tds_thumb_td_300x0
Sen Anlat Karadeniz 42.Bölüm: “Melena”

Merhabalar!😌 Her hafta benimle beraber bölüm yolculuğu yapan siz sevgili okurlarıma selam olsun… Keyifsiz oturmuştum keyifsiz kalktım bölümden arkadaşlar. Bu durumu özellikle üç dört bölümdür yaşıyorum. Dizi insanı yorar mı? Dur siz söylemeden ben söyleyeyim; “yorar.” Çarşambanın tadı kaçtı, böyle diyorum ama yine izliyorum yine. Çünkü mevzu bahis “NefTah!” Tabi onların da yüzünü gören cennetlik. Haliyle sıkılıyorum, mutsuz ayrılıyorum ekrandan. Bize yola çıkıldığında Nefes’in hikayesi olsun NefTah’ın sevda destanını olsun öyle güzel düşler kurdurdular ki; öyle gerçeğe inandırdılar ki şimdi ara ara anca görmek ya da hiç görememek beni yıkıyor. Yine açık değil mi televizyon? Açık valla açık çarşamba günü, hatta baksanıza izleyip bir de yorum yapıyorum. Nedenini, nasılını, niyesini, kimden oluşunu bilmem; ama Karadeniz kayboldu gitti ya… Yine de eline emeğine sağlık tüm Sen Anlat Karadeniz ekibinin. Yazanından tut, oynayıp çekenine kadar…  Hadi artık bir kendine gel Karadeniz! Neyse çeneni az tut kız deyip kendime, sizi 42.bölümün detaylarına sürüklüyorum. Buyurun:

“Aynı yönden vurgun yediklerini zannedengiller”

Hiç böyle başlamak istemezdim ama ne yapalım NefTah Karadeniz’in hırçın mavisinde kayıp şu sıralar… NazMur çifti kalpleri fethedebilecek iken çoğu kesimin son bölümden sonra yıldızı üç bin üç otuz kez barışmayacak.😂 Nasıl barışsın ki? Bildiğin Nefes ve Tahir görüyorum ben; söylemler, hareketler falan filan… Iıııııy! Nereden çıktı bu sevda, daha doğrusu nasıl böyle bir hal aldı? Herkesin atarı gideri, zoru zorbası Nefesle Tahir’e miydi? En masum en naif sevda onlara ait değil miydi? Onlarda sevdaluk etmedi mi? Şimdi ne oldu da sen sevdanın dilinden anlayan bilen oldun Mustafa Kaleli? Derdin Tahirle miydi? Saniye kız Saniye!  “Dul karı” diye bas bas bağırıp evi dar ediyordun Nefes’e. Şimdi ne oldu da huzurlu bir uykuyu nasip ettin Nazar’a? Saniye niye o zehirli dilini Nefes içinde susturmadın? Bir gece o huzurlu uykuyu Nefes’e de çektirseydin. Ama yok nerde? Herkesin dilinde bir Nefesle Tahir, tutturulmuş gidiyor. Sevdalarıyla alay ettiğiniz, rezil ettiğiniz, yoksaydığınız NefTah şimdi Murat’ın ağzından düşmüyor. Başı sıkıştı mı hop Tahir Abisi oluyor. Nefes dul değil, Nefes bir kere evlendi ve allah katında da hukuk önünde de tek eşi ocağı Tahir… Sen bunu önce bir idrak et Muratcım! Abinde yengeni kaçırmadı ya da yengen amcana kaçmadı. Onların yolunu rabbim bir eyledi, keşiştirdi. Çıkmazdan doğdu bu sevda, bir kütüğün üstünde filizlendi, teheccüd vakitleri ile büyüdü. Şimdi kendi sevdanı bir tutma ha! Yıldım ya, NefTah’ın bildiğin kopyasısınız. Maziye gittim ah NefTah ah! Pek güzellerdi hâlâ ayrı iken bile güzeller… Aman işte anlayın NazMur seyirci çekmedi ve bence aksine seyirciyi soğuttu. Ya Nefes’in annesi, babası, kardeşi vb. kimsesi yoktu mesela. Söylesene bana Nazar; sen kimsesiz misin? Hayır dimi? Çünkü sana ne kadar kızsa da sen benim artık evladım değilsin dese de senin bir baban var. Canın yansa koşar gelir hemen. Ama ya Nefes’in? O kadını o cehenneme atan zaten babasıydı. Ve daha birçok şey sayarım buraya; sizden bir NefTah olmaz, zorlamayın NazMur…

“Aynı solukta bir cam fanusta yaşasak; yaktığın her ateş, yürüdüğün her yol bana çıksa…”

Ne görüyorum biliyor musunuz? Yiğit sürahiyi devirdiği günden beri Tahir’in oğlu… Tahir’de “yok aslanım annene vurmayacaktım” dediği andan beri Yiğit’in babası… Sadece bu hislerle yüzleşmek zaman aldı o kadar ve nihayetinde candan bağlı baba oğul onlar şimdi. O yüzden Tahir’in oğlunun bıraktığı izi yani bileti öpmesi, bir an yanından ayırmamasına şaşırmıyorum artık. Çünkü Tahir Kaleli, baba gibi baba! Başka ne yazayım ki YiğTahla ilgili? Bölümde yoktu maalesef… Osman Hoca’nın Tahirle bir sahnesi vardı, şükür ya hocam şükür… İyi geldi o sahne hem bize hem Tahir’e. Osman Hoca’nın dediklerinin üzerine diyeceğim; Nefes ve Tahir’in sevdası o kadar sağlam ki,o kadar gerçek ki, farklı yerlerde aynı solukta buluştular yine. Yine yürekleri usul usul aktı. Bilirsiniz sevdanın uzağı yakını olmaz; sevmen yeterli bir kere… Ta dünyanın bir ucunda da olsa varya o;  senin kesilen nefesini de, yanan yüreğini de, susan dilini de bilir yani hisseder. Düşlerde buluştu kısaca yine NefTah. Dileriz ki ayrılık son bulur bir an önce ve aynı çatı altında mutlu mesut NefTah görürüz.

Yorumumuzun sonuna yaklamış iken toparlayacak olursak; yine NefTah’ın olmadığı, Saniye’nin bas çığırışı, Vedat’ın pis oyunları, Tahir ormanda, Nefes Nimet Abla’da öyle böyle bir bölümdü işte. Anlayacağın enerjin yoktu Karadeniz! Sevgili İrem, çiçeğim  tekrardan çok geçmiş olsun. Toparlan inşallah, hareketli sahneler gelir o vakit! Yiğit’in Vedat’a taş atması, babasının Tahir olduğunu vurgulaması, bulaşık yıkayıp annesine çiçek alması falan bak enfesti. Ya yerim seni yüreği omuzlarından büyük çocuk! Devrem’in “kaçmak ayrı yorar, hayat ayrı yorar, hasret ayrı yorar ve işte gücünün tükendiği gün sevdan da yorgun düşer” konuşması güzeldi. Tahirle en sıcak sohbetlerinden biriydi, hep yapsınlar ne güzel. Kemençe düştü, mektup çıktı ortağa, ne var içinde aman görürüz haftaya, sonra gelsin bir Fikret Bey yorumu. Velhasıl aynı tasımla aynı hamamdan dönüyorum. Bölüm yorumuma dair hislerinizi, düşüncelerinizi bekliyorum. Bu haftalık benden bu kadar sevgili okurlar, sağlıcakla kalın…

Haftaya inşallah yeni bölüm yorumunda buluşmak üzere.❤

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!