tds_thumb_td_300x0
Sevilen Dizilerin Senaristi: Eda Tezcan!

Anlattığı hikayelerle farklı olanı sevmenin mümkün olduğu, herkesin herkesi olduğu gibi sevdiği bir dünya kurdu Eda Tezcan… Diğer Yarım’da farklı gibi görünen iki insanın aslında kalben nasıl aynı olabildiğini, sevince farklılık denen şeyin nasıl ortadan kalkabildiğini, Kalp Atışı dizisi ile ‘Ali Asaf gibi sevmek’ kavramıyla her kadının aşık olabileceği bir karakteri hayatımıza soktu… Yazdığı her karakteri ayrı ayrı sevdik, benimsedik… Huzur Sokağı, Aşk Laftan Anlamaz, Kiraz Mevsimi, Aşk Yeniden, Yalaza, Yamak Ahmet gibi dizilerin de senaristi olan Eda Tezcan ile  hakkında merak ettiklerimizi konuştuk…

 

Gizem:”Tanımayanlar için kimdir Eda Tezcan?”

Bir evin bir kızı, yüzü İstanbul olmuş bir aşkın baş kahramanı, kırmızı rugan ayakkabı sahibi, hayal taciri.

Gizem: İzmir’den İstanbul’a geliş hikayeniz nedir?

Bu çok uzun ve zorlu bir hikaye. O yüzden tam geldiğim ana döneyim. Sene 2010 ve Trt için bir çocuk dizisi yazıyordum. Bu arada gönderdiğim başka bir projeden dolayı beni yapmayı düşündükleri Ertuğrul’a yani şimdilerin Diriliş’i oluyor, tretmancı olarak önerdiler. Ben de Kabul ettim. Böylece üç gün içinde İstanbul’a taşındım. O gün bugündür İstanbul’dayım.

Gizem: İzmir’de yaşadığınız yıllarda gönderilmemek üzere yazdığınız mektupları kitap haline getirmeye nasıl karar verdiniz?

Aslında onlar hiç bir zaman gönderilmeyecek mektuplardı. Beş yüze yakın mektup yazmıştım. Sonra 2012 yılında Yamak Ahmet’i yazarken mektuplardan pasajları Ahmet’in iç sesi olarak kullandım. Beklemediğim bir etki yarattı. Herkes videoları paylaşıyordu. Benden metin halini istiyorlardı. Açtığım bir bloğa onları ekliyordum. Sonra baktım olacak gibi değil. Seçtiğim elli mektubu bir kitapta topladım. Böylece Kız Kulesinden Galataya Mektuplar doğmuş oldu.

Gizem: Kitabınıza verdiğiniz isim gerçekten çok naif… ”Kız Kulesinden Galataya Mektuplar”… Bu isim nereden geldi peki aklınıza?

Tam da bir gün Kız Kulesi’nin balkonundan Galata’yı izlerken doğdu. O kadar yakındık işte. Yüz yüze ama ayrı, hiç bir zaman yan yana gelemeyecek kadar uzak… Bize benziyorlardı. Daha kitap yokken de bu yazılan mektuplar Kız Kulesi’nin Galata’ya yazdığı mektuplardı.

Gizem: ”Hikayelerinizin başkenti hep İstanbul… Eda Tezcan için nedir İstanbul?”

Hayallerimin vücut bulmuş hali, annem, sevgilim, arkadaşım, en büyük meydan okumam, en güzel masalım, İstanbul benim canım.

Gizem: ”Ben yazar olacağım dediğiniz bir ilk an var mı?”

2007 yılında Trt Radyolarının oyun yarışmasından ödül aldığım gün bunu iş edinmeye karar vermiştim ilk olarak. Daha önceleri amatörce yazıyordum. İlk kez vücut bulmuştu, yeteneğim onay görmüştü. Ben de inanmıştım. İşte ilk o zaman.

Gizem: Diğer Yarım nasıl doğdu?

Diğer Yarım bir Türkiye resmiydi. Uzun zamandır böyle bir hikaye vardı kafamda. Birbirinin aynısı olduğumuz halde sürekli çarpışan bir toplumuz. Farklılıkları hazmetmeyi henüz başaramadık. Sürekli çarpışıyoruz ama aslında bir kocaman, köklü bir milletiz. Bizi birbirimize bağlayan değerlerimiz var. Ne kadar çarpışsak da sonunda kucaklaşacağımıza inanıyordum. Çünkü biz kardeştik. İşte Esma ve Zeynep bunun temsiliydi. Hikayeyi yazıp kimseye vermeden Mehmet Yiğit Alp’e gittim. Yarım saat anlattım. “Tamam” dedi. Çok inandı bu hikayeye ve bana. Böylece Diğer Yarım doğdu.

Gizem: Diğer Yarım’da karakterlere kendinize dair izler bıraktığınız oldu mu?

Oldu tabi. Esma ve Zeynep bendim. Benim iki yanım. Diğer karakterlerde hayatımın içinden insanlardı. Hepsini çok severek yazdım.

Gizem:Esma nasıl biçimlendi kafanızda? Nasıl kaleme döküldü?

Zaten Esma vardı. Yani bendim. Biçimlenirken zorlanmadı yani. Olduğu gibi anlattım. Ben ne yapacaksam onu yaptı, ne giyeceksem onu giydi, benim sevdiğim şarkıları dinledi, benim gibi aşık oldu. Kendi kendini yazdı Esma.

Gizem: ”Diğer Yarım’ı yazdığınız sırada İmam Sabri için camiye girme yasağı getirildi Diyanet tarafından… Bu yasağı nasıl yorumluyorsunuz?

Tam bir saçmalıktı. İmam Sabri bu ülkede yazılmış en tatlı İmam karakteriydi. Gerçekti. Cami yasağı getirilecek hiç bir kusur işlememişti. Ama iyileri ve doğruyu kusan bir bünye gibi bir türlü yok olamayan tuhaf bir zihniyet var ülkemizde. İyi şeylere tahammülleri yok. İyi şeyler hakkında bir fikirleri de yok bence. İmam Sabri’yi izlediklerini bile sanmıyorum o yasağı getirirken. Haksızcaydı.

Gizem: ”Kalp Atışı dizisi nasıl çıktı ortaya?”

Kalp Atşı Kore Doctor’s uyarlaması zaten. Yayını sırasında izliyorduk. Makbule bunu yapmalıyız dedi. Olağan üstü bir kadın karakter vardı. Kalbe dokunan bir başarı hikayesi, özverili aşık, rüya gibi bir adam da vardı. Biz diziye aşık olmuştuk. Bir kaç kişiye önerdik. Dövüşen bir kızı izleyicinin kabul etmeyeceği kanısı vardı. Risk almak istemiyorlardı. Sonra sevgili Uğur Atukman’a anlattık. İzledi. “Bunu yapmalıyız” dedi. Suavi Bey’e anlattı ve hiç tereddütsüz “yapalım” dedi o da. İnanan insanların işiydi Kalp Atışı. Seyirci de inandı ve kalıpların dışındaki bu diziyi başarıya taşıdı.

Gizem:”Bir diziyi yazarken nelere dikkat edersiniz peki?”

Bunun bir sürü dinamiği var. Pek çok şeye dikkat ediyoruz. Ama özellikle etik ahlaki değerlerin dışında olmamasına dikkat ediyoruz.

Gizem:”Oyuncuları neye göre seçersiniz?”

Oyuncuları biz seçmiyoruz. Öneri yapabiliyoruz zaman zaman ama bu yapımcının son kararıdır.

Gizem: ”Hikayelerinizde hep mutlu son yazıyorsunuz? Bunun özel bir nedeni var mı?”

Gerçek hayat yeterince kötü ve acımasız. Bu bizim hayalimiz. En azından hayallerimde mutlu sonlar olmasını istiyorum. Çünkü mutlu sonlara inanmaya ihtiyacımız var. Neden seyirciyi de kendimi de üzeyim?

Gizem: ”Kalp Atışı bir Doctors uyarlamasıydı… Uyarlama dizi yazmanın zorlukları var mı?”

Var elbette. Süreler ve yapı bizdeki sürelere uymuyor. Dizi sürelerinde dünyada tekiz. Dolayısıyla hikayeyi uzatmak, mevcut sürelere çekmek adına deforme etmek zorundayız. Kendi yerelliğimiz içine taşıyoruz bir de. Ama Doctor’s da daha zor olan vakaları hikayeye adapte etmekti. Çünkü işin orjinalinde üç dört vaka vardı toplamda. Oysa biz bir bölümde en az iki vaka işliyorduk. Bu bakımdan da Kalp Atışı diğer uyarlama dizilerden çok daha zordu.

Gizem: ”Kalp Atışı dizisinin konusu, karakterleri, onların birbiriyle uyumu çok sevildi. Gökhan Alkan ve Öykü Karayel’in seçimine nasıl karar verildi?

O seçim hayli zor oldu. Bir çok oyuncu ile odition yapıldı. Kimyalarına bakıldı. Öykü ilk odition da Eylül bu dedirtmişti zaten. Sonra ona partner aranmaya başlandı. Aslında bize göre Ali Asaf’ı bulmak daha zordu. Kafamızda kim olabilir bir türlü canlanmıyordu. Gökhan’la yan yana geldikleri anda muazzam bir kimya çıktı. Deneme çekiminden bile taşıyordu. Herkes hem fikirdi. Buydu. Bence Gökhan inanılmaz bir performans gösterdi ve oyunculuğunu çok yukarılara taşıdı. Ali Asaf başkası olamazmış dedirtti, Ali Asaf gibi sevmeye de inandırdı bizi.

Gizem: Sosyal medyayı aktif olarak kullanıyorsunuz. Dizilerinizin fanlarıyla aranızda çok tatlı bir bağ var. Bu elektrik ve seyircinin diziyi bu denli sahiplenmesi hikayeyi nasıl etkiliyor?

Bu bağ ve iletişim dizinin gidişatını hiç bir zaman etkilemiyor. Ancak benim öznel hikayemi çok güzel etkiliyor. Dizi fanlarından dostlarım var. Evime gelen, evine gittiğim, kahve içtiğim, soframı açtığım insanlar. Kardeşim ameliyat olunca, başım dara düşünce, doğum günümde onlar var en önce. Paylaştığım bir fotoğraftan ya da twitten üzgün olduğumu bile anlayan insanlar bunlar. Karşılıksız, seni sadece yazdıkların, ortaya çıkardığın eser sayesinde koşulsuzca seven güzel insanlar.

Ekranların 7 Güzel Adamı!

İlker Kaleli

11 Mayıs 1984 doğumlu,boğa burcu insanı İlker Kaleli.  Yurtdışında eğitim alıp Türkiye’ye dönenlerden biri de o.

Kayıp Şehir’le Kayıp dizilerinde ve Silsile filminde yer aldıktan sonra en büyük çıkışını Poyraz Karayel’le yaptı. Üç sezon boyunca bizi ekranlara kitlemeyi başaran dizide duygusallığın,deliliğin,manyaklığın dibine biricik Ayşegül’ü ve Sinan’ıyla vurdu Poyraz. Eşsiz dert ortağı albayına söylediği sözler hala aklımızda Poyraz’ın.

Yüreğimizde buruk bir hüzün bırakan vedasından sonra çok bekledik İlker’i. Ondan başkasının oynayamayacağı bir proje ile döndü ve beklediğimize değdi gerçekten. Dip’in Sahir Kaan’ı uzunca bir süre bizi etkisi altında bırakacağa benziyor,hala izlemediyseniz daha fazla düşünmeyin.

Erkan Kolçak Köstendil

Çukur’un çok konuşulan karakteri Vartolu yani Salih Helvacı’yla son dönemlerin en gözde adamı oldu Erkan Kolçak. 1983,16 Ocak,Bursa. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi çıkışlı yetenekli oyuncu.

Sakarya Fırat’ta Er Mahmut Karakum’u, Muhteşem Yüzyıl’da da Şahin Giray’ı canlandıran oyuncu asıl çıkışını Ulan İstanbul’daki Karlos karakteriyle yaptı. Yaren’e hayat veren Şebnem Bozoklu’yla birlikte yaptığı düetlerin yankısı hala kulağımızda.

Erkan Bey’in bir diğer güzelliği ise çektiği kısa filmler ile çeşitli ulusal ve uluslararası yarışmalarda ödül alması! Cansu Tosun’la yakın zamanda nişanlanan yetenekli aktöre aman nazar değmesin diyoruz.

Burak Deniz

GQ Men of the Year seçilmesiyle ve Barış’a hayat verdiği Bizim Hikaye dizisiyle gündemde şu sıralar. 17 Şubat,1991,İzmit doğumlu ekranların güzel kirpikli oyuncusu.

Oyunculuk serüvenine Furkan Andıç’la rol aldığı Kolej Günlüğü dizisiyle başlamış ardından Sultan,Kaçak ve Medcezir dizileri bu serüveni devam ettirmiş. Büşra Develi’yle tanışmasına vesile olan Tatlı Küçük Yalancılar dizisinden sonra Gecenin Kraliçesi’nde rol aldı. Hande Erçel’le rol aldığı Aşk Laftan Anlamaz dizisiyle çıkışını yaptı ve ilk başrolü bu dizi oldu.

Dizi kariyerinin yanında Arada isimli film projesiyle de merak uyandırıyor yakışıklı oyuncu. Büşra Develi’yle oynadığı Arada filmi vizyonda!

Seçkin Özdemir

Pek çok dizide yer alarak her rolüyle seyirciye kendini sevdiren Seçkin Özdemir,iktisat eğitimi almış. 25 Ağustos,1981 doğumlu güzel gözlü aktör aslen Sinop doğumlu.

Oyunculuğun yanında dj’lik ve sunuculuk da yapmış. Oyunculuk eğitimini Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde alan Özdemir,kariyerine ilk adımı Yaban Gülü dizisiyle atmıştır. İlyas karakterine hayat verdiği Al Yazmalım dizisiyle kendini göstermiş,Bir Aşk Hikayesi’ndeki Korkut Ali karakteriyle de asıl çıkışını yapmıştır. Günahkar,Racon-Ailem İçin,Acı Aşk ve Kiralık Aşk dizileri kariyerinin ilerlemesinde yardımcı olmuştur.

Yaz sezonunda Nilay Deniz’le mükemmel bir uyum yakaladığı Ateşböceği dizisi yayın hayatına uzun süre devam edemeyince çok üzülmüştük. Ancaaak yakışıklı beyimiz bizi çok bekletmedi ve Tehlikeli Karım dizisiyle nokta atışı gerçekleştirdi.

Seçkin’in bir diğer yeteneği de sesiyle bizleri büyülemesi. Dinlemeniz için Ver Bana Düşlerimi parçası tavsiyemdir!

Mert Fırat

Sosyal yaşamın en büyük destekçisi,ekranların karizmatik oyuncusu Mert Fırat 10 Ocak 1981,Ankara doğumlu. Eğitimi boyunca Ankara Devlet Tiyatrosu’nda toplam 22 oyunda sahne almıştır. Seçmelerine katıldığı İstanbul Oyun Atölyesi’nde William Shakespeare’in “Hırçın Kız” oyununa seçilmiş ve İstanbul’a taşınmış.

Bizim Evin Halleri,Yersiz Yurtsuz,Binbir Gece ve Kapalı Çarşı gibi başarılı dizilerde yer aldı. Beren Saat’le İntikam dizisinde başrolü paylaştı ardından Songül Öden’le,kısa süren Serçe Sarayı dizisinde yer almıştır.Ölümsüz eser Gurur ve Önyargı’nın uyarlamasında başrol oynadı ama bu dizide uzun ömürlü olmadı. Yıllardır ekranlarda olan oyuncu Ufak Tefek Cinayetler dizisindeki Serhan Aksak rolüyle daha fazla ön plana çıktı.

Dizilerin yanında beyaz perdede de iddialı olan oyuncu seslendirdiği şarkılarla da kulaklarımızın pasını siliyor. Türkiye’nin ilk İyi Niyet Elçisi seçilen Fırat, internet üzerinden kurduğu sosyal yardımlaşma projesiyle ve kurucusu olduğu DasDas ve Moda Sahnesindeki oyunlarıyla da tam bir idol!

Boran Kuzum

1 Ekim 1992,Ankara doğumlu Vatanım Sensin’in teğmeni,Hilal’in Leon’u. Eğitimini İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Sahne Sanatları Bölümü-Tiyatro Anasanat Dalı’nda tamamlayan genç yetenek ilk dizi deneyimini Analar ve Anneler dizisiyle yaşamış.

Dizinin kısa sürede ekranlara veda etmesinden sonra Muhteşem Yüzyıl:Kösem kadrosunda yer alarak tanınmaya başladı. Şu anki popülaritesinin sebebi ise Milli Mücadele yıllarının anlatıldığı Vatanım Sensin dizisindeki yeteneği ve bir de HiLeon. Miray Daner’le yakaladıkları güzel uyum sosyal medyada pek tutuldu.

Hepimizin gözdesi Boran Kuzum ayrıca geçtiğimiz yaz başarılı oyuncu kadrosundan oluşan Cingöz Recai filminde de yer aldı. Başrol Boran olmasa da çoğumuzun sırf onu izlemeye gittiğini biliyoruz J Pürtelaş Tiyatrosu’nun sahnelediği Martı oyununda Treplev karakterini canlandıran Kuzum’u bir filmde başrol olarak göreceğimiz günü sabırsızlıkla bekliyoruz.

Baran Bölükbaşı

İzleyicinin henüz içindeki cevheri keşfetmeye zaman bulamadığı Baran,12 Nisan 1994,İskenderun doğumlu. Yapımcılar keşfetti ama seyirci henüz keşfedemedi. Böyle diyorum çünkü uzun soluklu bir projede izlemek henüz bizlere nasip olamadı.

Bilenler bilir Fikret Yurdakul olarak Adı Efsane’de kendini kanıtladı o ama geniş kitlelere duyuramadık Bölükbaşı’nın adını. Özgü Kaya ile partner olduğu dizide oyunculuğu ve sesiyle güzel anılar bıraktı bizlere,Fiko ve Sibel’den anılar…

Ardından Emre Kınay’ın başrol olduğu Sevdanın Bahçesi dizisinde oynayacağını duyduk,sevindik artık herkes tanıyacak diye ama o dizi de talihsizliğe uğradı.

Uzun zaman haberlerini bekledik ve sonunda Ortaks Yapım’ın Servet dizisiyle döndü ekranlara Baran.Korkmaz karakteriyle ekranlara dönen sevgili Baran’ımız daha ilk bölümden kendini belli etti. Anlaşılan bu sefer Baran Bölükbaşı herkesin dilinde olacak ve uzunca bir süre gözlerimizi bayran ettirmeye devam edecek!

İsmail Ege Şaşmaz’ın Ekran Macerası!

 

TRT1 iki hafta önce yeni dizisi Mehmetçik Kut’ül Amare’yle seyirciyi buluşturdu. Irak bölgesinde İngilizlere karşı kazanılmış zafer olan Kut’ül Amare olayını konu alan Mehmetçik Kut’ün Amare’nin oyuncularından biri de Darülfünun öğrencisi Hüsrevoğlu Mehmet rolü ile izlediğimiz İsmail Ege Şaşmaz. Bakalım o  nasıl televizyon dünyasına adım atmış,nerelerden geçmiş.

25 Kasım 1993 yılında Manisa’da dünyaya gelmiş İsmail Ege. İlk oyunculuk deneyimini Manisa Belediyesi Liseler Arası Tiyatro Yarışması’nda Sınıfta Acil Servis isimli oyunla yaşamıştır. Polinas Anadolu ve Endüstri Meslek Lisesi mezunudur. Konservatuar eğitimi aldıktan sonra ilk olarak Barış rolüyle çok sevilen gençlik dizisi Güneşi Beklerken’de oynamıştır. Burada Kerem Bürsin,Hande Doğandemir,Yağmur Tanrısevsin gibi genç yıldızların yanı sıra Emre Kınay gibi usta bir oyuncuyla da oynama şansı yakalamıştır. 

Diziden sonra ara dönemde bazı markaların reklam filmlerinde yer alan oyuncu daha sonra Serçe Sarayı isimli proje ile kamera karşısına geçti. Aktif oyunculuk yaşamına Günebakan dizisi ile devam eden bu dizide Rüzgar isimli bir karaktere hayat verdi.

Aşk Yalanı Sever isimli Fox dizisinde başrol oynadı fakat dizi reyting kurbanı oldu ve fazla uzun sürmedi.

 

Aşk Laftan Anlamaz dizisine sonradan dahil olan oyuncu birkaç bölüm konuk olduktan sonra Trt1’in Lise Devriyesi isimli polisiye dizide başrol oynamıştır.

 

Şimdi ise başta bahsettiğimiz gibi Mehmetçik Kut’ül Amare ile izleyiciyle buluşmuş,sevenlerini gururlandırmıştır. Dizide rüyalarına giren gizemli kız Zeynep (Özgü Kaya) ile şimdiden yakıştırılmaya başlandı.

Hepinizin bildiği gibi İsmail Ege’nin kardeşi Aytaç da kendisi gibi oyuncu. Ne dersiniz bir başka yazıda da Aytaç’ın genç yaşında yakaladığı başarıdan bahsedelim mi?

error: Korunan İçerik!