Samet Kaan Kuyucu: ”Oynadığım her karakterde bana dair içsel ve eylemsel çok şey görülüyor”

Alef, Yargı ve Öğrenci Evi gibi dizilerle tanıdığımız, çok satanlar listesindeki kitap serisinin film uyarlaması olan Güneşi Söndürmem Gerek‘in Kerem’i, şimdilerde ise Kanal D’nin sevilen dizisi Yalan‘da Tuna karakteri ile izlediğimiz, kariyerinde emin adımlarla ilerlemeye devam eden yetenekli oyuncu Samet Kaan Kuyucu ile keyifli sohbetimiz sizlerle!

  • Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro bölümünden yüksek onur öğrencisi olarak mezun olmuşsun. Oyunculuk hep hayalin miydi?

Aslında oyunculuk benim için hep bir hayaldi. Ama kelimenin tam anlamıyla bir hayaldi. Bunun gerçek olabileceğini, meslek olarak bu işi seçebileceğimi hiç düşünmezdim. İçinde büyüdüğüm toplumda, Gaziantep’te de oyuncu biri ne tanımıştım ne duymuştum. Yapabileceğim, bana çizilen geleceklerdeki meslekler belliydi. Daha sonra lise yıllarımda ben bu hayatta ne yapacağım sorusuna kafa yordum ve bu işi seçebilecek cesaretim olduğunu öğrettim kendime. Sonra da bu yola çıktım.

  • Yargı’da canlandırdığı Burak Yıldırım çok konuşulan karakterlerden biriydi. Senaryoyu okuduğunda ne hissettiğini, Burak’ı canlandırmak için nasıl hazırlandığını merak ediyorum. Karaktere hazırlanırken etkilendiğin ünlü kötü karakter performansları oldu mu?

Burak Yıldırım’ın yeri hep çok başka olacak. Benim Yargı’ya girişim çok ani olmuştu, yönetmen görüşmesinden sonra bir toplantıya çağırdılar beni, Ali Bilgin ve Beste Sultan bana bu sezonki katili oynayacağımı söyleyip, Sema Ergenekon’un karakter için hazırladığı hikayeyi uzattılar. Okudum biraz ve ilk sözüm, bu şu ana kadar kariyerimde başıma gelen en güzel şey, oldu.

Türkiye’de bir oyuncunun bir seri katili oynaması pek başına gelebilecek bir şey değil. Bu kadar uç bir karakteri oynamak ilk andan itibaren çok heyecan verdi bana.

  • Sağlam bir anti kahramana hayat vermiş bir oyuncuyla sohbet ediyorken sormadan geçemeyeceğim. Sence kahramanı mı yoksa anti kahramanı canlandırmak mı bir oyuncuya daha çok alan açıyor? Anti kahramanlara bakış açın nedir?

Aslında ilk olarak karakterin ve hikayesinin iyi yazılmış olup olmadığı önemli. İyi yazılmış bir anti kahramanı oynamak tabii ki kahraman oynamaktan çok daha zevklidir bence. İnsanoğlunun karanlık taraflarına inmek, kendi ruhunda, aklında oraların nasıl çalıştığına dürüstçe bakmak, halı altına süpürdüğün o alt benliklerle konuşmak harika bir şey. Oyunculuk dediğimiz bu çılgın işi yapmaya dair en büyük motivasyonlarımdan biri bu zaten; olduğun gibi insanla ve iç dünyanla uğraşmak.

  • Kariyerinin başında Emin Alper gibi ödüllü bir yönetmenle çalışma fırsatın oldu. Buradan hareketle merak ediyorum; ileride mutlaka çalışmak isterim dediğin oyuncular ve yönetmenler var mı?

Kariyerimin başında Emin Alper gibi bir yönetmenle, Kenan İmirzalıoğlu gibi bir aktörle çalışmak harika bir deneyimdi. Bu isimlerle tekrar çalışmayı çok isterim. Ben izleyici olarak bazı insanlara, yaptığı işlerden dolayı duygusal olarak yakınlık hissediyorum.  Ülkemizden Berkun Oya, Nuri Bilge Ceylan, Tolga Karaçelik gibi isimlerle çalışmayı çok isterim. Meslektaşlarım arasından da, Salih Bademci, Birce Akalay, Selahattin Paşalı, Halit Ergenç,  Serenay Sarıkaya, Bartu Küçükçağlayan isimlerini söyleyebilirim.

  • Seni şimdilerde Yalan dizisinin Tuna’sı olarak izliyoruz. Tuna karakterini bir de senden dinleyebilir miyiz? Senaryoyu okuduğunda neler hissettin? Seni Tuna’ya çeken şeyler neydi?

Tuna’ya bayılıyorum. Hapishanede doğup büyümüş ve tek başına tutunmuş hayata. Umudu seçmiş, yaşama sevinciyle kalmayı seçmiş. Yaşadığı zorluklardan çok güçlü çıkmış bir karakter. Böyle insanları kendi hayatımda da gördüğümde çok seviyor ve ilham alıyorum onlardan

  • #DurTun shipi şimdiden sosyal medyada fandomunu oluşturdu. Sen Tuna ve Duru’nun ilişkisini nasıl değerlendiriyorsun?

Evet DurTun’a olan ilgiden mutluyum tabii. Tuna, Duru’nun hayatına çok zor ve duygusal olarak yoğun bir döneminde girdi ve ona olan içtenliğiyle, desteğiyle sevildi. Hepimiz kendi ilişkilerimizde de bu güveni ve sevginin o en içten halini arıyoruz, DurTun’u seyirciye sevdiren de bu oldu bence.

  • Güneşi Söndürmem Gerek’in Kerem’i olmak nasıl bir serüvendi? Kitapları okumuş muydun? Kıbrıs’ta keyifli set anıları biriktirdiğiniz bir çekim süreci geçirmiş gibi duruyorsunuz. Unutamadığın, bizimle paylaşmak istediğin en komik anını sorsak? 🙂

Güneşi Söndürmem Gerek süreci harikaydı benim için. Evet, kitapları okuyup, provalarımızı yaptıktan sonra Kıbrıs’a gittik çekimler için. Orada tabi yaz ortası inanılmaz bir sıcağın içine düştük ama yoğunluğumuza rağmen tatile çıkan bir arkadaş grubu gibiydik her zaman.

  • Diyelim ki çok sevdiğin bir dizi Türkiye’ye uyarlanıyor ve sen de kadrodasın. Hangi karaktere hayat veriyor olurdun?

Better Call Saul’da Saul Goodman’ı oynamak çok isterdim. Müthiş bir karakter. Bir de Succession ülkemizde yapılsa da keşke Kendall Roy veya Roman Roy’u oynasam. Anlatırken bile heyecanlandım şu an.

  • Sosyal medya, dijitaldeki personalarımız haline geldi. Senin sosyal medya ile aran nasıl? Sosyal medyadan gelen yorumları takip eder dikkate alır mısın?

Evet sosyal medya artık senin avatarın gibi oldu. İnsanlar seni oradan tanıyor, oradaki halinle tavrınla biliyor. Mesleğimiz için bunun artık çok önemli bir noktaya geldiğinin farkındayım. O yüzden aktif olarak kullanıyorum ve orada kendim olarak kalmaya çabalıyorum. Maalesef bu günümüzde nadir görülen bir şey oldu.  Olduğum insanla sosyal medyadaki halimin birbirine çok yakın olmasına, gerçek kalmaya çok dikkat ediyorum.

  • Hayattaki motivasyon kaynağın nedir? Umutsuzluğa kapıldığında seni ne ayağa kaldırır?

Her şeyin gelip geçici oluşuna tutunuyorum. Şu koskoca gezegende bir yıldız zerresi olduğumuzu düşünüyorum. En zor zamanlarda hep geçecek diyorum kendime ve kafamı kurcalayan, beni sıkıştıran şeylerin gerçek dertler olmadığını, çoğu zaman kaygılardan, korkulardan ibaret olduğunu hatırlatıyorum. Kendimizi o hislerle kaybedemeyiz çünkü bundan fazlası var hepimizde. Bunu içselleştirip yoluma devam ediyorum.

  • Birkaç kanal ve platform söylesek en sevdiğin projelerini söyler misin?

HBO: Succession

Netflix: Bir Başkadır

BluTv: Bartu Ben

Prime Video: The Marvelous Mrs. Maisel

Şimdi sosyal medyada Ne İzledik takipçilerinden gelen sorulardan senin için seçtiklerimiz var. 🙂

  • Oynadığın karakterlerle benzer yönleri var mı varsa ne?

Ben zaten bu işi kendimi olduğum gibi, dürüstçe ortaya koyarak yapmak hedefindeyim ilk günden beri. Mesleğe yaklaşımım bu yönde. O yüzden oynadığım her karakterde bana dair içsel ve eylemsel çok şey görülüyor.

  • Bir oyuncu olarak işinin en çok hangi yanını seviyor?

Geçen gün Yalan setinde şöyle bir şey yaşandı: Ormanın ortasındaki bir göl kenarında çekim yapıyorduk ve Tuna Duru’yu ararken kadrajdan çıkıyor, diğer oyuncuların sahnesi devam ediyordu. Gölün içine doğru yürüyüp kadrajdan çıktım. Sazlıkların arasına oturdum, sahnenin bitmesini bekliyorum. Saat gecenin 2’si. Tepemde ışıl ışıl yıldızlar. Gölün üzerinde müthiş bir sis bulutu. Sazlıkların arasında, inşallah yılan çıkmaz diye korkuyorum, bir yandan da huzurla o müthiş manzarayı izliyorum. Bir an yapıyorum ben diye düşündüm. Bu ne acayip bir meslek. İşteyim yani ben şu an, çalışıyorum. Oyuncu olmasaydım o saatte asla orada olmazdım. Bu mesleğin en sevdiğim yanı, senin hiç deneyimleyemeyeceğin bir sürü olayı, bir sürü duyguyu ve koşulu bu mesleği icra ederken yaşıyorsun. Harika bir şey bu.

  • Mesleğiyle ilgili veya meslek alanının dışında gerçekleştirmeyi çok istediği bir hayali var mı? Varsa bizimle ufak da olsa paylaşır mı?

Bu yola çıktığım ilk günden beri amacım, kendi içeriklerimi üretmek. Ekibimle kendi projelerimizi tasarlamak, yeni fikirleri, ülkede daha önce anlatılmayan hikayeleri yeni bir üslup ve hikaye anlatıcılığıyla gerçekleştirmek istiyorum. Şu aralar bir sitcom komedi dizisi yazıyoruz. Umarım bir gün ekranlarda görürüz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!