Nihayet beklediğimiz gün geldi. Binlerce kişinin arasından gelen onlarca yarışmacının bir sonraki aşamaya geçmek için savaştığı ön elemeler tamamlandı ve üçlü düellolar başladı! Bu bölüm için zaten heyecanlıydım, dolayısıyla izlerken çok keyif aldım. Şimdi gelin biraz konuşalım. Neler yaşandı, kimler ayrıldı kimler kaldı?
Öncelikle şunu söyleyeyim, sevdiğim yüzlerden biri olan, enerjisine bayıldığım Yana’ya veda ettik. Gerçekten üzüldüm, kalmasını çok isterdim. Onun o insana neşe veren gülüşü, konuşması, pozitifliği MasterChef stüdyolarına ferahlık getirirdi biraz.
Deniz’i de uğurladık bu bölüm. Aslında herkes onun alanında, aşina olduğu bir yemek çıktığı için avantajlı olduğunu düşünüyordu ama ben hissetmiştim gideceğini. Tabağı iyi olmasına rağmen diğer arkadaş kazandı. Hem de yaparken konsantre olamayıp sürekli onun tarafına göz atıp endişelendiği halde 🙂 Onu pek sevmediğimi söyleyebilirim. Hareketleri biraz tuhaftı. Çok keyifle izleyeceğim bir yarışmacı değil.
İtalyan makarna grubunda kimin kazanacağı değil ama, kaybedeceği belliydi. Ya heyecanına yenik düştü Murat, ya da yemeği bilmeyişine çok fazla odaklandı. Kendine güveni de yetersiz geldi bana. Yürüyen kibir, adını anmak istemediğim şahıs kazanacağına onun olmasını isterdim cidden. Diğer ablamızın da tabağı güzeldi ama çok soğuk, modu düşüktü.
Gelelim sempatik tavırlarıyla herkesin kalbini çalan karizmatik yarışmacımız Walison’a. Onların grubu, bu bölümdeki en iyi gruptu sanırım. Başarı olarak kastetmiyorum. Birbirlerine karşı sevecen ve dostane yaklaşımları, hepsinin güleryüzlü olması vs izlerken mutlu etti. Jürilerin seçimlerinden birinin Sufle olması da hoşuma gitti, çünkü gerçekten kolay gözükmesine rağmen çok ölçücü, kıstas olabilecek bir tatlı. Herkesi tebrik ediyorum, görüşmek üzere. Ön elemeler hakkındaki yazı için buraya tıklayabilirsiniz.
