Kürşat Demir: İyi bir işi okurken yazarla sohbet etmiş kadar olurum
Merhaba! Öncelikle bizi kırmayıp röportaj teklifimizi kabul ettiğin için hem Ne İzledik ekibi ve hem de sevenlerin adına teşekkür ederiz. Umarız keyif aldığın bir röportaj olur. 🙂
Merhaba! Hadi başlayalım…
•Seni daha yakından tanımayı çok isteriz. Bize dışarıdan herkesin göremediği Kürşat’ı biraz anlatır mısın? Seni çok iyi tanıyan bir arkadaşına sorsak Kürşat’ı bize nasıl anlatırdı?
Kendime sakladığım bir özelliğim yok. Yakından ilişki kurduğum insanlar, çok net bir insan olmamla başlarlar sanırım. Ama nasıl devam ederler, bilemem. Onlara sormak lazım.
•İlk auditionını hatırlıyor musun? Nasıldı? Unutamadığın bir audition anın var mı?
İlk auditionımı çok iyi hatırlıyorum. Self-tape usülü bir parçaydı. Levent Semerci’nin Ayhan Hanım filmine vermiştim. Profesyonelleşmeden önce, hata yapmanın önmli olmadığı zamanlarda çekilmişti. “Keşke elimde olsa da seyretsem.” dediğim, zaman kapsülü yerine koyabileceğim bir görüntü olmuştu.
•Kadir Has Üniversitesi Tiyatro bölümü mezunusun. Bölüme nasıl hazırlandın? Tiyatro hep hayalinde miydi? Çocukken sahnede olmanın hayalini kurar mıydın? Bu yolculuğa çıkarken seni etkileyen yapımlar, oyuncu ya da yönetmenler olmuş muydu?
2008 senesinde Anadolu Üniversitesi İİBF’ye yerleştim fakat bölümden ziyade tiyatro kulübü ilgimi çekiyordu. Özdüşüm Oyuncu Atölyesi üye alımı yapıyordu, okulun kulübüdür… “Ben ne yapıyorum burada?” sorusuna cevabı tiyatro kulübünde buldum ve ağır bir mesainin hediyesini hem Anadolu üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nı hem de Kadir Has’ı burslu kazanarak aldım. İstanbul’u seçtim.
•Hem tiyatro, hem main stream hem de dijitalde yer almış bir oyuncusun. Bu üç farklı deneyimin sana katkıları neler oldu? Hangisinde daha rahat çalışıyorsun?
Tekniğim kuvvetlendi. İyi yapabildiğim şeylerin yanına yeni beceriler getirmemi sağladı. Prova ve performans, sırasıyla gerçekleşen şeyler gibi görünse de ben öyle yaklaşmıyorum. İkisini de aynı anda yapmak iyi olan. Performans sırasında provanın özgürlüğü hiç bitmese, provada ararken de performansın önemi kaybolmasa tadından yenmez. Bunu arıyoruz, bunu öğretiyoruz kendimize. Mecra çok önemli değil.
•Filmografine baktığımızda başarılı işlerde yer aldığını görüyoruz. Söz, Saygı, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, Rise of Empires: Ottoman bu işlerden bazıları. Okuduğun senaryolarda seni çeken ya da iten etmenler neler? Canlandıracağın karakterlere nasıl hazırlanıyorsun? Çekim öncesi bir ritüelin var mı? 🙂
Sete gitmek, selamlaşmak, hazırlanmak ve çağrılmayı beklemek bir ritüeldir benim için. Oyuncunun ritüelleri tek başına olmamalı. Çünkü temelde değişmeye ve değiştirmeye hazırlanmam gerekiyor.
Senaryoyu okuduğumda beni iten etmenlerden en birincisi imla hatalarının düzeltilmemiş olması. Gözden kaçabilir, bundan bahsetmiyorum. Genel bir boşvermişlik, işe gösterilen özenle ilgili bilgi veriyor bana. Çekici gelen tarafı ise dert edilen şeyin bana da dokunması.
Bir karaktere hazırlanırken önce metni okuyorum. Sonra hayatımdaki bağlantıları buluyorum. Çevremde, kendimde, doğada vs… Gözlemlemek beni motive ediyor. Sonra da o motivasyonla metin üzerinde çalışıyorum. Metin odaklı işçilikten daha çok keyif alıyorum. Çünkü içinde bir sürü şifre var. İyi bir işi okurken, yazarla sohbet etmiş kadar olurum.
•Bu mesleği seçtiğin için pişman olduğun anlar oldu mu? Genç bir oyuncu olarak, dizi sektöründeki başarılar ve tiyatroların son yıllarda gördüğü ilgi seni umutlandırıyor mu?
Olmadı. Olduğu gün de bırakmam gerektiğini anlamış olurum sanırım.
Tiyatro seyircisi ne kadar arttı mı? Emin değilim… Pandemiden sonra kapanan sahnelerin çoğu tekrar açılamadığı için derinlik azaldı. Kallavi bir teşvik gerekiyor bence. Ya da dizi süreleri azalacak ve oyuncular tiyatro yapabilir hale gelecekler… Bu ikisinden biri olmazsa –önümüzdeki yıllarda– sosyal medyaya fotoğraf atmak için gidilen bi yer olmaktan öteye gidemeyecek tiyatromuz maalesef.
•Şüphesiz Prens, kariyerin için dönüm noktalarından biri oldu. Hasret kaldığımız özgün komedi işlerinden biri Prens. Ve sen de çok sevdiğimiz aşkına hayran kaldığımız bir karaktere Saksonya Dükü Philippe’i canlandırdın. Biraz geriye giderek Prens’e nasıl katıldığını, senaryoyu okurken neler hissettiğini sormak istiyorum. Philippe’in bu kadar sevileceğini düşünmüş müydün?
Senaroyu okurken çok rahat ettiğimi hatırlıyorum… Hangi çıktıyı alacağını bilen ve oyuncuyu bir çok keşif alanına davet eden bir yazarlık var. Böyle bir metinle herkes çalışmak ister. Giray’la tanışıyorduk, Kerem’le daha da eskiye dayanan tanışıklığımız vardı. Bu role oyuncu düşünürken, ikisi de beni önermişler birbirlerine. Bu benim için çok enteresan bi hediyeydi mesela.
Philippe’in sevilmesi çok olasıydı çünkü aşkı için her şeyi göze alan biri. E aşk da herkesin aradığı bi’şey. 🙂
•Spoiler olmayacağı için sormak istediğim bir soru daha var Prens‘le ilgili. Aslında sen de bölüm öncesi (yanlış hatırlamıyorsam) “Prens II. Fasıl” diye bir hikaye paylaşarak küçük bir ipucu vermiştin bize. Şahsiyet’in ikinci sezonunu izleyenler bilir, Philippe ve Fatoş’un kaderi bir olmuştu. O an nasıl anlamadım hala içime bir derttir. Senaryoyu okurken ne tepki verdin Philippe’in ölümüne? Son derece trajik bir vedaydı. Sosyal medya yıkılmıştı. Senin gönderin de isyan yorumları ile dolmuştu. İzleyicilerin bu kadar etkileneceğini düşünmüş müydün?
Oyuncu olarak iki aşığın hazin sonunu anlatmak ve özellikle düğün sahnesine hazırlanmak beni çok heyecanlandırdı. Bu açıdan senaryoyu okuyunca mutlu oldum. Fakat Kürşat biraz üzüldü, yalan yok. Seyircilerin bu kadar etkileneceğini düşünmesek emin olun çekmezdik.
•Dilek Taşı’nda canlandırdığın Efkan karakteriyle ilgili de bir soru sormak istiyorum. Efkan deyim yerindeyse evlerden ırak bir karakterdi. Psikolojik tanımı tam olarak hangisidir kestiremiyorum ama kesinlikle hastaydı. Efkan’ı canlandırırken esinlendiğin bir karakter oldu mu? Nasıl hazırlandın Efkan’a?
Olmadı. Hem bu kadar zengin, hem bu kadar eli kolu bağlı olmasını detaylandırınca ortaya Efkan gibi bir divane çıkıyor.
•Bu sezon da bizimlesin. Kirli Sepeti yakından takip ettiğim bir iş. Yeni sezon kadrosu açıklandığında ve ismini gördüğümde çok sevinmiştim. Her karakterin altından başarıyla kalkan birisin ve kadroya çok yakıştığını düşünüyorum. Partnerin Nazlı Bulum ile enerjiniz uydu mu? Şule ve Tarık’ın hikayesini okuduğunda neler hissettin? Yeni sezonda bizleri neler bekliyor? Set ortamınız nasıl? Öğrenmek isteriz. 🙂
Teşekkür ederim. Medyapım’ın işleri, özellikle Tatlı Hayat ve Dadı, evimizde izlenirdi. Bizi birleştiren şeylerden biriydi. Annem sadık bir seyircisi Kirli Sepeti’nin… Yıllar önceki sıcaklığı hatırlayacak olması beni mutlu ediyor, oğlunu sevdiği işte gördüğünde.
15 Eylül’den itibaren ikinci sezonumuzla sizlerle oluyoruz. İşlerle alakalı en sevdiğim şey sosyal medyadaki yankıları oluyor… Seyircilerin ne hissettiğini öğrenmeyi hep sevmişimdir. Tiyatroda olan şey arıyor bünyem sanırım.
Nazlı ile tanışıklığımız okul yıllarına dayanıyor. Beraber hiç sahneye çıkmadık ama birbirimizi nelerin motive ettiğini biliyoruz. Bu da işimizi kolaylaştırıyor tabii ki. Çok hızlı ve dengeli çekebiliyoruz ki bu biraz önemli.
Set ortamı disiplinli. En sevdiğim…
Yeni sezonda ise sizleri bol bol “merak etmeler” bekliyor. 🙂
Şimdiden iyi seyirler.
•Birbirinden farklı türdeki yapımlarda yer aldın, elbette her karakterin senin için yeri ayrıdır. Ama içine en çok sinen, favorim dediğin rolünü merak ediyoruz.
En iyi işim, en son yaptığım işimdir. Teşekkürler. 🙂
•Müzikle de yakından ilgilisin. Harika bir sesin olduğu ortada. Gelecekte müzikle ilgili planların var mı?
Teşekkür ederim. Hoş bir hayal… Neden olmasın? Şarkı söylemenin hazzı çok güzel.
•Canlandırmak istediğin spesifik bir karakter var mı? Nasıl bir projede yer almak isterdin? Mesela ‘’keşke çekilse de ben şu karaktere can versem’’ dediğin bir roman var mı?
Bir sürü var ve bazıları için yaşım da geçti… 🙁 İlk aklıma gelen Macbeth… Roman değil ama…
• İzlemekten keyif aldığın yerli/yabancı dizi/filmleri çok merak ediyoruz. Takip ettiklerin arasından hangilerini önerirsin takipçilerimize?
Berkun Oya’nın işlerinin hastasıyım. Bir de çok zaman önce ‘Horace and Pete’e bayılmıştım. Şimdi seyredince farklı hissederim belki ama bilemiyorum. :))
Kendinize çok iyi bakın!
Teşekkürler