Hoş Geldin Kalpazan, Biz De Seni Bekliyorduk!

Hoş Geldin Kalpazan, Biz De Seni Bekliyorduk!

Oyuncu kadrosu ve tanıtımları ile dikkat çekmeyi başaran Kalpazan, ekran yolculuğuna başladı.

Diziyi biraz gecikmeli de olsa ucundan yakaladım. Benim için Kalpazan’ı daha başlamadan ilgi çekici kılan, yazının başında bahsettiklerim dışında, senaristlerinden Sema Ali Erol’un paylaşımı olmuştu. Erol’un sosyal medya hesabından, ‘’on yıllık hayalimiz’’ olarak bahsettiği Kalpazan hikayesi, gerçeğe dönüşüyordu. Elbette gerçeğe dönüşen tüm hikayelerde bir emek var ancak on yıl gerçekten uzun bir süre ve bu yüzden Kalpazan’ın dikkatimi çekmesinde bu paylaşımın da etkisi olduğunu söyleyebilirim.

Yerli dizilerin ekran sürelerinin uzunluğu malum… Her hafta, bir bölüm süresi uzunluğunda bölüm çekmek de, bunu, halihazırda dikkat süresi azalmış olan insanlara izletebilmek de kolay değil. Kalpazan ilk iki bölümüyle kendini izletmeyi başaran ve seyirciyi bir şekilde yakalayan bir yapım olmuş bana göre.

İlk iki bölüm, karakterleri tanımamızı ve onların hikayelerine dair küçük öngörülerde bulunmamızı sağladı diyebiliriz.

Dikkat! Spoiler içerir.

‘’Namuslu Olmak Ne Kadar Zormuş!’’

Benjamin Franklin’in, genel hikayeyi kısaca özetlediğini söyleyebileceğimiz ‘’İnsan paranın sahtesini yapar, para da insanın.’’ sözüyle ve çarpıcı bir girişle ‘’Merhaba’’ diyen dizinin açılış sahnesinde, para basan Adem’i görüyoruz. İlk bölümde, erdem sahibi bir adam olan, ‘’Ben çocuklarıma haram lokma yedirmem.’’ diyen Adem’in nasıl açılış sahnesindeki para basan adama, yani bir kalpazana dönüştüğünü, kırılma noktalarının neler olduğunu izliyoruz aslında.

Eşine ve çocuklarına inanılmaz düşkün, her şeye rağmen umut etmekten vazgeçmeyen bir karakter Adem. Babasına benzemekten çok korkan Adem, bir tarafını hep eksik bırakan baba sevgisizliğini çocuklarına yaşatmamaya yemin etmiş sanki. Kızı Naz’a ve oğlu Arda’ya sevgisini göstermekten asla çekinmiyor.

Adem’in her iki çocuğu da akran zorbalığına uğruyor. Oğlu Arda, okula önemli katkıları olan iş insanı Koray Bey’in oğluna, uğradığı zorbalık sonrası şiddet uygulayınca patlak veren olaylar, Adem’in şiddet görmesine kadar uzanıyor. Adem için sonun başlangıcı da burada başlıyor. Şiddet ile hiçbir şeyin çözülmeyeceğini düşünen ve oğluna var gücüyle kendini açıklamaya çalışan Adem için kırılma noktası, oğlu Arda’nın hayal kırıklığıyla söylediği ‘’Keşke benim babam olmasaydın.’’ sözü oluyor.

Bu sözün ağırlığı altında ezildiği sırada, kendisinin tam zıttı kardeşi Kartal ile tanışıyoruz. Karakter tanıtımında da yazdığı gibi; insanların kişiliklerini ve zaaflarını iyi okuyabilen Kartal, abisini nereden vuracağını iyi biliyor. Bu sahnede iki kardeşin arasının, Kartal’ın yaptığı, kendi tabiriyle “replika”, abisinin tabiriyle “üçkağıtçılık” işleri sebebiyle pek de iyi olmadığını anlıyoruz. Dolayısıyla yeğenleriyle de görüşmesi pek hoş karşılanmıyor. Adem’e göre Kartal tam olarak babasının oğlu. Bu da onunla görüşmemesi ve çocuklarını da görüştürmemesi için yeterli bir sebep.

Adem’e dönersek… Oğlundan duyduğu söz ve para bastığına inanmamış olması Adem’in tam anlamıyla zoruna gidiyor. Oğluna kendini kanıtlamak için, Merkez Bankası’nda para basarken kullandığı hünerlerini tekrar devreye sokup, üzerinde oğlunun resmini kullandığı para basarak oğluna sürpriz yapıyor Adem. Sonucunda oğluyla arasını düzeltmesine düzeltiyor ama, bu para Adem’in dilediği gibi oğluyla aralarında sır olarak kalmıyor.

İşlerin ne kadar kötüye gidebileceğini tahmin edemeyecek kadar küçük olan Arda, kendisine zorbalık yapan okul arkadaşlarına kendini kanıtlamak için parayı kullanınca olay, halihazırda Arda’ya kafayı takmış olan okul müdüründen Adem’in iş yerine kadar ulaşıyor ve Adem tazminatsız olarak işinden oluyor. Karakter için bu işten çıkarılma, çok önemli bir kırılma noktası.

Oturdukları ev yıkılacağı için farklı bir eve geçmek zorunda olan Adem ve ailesinin paraya en çok ihtiyaç duydukları dönemde başlarına gelenlere bakar mısınız? İşinden olduğunu eşine anlatamayan, başvurduğu işlerden de hiçbir olumlu sonuç alamayan Adem’in, yeni tutacakları evin kaporasını ve kirasını ödemek için ellerindeki tek birikim olan altınlarını satmaktan başka çaresi kalmıyor.

Hayatında yalana yer olmayan Adem’in eşinden sakladıklarına bir yenisi daha ekleniyor. Sonrasında, ‘’Bir bu eksikti’’ diyebileceğimiz bir şey oluyor ve altınların parası çalınıyor; üstelik altınların çalınmasını sağlayan kişi öz kardeşi Kartaldan başkası değil!

Bu noktaya kadar halen para basmaya ikna olmamış olan Adem’in tüm direnişi, ondan sakladığı tüm gerçekleri öğrenen Canan’ın boşanmak istemesiyle son buluyor. Yıkılan evine ve aslında yıkılmaya başlayan ailesine bakan Adem, ailesi için para basmayı kabul ediyor.

Kartal’a Geri Dönelim mi?

Birlikte çalıştığı Bayram’a yüklü bir borcu olan Kartal’ın, abisini para basmaya ikna etmekten başka çaresi yok! Tüm bölüm boyunca abisini ince ince işleyen ve hayat amacı Adem’i kendi dünyasına çekmekmiş gibi davranan Kartal, abisini istediği noktaya bir şekilde getirse de, hayat onun haberi olmadan ona bazı sürprizler hazırlıyor.

Arabasıyla hız yaparken, daha önceden yeğeninin arkadaşının annesi Ayşe Komiser’in kaza yapmasına sebep olan Kartal, üzerine bu kazanın Ayşe’nin ayaklarını kullanamamasına sebep olduğunu öğreniyor. Vicdan azabıyla ezilen Kartal; Ayşe’yi gizli saklı ziyaret edip, onu izleyip, hayatını kolaylaştırmak ve onun iyileşmesini sağlamak için her şeyi yaparken, aynı zamanda duşta bağıra çağıra ‘’Dünyanın En Güzel Kızı’’ şarkısını söyleyecek kadar Ayşe’ye çekilmeye başladı bile.

Bakalım eski harika (!) kocası sebebiyle erkeklerden soğumuş, 2. bölümde gördüğümüz kadarıyla Kartal’dan şüphelenmeye başlayan, yankesicilik ve dolandırıcılık bürosundan Ayşe Komiser ve yaptığı işi ‘’gariban sevindirmek’’ olarak tanımlayan, abisinin tabiri ile ‘’üçkağıtçı’’ Kartal’ın hikayesi nasıl olacak? Deniz Baysal ve Çağlar Ertuğrul uyumu iyi bir şekilde işlenecek diye umuyorum.

2. Bölüm: Geçmiş, Şimdiki Zaman ve Gelecek Üzerine

Adem ve Kartal, Adem’in kayınpederinin imamlığını yaptığı camiinin yan binasının tam altına para basmak için bir yer hazırlıyor. Adalet ve dürüstlük timsali, haramdan nefret eden kayınpederinin dibinde para basmak mı? Adem sen de risk seviyorsun sanırım!

Sonrasında Adem ve Kartal’ın epey maceralı yollardan geçerek gerekli olan tüm malzemeleri satın alışını izledik ki, bu sahneler en keyif aldığım sahnelerdi. Her şeyi Adem ve Canan’ın, Adem’in çalındığını düşündüğü altın paraları ile aldıklarını söylememe gerek yok sanırım! Aralarına, Adem’in çok da içine sinmese de Kartal’ın çok güvendiği Mesut da dahil oluyor.

Bölüm boyunca, aynı evde yaşamak durumunda kalan Adem ve babasının çatışmaları da devam ediyor. Babasına karşı oldukça öfkeli olan Adem için oğlunu onun yanında görmek, oğlunu babasının yanına getiren Kartal ile büyük bir çatışma yaşamasına sebep oluyor. İki kardeşin karşılıklı öfke patlaması ile birlikte Kartal’ın travmalarına şahit olmaya başlıyoruz ve çocukken yaşadığı terk edilmişlik hissini bağırmasıyla birlikte onu ilk kez en gerçek haliyle izliyoruz.

Adem’in bastığı paralar ile ailesine hediyeler alarak altınları yerine koyduktan ve kaporayla iki-üç aylık ev kirasını da toparladıktan sonra yaptığı ilk iş Kartal’ı uyandırarak ‘’Bırakalım bu pis işleri, tövbe edelim.’’ demek oluyor tabii. E Kartal’ın borcu? Daha yeni başlamamışlar mıydı? Kartal bunu sevmiyor ama yine de kabul etmek zorunda kalıyor.

Para bastıkları yere gittiklerinde ise büyük bir sürprizle karşılaşıyorlar.

Hakkını alamadığı için onlardan intikam almak isteyen ve onları polise ihbar eden Mesut! Bu sadece kardeşler için değil, seyirci için de sürpriz oldu tabii. Çıkan arbedede Kartal’ın silahı Adem tarafından ateşleniyor ve Mesut vuruluyor. Hatta yeni bölüm fragmanından gördüğümüz kadarıyla, Mesut ölüyor. Ancak ben de okuduğum pek çok yorumla aynı fikirde olarak bu vurulma olayının Kartal’ın planı olduğunu düşünüyorum. Bakalım bizi nasıl bir ilerleyiş bekliyor?

Bu arada, Sarp Akkaya’nın hayat verdiği, Naz’ın arkadaşının babası Tarık karakterinin de merak uyandırdığını söylemek isterim. Evine röportaj yapmaya gelen muhabirin Tarık’a yönelttiği ‘’Kayınpederinizin şaibeli ölümüyle ilgili iddialar var.’’ sorusu, onun tarafında açılacak ayrı bir hikaye olduğunun sinyalini verdi. Sarp Akkaya oyunculuğu ile birlikte karakterin seyir zevki de üst düzeye çıkacaktır.

Üçgensiz de olmaz tabii! Canan’ın eski nişanlısı, restoran zinciri sahibi Sinan; evliliklerinde kriz yaşayan Adem ve Canan arasında kaosa sebep olacaktır ki şimdiden olmaya başladı bile.

Aynı zamanda, Ayşe’nin sinirini bozmaya ant içmiş eski eş ‘’Fuat amirim’’ de Ayşe ve Kartal ilişkisine burnunu sokacak gibi gözüküyor… Bakalım neler olacak?

Kalpazan’a keyifli, uzun, emeklerin karşılığının alındığı bir ekran yolculuğu diliyorum!

error: Korunan İçerik!