Sanem Babi: ”Oyunculuk, bazen kendinden uzaklaşmanın bazen de kendinle kalmanın bir yolu”
Seni daha yakından tanımayı çok isteriz. Bize dışarıdan herkesin göremediği Sanem’i biraz anlatır mısınız? Mesela, seni çok iyi tanıyan birine sorsak Sanem Babi’yi bize nasıl anlatırdı?
İlk defa tanıştığım kişilere karşı biraz mesafeliyimdir. Bazı şeylerin organik gelişmesini severim, özellikle insan ilişkilerinin … Öylesi daha samimi, daha kıymetli hissettiriyor bana. Ama hayatımın içinde olan insanlara karşı çok sıcak ve şefkatli olurum. İyi bir dinleyiciyimdir. Ve sevdiklerimle saçmalamayı çok severim. 🤭
Oyunculuk serüvenin boyunca dönüp baktığında “iyi ki o adımı atmışım” dediğin o ilk adım neydi?
Oyunculuk serüvenim aslında Almanya’da, okulla birlikte gittiğimiz bir çocuk oyununda başladı. O gün sahnedeki insanlara bakıp “Bu insanlar ne yapıyor?” diye düşünmüştüm. O merak beni Almanya’dan Türkiye’ye taşınmaya, ardından konservatuvar okumaya kadar götürdü. Zamanla bu merak bir hayale, o hayal de net bir hedefe dönüştü.
Bu yolculukta hiçbir şey “kendiliğinden” olmadı. Her adımı farkında olarak, düşe kalka ama kararlılıkla attım. O dönemde Türkçem çok azdı, yepyeni bir hayat, okul, insanlar… Her şey zordu ama içimde hep bir şey “devam et” diyordu. Bugün dönüp baktığımda, “İyi ki kendime inanmışım” diyorum.
Rolüne hazırlanırken ritüellerin var mı? Karaktere geçmeden önce bir müzik, bir cümle, bir hareket?
Spesifik bir ritüelim yok ama bazı sahnelerden önce müzik dinlemeyi seviyorum.

Oynadığın karakterlerle aranda duygusal bağ kuruyor musun? Hiç bir karakteri bırakmak zor geldi mi?
Canlandırdığın karakteri sevmek bence çok önemli. Haksız olduğu anlar ya da karanlık tarafları olsa bile, onu anlamaya çalışmalı ve savunmalısın. Zamanla öyle iyi tanıyorsun ki, en yakın arkadaşın gibi oluyor. Bence duygusal bir bağ oluştuktan sonra, karakteri bırakmak çok zor. Aylin benim için öyleydi.
Bugüne dek izleyiciden/hayranlarından aldığın canlandırdığın karakterin ya da seninle ilgili en dokunaklı yorum neydi?
Sete gelen bir izleyicimiz vardı, çok hassas bir dönemden geçiyordu. Bana sarıldığı o anı hiç unutmuyorum. O gün, 2,5 saatlik bir bölümle bir evde huzur yaratabileceğimizi gerçekten hissetmiştim.
Oyunculuk sence bir kaçış mı, bir yüzleşme mi?
Bence ikisi de olabilir… ya da hiçbiri. Bazen kendinden uzaklaşmak için bir alan oluyor, bazen de kendinle kalmanın bir yolu.
Sette başınıza gelen ve hâlâ hatırladıkça güldüğün bir anın var mı?
Çok var ama hala en çok güldüğüm anlardan biri Gelsin Hayat Bildiği Gibi setindeydi.
O gün setimiz çok erkendi ama bir de akşam karanlığında çekilecek bir sahnemiz vardı. Terasta çekilecekti ve havanın kararmasını beklememiz gerekiyordu. Herkes beklemekten biraz sıkılmıştı. Derken canım arkadaşlarım bana, “Teras karartılacak, fonlanacak, birazdan bizi sete alılar,” dediler.
Herkes o kadar ciddi ve ikna edici konuştu ki ben de hemen inandım tabii.
Ama hala bekliyoruz, hala bir hareket yok… En sonunda dayanamadım, gidip ekibe sordum ve o an gerçekle yüzleştim. Meğer koskoca açık alanı karartmak gibi bir şey mümkün değilmiş. 🤭
Ama bence hala imkansız değil. Sonuçta insanlar neler başarıyor… Benimki de haklı bir umutlanmaydı diyebiliriz. 😜

Bu aralar seni en çok ne heyecanlandırıyor?
Aslında hayatımla ilgili her şey. Ama en çok işimle ilgili yenilikler, gelişmeler ve yeni yeni hayaller kurmak.
Kimsenin bilmediği gizli bir yeteneğin var mı?
Resim çiziyorum. Biraz uzak kaldığım için çok bahsetmiyorum ama bazen, özellikle kendimi iyi hissetmediğimde odama kapanıp müzik dinleyerek karakalem yapıyorum.
Sosyal medyayla ilişkin nasıl? Orada başka biri misin, yoksa olduğun gibi misin?
Sosyal medyada da, hayatın içinde nasılsam öyleyim. Olduğumdan farklı görünmek ya da bir şeyleri olduğundan başka göstermek hiç bana göre değil. Hayatın her alanında “Sanem kalmak” benim için en önemli şey.
Güzel Sanatlar Lisesi’nde resim okudum; bu yüzden sosyal medyayı da iç dünyamı, estetik zevkimi ve duygularımı yansıtabileceğim bir alan olarak görüyorum. Ama dürüst olmam gerekirse aşırı saçmaladığım videolar var, evet … Ama onlar sadece yakın arkadaşlara özel.🤭 (Hepimizin iyiliği için diyelim.)
Diyelim ki çok sevdiğin bir dizi Türkiye’ye uyarlanıyor. Hangi karakteri canlandırıyor olurdun?
Maestro in Blue – Klelia
Röportajlarımızın uğuru vardır dersek abartmış olmayız. 😊 Burada ne manifestler ne dilekler gördük kısa zamanda gerçekleşen. 😊 Kariyerinde ya da hayatında gerçekleşmesini çok istediğin bir hayalin var mı? Söylemek için tam yeri ve zamanı diyor, sözü sana bırakıyoruz.
Bir sürü hayallerim ve hedeflerim var. Madem bu röportaj uğur getirecek, o zaman bana kızmazsanız şimdi söylemeyeceğim. 😊(Manifestledim!)

Şimdi Sırada Sosyal Medyada hayranlarından gelen sorular var! 😊
- Bi proje için imajında radikal değişiklikler yapar mısın asla yapmam dediğin bir şey var mı?
Zor bir soru. Dürüst olmak istiyorum, benim için değişim çok büyük bir challenge. Kendimde radikal değişiklikler beni biraz korkutuyor çünkü aynı kalmayı seviyorum. Ama eğer karakterin ve hikayenin dünyasına hizmet edecekse, o zaman bu değişimin gerekli olduğunu düşünürüm.
- Bu zamana kadarki en iyi tatili? Yurtiçi ya da yurtdışı?
Hepsinin yeri ayrı tabii. 🤓
Ama bu soruyu soran kişiyle (kesin sensin😜) yaptığımız en güzel yurtiçi tatil sanırım Kapadokya’ydı. Yazın gitmiştik, herkes “bu sıcakta gidilir mi?” diye eleştirmişti ama sonra paylaşımlarımızı görünce hepsi gitmek istedi. Mükemmeldi. Kapadokya’yı çok seviyorum.
Yurtdışı dersen… Floransa. 🌹