Gürberk Polat: ”Göktuğ herkesin yanında olmasını isteyeceği türden bir arkadaş.”

Son zamanların dikkat çeken genç yeteneklerinden Gürberk Polat ile son filmi Güneşi Söndürmem Gerek başta olmak üzere yer aldığı yapımlar, sektör ve izleyip önerdiği diziler üzerine keyifli sohbetimiz yayında!


• Seni daha yakından tanımayı çok isteriz. Bize dışarıdan herkesin göremediği Gürberk’i biraz anlatır mısın? Seni çok iyi tanıyan bir arkadaşına sorsak Gürberk’i bize nasıl anlatırdı?

Enerjik, samimi, sempatik, vefalı gibi tanımlar beni anlatıyor aslında. Çok çok derine inmeyi başaranlar da melankolik bir yanım olduğunu da görebilir.


• Eskişehir Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü’nde okuyormuşsun. Bu alanda da çalışmayı düşünüyor musun? Oyunculuk yaparken okuduğun fakültenin ve bölümün yansımalarından faydalanıyor musun?

Grafik tasarım benim ikinci mesleğim oldu. Hayatımın belirli dönemlerinde tasarım işleri yapıyorum. Bu bölümü okumak oyunculukta da bana çok fayda sağladı. İkisinin de temelinde gözlem, yaratıcı düşünme, empati ve ritim var. Bir karaktere hazırlanırken oluşturduğum şablonla bir kurum kimliği oluşturmak arasında teoride çok bir fark yok. İkisi de birbirini çok iyi besliyor diyebilirim.


• İlk auditionını hatırlıyor musun? Unutamadığın bir audition anın var mı?

Unutamadığım bir audition yok. Bir evre var. Çok heyecanın ayarının stres ile karıştığını fark ettiğim bir an var. Garip bir teslimiyet ve iç rahatlığıyla yapabileceğimi keşfettiğim o audition beni farklı bir kafa yapısına sokmuştu. O işi de almıştım zaten.


• Küçükken de oyunculuğa meraklıymışsın aslında. Bir röportajında Beyazıt Öztürk’ün taklidini yaptığın bir anın fotoğrafının da olduğunu da belirtmişsin. Hatırladığın başka anıların da var mı? 

Enteresan bir çocukmuşum bir sürü anı dolu. Shrek’i hepimiz biliyoruz sanırım. Tüm filmi ezbere biliyordum. Dans kareografileri dahil. Gördüğüm, izlediğim, sevdiğim ne varsa her şeyi kopyalayabiliyormuşum.


• Kendi adıma konuşayım ben seni ilk olarak Babil’de izlemiştim ama oyunculuk kariyerine çok daha önce başlamışsın ve başarılı işlerde de yer almışsın. İlk kamera önü tecrüben Umut Evirgen’in uzun metraj filmi olan “Ben Bir Denizim” olmuş. Maceralı, öğretici ve eğlenceli bir set olduğunu da okuduk. Film hem anlatısı ile hem oyunculukları ile de izleyenleri tarafından beğenilmiş bir iş olmuş. Ben Bir Denizim’e nasıl katıldın? Karakterine nasıl hazırlandın? Serkan Keskin ve Seda Akman’la karşılıklı oynamak nasıl bir histi senin için? Sette neler öğrendin? İlk profesyonel setinin sana katkıları nelerdi?

Benim için ilk kamera tecrübem olması açısından yeri ayrıdır. Özel olarak yönetmenimizle çalışmalar yaptık .O çöp arabalarıyla biraz İstanbul turu yaptık. Gerisi kendiliğinden oldu. Çekimler esnasında çöplerin içinde mi tepinmedim, inşaatlara kaçak mı girmedim. Set sonu eve gidip duş aldığımda her yerimden çöp suları akıyordu. Öyle bir sahne de var hatta beni gerçekten kartoncu zannedip dövmeye kalkmıştı güvenlik görevlisi. Kayıt kesilmeyince de güzel görüntüler çıkmıştı.

Serkan Keskin konusuna gelirsek benim için İsmail abiydi o. Onu çok izlerdim ve bir anda baba oğulu oynayacağımızı öğrendim. Oyunculuğu da ders niteliğinde nasiplenilecek biri. Tarifsizdi. Seda Akman ise o kadar samimi ve kucaklayıcıydı ki enerjisi. Kendimi epey rahat hissettim. Sitare de bana o süreçte çok yardımcı olmuştu. Harika bir partnerdi. Bana çok şey kattı Ben Bir Denizim.


• Babil, Mahkum ve Maviye Sürgün drama türündeki projelerin. Halit Ergenç, Aslı Enver, İsmail Hacıoğlu, Onur Tuna, Caner Cindoruk gibi her birinde birbirinden başarılı isimlerle çalıştın. Şu isimlerle aynı seti paylaşmak okul gibiydi, şunları öğrendim dediğin bir süreç yaşadın mı?  

Böyle isimlerle çalışıp da bir şey öğrenememek pek mümkün olmuyor. Bir fikir olur, bir tavır olur, bir bilgi olur gözlemlediğim alırım atarım hemen kafaya. Filizlendikçe, büyüdükçe anlarım her birini. Her söylediklerinin daha sağlam basar ayakları yere. Onlarla görüşmesek de benimle yürürler ben yürüdükçe. Yanımda olmadan benimle iletişim kurmadan da öğretiyorlar böylelikle. Belli bir şey yok çok şey var. Oyunculuk, hayat, müzik, ilişkiler vs.


• Canlandıracağın karakterlere nasıl hazırlanıyorsun? Bir totemin, uğurun ya da ritüel hâline getirdiğin bir şey var mı? Setinin olmadığı zamanlarda ne yaparsın?

Canlandıracağım karakterle ortak hikayelere ya da duygulara sahip insanları gözlemleyerek başlıyorum. Sonrasında beni belli bir duyguya ya da karaktere sokabilecek küçük jestler bulmaya çalışıyorum. Genellikle sonrası kendiliğinden geliveriyor.


• Örnek aldığın oyuncular vardır eminiz ki. Bir gün onlarla aynı projede yer alacak olsan hangi isimlerle nasıl bir projede yer almak isterdin? 

Tolga Çevik derim en başta. İçimde ona karşı bir hayranlığım var ne yalan söyleyeyim. Hem hayatı yaşama biçimi hem oyunculuğu benim için ayrı bir yerde. Halit Ergenç ile bir projede daha yer almak isterdim. Harika biri. Kadın oyunculardan da Demet Evgar ile çalışmayı çok isterdim. Çok yetenekli ve başarılı buluyorum.


• Güneşi Söndürmem Gerek’teki başrollerden birisin. Göktuğ, enerjik hâlleri, arkadaşlarına düşkünlüğüyle öne çıkan bir karakter. Hatta bildiğimiz kadarıyla kitap serisinin yazarı Emre Gül’ün yazarken kendinden esinlendiği bir karakter. Yolun Göktuğ ile nasıl kesişti? Hem hazırlık hem de çekim sürecinden bahsedebilir misin bize? 

Göktuğ herkesin yanında olmasını isteyeceği türden bir arkadaş. Emre de kendine ait bir parçasını harika bir şekilde kurgulamış. İkisi de olmazsa olmaz. Göktuğ ile ilk tanışmam ilk audition metninde oldu. Görür görmez çok sevdim ve çok istedim. Nihayetinde de öyle oldu ve geldi.


• Göktuğ, kitaplarda en sevilen karakterlerden biriydi. Onun için ayrı kitap yazılır bile deniyordu. Okur ve seyirci merakla bekliyordu yani Göktuğ’u. Bu beklenti senin karaktere olan bakışını etkiledi mi? Seyirci tepkileri nasıldı?

Göktuğ’un farkındalığına bir kitap imza etkinliğinde vardım. Ne kadar sevildiğini ve ilgi duyulduğunu görmem beni çok heyecanlandırdı. Bütün hikayeye daha çok sarılmama vesile oldu. Enerjisi yüksek patlamaya hazır bir bomba gibi kendi alanımda çok eğlenerek geçirdiğim bir süreç oldu. Okurlar filmi izledikten sonra çok güzel yorumlar yaptılar. Onların memnun kaldığını düşünüyorum. Günün sonunda onların gözünde o parıltıyı görmek Göktuğ olarak ete kemiğe bürünebilmiş olmak büyük bir mutluluk benim için.


• Güneşi Söndürmem Gerek’i sormuşken sormasam olmaz sanırım. GSG, Emre Gül’ün Wattpad üzerinde yazıp yayınladığı bir hikayeydi. Geçtiğimiz haftalarda platforma gelen yasaklarla birçok yazar ve yazar adayı uygulamaya erişemez, yazılarını okuyucularıyla paylaşamaz hâle geldi. Bu konu hakkında neler düşünüyorsun? 

İnsanın kendini keşfetmek üzere yola çıktığı kendi yaratıcılığını ifade edebileceği ve dönüştürebileceği bir mecrayı tamamen erişilemez kılmak bence büyük bir haksızlık. Daha yaratıcı ve yapıcı çözümler olduğunu düşünüyorum.


• Biraz eğlenceli ve kurgusal bir soru sormak istiyorum. Diyelim ki bi’ zombi istilasıyla karşı karşıyayız. Ve dünyayı kurtarmak senin elinde. Bugüne dek canlandırdığın tüm karakterlerden üç kişilik bir ekip kurarak zombilerle mücadele edecek olsan bu üç karakter kim olurdu ve neden?

İlk olarak Babil Mert’i alırdım. Hayata kalma arzusuyla yanıp tutuşan girişkenliği ve kurnazlığı bizi birçok dertten kurtarabilirdi. 2. Mahkum Eren’i koyarım. Doğru zaman geldiğinde kendini feda edebilirdi ekip için. Son olarak da Göktuğ ile tamamlardım ekibi. İnsanın canı sıkılır şimdi her yer zombi bir yere sığınmışız. Motivasyon kaynağı olurdu eğlendirirdi hepimizi.


• Bir zaman makinesi icat edilse ve kariyerinin en başındaki Gürberk’in yanına ışınlanacak olsan ona ne söylerdin? O sana ne söylerdi?

Çok farklı zihniyetlere sahip değiliz. O dönüm noktası dediğim evreye geldiğimi düşünmüyorum. Işınlanma hakkını daha yüksek bir bilince geçince kullanmak isterim.


•  Birkaç kanal/platform adı versek en sevdiğin projelerini söyler misin?

        HBO:  Succession    

        NBC: The Office

        Netflix: Dirk Gently’s Holistic, Detective Agency, After Life

        Gain:   Ayak işleri

        BluTv:  Prens

error: Korunan İçerik!