tds_thumb_td_300x0
Kalbin Sıcaklığı Savaşı Yener: Ayla

Filmden yeni çıktım. Ve şuan ne derece boş şeyler için zamanımızı nasıl da harcadığımızı anladım. Ne boş şeylere üzülüyoruz, ne kadar gereksiz şeyleri kafamıza takıyoruz. Ve bir o kadar da boşveriyoruz hayatta asıl görmemiz gerekenleri…. Görmemeye o kadar alışmışız ki hâlâ insan kalabilen birinin varlığı bize olağanüstü geliyor.

“Babalar evlatları için yaşar…”

Ayla, koca yürekli bir adam ve masumiyeti hariç her şeyini kaybetmiş bir çocuğun hikayesini anlatıyor. Daha doğrusu sevginin dil, din, ırk gözetmeden geçen yıllarla eskimeyecek bir güçte olduğunu… Filme aşırı dramla duygu sömürüsü yapıyor diyenler olmuş. Yani bunun gerçek bir hikâye olduğunu gözardı edenler… Hayatta her şeyi kolayca elde etmeye alışmış robotik insan topluluğu, böylesine gerçek bir acıyı yalnız abartı diye görüyor. Öyle acı ki bu tablo… Bu film kendi sıkıntılarınıza ağlamak için gelebileceğiniz klasik bir dram filmi değil. Buradan hıçkıra hıçkıra çıkıp birkaç dakika sonra hiçbir şey olmamış gibi devam edemezsiniz hayatınıza. Düşünmeniz gerekiyor. Başkalarının acılarına ağlayıp “Allahım neler çekmiş insanlar, yazık. Allah yardım etsin.” deyip vicdanınızı rahatlatamamanız gerekiyor. Benim de buradan çıktıktan sonra bir şeyleri değiştirmem gerekiyor. 70 yıl önce Süleyman isminde genç bir Türk askerinin yaptığının olağanüstü sayılmayacağı bir dünyaya ulaşmamız gerekiyor.

Hikâyenin gerçek kahramanları… Süleyman Baba ve Ayla…

Hayır, ben bu filmde normal film tavsiyeleri gibi teknik detaylardan ya da rollerin nasıl olduğundan bahsetmeyeceğim. (Ali Atay ve İsmail Hacıoğlu’na, Çetin Tekindor’a teşekkürlerimi sunmakla yetineceğim. Sizi atlarsam saygısızlık etmiş olurum.) Çünkü ortada gerçekten çok güzel bir emek var. Çok güzel bir düşünce var. Hislerime dayanarak gurur duyduğumu söylemek istiyorum yalnızca. Tüm salonu yeri geldiğinde kahkahaya boğup yeri geldiğinde mendilleri parçalatarak aynı histe buluşturabiliyorsa bence o iş olmuştur. Oskar alır ya da almaz orasını bilemem. Ancak benim gözümde şöyle güzel bir nefes almak isteyen herkesin gitmesi gerekiyor. Sonra da bolca düşünmesi…

Son olarak filmin senaristi Yiğit Bey’den bahsetmek istiyorum. Replikler gerçekten bize o ortamı yaşatacak şekilde seçilmişti. Kendisine can-ı gönülden teşekkür ediyorum bu güzel işin değerli bir parçası olduğu için. Yapım ekibiyle arasında geçenler nedir ne değildir orasını bilemem. Ancak bildiğim tek şey var ki manevî haklar parayla ödenemez. Bu yanlıştan acilen dönülmesini diliyorum.

“Bu savaş tarihe geçtiğinde ne sen ne ben hatırlanacağız. Tarihe adını Türkler yazdıracak.”

Bugün özel bir gün ve özel bir filmi hak ediyor. Gün bitmeden seansları kontrol edin ve Türklüğünüzden bir kez daha gurur duyun. Bu milletin ismini yücelten koca yürekli insanlardan olmaya çabalayın.

Sevgiye inanmaktan hiç vazgeçmemeniz dileğimle…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!