tds_thumb_td_300x0
Sen Anlat Karadeniz 27.Bölüm: Can Babam

Heyyooo! Müsaitseniz ben geldim, gönül hanenize konuk olmaya. Uyuyamadım bölümden sonra. O yüzden aldım elime kalemi, dökülmesine izin verdim hissettiklerimin. Özünde Yiğit ve Tahir ikilisini barındıran bir bölüm izledik. Geçen haftaya bakınca ilaç gibi geldin be 27.bölüm! Sakinliğin, usul usul anlatışın, sahneler arasındaki naif geçişlerinle… Ben bugün özü konuşmak için varım, sadece Yiğit’le Tahir kısmına değineceğim. Çünkü çok etkilendim, beni içimde bir yerlerde saklanmış öyle anlara götürdü ki tarifsiz…  Bugüne damga vuran üç ana kelime vardı; baba, evlat ve can bağı.. Şimdi gelin bu kelimelerle Yiğit Tahir ikilisi eşliğinde bölüm yolculuğuna çıkalım:

“Denizden Gelen Kaplan, Ay Işığında Uluyan Kurt”

Baba; güveni evladına aşılayandır. Evladının her bir zerresine “ömrüm sürdükçe ben senin yanındayım” cümlesini işlemektir. Candan bağlı olmaktır. Evladına gerekirse canı pahasına siper olmaktır. Kollarını kocaman açıp, sarıp sarmalamaktır. Kanatlarının altına alıp, acımasız hayattan olabildiğince uzak tutmaktır. Usuldan ama en derinden sevmektir. Evladının yardım istediği sonsuz el, kulağına erişen en güçlü sestir. Dışarıdan kaya gibi sert durup, içinde bir karıncayı bile incitemeyecek merhameti taşımaktır. Gözü kara olmaktır, oradan oraya dağ, bayır, diken, ova, çamur demeden koşmaktır. Evladın sırtını yasladığı koca çınardır. Koruyup kollayan, gözünden dahi sakınan, anlamına anlam katandır. Bir bakışı ile hayat verip, bir bakışıyla dünyanı yerle bir edendir. Güçtür, cesarettir, sonsuz destektir. Başını soktuğun evin bacasını tüttürendir. Kısacası evin direği, eşinin gülen yüzü, evladının çocukluğudur.

“Baba; ailesini tek çatı altında toplayabilendir.”

Evlat; iki eşin birlikteliğine anlam katandır. O sıcacık dediğimiz yuvanın cıvıltısıdır. Babanın sol omzu, annenin kalbidir. Sevgidir, masumiyettir. Zalim dünyaya karışan en güzel renktir. Bir babanın işten eve koşma sebebi, bir annenin hangi yemeği yapsam sebebidir. Candan bir parçadır. Babanın gururlu bakışı, annenin merhem bakışıdır. Kısacası ailenin mihenk taşı, soluğu, canı ciğeridir.

“Evlat sabırdır, umuttur, en derin bağdır.”

İşte Karadeniz gibi asi, mert, deli dolu olan Tahir Kaleli her yönden tam bir baba iken; sekiz yıl boyunca annesiyle birlikte tutsak edildiği zindanda zalime boyun eğmeyen, annesine direnme umudu olan Yiğit’de her yönden tam bir evlat. İlk bölümden beri aralarındaki etkileşimi izlemek o kadar keyifliydi ki… Gün geçtikçe birbirine birer ikişer adım atan ikiliydi onlar. Tahir Yiğit’i sarıp sarmaladığı ilk andan beri evladı saydı ve göğsünü gere gere “oğlum” dedi. Yiğit’de durum biraz farklıydı. Onun için baba kavramı kötüydü. Annesini solduran, kendi çocukluğunu çalandı, kısaca hayatlarını koca bir zindana çevirendi. Ama Tahir’le tanıştıktan sonra usul usul farketti bu kavramı. Gerçek bir baba nasıl olur? İşte bu sorunun cevabını yaşadığı her bir anla buldu Yiğit. Annesini güldüren, kendine ilkleri yaşatan, herkesin yardımına koşan, zalim bile olsa kıyamayan, hiç tereddütsüz canını ortaya koyan Tahir’e bakınca keşfetti hakiki babalığı. Zaman su misali aktıkça, Yiğit’in o koca yüreği de Tahir’e aktı. “Benim velim olur musun?” cümlesi Yiğit’den Tahir’e ilk usuldan “baba!” deyişti aslında. Ve gelelim son duruma. Artık hayallerinde dahi babası tek bir kişiydi Yiğit’in; hiç şüphesiz Tahir Kaleli. Çocuk düşleyerek alışıyordu bu kelimenin varlığına. Ve bir tek Tahir Abisi’ne yakıştırıyordu içten içe. Yüreğinde çoktan koca bir yer etmişti bu deli adam, ama bir türlü dile dökemiyordu. Bugün yarın derken uygun anı kovalayan Yiğit, zalimin “oğlum gidiyoruz” deyişiyle yıkıldı sanki. O küçücük bedenine, herkese açık olan koca yüreğine kızdı adeta. “Neden bekledin bu kadar baba demek için? Ya ona doyamadan, sensizliğe alışamam, sen benim kahramanım, ilklerimin sahibi, annemin ve benim gülen yüzümün nedeni kısacası Tahir Abi benim babam sensin!” diyemeden koparılma fikri Yiğit’i çok güzel bir adıma itti. O an ellerinden kayan oğlu için, direnmek için, savaşmak için bir neden arayan Tahir’e en güzel umut ışığı oluverdi. Dört harften oluşan o can bağıyla taçlanmış kelimeyi haykırdı; BABA!🕊

“Baba! Bırakma beni! Benim babam sensin.”

Ne sahneydi ama, yüreklerinize sağlık. Yine döktürdünüz her biriniz. Gelecek bölümlerde merakla bekliyorum bu baba oğlu. Bu haftalık ben kaçar, misafirperverliğiniz için çok teşekkür ederim sevgili okuyucular.💙 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!