Gelsin Hayat Bildiği Gibi 2. Bölüm | Derviş Misin Mafya Mı?

Öncelikle, bölüm Hakim Bey şarkısıyla başlayarak beni bi yakaladı. Lakin her konuda devam etmedi bu olumlu etki. Songül komserimizin sürekli cırt bir tonda, adeta yaz dizisi başrolü tadındaki (her yerde sen selin ve baht oyunu ada’yı hatırlattı) bağırmaları beni biraz bunalttı. Yanlış anlaşılmasın. Kendisini seviyorum ama bu yakınmaların biraz ayarı kaçmış gibi. Ayrıca, Songül bize çok daha ciddi bir karakter olarak lanse edilmişti başlangıçta. Ya da en azından ben öyle görmüşüm ki, şimdiki tavırları batıyor biraz, ona yakıştıramıyorum gibi tam. Daha oturaklı olabilirdi, didişmeler komik olsun amacıyla biraz bozmuşlar sanki karakteri. Her cümlesi “ben mi ….. yapıyorum” şeklinde olmak veya her cümlesi bağırarak söylenmek zorunda değil, nacizane. Hem Sadi’ye de çok çabuk alışıp yumuşadı gibime geliyor. Gerçi zaman konusunda bi belirsizlik var. Birkaç gün mü oldu hafta mı bilmiyoruz. Aylin’in zengin prenses sisterı ıslahevine gittiğinde oradaki görevli “çıkalı baya oldu” dedi mesela, bundan ne anlamalıyız…

Fark ettiğim bir diğer şey hemşire hanımın hiç ilgimi çekmedi. Hem oyuncudan kaynaklı, hem de hikayesiyle tam bağ kuramadık sanki bilmiyorum. Konuşma tarzı da fazla yapay sanki, emin değilim. Ama keyif almıyorum sahnelerinden hiç.

Aylin’in kıskançlık sahnelerine YUH dedim. Daha dün bir bugün iki. Hadi Mert’ten hoşlandın, olabilir. Ama daha arkadaşlığınız bile tazeyken, dakika başı laf sokmak nedir be kızım? Abart yani. Sanki bana Tozluyaka Zeynep.

Sadi hocamla bazı ortak yönlerimizin olduğunu gördüm bu bölümde, karaktere gitgide daha da ısınıyorum. Mesela ben de tıpkı onun gibi “iflah olmaz bir iyimserim”. Sadi demişken, tantuni hazırlarkenki çekime gösterilen özeni çok sevdim, Bayılırım yemek yapımı izlemeye, ara ara yaparlar böyle inşallah.

Ozan’a da bi ufak gıcık oluyorum. Ama Sadi’nin meseleyi çakıp torbacıyı halletmesini sevdim. Ayrıca bazı replikler gerçekten çok komik, emeği geçenleri tebrik ediyorum. Örnek: Devlet beni bu kadının şerrinden korusun, oğlum senin adın Habil, seninki de Kabil mi?

İnanmazsınız, sevmediğim bir karakter daha var. Daima bir omzu düşük olmalı styling gillerden Gizem. Hem atar gider yapıyo, sevmiyor çevresindekilerin tavırlarını hem de onlarla takılmaya devam ediyor + sözünü de geçiremiyor. Sinir krizi karı ya. Mert’in kızı darlama seviyesine de şok oldum… Habire dibinde bitiyor bi açıklama ikna çabası falan. SALSANA Bİ, SAL, HARBİ DİYORUM BAK SAL. Gizem’in tek iyi hareketi apartmandaki tacizci şerefsize haddini bildirmesiydi. Orda bi aferin aldı.

Başlarında literal anlamda 35 yaşındaki Mustafa Açılan isimli oyuncunun bulunduğu çetenin zorbalıkları çok sinirimi bozdu. Elbette hak ettiklerini bulacakları/değişip düzeleceklerini bildiğim için sabretmem gerektiğinin farkındayım ama hassas noktam işte.. Neyse, her halükarda D*y B*ni rezaletinden bin kat iyidir. Araz’a yaranmaya çalışan Sevda isimli örüklü kızın ezikliğine de derildim. Gangin diğer main üyeleri de öteki ondan hoşlanan serseri ve onla atışan diğer hıyar. Ekibe bak ewjllkejwşkj. 

Son olarak “seni sessize alacağıma telefonu almışım” ve Can’ı hastaneye sokarken “olur mu öyle şey yengem ne demek” repliklerini de baya sevdiğimi ve Can & Melek’in benim esas shipim olduğunu söyleyeyim. Üçüncü bölüm için heyecanlıyım, bundan daha güzel olacak gibi bi his var içimde. Görüşürüz!

1. BÖLÜM YORUMU