tds_thumb_td_300x0
“Kötü İnsanlar İyi Sevgili Olurlar.” : MerKer

Merhaba. Dün Ufak Tefek Cinayetlerin 34.bölümünü geride bıraktık. Bölüme neredeyse her yönüyle bayıldım. İlk yarım saat sadece MerKer izlememiz ve bölümün yarısının MerKer olması daha önce hiç alışık olmadığım bir şeydi. Bu hız ve bolluk karşısında ciğer görmüş kedi gibi kalakaldım. Bu yüzden kendinizi hazırlayın çünkü upuzun bir yorumla geldim. E çaylarınızı aldıysanız buyurun yazıya. 😆 

“Bir yangının külünü yeniden yakıp geçtin.”*

 

Bölüm başladığında MerKer’i bıraktığımız yerde buluyoruz. Bunca yılın özlemi, öfkesi ve aşkıyla bir odada baş başalar. Kılıçlar karşılıklı çekilip söz düellosu başladığında dilleri ve gözleriyle söylediklerinin farklılığını görüyoruz. Merve’nin gözlerinin doluşu ve Kerim’in bakışları ayan beyan ortada. Rachelciğim o güzel sesiyle Merve’yi çağırdığında Merve ortamdan hızla uzaklaşıyor. Kerim kapıdan çıkıp giderken Merve’nin Kerim’in ardından bakışı ise aşkın sözlüklerden fırlayıp karşımıza gelmiş hali. Âh o bakış… Flashback sahneleri ardı ardına patlayıp bizi şaşkınlığa uğratırken Emre ile Kerim’in hâlâ görüştüğünü hatta Emre’nin Kerim’e “Patron.” dediğini öğreniyoruz. Bu ittifak çok can yakacak gibi. Kerim’in Serhan’ın Merve’yi terk edeceğini öğrendikten sonra “O defter çoktan kapandı benim için.” demesine “Yav he he.” diyor ve hoop Merve’yi takip ettiği kısımlara geçiyoruz. “Ah be Scarlett… Daha da güzelleşmişsin.” repliği ile eridikten sonra MerKer ile birlikte Edip’in mezarına gidiyoruz.  Merve’yi  bir süre izledikten sonra Kerim, mezarın başına gelen Oya’nın yanına gelip Edip’in öğrencisi olduğu yalanlarını söylüyor. E Kerim Adil Sağlam bu. Oyunu birkaç saniyede bile kurar. Kerim’in Serhan’nın ve Merve’nin canını yakmak için Oya’ya yaklaştığını biliyorduk zaten. Oya’nın evine geldiği sahnede Kerim’in Oya’yı etkilemeye çalışmasıyla da sinir kat sayımız yükselse de oyun oluşunun bilinciyle gülümsüyoruz. Gelelim Merve Aksak’ın çöp atma bahanesiyle liseli aşıklar gibi Kerim’in evini izlediği sahneye. Evini izlerken Kerim’e yakalanan Merve kuyruğu dik tutmak için çabalarken Kerim yine onu eve davet ediyor. Kerim’in kararlılığı karşısında yılmamaya çalışsa da Merve de, Kerim de, biz de Merve’nin o eve gireceğini biliyoruz. Tamam belki bugün değil ama yakında tıpış tıpış gidecek.  😉 

Kerim Adil Sağlam Mila Aksak’a bakıyor.

“Nasıl bir annesin acaba?”

Beni, seni, bizi en çok yaralayan, Kerim’e sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlama isteği uyandıran kısma geldik. Köpeğin Mervelerin bahçesine yanlışlıkla (?) girmesi üzerine Kerim onu almaya geliyor. Ve tam o an köpeği sevmekte olan Mila’yı görüyor. Koca Kerim Adil Sağlam’ın omuzlarının çöküşü, yüzünün düşüşü ve bakışlarının değişmesi Merve gibi bizimde gözümüzden kaçmıyor. Ben de şu sahneden sonra fonda Bergen’in Sen Affetsen Ben Affetmem şarkısı çalıyor. İsterseniz bana eşlik edebilirisiniz. Mutlu bir aile olma ihtimalini Kerimden çaldığın için seni Kerim affetse ben affetmem Merve.  😥  Kerim ile Mila’nın ilk karşılaşmasını çok merak ediyordum ama bu çok canımı yaktı. Kerim’in merak ve burukça sorduğu “Nasıl bir annesin acaba?” sorusu boğazımda düğüm olup kaldı. Köpekler ve ikinci köpeğin üzerinden güzel bir ilişki kuran Mila ile Kerim canımızı daha çok yakarken Merve usulca bir soru soruyor. “Scarlett yok mu?” Kerim’in bakışları içimize işlerken bütün arabesk şarkıları tek ses oluyor. Boğazımızdaki düğüme düğüm, kalp kırıklığımıza kırıklar eklenirken Kerim cevap veriyor. “Scarlett… Scarlett kaçtı.” Akşam da evinin balkonundan bahçedeki Merve ile Mila’yı izleyip acı çeken, ağlamak üzere olan Kerim’i gördükten sonra ise ben bittim artık. Kerim gibi sert ve soğuk bir adamın acısını bu kadar net görmek, çaresizce direğe yaslanışını izlemek bende çöküp ağlama isteği uyandırdı. Bu adam alacağı intikamda haklı değil de ne şimdi? Babalığıyla övünürken kızını okulda unutan Serhandansa buz gibi duvarlarıyla Kerim’in daha iyi bir baba olacağını düşünmeden de edemiyorum.  Yetmemiş gibi mutlu mutlu bahçesinden Merve’yi izleyen Kerim’in Aksakların mutlu (!) aile tablosunu görmesi benim cinlerimi tepeme çıkarıyor. Az acı çektirdiniz çünkü güzelim adama, az daha çektirin. Aferin size. Neyse sakinim. Zaten daha sonra Kerim’in eski bahçıvan üzerinde Serhan’ın başına ördüğü çorapları görüp içimizin yağları eriyor.  😎 

“Kendimi arıyorken olmaktan korktuğum yerdeyim, sendeyim. Al beni, ne yaparsan yap.”**

“Gel bakalım…”

Gelelim akıllara zarar son sahneye. Geçmişle alakalı çok güzel bir spoiler yiyoruz sahnenin başında. Merve Mila’ya masal okuyor. Ama söyledikleri Kerim ile Merve’nin ayrılığıyla çok bağlantılı gibi.  ” “Niye bırakıp gittin beni?” diye sormuş küçük balık. “İstemedim.” demiş deniz atı. “Aslında hiç istemedim. Ama dalgalar öyle büyüktü ki beni bir anda içine çekip savurdu.Sonra da yuttu bembeyaz köpükleriyle. Bir daha asla geri dönemedim.” Merve’nin sırf Aksak olmak için Kerim’i terk etmesine inanamayan kalbimiz bu güzel spoilerla rahatlıyor. Ve ben Kerim’in asıl sebebi öğrendiği sahneyi şimdiden dört gözle bekliyorum. Mila’yı uyuttuktan sonra hazırlanıp Kerim’in evine geliyor Merve. Ve görüyoruz ki Kerim zaten onu bekliyormuş ve geleceğini biliyormuş. Merdivenlerin başına gelip elini Merve’ye uzatıyor ve daha sonra kendisine çekiyor Kerim. Biz bu bakışmanın etkisindeyken arkadan genç Merve ile Kerim’in sesi geliyor. Sahnenin büyüsü bizi pembe bir dünyaya götürüyor ve Kerim’in “Gel bakalım…” diyip Merve’yi içeri götürmesiyle bölüm bitiyor. Tıpkı bizim bittiğimiz gibi… Açıkçası bölüm sonu beni biraz şaşırttı çünkü fragmanı gördüğümde bölümün sonunu birkaç gün önceden tahmin etmişim.  🙂  

“Kerim ben sana çok aşık oluyorum. Beni hiç bırakmayacaksın değil mi?” (Kendisi bıraktı.)

“Ne güzel bakıyorsun bana.”

Şimdi bölümün başına gidip flashback sahnelerine dönelim. Kerim ve Merve’nin bir gece kulübünde tanıştığını öğreniyoruz. Merve, Kerim’in Büşra diye bir kızı terk ettiğini ve kötü biri olduğunu öğreniyor can sisterı Pelin ve Taytaydan. Ve şaşkınlıkla diyor ki “Aa kalmış mı öyle aşık olmak?” Oysa kendisi on sekiz yıl geçse bile bitmeyecek bir aşkın kapısını çaldığından habersiz. Ama biz biliyoruz. Kerim’in tanışma girişimine Merve’nin olumsuz tepkisi, yağmur altında öpüşmeleri, okul bahçesinde karşılaşmaları ve Merve’nin daha fazla karşı koyamayıp Kerimle sohbet etmesi, gizli aşkın başlangıcı ve aşk dolu bakışları… Merve’nin “Kerim ben sana çok aşık oluyorum. Beni hiç bırakmayacaksın değil mi?” repliği ile kafamız alt üst oluyor. Merve’nin Kerim’i terk ettiği sahne gözümüzde canlanırken Merve’nin bu kadar aşık olduğu halde nasıl Kerim’i terk edebildiğine inanamıyoruz. Allah aşkına bu işin altında ne var? En kısa zamanda Kerim de biz de öğrensek şu gerçeği öyle güzel olacak ki…

Son olarak gelelim 35. bölümün ilk sahnesine. Oya hariç herkes yemekte buluşmuş. Belli ki Merve’nin evindeler. Serhan ile Kerim’in tartışması masadaki tansiyonu bir hayli yükseltirken Merve elinde cheesecake ile içeri giriyor. Mehmet’in Kerim’e Merve’nin cheesecakeini şiddetli tavsiyesi üzerine Kerim ile Merve’nin bakışmasından Kerim’in çoktan cheesecakei yediğini anlıyoruz. Ve ben özellikle Kerim’in tepkisini aşırı merak ediyorum. E artık salıya ışınlanma büyüsü falan mı bulsak? Ne dersiniz?

Sevgiyle ve sağlıcakla kalın.  🙂 

* Zeki Müren – Bir Yangının Külünü Yeniden Yakıp Geçtin

**Feridun Düzağaç – Alev Alev

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!