Mucize Doktor: Kardeş olmak için kan bağına gerek var mı?

Kardeş olmak için kan bağına gerek var mı?

Kardeş nedir diye sorulunca, canımızdan bir parça diye diye cevap veriyoruz. Peki canımızdan bir parça olmasaydı, aramızda bir kan bağı bulunmasaydı yine de kardeş olabilir miydik? Genetik açıdan evet olamazdık belki ama kalben buna gerek olduğunu sanmıyorum.

İzlediğim dizi veya filmlerde, okuduğum kitaplarda her zaman bir çift yerine bir kardeşlik ya da baba-çocuk ilişkilerine daha yakın oluyorum. Özellikle de gönülden kurulan bir bağ varsa hemen sahipleniyor, onları hayatıma dahil ediyorum. Mucize Doktor’da da dizinin vermek istediği mesajları, sağladığı farkındalığı ayrıca bir tarafa koyacak olursak benim için dizinin ilk bölümünden beri en güzel detayı Ali ve Ferman oldu.

Ali ve Ferman’ın bırakın bir kardeşlik kurmasını herhangi bir iletişim kurması bile o kadar imkansız, o kadar zordu ki, bu imkansızlığın bir gün sıcacık bir abi kardeş ilişkisine dönüşecek olması beni çok heyecanlandırmıştı.

Çok zıt iki karaktere sahipti görünüşte bu ikili. Ali dünyadaki her şeye saf duygularla yaklaşan, yalan nedir bilmeyen, göründüğü gibi olan, kendisine yapılan bir kötülükten bile iyilik çıkarabilip karşısındakine teşekkür eden bu yüzden tehlikelere çok açık biri. Ferman ise sert bir adam. Dışarıya karşı buzdolabı gibi, hata kabul etmeyen, belki bakan kişiye göre yer yer acımasız. En azından kendini koruyabilmek için dışarıya karşı çizdiği imaj bu şekildeydi. Çünkü aslında çok iyi bir hoca, iyi kalpli bir adam ve korumacı bir abi, üstelik hem Aliye hem kız kardeşine hem de bütün asistanlarına. Ama bunu göstermekten çekiniyor çünkü zayıflık olarak görülmesini istemiyor aynı zamanda. Bu yüzden Ali’yi koruyabilmek için seçtiği yol bile çok sertti.

Evet bir sebebi vardı, onu görmeyerek, yok sayarak, yıldırarak vazgeçmesini sağlamaya çalışıyordu, böylece Ali’nin zarar görmeyeceğine kendini inandırmıştı. Orjinalini (The Good Doctor) de izlediğim için Ferman’ı anlayacağımızı, bir acısı olduğunu biliyordum. Ama yine de Ali’ye zorla ben cerrah değilim söylettiği sahne için senaristlere çok kızmıştım. Biraz fazla kaçmıştı, insanlar ilerde Ferman ile bir bağ kuramayacaktı. Neyse ki sonra yavaş yavaş yumuşatıldı. Ali’nin iyi kalbi Ferman’ın bunu yapmasını zorlamaya başladı. Ona karşı sert davranamayıp, açık açık koruyordu hatta. Şimdi dönüp bu sahnelere nereden nereye dediğim için yazılanların da nedenini bir nebze anlayabiliyorum.

Ali ve Ferman arasındaki ilk derin bağı hissetmemiz hasta yakınlarının Ali’yi darp etmek isterken Ferman’ın aynı küçükken abisinin Ali’yi kurtardığı gibi onu kurtarmasıyla başladı. Ferman Ali’nin ona abi demesiyle afallayınca herkesten sakladığı sırrını, kız kardeşini ilk Ali’ye gösterdi, duvarlarını ilk Aliyle kırdı. Ali de Ferman’ın acısını hissedince, ona kalbini açmasını karşılıksız bırakmadı ve sarıldı. Bu Ali için çok büyük bir adımdı, başkası ona dokunurken bile rahatsız olurken ilk kez birine sarıldı. Acısını gördüğü Ferman’ın temasları onu rahatsız etmiyor, Ferman da sık sık Ali’nin saçlarıyla oynayarak kalbimizi yumuşatıyor.

Ferman Ali’yi abisi olarak sahiplense de ona göre her şeyden önce hocası ve Ali’yle bu çizgiyi korumaları gerektiğini düşünüyordu ama o kadar kolay olmadı bu da. Ona karşı gelebilecek her tehlikede duyduğu kardeşlik hissiyatı mantığını bastırıyordu. Kurulun karşısında Ali için kendini feda etmesi, bölüm değiştirince binbir bahaneyle yanına inip sürekli onu kontrol etmesi, kalabalık bir mekanda zorlandığını görünce sadece ben varmışım gibi yap diyerek destek olması, taklidini yapan herkese kızıp altan alta Ali’ye gülmesi, ona karşı doğrultulan bir silah görünce onu bırak beni al demesi, bir zamanlar uzaktan ameliyatı izleyecek, hiçbir şeye dokunmayacak diye kalbini kırdığı ameliyathanede bu sefer ilk kesiği atmak ister misin demesi, Ali’ye zarar vereceğini anladığı Damla’yı eğer bir daha zarar verirsen seni harcarım diye korkutması, hastanenin ortasında naptın o meseleyi diye abisiymiş gibi ağzını araması… Böyle o kadar çok detay o kadar ince sahneler var ki farkında olmadan her harika bir hoca hem de çok iyi bir abi oldu Ferman.

Ferman hastalanınca dünyası başına yıkılan bir Ali izlemek de bu broculuğun bize şimdiye kadarki en güzel bonusuydu. Ferman öleceğini düşünüp Ali’ye bıraktığı mektupta ona mirasını emanet etmişti, yani mesleğini. Bir gün bu ülkedeki en iyi cerrah olmasını istiyordu, bunu yapabileceğine de inanıyordu. Yine bize hem abisi hem hocası olduğunu böyle detaylarla hissettirmeleri çok hoşuma gidiyor. Ferman’ı kurtaracak fikrin Ali’den gelmesi de cabası tabi. Son olarak babasının gelmesiyle hayatının belki en zor anlarından birini daha yaşayan Ali’ye Ferman’ın desteğini izledik. Onu koruyabilmek için sürekli yanında durdu, yapabileceği en iyi şeyi yapıp babasıyla konuşmasını isteyenlere kıyasla mesleğine tutunmasını sağladı. Babasıyla uzaktan yüzleşmesinde yanında durdu..

-Benim kendimi iyi hissetmem lazımdı, ama iyi hissetmiyorum.
+Biraz zaman ver.. Geçecek.
-Söz mü?
+Söz.

Kardeş olmak için kan bağına gerek olmadığının, bunun tamamen yürekten sevmekle ilgili olduğunu bize gösteren Ali ve Ferman bu sezonu en güzel detaylarından biri. Ferman’ın da dediği gibi: “Dalgalar gelip geçer denizler baki kalır, kardeşim..”