Nilüfer & Kaan: Geçmişin Gölgesinde Filizlenen Bir Aşk

Nilüfer & Kaan: Geçmişin Gölgesinde Filizlenen Bir Aşk

Yeni bir Çift Kişilik Oda bölümü ile yeniden buradayım! Yoğun geçen bir haftalarım sonucu 3. Bölüm yorumumuzu beraber yapamadık, nazarlığımız olsun o da. 🙂 Dizimiz Çift Kişilik Oda ise maceralarına hız kesmeden devam ediyor.

Büyük bir aksilik yaşanmadıkça da bölüm yorumlarımla her hafta burada olacağım. Sizleri de bekleriz efenim. 🙂

Bu haftaki bölümü izlerken yine birçok duyguya ev sahipliği yaptık. Travmalardan, etkilerinden, insanın acısını paylaştıkça hafifleyeceğinden ve hatta gerçeğin görünenden farklı olabileceğini izledik. Ekip bölüm içerisindeki duyguların dengesi konusunda da yansıtılması konusunda da oldukça başarılı. Belki de bu yüzden çoğumuz da yüzümüzde bir gülümsemeyle izliyoruz onları. İzledikçe de aslında yaz dizilerini ne kadar özlediğimizi bir kez daha anlıyoruz.

Bugün biraz Nilüfer ve Kaan‘ın ilişkilerinin ilerlediği boyuttan, güvenden, travmalardan ve aşktan bahsedeceğiz genel anlamda. Üzerinde durulacak çok konu var ancak ben dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım derdimi her zaman olduğu gibi.

Her zamanki gibi yazının “spoiler alert” kısmından sonrasını henüz bölümü izlememiş olanların okuması tavsiye edilmez. Bölümleri izledikten sonra bekleriz efendim 😉

!!! SPOİLER ALERT !!!

Diziyi izlerken yaptığım çıkarımlara, tahminlerime ve yorumlarıma eşlik etmeye hazırsanız başlıyoruz. Sıkı tutunun lütfen! ☺️

Çift Kişilik Oda, genel hikayesinin ve ana karakterlerinin yanında yan karakterlerin hikayeleri ve karakterleri bakımından da oldukça zengin bir dizi. Keyifle izlememizin bir sebebi de bu bence. Aşklar, arkadaşlıklar, heyecanlar ve entrikalar, hesaplar, intikamlarla dolu geniş bir yelpazesi var. Özellikle soft sahneleri ile özlediğimiz gibi bir romantik komedi dizisi! 💖

Hikaye ilerledikçe açılıyor ve daha da ilgi çekici oluyor bence. Daha şimdiden birçok konuda açılmaya başladı hikaye…

Hadi gelin, Lutesya’da kapalı kapıların ardındaki odalarda neler olduğuna bakalım ve otelin dedikodularına ortak olalım!

Geçmiş ve İzleri

Nilüfer’i yaklaşmaması gereken dolabın önünde bulan Kaan, normal şartlarda buna çok daha fazla tepki verebilirdi… Sadece önemli belgeler olduğu için o dolaba Nilüfer’i yaklaştırmadığını düşünmüştüm ama içinde annesiyle ilgili bir fotoğraf da varmış. Belki daha fazlası da vardır.

Hayat her insanı bazen telaşa sürükler. Bazen aynı zaman diliminde karşı karşıyayken bile biriyle, bambaşka telaşlara kapılabilir insan. Tam da böyle bir andı bizim izlediğimiz de…

Nilüfer, Sevil’in tehditleri yüzünden bulaştığı “ajanlık” olayının Kaan tarafından öğrenilmesinden korkarken, Kaan ise zihninde eski bir fotoğraf karesi ile beliren geçmişin puslu anılarında kaybolmak üzereydi. İkisinin de nefesi kesiliyordu ama korkudan ama panikten…

“Ben yanındayım, nefes al!” – Nilüfer Yücel

Kaan kriz geçirirken panikleyen ama kontrolü de elden bırakmayan bir Nilüfer izledik. Nilüfer’in Kaan’a sarılıp “kalbimi dinle” dediği anlarda fonda zaman zaman boğuk, zaman zaman ise net kalp atışlarını duymak müthişti. Böyle detaylar dizinin hikayesine ve o “an”a daha çok dahil olmamızı sağlıyor bence.

Bölümde en sevdiğim sahnelerden biri ise Nilüfer ve Kaan’ın oturup birbirlerine belki de en büyük yaralarından kısmen de olsa bahsettikleri sahneydi. Oturup sakin sakin konuştukları, birbirlerini biraz daha tanıdıkları ve Kaan’ın yalnızlığıyla ördüğü duvarların biraz daha yıkıldığı bir sahneydi.

Nilüfer, Kaan’a rağmen onun çevresini saran duvarları yıkmakta kararlı.

Şefkat ve Korku

Kaan 9 yaşında sadece annesini değil, babasını da kaybetmiş bir adam. En çok ihtiyacı olduğu anda göremediğinden koşulsuz şartsız bir sevgiye de şefkate de alışkın değil. Hayatına Ferit’i de Oya’yı da çok zor kabul etmiş belli ki… Herkes Ferit ile üniversiteden tanıştığını düşünüyor ama bu bölüm öğrendik ki yatılı okul zamanlarından beri beraberlermiş. Bu da Ferit’in sözlerine verdiği değerin ve en gerçek halinin hep Ferit’in yanında ortaya çıkmasını açıklıyor…

Nilüfer’i ise hayatına kabul etmemekte ısrarcı. Ona güvenmemek konusunda kendisine bile direnç gösteriyor. Tanışma şekilleri yüzünden olduğu düşünülebilir ancak Nilüfer’de Kaan’ın dengesini sarsan başka bir şey var: Şefkat. Birinden, özellikle de bir kadından şefkat görmeye alışkın değil Kaan. Yavaş yavaş Nilüfer sayesinde aslında buna ne kadar çok ihtiyacı olduğunu anlayacak belki de…

Şimdi Nilüfer’i zorlamayı bile bırakıp ona durmadan izinler vererek uzaklaştırmasının en büyük sebebi Nilüfer’in onun dengesini bozmasının yanında ustalıkla ördüğü ve kimsenin tam anlamıyla aşamadığı, kendini güvende hissetmesini sağlayan o duvarlarının Nilüfer tarafından sert darbelerle sarsılması…

Kral Kamil

Dizinin en eğlenceli kısımlarından biri de bence eski kral dairesi butler’ı Kamil Şendul. Kendini Lutesya’ya adamış, yıllarca kral dairesinden sorumlu olmasının yanı sıra bence Sevil ile olan iletişimi de kuvvetli olan bir adam Kamil. Nilüfer’in bir anda otelin gündemine bomba gibi düşmesinden de en çok etkilenen kişilerden… Torpilden nefret ettiğinden, Nilüfer’in de torpilli olduğunu düşündüğünden ve kral dairesinden uzaklaşması yüzünden de Nilüfer’e düşman. Onun ayağını kaydırmak için elinden geleni yapacakmış gibi gözüküyor.

Melike ise iş disiplinini bir kenara bırakırsak Kamil’in dikkatini çekmek ve onun mutlu olması için her şeyi yapabilecek bir karakter. Daima Kamil’in çevresinde, planlarına ortak olan bir kadın. Son bölümde iyiden iyiye belli etti Kamil’e olan ilgisini de ancak Kamil’i bu konuda anlamak şu anlık pek mümkün değil. Kendine olan ilginin farkında mı yoksa gerçekten hiç farkında değil de Melike hep yanında olduğu için mi ona duyduğu güven ve saygı anlayamıyorum.

İzlemesi keyifli bir ikili, daha da eğlenceli sahneleri olacağından eminim…

“Ben bu otelin kralıyım…” – Kamil Şendul

Dost Dertleşmesi

Bu bölüm daha çok Kaan’ın geçmişine odaklanılmıştı bence. Kapalı bir kutu olan Kaan’ın kısmen de olsa kendini ve yaşadıklarını açtığı sahneler izledik. Bunlardan biri de Ferit ile beraber sahilde yaptığı dertleşme sahnesiydi.

Kaan, annesinden koparılmasıyla çocukluğunu yitirmiş bir karakter. Bu yüzden en başta Lutesya’ya dönüşünün sadece Çetin Tunca ve Sevil Tunca’dan intikam almak olduğunu düşünmüştüm açıkçası… Sebep beklediğimden daha derinmiş.

Elbette ki Lutesya’yı satın almayı başardığında Çerin Tunca’yı da Sevil’i de hezimete uğratmış olacak. İnsanlara değer vermeyen, hırsla bürünmüş Sevil ve otelini evlatlarından bile önde tutan Çetin için alınabilecek en iyi intikam bu belki de. Ama Kaan annesinin en güzel duygularını hatta anneliğini çaldıkları bu oteli alıp annesine hediye etmek istiyor. Bir nevi annesinin kaybettiklerini ona geri vermek istiyor.

Sahnenin bir diğer değerli kısmı da Ferit. Henüz çok fazla kişisel hayatını göremediğimiz bir karakter olmakla beraber çok hakikatli bir dost Ferit. Bazen onaylamasa da, aynı düşünce de olmasa da, kendine zorluk çıkaracak olsa da Kaan’ın kararlarında onun yanında oluyor ve desteğini esirgemiyor…

Aralarında hırs yok, kuvvetli bir bağ var sadece. Bunun sebebinin de daha küçüklerken tanışmalarına bağlıyorum. Aile hayatından mahrum bırakılan Kaan, Ferit ve Ferit’in ailesi sayesinde bir ev sıcaklığı yaşayabilmiş. Aralarındaki bağ çok özel ve kıymetli. Kaan, Ferit’i ve onun ailesini ailesi olarak görüyor muhtemelen.

Sahnedeki bir diğer detay da Kaan’ın annesinden son iki bölümdür daha çok bahsediliyor olması. Kaan da Ferit de tüm imkanlarını kullanarak arıyorlar Kaan’ın annesini. Bu bölüm de yurtdışında olabileceği ima edildi. Bana yakın bir zamanda Kaan’ın annesi ile de tanışacakmışız gibi geliyor.

“Biz buraya yeni gelmedik Ferit, yine geldik…” – Kaan Tunca

Ayrıca Ferit’e de bağımsız olarak değinmek istiyorum. Dışarıdan bakıldığında -sanırım Kaan’ın aşırı düzenli olmasından da sebeple- çok rahat bir adammış gibi duruyor. Hatta Sevil’in Çetin’in hatta Gamze’nin bile onu fazla hafife aldığını düşünüyorum. Kaan halihazırda çok kontrollü bir adam olduğu için Ferit pek devrede değil, ama işler Kaan’ın kontrolünden çıktığında onu kurtaracak olan kişi Ferit olacakmış gibi geliyor.

Hem analitik anlamda hem de duygusal anlamda iyi bir gözlemci. Bu yüzden Kaan’ın Nilüfer’e gösterdiği toleransın sebebini anladığı gibi Nilüfer’in de Kaan’ın yanındaki paniklemesinin, bakışlarının sebeplerini anlayabiliyor… Bakalım terzi kendi söküğünü de dikebilecek mi? 😉 Begüm ile olan sahneleri bölümler ilerledikçe daha da keyifli olacakmış gibi duruyor.

Bozulan Planlar

Nilüfer’den Kaan’ın otelin %10’unu aldığını duyan Sevil’in duracağını hiçbirimiz düşünmüyorduk herhalde. Planıyla başta Nilüfer’i hedefe koysa da olayı Gamze’nin üzerine yıkmayı başardı. Bu bilgiyi Çetin Tunca’ya vererek hem Kaan’a olan güvenini kıracak hem de bu sayede Kaan’ı devre dışı bırakacaktı. Bu sayede de babasının gözüne girecekti…

Çünkü Sevil ne kadar yetişkin bir kadın olsa da, annesini kaybetmesinden ve babasının ilgisizliğinden sonra bir de mutsuz bir evlilik yapmış yalnız, mutsuz ve takdire muhtaç bir kadın. Sevil babasından bu yaşında bile aldığı bir “aferin” için aşırı sevinen, kocasının “sana güveniyorum” demesiyle kendini daha güçlü hisseden bir kadın.

“%51 sende zannediyordun, halbuki %61 bizde. Benim sayemde.” – Kaan Tunca

Tabii ki Sevil’in planı Kaan tarafından ustaca geri püskürtüldü. Çetin Bey’in %61 için Kaan’ı suçlamasını beklemiyorduk. 🙂 Oteli iyi ve onda olsun, gerisi çok da önemli değil onun için sonuçta. Ama Kaan’a duyduğu şey güven mi, sadece konumunu mu kullanmak istiyor yoksa bu bir süre sonra bir vicdan azabına dönecek mi onu da merak ediyorum… Ayrıca bir noktada Sevil’in de kendi geçmişi için, sevgiden uzak geçen ömrü için hesap soracağını düşünüyorum babasından… İzleyip göreceğiz.

Ancak durum bununla sınırlı değil. Sevil’in yaşananlara rağmen Kaan’ın babasının gözünde puan kaybettiğini, Kaan ile Gamze’nin arasını bozduğunu ve Nilüfer’i iyice avucunun içine aldığını düşünerek mutlu olduğunu gördük. Hiçbiri değil belki ama bir konuda haklı. Şu an durmadan Kaan karşısında puan kaybediyor gibi görünse de Sevil Kaan’a çok daha büyük bir darbe vuracak: Nilüfer.

Pişmanlık ve Mahcubiyet

Sevil’in hisse olayını öğrenmesinin ardından tek bir şüpheli vardı Kaan’ın gözünde: Nilüfer. Üstelik ne kadar “dolabı temizliyordum” dese de sözleşmeler orada olduğu için Kaan’ı aksine inandırmak imkansızdı Nilüfer için… Üstelik içten içe gerçekten kendinin yaptığını bilmenin pişmanlığı vardı üzerinde. Gözyaşlarının bir kısmı bu yüzdendi.

Kaan zaten güven problemleri olan bir karakter ve Nilüfer de -her ne kadar aksini iddia etse de- güvenmek istediği hatta hayatında olmasını istediği biri. Bence bu denli sinirlenmesinin sebeplerinden biri de bu. Kısacık zamanda birine güvenecek kadar kontrolünü kaybetmiş olmasına kızgın.

“Senin suçun değilmiş…” – Kaan Tunca

Kaan’dan bu sözü duymak normal şartlarda Nilüfer’e zafer kazanmış gibi hissettirebilir ve neşelenmesine sebep olabilirdi. Ancak Kaan’ın az da olsa gösterdiği mahcupluğunda, Oya’nın ve Ferit’in ona duyduğu güven ve güven dolu sözlerinde kendini çok daha kötü hissediyor Nilüfer.

Sevil tarafından kapana kısılmış durumda. Kaan yaptıklarını öğrenirse de sorun ama öğrenmezse de bu oyunun bir sonu yok… Gitse gidemiyor, açıkçası gitmek de istemiyor bence. Birçok çelişkinin ortasında yaşadığı çaresizlik can yakıcı… Aklandı ancak mutlu olduğunu hiç sanmıyorum. Çünkü mecbur bırakılmış olsa da bunların yaşanmasına sebep olan o ve vicdanı bunu görmezden gelmesine izin vermiyor. Ayrıca Nilüfer sadece Kaan’ı değil Ferit’i ve Oya’yı da kaybetmekten korkuyor.

Lutesya’nın Yeni Yüzü: Nilüfer Yücel

Sadece annesi ve babasının hatırasını korumak için geldiği, onları yanında hissettiği Lutesya’nın yüzü seçildi Nilüfer. Bir zamanlar anne ve babasının tasarladığı o otelin önemli bir parçası şimdi… Ve bence bu Nilüfer için sevilmiş olmanın yanında hissedeceği aidiyet duygusu için de oldukça değerli.

Taç töreni sırasında Kaan’ın hayran bakışları da Nilüfer’in üstündeydi, bunu fark etmemek mümkün değil. Üstelik Gamze’nin de Nilüfer’den hazzetmemesinin bir nedeni de bu bakışlar bence… Her ne kadar aksini iddia etseler de Gamze aralarındaki çekimin farkında. Bu yüzden Nilüfer’i otelden uzaklaştırmaya çalışıyor…

Kararsızlıklar ve Bocalamalar

Bursa’ya gitmek için yola çıktıklarında da devam ediyor çatışmaları Nilüfer ve Kaan’ın. Şoför koltuğuna geçen Nilüfer’in kararlarına tabi olmak Kaan için çok zor. Kaan daima hayatını kontrolünde tutarak yaşayan bir adam ve bu kontrolü Nilüfer yanındayken kaybediyor. Aslında bu onu sinirlendiren, asabileştiren hatta korkutan da… Aniden hayatına giren bir kadının dengesini bu kadar dağıtabilmesi…

Kaan’ın lastik taşımaya çalışırken yardım etmek isteyen Nilüfer’e önce “Biraz uzaklaşır mısın benden…” demesi, ardından Nilüfer uzaklaşınca ise “Gel buraya! Nereye gidiyorsun?” demesi Nilüfer’e isyan bayrağını çektirdi… Aslında bölüm boyunca iletişimlerinin özeti olan bir sahneydi. Kaan kendini rahat bırakmakla kontrolü elde tutmak arasında bocaladıkça Nilüfer de bocaladı.

“Sizin yanınızda kendimi nereye konumlandıracağımı anlayamıyorum…” – Nilüfer Yücel

Nilüfer’in yüzüne bile bakmadığını söylemesi üzerine hemen itiraz ediyor mesela Kaan. Nilüfer onun gözünde cıvıl cıvıl, daima gülümseyen, enerjik bir kadın. Ne kadar kabullenmese de Kaan’ın onu mutsuz görmek istemediği açıkça ortada…

Değişen Tavırlar

Bu bölüm Ferit’in Oya’ya olan tavrı çok dikkatimi çektiği için özel bir başlık açmak istedim. Ferit genelde kadınlara karşı kibar, Kaan’ı da sürekli Oya’ya ve Nilüfer’e olan tavırları yüzünden uyaran bir karakter olarak izledik. Ancak Kaan’a ulaşmaya çalıştıkları süreçte resmen gerginliğinin tamamını Oya’ya yansıttı. Terslemeler, Kaan ile görüştükten sonra merakla sorduğu soruya karşılık vermemek… Bana tuhaf geldi. Bir açıklaması olacağını düşünüyorum.

Bunun yanında Oya’nın Ferit’e bir ilgisi var gibi geliyor bana. Hem Ferit’e daha kolay kırılmasından hem de daha önce iltifat aldığında ekstra mutlu oldu gibi gelmişti bana… Yanılıyor da olabilirim, bunu da zamanla anlayacağız.

Deniz, Balık ve #NilKaan

Nilüfer ve Kaan arasındaki farkları en net şekilde gördüğümüz anlardan biriydi balık ekmek sahnesi. Nilüfer, annesini ve babasını kaybetmiş olmasına rağmen yüreğinin tamamını kaplayacak bir sevgiyle ve “gerçek” insanlar tarafından sarmalanarak büyümüş. Kaan ise babası hayatta olmasına rağmen ilk darbesini ondan yemiş ve çevresinde “sahte” insanlarla yetişmiş. Her şeyi parayla çözebileceğine inanan bir adam. Çünkü çevresindeki herkes paraya, taşıdığı soyadına, başarısına saygı duyan insanlar olmuş hep.

Şimdi Nilüfer ile yapmayacağı şeyleri yapıp, gitmeyeceği yerlere gidiyor ve Nilüfer’in insanlarla iletişimini, herkese yetecek sevgisini gördükçe hayran kalıyor. Kaan, hürmetin ve saygının sadece para karşılığı yapılacağını düşünüyor. Oysaki iyi niyetle bezenmiş insanlar tek bir kuruş dahi almadan, hiçbir beklentisi olmadan sayıp sevebiliyor birini ve hürmet gösterebiliyor. Kaan, Nilüfer ile bunları da öğrenecek.

+ “Valla şaşırtıyorsunuz her gün beni Kaan Bey…” – Nilüfer Yücel

“Sen de beni…” – Kaan Tunca

Kaan için Nilüfer gerçek olamayacak kadar sahici biri. Tüm agresifliğine rağmen ona sevgi ve şefkat göstermekten çekinmeyen, ait olmadığını düşündüğü ortamlarda bile iyi hissettiren biri. Bence Nilüfer, Kaan’ın duvarlarını biraz olsun çatlatmayı başardı.

İş Ortaklığından Aile Ortaklığına

Gamze’nin babası Cüneyt Bey, Çetin Tunca ile yaptığı ortaklığın tek sebebinin kızının mutluluğu olduğunu her fırsatta vurguluyor. Üstelik bu iş ortaklığının bir aile ortaklığına dönüşmesini istiyor. Bu da Gamze ve Kaan’ın evlenmesi demek… Ancak Çetin Tunca bunu ne kadar istese de Kaan’ın üzerinde söz hakkı yok, hele ki böyle bir konuda…

Çetin yine bencilce davranarak Kaan ile Gamze’yi evlendirmeye çalışabilir. Tabii buna destek çıkacak insanların sayısı epey fazla… Sanırım bir Sevil istemez bu durumu, bir de Nilüfer. Kaan da normal koşullarda böyle bir şeyi kabul edecek bir adam değil. Tek korkum Nilüfer’in ajanlığını öğrenip yanlış bir karar alması… Umarım olmaz öyle bir şey. 🙁

Nilüfer & Kaan Başbaşa

Aykut Bey’in ısrarı üzerine Bursa’da kalan Nilüfer ve Kaan sahneleri şüphesiz bölümün en sevdiğim sahneleriydi. Nilüfer’in sadece ortamı beğendiği için yaşadığı mutluluğa hayran gözlerle bakan Kaan gözümüzden kaçmadı. <3 Kaan’ın “sözlüne bir şey açıklamak zorunda kalmazsın” repliği ile Nilüfer’in yüzündeki sevinci fark etmeyen oldu mu? Bence olmamıştır. Çünkü Kaan’ın bunu belirtmesi, söylediğinin aksine bu durumla ilgilendiğini gösterdi. Ne kadar “beni ilgilendiren bir durum yok” dese de onun da yüzünde saklamaya çalıştığı bir tebessüm belirdi.

“Bir eşofmana bu kadar sevindin mi sen ya?” – Kaan Tunca

+ “Sevindim tabii, niye sevinmeyeyim. Siz aldınız…” – Nilüfer Yücel

Nilüfer’in Kaan’ın karşısında heyecandan ne diyeceğini bilemediği anlar da çok tatlıydı. Ulaş Tuna Astepe ve Devrim Özkan‘ın enerjileri o kadar güzel uymuş ki, özellikle böyle sahnelerde bunu daha iyi görüyoruz. Çekimlerde de eğlendikleri çok belli.

Nilüfer yıldızları izlerken Kaan’ın onu izlemesi ve görmediği halde kayan yıldıza “gördüm” demesi… Nilüfer’in neşesini kesmeyi, hevesini kırmayı asla istemiyor aslında. Sanırım Kaan’ın ilk kez kendini akışa bıraktığı bir anı izledik. Kendini kasmadan, “olması gereken” ne düşünmeden sadece Nilüfer’ odaklandı. Hatta öyle ki yıldızlardan bahsederken “siz sever misiniz” dediğinde “neyi?” dedi, Nilüfer’i izlemiş sohbet boyu. Ve bunun anlaşılmasından da gocunmadı. Bu çok önemli bir adımdı bence.

Üstelik yine “sen anlat” diyerek Nilüfer’in o çok konuşan, bıcır bıcır hallerini seviyor Kaan.

“Yani diyorsun ki burada yan yana oturmuş evreni seyreden iki yıldız tozuyuz… Öyle mi?” – Kaan Tunca

Ortaya Çıkan Gerçekler

Bölümün en merakla beklediğim sahnelerinden biriydi Çetin’in Nilüfer’i öğrenmesi… Nilüfer Yücel. Çetin’in eski ortağının kızı. Cüneyt’i tapu için oyalamak zorunda kalmasının sebebi… Bu konuda oteldeki dağılım nasıl olacak çok merak ediyorum. Kaan, Nilüfer’e inanıp arkasında mı duracak yoksa bu sebeple mi ona yaklaştığını mı düşünecek? Sevim’in bu koşullarda Nilüfer’e yaklaşımı nasıl olacak? İşin en heyecanlı kısımları yeni başlıyor bence… 🙂

Eveettt! Çift Kişilik Oda için bir yazımızın daha sonuna geldik. Umarım keyifli geçmiştir sizin için de. 🙂 Diziyi izlemekten, detaylar fark etmekten ve de yorumlamaktan büyük keyif alıyorum. Yapımda emeği geçen herkesin emeğine sağlık! 🩵 Dilerim reytingi artarak devam eder ve bu ekip bir süre daha bizimle olur. 26Haziran’da yayınlanacak 5. Bölümün yorumu ile görüşmek üzere…

O zaman bu bölüme çok yakıştırdığım bir şarkı ile bitirelim yazımızı…

"Sanki biraz naz ediyorsun ama
Senin bana gönlün var gibi gibi
Yüzüme karşı "Git", diyorsun ama
Sanki gözlerin "Kal", der gibi gibi..."

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!