Hayaller ve Hırslar: Otel Lutesya’ya Hoş Geldiniz

Hayaller ve Hırslar: Otel Lutesya’ya Hoş Geldiniz

Yeniden merhabalar! Kısa denemeyecek bir aranın ardından yine buradayım. Belki okuyanlarınız vardır, daha önce İlk ve Son 2 yayınlandığında burada sohbetler etmiştik. ❤

O zaman mevsim sonbahardı şimdi ise bahar. 💐Hatta yaza göz kırpıyoruz. O zaman hüzün kokan bir aşk hikayesi üzerine konuşuyorduk, şimdi ise cıvıl cıvıl, bolca tebessüm ettiren bir aşk hikayesi konuşacağız. Biliyorsunuz MF Yapım’ın yeni dizisi Çift Kişilik Oda daha ilk bölümünü taze yayınladı, 22 Mayıs Perşembe günü.

Daha ilk bölümüyle hepimizi ferah ama içimizi sıcacık eden bir şekilde sarıp sarmaladı. İyi de bir başlangıç yaptı. Yapımda Asena Bülbüloğlu, senaryoda Ayşe Üner Kutlu ve yönetmen koltuğunda Yusuf Pirhasan

Bu kadronun müthiş olması yetmezmiş gibi bir de harika bir oyuncu kadrosu…  Başrollerde de Devrim Özkan ve Ulaş Tuna Astepe var. Sıkı tutun arkadaşlar, harika bir dizi bizi bekliyor!

Bugün biraz Nilüfer’i biraz Kaan’ı, biraz Sevil’i, biraz Kamil’i… Kısacası Çift Kişilik Oda’nın ilk bölümünü konuşacağız.

Yazının “spoiler alert” kısmından sonrasını henüz bölümü izlememiş olanların okuması tavsiye edilmez. Elbette her detay konuşulmayacak ancak ciddi spoiler olacak yine de bence önce diziyi izleyip sonra buraya gelin. 😉

!!! SPOİLER ALERT!!!

Diziden yaptığım şahsi çıkarımlarıma eşlik etmeye hazırsanız başlıyoruz!

Çift Kişilik Oda her ne kadar yaz kokan bir iş olsa da asla “öylesine” bir hikâyeye sahip değil. Duygusal anlamda ve derinlemesine baktığımızda her karakterin insanın karmaşık yapısına farklı pencerelerden birer bakış olduğunu görmek mümkün.

Bize aşkı anlatırken, bizi sıcak bir arkadaşlık ilişkisine şahit ederken bir yandan da insanın seçtiği yolun ona neler getireceğini düşündürüyor. Hayaller ve hırsların arasındaki ince ayrımda bırakıyor seyirciyi ve karar vermesini istiyor. Sence hangisi?

Her karakterin kendi hayatındaki ikilemleri, duygusal boşlukları, iyi ve kötü yanlarını göstermekten çekinmiyor ama iyi mi kötü mü kararını da seyirciye bırakıyor. Duyguları irdeliyor hırsın, nefretin, merhametin ve sevginin sınırlarını ve kurallarını sorgulatıyor. Tüm bunların yanında bol bol tebesüüm ettirip eğlendiriyor ve izlemesi keyifli bir aşk hikayesi sunuyor bizlere…

Hadi gelin Lutesya Oteli’nin kapısını aralayalım ve duyguların sınırlarını, insanların farklı yüzlerini inceleyeceğimiz; Nilüfer’in ve Kaan’ın hikayesine ortak olacağımız bir sohbete başlayalım!

Nilüfer’in En Büyük Hayali: Lutesya

Küçük yaşta anne ve babasını kaybeden, anneannesi tarafından yetiştirilen sevgi dolu, neşeli, enerjisi yüksek genç bir kadın Nilüfer. Çok sevdiği anneannesi Münevver ile sakin, huzurlu, kendisinin de memnun olduğu güzel bir hayat sürse de hayallerini süsleyen başka bir yer var: Lutesya.

Anne ve babasının mimarı ve ortağı olduğu bu otelde çalışabilmek için her yolu denemeye hazır deli dolu bu kız. Hayallerinin peşinden koşarken şansını zorlayan, enerjisiyle ve gülümsemesiyle her şeyin üstesinden gelebilen, hayal kırıklıklarıyla mücadele edebilen biri Nilüfer ancak hayat, planında olmayan şeylerle karşısına çıkacak.

Tanıştığın bir yabancı hayatını ne kadar değiştirebilir ki?

Otelin Gizli Varisi: Kaan Tunca

Gelelim büyük resmin diğer tarafına. 😊 Lutesya Oteli’nin gizli varisi, kim olduğundan neredeyse kimsenin haberi olmayan Kaan Tunca. Hayatın sillesini küçükken yemiş, sevgiden uzak sahte tebessümlerle büyümüş bir genç adam Kaan.

Haliyle kendisini sadece hedefine ulaşmaya odaklamış, insanlara kendini ve başarısını ön plana alan sağlam bir zırh oluşturmuş. Mesafesi, detaylara takılması ve hırsıyla geçmişinin üzerindeki perdeyi kaldırmak için Lutesya’ya geri dönüyor!

Daha otele adımını atar atmaz koyduğu kurallar ve talepleriyle tüm oteli sarsıyor.

Ancak hayat etrafına ördüğü duvarların ve kuşandığı zırhın ardında kalmasına pek müsaade etmeyecek gibi… Canı yanmasın diye buzların altına sakladığı kalbine yeniden canlı olduğunu hatırlatacak bir şeyler olacak. Belki de biri… 💖

Deneyimli Butler: Kâmil Şendul

Otelin sır küpü, en deneyimli elemanı Kâmil. Kaan ve Nilüfer’in Lutesya’ya adım atmasıyla hayatı değişecek olsa da otel için olan önemi değişmeyecek bence. Ortalığı idare etmesini bilen, istekleri yerine getirmede usta olan bu karakteri çokça özlediğimiz Onur Büyüktopçu’nun canlandırması harika olmuş!

Tüm ilişkilerde kilit noktasında olabilecek olan ve seyir zevki çok yüksek bir karakter Kâmil. Daha ilk bölümden herkesin gönlünde taht kurdu bence. 

Ayrıca söylemeden edemeyeceğim, bu sahne bir tek benim aklımda kalmış olamaz değil mi? Çok stresli bir anında daha otele adımını atarken Nilüfer ile kesişti yolları aslında… Öylesine bir anda bile Kaan’ın dikkatini çekti Nilüfer. Belki ileride Kaan’dan dinleriz bu anı.

Nilüfer ve Kaan Tanışıyor

Bir ilk tanışma hayal edin… Bir çarpışma? Aniden göz göze gelme ve etkilenme? Uzaktan birbirlerini süzme? Hayır. Hepsini unutun, burada bambaşka şeyler oluyor. Size ansızın 100 dolar uzatılsa ve oda numarası söylense ne yaparsınız? Peki tüm bunlar olurken karşınızdaki kişi sizin yüzünüzü bile görmemişse?

+ “Sen garsona 100 dolar bahşiş mi veriyorsun?

– “Evet!

Hayal kırıklığıyla, anne ve babasının izlerini taşıyan oteli izlemek isterken önüne uzatılan parayla deliren Nilüfer ve insanların yüzüne bakmadığı için onu garson sanan Kaan. Her şey böyle başlıyor aslında.

Sonrası bağırış çağırış, fırlatılan kahve ve gerçekler. Peki bu kadar mı? Kaan’ın küstahlığı, yardım teklifini reddetmesi ve üstüne kendisine “psikopat” demesi Nilüfer için son damla oluyor. E bundan sonrasını da Kaan düşünsün!

Mazi Her Kalpte Yara Mıdır?

Geçmişte yapılan hatalar, alınan yanlış kararlar ve bu uğurda harcanan hayatlar… Çetin Tunca hayatını Lutesya’ya adamış, eş olmayı da baba olmayı da becerememiş bir adam. Başarı ve hırsın peşinden koşarken ailesine, çocuklarına değer bile vermeden yıllarını geçirmiş. Haliyle Kaan için de “baba” olmaktan çok uzak bir noktada.

“Zamanında bir hata yaptım. Ama ben hatasından ders çıkarmayı, hatasından dönmeyi bilen bir insanım.” – Çetin Tunca

Çetin’in “pişmanlık” hali biraz sahici ama biraz da bir amaca hizmet ediyor gibi. Kaan’ı yanında istemesi evlat sevgisinden değil evet ama sanki Kaan yanında durdukça ona olan bağı ve pişmanlığı da artacak gibi hissediyorum.

Sadece itibarı için yıllarca kendinden uzaklaştırdığı -hatta sanırım annesinden de uzaklaştırdığı- oğlu varlığıyla yüreğinde bir yerlere dokunacak bence. İzleyip göreceğiz!

Ayrıca Levent Ülgen gibi usta bir oyuncuyu yeniden izlemek çok büyük şans ve keyif. Bunu belirtmeden geçemezdim. 😍

“Hangi hata? Anneme yaptıkların mı? Sırf ailene zarar vermeyeyim diye beni 9 yaşında yatılı okula göndermen mi? Hangi hatanın neresinden döneceksin?” – Kaan Tunca

Hatıralar, özellikle de can yakıcıysa bırakmaz insanın peşini. Şimdi aynı otelin koridorlarında yürürken yeniden hatırlamamak geçmişi en zor şey belki de Kaan için. Kaan’ın hikayesinde en çok merak ettiğim figür annesi…

Çetin Tunca ile konuşurken de “anneme yaptıkların” dedi, üstelik bakıcılarla yetişmiş. Hatıralarında da Lutesya’da yine… Acaba Çetin Tunca annesinden de mi ayırdı Kaan’ı? Belki de kadının doğum yapmasını istememişti ama kadın vazgeçmemişti…

Bilemiyorum. Eminim çok derin bir hikâye var burada. İzlemek ve öğrenmek için sabırsızlanıyorum!

Ulaş Tuna Astepe de burada o kadar iyi yansıtmış ki çaresizliği, anılarla yüzleşmenin zorluğunu ve kaç yaşına gelirse gelsin o küçük Kaan’ın annesine olan özlemini…

Yıkılmış olmasına rağmen etrafı kontrol etmesi ve hemen kalkıp ceketini iliklemesi… İzlediğimiz Kaan Tunca’nın zırhı bu işte. Güçlü, yıkılmaz görünmek… Her açıdan harika ve önemli bir sahneydi. Emeklere sağlık.

Gelelim bu ikiliye… Kaan & Ferit. Kaan’ın çocukluk arkadaşı, en yakın dostu.

Neşeli ve rahat tavırlarıyla Kaan’ın tam zıttı aslında. Asla Lutesya’da bulunmak istememesine rağmen Kaan’ı yalnız bırakmayan, Kaan’ın derdini ve sıkıntısını hisseden, onu anlayan ve onunla her işe girebilecek harika bir dost gerçekten.

Kaotik, gergin anların içinde birer nefes alma ve eğlenme molası Ferit’in sahneleri… Serkan Tınmaz tam bu rolün adamıymış, harika bir eşleşme olmuş gerçekten. Dizide de izlemesi en keyifli karakterlerden biri…

“Sen diyorsun ki Çetin Tunca yaptıklarının cezasını çeksin. Okey, bana uyar. Plan ne?” – Ferit Ural

Sevil Tunca’dan Babasına Rest

Kaan’ın geri dönüşü her cephede güzel şeylere sebep olmadı tabii ki. En başta da üvey ablası Sevil için… Çetin Tunca’nın evliliğinden olan kızı Sevil, babasının işleri bırakacak olmasının ardından tam otele sahip olmaya hazırlanıyordu ki otelin gizli varisi çıkageldi.

İşin kötüsü babası da Kaan’ı işin içine dahil etmek istiyor.

Biz izleyenler gibi Sevil de babasının ansızın Kaan’a olan düşkünlüğünü anlamlandıramıyor. Üstelik tek sebep bu da değil, Kaan’a tahammülü yok çünkü babası Kaan’ın annesiyle aldattı Sevil’in annesini. Sinirini yanlış kişiye yönlendiriyor da diyemiyorum tam olarak çünkü babasına da fazlasıyla sinirli aslında.

Üstelik Çetin Tunca kızını susturmadan önce annesinin aldatıldıktan sonra hastalandığından bahsediyordu. Belki de bu yüzden hayatını kaybetti kadın…

Sevil, babasından yaralı bir kadın. Her anlamda. Evet Çetin Tunca Kaan’ı uzaklaştırıp Sevil’i yanında tutmuş ama onu hiç görmemiş. Sadece kendini ve Lutesya’yı önemsemiş.

Şu anda bile Kaan’ı daha başarılı ve profesyonel buluyor. Çünkü ona göre Kaan kendi kendini yaşanan her şeye rağmen geliştirdi, ama Sevil imkanlarını ve babasının gücünü kullanarak bu konuma geldi…

Üstelik kızının hırsının da farkında ve sanki bu hırsı da kullanmak ya da ölçmek istiyor gibi. Tabii bunlar sadece tahmin, bakalım ilerleyen günlerde bu ikili arasında neler olacak?

“Bu oteli ben sıfırdan yarattım. Burası benim hayatım, benim eserim. Ne zaman kimin yöneteceğine de ben karar veririm!” – Çetin Tunca

Üvey Kardeşe “Hoş geldin” Ziyareti

Vee beklenen buluşma: Kaan & Sevil. Sevil, Kaan’ı demoralize etmek için eline geçen hiçbir fırsatı kaçırmıyor. Babasının annesini aldatması, üstelik de o çocuğa soyadını vermesi ve iyi şartlar sağlaması dert olmuş içine.

Ne kadar Kaan onlardan kilometrelerce uzakta olsa da varlığı bile rahatsız ediyor Sevil’i. Kendi mutsuzluğunun faturasının bir kısmını Kaan’a kesiyor aslında. Ve Kaan’ı yeniden buradan uzaklaştırmak için de elinden geleni yapacak gibi duruyor.

Kaan’ın ise Sevil’e karşı gerçekten ne hissettiğini anlayamıyorum. Evet şu an sevmiyor ama babasına kızgın olduğu kadar da kızgın değil sanki… Daha çok Sevil’in kendi annesine ettiği laflara, gösterdiği muamaleye gibi siniri ve kırgınlığı…

Sanki her şeyin en başından çok farklı olmasını istermiş gibi…

Ama yine de zırhını indirmiyor Sevil’e karşı ve onunla mücadele edebilecek güçte aynı zamanda. Bu ikilinin karşılıklı sahnelerinin seyir zevki çok yüksek. Atışmalar, restleşmeler farklı bir dinamik katıyor dizinin havasına. 🔥

“Benden bu kadar korktuğuna göre kendine hiç güvenmiyorsun…”

+ “Bir hizmetçinin oğlundan korkmam ben.”

Kristal Balo’da Aşk Kokusu

Şaşkınlık, hayranlık, anlam verememek… Nilüfer’i podyumda ilk gördüğü anda gözlerinde beliren duygular. Nilüfer ise şaşkın ve telaşlı biraz. En az Kaan kadar odağında olan ve işe alım sürecindeki açık sözlülüğü ve dürüst tavırlarından sonra kendisini tanımaması için dualar ettiği Sevil de var.

Tam da ondan kaçmaya çalışırken Kaan’ın kucağında buluyor kendini. Gecenin gizemli ikilisi romantik bir dansa başlıyor o dakikada.

“Kimsin sen? Sabah üzerime kahve fırlattın, şimdi de manken olarak karşıma çıkıyorsun…” – Kaan Tunca

Atışmadan durmak asla bu ikiliye göre değil. Birbirlerine diklenmeleri, üste çıkma çabaları ve bir yandan da devam eden dans… Enfes bir sahne oluyor. Kaan’ın az ve sakin konuşmasına Nilüfer hızlı ve telaşlı konuşmasıyla eşlik ediyor.

Eee boşuna dememişler “Zıt kutuplar birbirini çeker.” diye. 😉

Kaan’ın karşı koyulamaz bir şekilde Nilüfer’e çekildiğini görmemek mümkün değil. Sınırlarının aşılmasından hoşlanmayan, insanların samimiyetine inanmayan bir adam Kaan. Ancak Nilüfer’in sıcak ve sahici halleri, inadı ve enerjisine kapılıyor istemsizce. Nilüfer ise sadece bir hayranlık besliyor ilk etapta…

Muhtemelen Kaan’ı görmenin, onun yakınında olmanın hissettirdiklerini kendi sevgilisiyle yaşamadığından kaynaklı bu da.

“Sürprizlerle dolusun…” – Kaan Tunca

Konuşmayı sevdiğinden olsa gerek Nilüfer duyduğu her şeyi -özellikle de Kaan’a huy olarak benzettiği patronun oğlunu- anlatıyor Kaan’a.

Nilüfer, gerçek sevgiyle büyümüş, sıcak bir mahalle ortamında yaşayan, neşe dolu bir genç kız olduğundan soğuk, kibirli insanlara pek tahammülü yok. Anneannesi tarafından büyütüldüğü, anne babasını küçük yaşta kaybetmiş olmasına rağmen sevgiyle büyüdüğü için sevgisiz büyümüş bir çocuk olabileceğine de ihtimal vermiyor pek.

Ona göre Kaan ve “Kaan gibiler” altın kaşıkla doğmuş, emekçinin halinden anlamayan, parayla her şeyi elde edebileceğine inanan insanlar.

Haklı olduğu durumlar var, ancak Kaan’ın hayatıyla ilgili öğreneceği detaylar büyük ihtimalle onun bu tavırlarının kaynağını bulmasına ve onu daha iyi anlamasına sebep olacak.

Çünkü Nilüfer sevgi dolu bir kız ve annesi de babası da olmadan büyümenin ne demek olduğunu iyi biliyor, Kaan ile sevgisini paylaşmaktan kaçınacağını hiç sanmıyorum.

Nilüfer’in başına gelen talihsizlikler, kolyenin çalınması derken adımları onu otelin terasına götürüyor. Külkedisi misali tüm şatafattan arınmış, telaş içinde kurtulmanın yolunu ararken Kaan beliriyor karşısında. Sabahtan beri bir daha karşılaşmak istemediği adam bir anda kurtarıcısı olarak beliriyor karşısında.

Güvenlikler yaklaşıyor, Nilüfer Kaan’a ona yardımcı olması için dil döküyor…

Saat 00:00

Havai fişekler!

İlk öpücük!

Lutesya’da asıl hikâye işte şimdi başlıyor!

Yasak Aşkın Başrolü

Ortalık yangın yeri, Nilüfer milyon dolarlık kolyeyle kayıp, Begüm telefonda… Ahu mu? Ahu bizim için sürpriz bir karakter. Duyulsa otelin gündemine bomba gibi düşecek bir yasak aşkın başrolü. Sevil’in kocası, Lutesya otelin finans danışmanı Baha İnan ile sevgili.

Aşkın olmadığı bir evlilik Sevil & Baha evliliği… Daha önce de dediğim gibi Sevil babasından yara almış bir kadın ve muhtemelen bir erkeğin bir kadına gerçekten aşık olabileceğine inanmıyor.

Ondan Baha “aşık oldum” dediğinde “bu sefer ne kadar sürecek acaba?” demesinin bir sebebi de.

Ona göre her erkek aldatır, hiçbir erkek bir kadına sadakatle bağlı kalamaz. Çünkü babası bile kalmamış ki…

Sevil her ne kadar katı ve agresif olsa da içinde hala babasının annesinde açtığı yaraya üzülen, babasının dikkatini çekmeye çalışan, babası tarafından sevilmek isteyen küçük bir kız çocuğu var. Muhtemelen aşka inanmadığı için böyle bir evlilik yapmış ve otoritesinin bozulmaması için devam ettiriyor. Belki de annesi gibi olmaktan korkuyor.

Tam da görseldeki gibi Baha ve Sevil arasındaki ilişki. Sevil ışıl ışıl, kuvvetli, kudretli, herkesin çekindiği biri, Baha ise onun gölgesinde kalan mutsuz, silik bir karakter.

Sevil’i sevmiyor ve bunu söylemekten çekinmiyor ama ona tamamen karşı gelecek gücü de kendinde bulamıyor… Nasıl tanıştıklarını ve evlendiklerini aşırı merak ediyor ve hikayelerini dinlemeyi merakla bekliyorum.

“Ben Beni Üzmeyeni Üzmem”

Sevgilisinin kendisini aldattığını öğrenen Nilüfer daha onunla hesaplaşamadan yine Lutesya’da buluyor kendini. Yanlış anlaşılmaları düzeltmek için…

Balo gecesinde çıkan kaosun mimarı olan Sevil, arada başı yanan Nilüfer’i ateşten alıyor ve suçlu konumuna düşmekten kurtarıyor. Tabii öncesinde Nilüfer’i kullanarak Kaan’ın işini bozuyor.

Sevil cidden çok kurnaz bir kadın… Kendine minnetle bağladığı Nilüfer’i işe alıyor. Böylece otelde Kamil’in yanında haber almak için kullanabileceği bir kişi daha olmuş oluyor.

Nilüfer’e söylediği “Ben zaten beni üzmeyeni üzmem.” sözü de bunu doğrular nitelikte. Gözde Seda Altuner de müthiş oynuyor!

Kaan vazgeçip gidecekken gelen mesajla kendisine oynanan oyunu fark ediyor. Sevil, otelin her köşesine olduğu gibi kamera kayıtlarına da hâkim. Kaan’ın Nilüfer’i öptüğünü gören Sevil kafasında birçok şeyi oturtmuştu.

Ancak bir şeyden haberi yoktu, Kaan’ın damarına basmaya çalışırken onun gerçekleri fark etmesini sağladı.

“Babandan uzak olmak senin için her bakımdan doğru bir karar. Zira babanın yanında kadın seçimlerin bile ona benzemeye başladı.” – Sevil Tunca

Yeni Butler : Nilüfer Yücel

Kaan’ın dönüş haberiyle yaptığı hatayı fark eden Sevil hemen yeni bir plan arayışına girdi. Kaan’ı restleşerek pes ettiremeyeceğini anlayan Sevil, onu duygusal yönünden vurmaya karar verdi ve zaafı olan Nilüfer’i ondan bilgi almak için kullanmaya başladı.

Sonuçta hem Nilüfer’in kendisine minnet borcu var ve Lutesya’dan ayrılmak istemiyor, hem de Kaan değişik bir şekilde bu kıza doğru çekiliyor. Bir taşla iki kuş!

Son sahnede ise her şeyden habersiz Nilüfer, kral dairesine getiriliyor Kamil tarafından. Daha yeni butler olmasına şaşıramadan balo gecesinde ardında bıraktığı ayakkabılarını görüyor. Ardından ise o sesi duyuyor.

Kaan.

Tanıştıkları andan beri “mümkün değil” diyerek bir daha bir araya gelemeyeceklerini, gelmek de istemediklerini belirten bu ikiliyi kader bir araya getiriyor. Hemen değil belki ama zamanla aşktan kaçamayacaklarını anlayacaklar.

Eveettt! Çift Kişilik Oda için ilk yazımızın sonuna geldik. Umarım keyifli geçmiştir. 🙂 Ben diziyi izlemekten de yorumlamaktan da büyük keyif aldım. Cıvıl cıvıl bir hikâyeyi anlatmak da çok güzelmiş. Yapımda emeği geçen herkesin emeğine sağlık! Müthiş bir iş olmuş. 🩵 Dilerim reytingi bol olsun ve bu ekip uzun bir süre daha bizimle olurlar.

O zaman dizinin ilk bölümüyle dilimize dolanan o şarkı ile bitirelim yazımızı…

"Hey seni yerler yerler,
Seni ham yapar bu zilliler.
Yaylanmadan yürü,
Yoksa günah bizden gider."

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!