tds_thumb_td_300x0
Oscar Ödüllü ”All Quiet on the Western Front” Film İncelemesi

Oscar’da En İyi Uluslararası Film ödülüne layık görülen All Quiet on the Western Front (Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok), bir kitap uyarlaması. İlk olarak 1930 yılında sinemaya uyarlanan filmi Mustafa Kemal Atatürk, özel bir gösterimde izlemiş ve çok beğenmiş. Ancak savaştan yeni çıkmış olan Türk halkının psikolojik olarak filmden olumsuz etkileneceğini düşündüğü için filmin ülkemizde vizyona girmesine onay vermemiş.

2022 yılında sinemaya bir kez daha uyarlanan film, sizi ilk andan itibaren içine alıyor ve 1930 versiyonunu izlememiş olsanız dahi Atatürk’ün ne demek istediğini çok iyi anlıyorsunuz… Filmin savaş sahneleri öyle gerçek, öyle çarpıcı ki.

Başta, Fransa’ya savaşa giden daha öce hiç savaş görmemiş çocuklar milliyetçi duygularla ve büyük bir heves ile güle oynaya gidiyorlar cepheye. Üzerlerinde ise onlardan önce cepheye gitmiş ve şehit olmuş olan askerlerin temizlenip ve onarılıp yeniden dağıtılmış üniformaları… Elbette bun gerçeği bu gençler bilmiyorlar. Cepheye gittiklerinde aralarında daha ilk günden ölenler olduğunda bunun ile yüzleşmeye başlıyorlar. Sonrası tam bir kaos, hayatta kalma mücadelesi ve siyaset…

Masa başında siyaset yapan yöneticiler için cephede savaşan askerlerin nasıl da sadece sayıdan ibaret olduğunu çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor film. Öyle ki savaşı durdurdukları andan itibaren belki yüzlerce can kurtulacak ama o masa başı siyasetinde bu hiçbir anlam ifade etmiyor.

‘’Bu kitap ne bir şikayet ne de bir itiraftır. Sadece savaşla yok edilmiş bir nesilden söz etmek istemektedir. O insanlar bombalardan ve mermilerden kurtulmuş olsalar da!’’

Kitap, bu sözlerle açılıyor. Film de öyle. Kitap neden bu sözlerle açılıyor derseniz? Yazar Remarque, 1. Dünya Savaşı’nda Almanya adına savaşmak zorunda kalmıştır. Henüz 16 yaşında olmasına rağmen yaşı büyütülerek Kuzey Fransa’da cepheye gönderilmiştir ve 31 Temmuz 1917’de vücuduna saplanan üç şarapnel parçası nedeniyle hastaneye kaldırılmıştır. Aslında kitap ve dolayısıyla film, yazarın kendi anılarından yola çıktığı için belki de bu kadar gerçekçi bir anlatıma sahip. Olaylar, savaşın birebir tanıdığının ağzından yazılmış. Atatürk de bu savaşı deneyimleyen biri olarak, bu gerçekliği travması süren halka bir kez daha hatırlatmak istememiş belli ki.

Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok, aldığı tüm ödülleri hak eden -bana göre- bugüne dek çekilmiş en iyi savaş filmlerinden biridir. Tabii, Lewis Milestone’un büyük prodüksiyonlu yönetmenliğinden de bahsetmemek olmaz. Zaten çok etkileyici olan bir hikayeden bir şaheser çıkarmış.
Bu yazımızı, filmin ana karakteri Paul Baumer’a ithaf ederiz…

İzlemeyenlere şimdiden iyi seyirler!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!