BahKan’a! Ya benim gerçekten fikrim hiç değişmiyor bu konuda. Bu ikisi o kadar tatlı ki, sahneler de çok sevimli oluyor dolayısıyla. Kaan’ın haylazlıkları, muzur bakışları, konuşurken paslaşmaları, aralarındaki dil.. Kaan cinayet hakkında aradığında, Bahar’ın ilk baş “yine şakalaşıyor muyuz” diyişine düştüm mesela. Üslubuma biraz şaşırmış olabilirsiniz ama gerçek bu, inanın tutamıyorum kendimi :’) Birbirlerine bakışları bile ayrı bi güzel. Bahar’ın yeri geldiğinde ciddileşmesi, özgüveni, Kaan’ın komiserim diye hitap ettiği anlar.. Anlayacağınız hepsi ayrı güzel.

Yüzsüz kadın.. Ama pek de şaşırmıyorum. Kocasının cinayeti öğrendiğinde bağrına bastığı birinden ne bekliyoruz ki? Sadece Cihangir’e yazık. Böyle bir annesi olduğu için. Bu kadar ileri gidebilen, tıpkı eşi gibi hatalarını can alarak örtmekten başka çare bilmeyen. Koskoca bir yazıklar olsun yani, zaten sevmezdim, artık nefretim oldu. Seveni de yoktur zaten tahminimce.

Kaan’ın Cihangir’e olan sevgisine, korumacı tavrına, ikisinin kusursuz uyumlu partnerliğine eriyip bitmeyen var mı cidden? Partnerlikten kastım gerçek hayat değil bu arada, tamamen dizideki diyalogları ve özellikle aksiyon sahnelerini kast ediyorum. Kaan’ın şimdiden zaaf oluşturmuş olması biraz dezavantaj yaratsa da, gerçekten birlikte olmaları çok güzel. Hem fazla da endişelenmeye gerek yok gibi, ne demişti Çağatay;

“Ya evet, yapıyorlar bunu, kurtarıyorlar birbirlerini genelde” 

Bahar Berkes.. Seviyorum izlemeyi, özellikle Cemal ve Kaan ile olan sahnelerini tabii ki. Bu rol Hazal Subaşı’nın duru oyunculuğuna yakıştı bence. Daha gürültülü, abartılı olsa bu kadar hoş karşılamazdık belki de. Sık sık zor durumda kalan ve onların içinden bi şekilde çıkmaya çalışan bir karakter bence Bahar. Kime güveneceğini şaşıran, aklı karışmış.. Ama neyse ki bu yolda yalnız değil. Hepimiz biliyoruz başta Kaan olmak üzere birilerinin onun arkasında duracağını, kollayacağını. Ek olarak, sahneleri de geçen bölüme nazaran daha hoşnut edici miktardaydı bence.

Müjde Akay’a gün geçtikçe daha çok ısınıyorum. Özellikle o başlardaki anlamsız, şımarık bulduğum sahnelerden vazgeçildiği için. Müjde şu anda çok daha ciddi, derin, aksiyonun içinde güçlü bir karakter. Keşke ilk başta daha hafif bir farklılık yaratılsaydı da bu geçiş böyle sancılı olmasaydı bizler açısından. Yine de neticeye bakıyorum ve diyorum ki, gerçekten tebrikler. Yine replik mevzusu, yine özen mevzusu. Müjde’nin “tamam görüşme ayarlarım ama ben de yanında olacağım” cümlesi ve sonrasındakileri de vurgulamak istiyorum. Halka’nın bu hassas ilerleyişine yine hayran kaldım çünkü. Açık, net, abartısız ve gerektiği gibi. Olması gerekenden daha cıvık değil. 

Sonunda final sahnesine gelebildik. Yine beklemediğimiz bir adım, yine şaşkın yüzler. Halka’nın Kaan’a açık çağrısı, veya en azından öyle görülmesi. Ne demek oluyo bu şimdi? Anahtarlar emanetçilere geri dağıtıldıktan sonra bu olayın yaşanması Kaan’ın Halka’ya ajan olarak girmesi mi demek? Polis bunu bilecek mi? Hümeyra’nın durumu ve alakası ne? Kimse hiçbir şeyden korkmuyor mu? Neler oluyor gerçekten öğrenmek istiyorum.. Haftaya salı 9. bölümünde hepsine cevap bulacağız, umarım yani.

Son olarak, Halka, bizim insanları anlamamıza sevmemize müsaade etmiyor resmen. Hem her şey göründüğü gibi, hem de tam aksi gibi. Hem her şey aleni, hem de son derece gizli. Her an her şey olabilir. Hayretler içerisindeyim.

        Bakalım anahtar, bize hangi kapıları açacak?

Halka 4.Bölüm | BÜYÜK SIR!

 

Dışarıdan bakınca biraz sakin, durgun gözüküyor Halka bölümleri ama aslında gayet heyecan verici. Sükunetle bombalar patlatıyorlar sürekli! Bu ne demek? Şu demek, yaklaşık iki saat boyunca bize ağzımızı açık bırkacak hiçbir şey verilmedi, olaylar usulca ilerliyordu. Sonra biz hep birlikte Müjde’yi beklerken bam! İskender vuruldu. Yetmedi, Hümeyra’nın Halka’ya dahil olduğunu, hatta muhtemelen üst/yöneten konumlardan birinde olduğunu öğrendik. Bölümden sonra gelen fragmandan hiç bahsetmiyorum bile. Kaan Cihangir ittifakı ve Müjde etkisi ortalığı sağlam sallayacak net!

Sizi bilmem ama ben İskender ölmedi’cilerdenim. Bu kadar çabuk saf dışı kalacak bir karakter değildi bence kesinlikle. Ama tabi belli de olmaz. Halka bu! Bu hikayede her an her şey olabilir, değişebilir. 

Hadi bölüme dair hızlı bir tur yapalım.

Müjde’nin babasının tüm itirazlarına rağmen geri durmayışı, vurdulu kırdılı mevzulara dahil olma azmi ilk dikkat çeken şeylerden biriydi. Hiçbir olaydan geri kalmıyor Müjde, hepsi onun kadrajında. Bir diğer noktaysa, bizim çocukları denizde kim kurtardı? Terzi nereye, neden gitti.. Bunlar şimdilik soru işareti. Hoş birçoğu Hümeyra’nın birilerine talimatı gibi geliyor ya, neyse. Göreceğiz.

Cihangir babasının gizli kapaklı işlerinden yorulup hesap sordu bu bölüm. Taşan sabrıyla birlikte diretti “anlat bileyim” diye. Özellikle terziye görüşmek, konuşmak istedi ama tabii ki İlhan bey ısrarla uzak tutmaya çalışıyor. Kendi yediği haltların ortaya çıkma korkusundan olsa gerek.

Bahar ve Kaan’ın sahneleri çok çok güzeldi. Hem veda olmayan veda, hem de ev. İkisinin arasındaki enerjiyi, diyaloğu çok seviyorum. Kaan’ın onun yanında/onunla olmaktan mutlu olduğunu hissettirmesi, birlikte planlar yapmaları, şakalaşmaları.. Çok yerli yerinde bir çift olacaklar bence!

+Terzi kim? -Ticaretle ilgili biri değil. +Pazarlık yapıyor ama!

Müjde ve Cihangir’in konuşmasından bir kesit, gördüğünüz üzere. Müjde işin peşini bırakmamaya niyetli. Hem husumet sebebini öğrenmek için babaları konusunda sorular soruyor hem de kısa zaman sonra çok daha fazla yan yana ya da karşı karşıya kalacağı Cihangir’i tanımaya çalışıyor, yaklaşıyor. Ve tabii ki Terzi bey burada da işlerin tam içinde.. Hiç eksik olur mu? Lafı geçince Cihangir’in hali biraz değişince “babam da böyle tepkiler veriyor” demişti. Anlaşılan terzinin peşine de düşecek korkusuzca.

Dik duruyorsak sıramızı, zamanımızı beklediğimizden!

Çok haklısın Hümeyra anne. Çok güzel anlattın kendini bölüm sonunda çünkü. Sıran geldi.. Artık senin dönemin, kim bilir o çağ ne zaman başladı ama.

Seninle ilgili kafamızda bir sürü yeni soru işareti oluştu. Zaten eyvallah etmeyen gizemli tavrınla bi’nevi kapalı kutuydun şimdi yeni sırlar da girdi işin içine.

İrem beni çok sinir ediyor. Tamam başına gelenler kolay değil ama onun hareketlerinde de hiç mantık yok. Yaptıklarının başına iş açması son derece yüksek bi ihtimaldi, yine de bunu tahmin edememesi normal. Ancak o evin anahtarını alıp gitmesi, sonradan el izini temizlediğini zannetmesi.. Ayrıca sabıkası yoksa emniyet ona hemen ulaşamaz bile, neyin anlamsız çabasıydı bu? Boş yere tekrar gidip gerildi o eve. Üstelik bayılttığı adamı öldü zannediyor. Yetmezmiş gibi evi temizleyenler şimdi peşime de düşer telaşı, korkusu var aklında. Ah İrem ah! Senin neyine? Ne diye kurcalarsın babanın mahrem hasta dosyalarını ki.. Cihangir anlatmak istese, zaten sana anlatırdı. 

Altan müdür konusunda hayalkırıklığına uğramış vaziyetteyim. Keşke hain olmasaydı ama bi yandan sevindim de Halka hikayesinin ters köşeleri sevmesine. Sonuçta birçoğumuz inanmıştık Cemal’in suçlu olduğuna. Ama o, örgütün peşinde koşan kişi asıl. Haklı, ısrarcı ve mesleğini yapan bir polis. Özür dileriz komiserim :’)

Son olarak eklemek istiyorum, dizinin çekimleri yine çok güzeldi. Görüntü kalitesinden, görselliğe dair birçok şeyden gayet memnunum. Kaan’ın Bahar’a Cihangir’i anlatıp “bi kötülüğünü görmedim, ona ne olacak?” diye savunması çok güzeldi. Akıbetini sorması, merak etmesi aralarında oluşmaya başlayan bağın göstergesi çünkü. Kaan’ın Adem’e verdiği tepkiler de yerinde bence. Çünkü cidden çok konuşuyor, boş konuşuyor ve laftan anlamıyor. 

Söyleyeceklerim bu kadar. Bu bölüm İskender’den Müjde’ye izin çıktı. Bakalım hayatta kalıp kızının o hallerini görebilecek mi yoksa Müjde babasına sunmak istediği maharetlerini onun acısının intikamıyla başkalarına mı sergilemek zorunda kalacak..

error: Korunan İçerik!