Doğaç Yıldız: ”Alışılmışın Dışında Reaksiyonları Olan, Kahramanın Dışında Karakterler Daha Geniş Alan Sunuyor”

Doğaç Yıldız: ”Alışılmışın Dışında Reaksiyonları Olan, Kahramanın Dışında Karakterler Daha Geniş Alan Sunuyor”

Onu 2000’lerin unutulmaz dizisi İki Aile‘nin hırçın Efe’si olarak tanıdık. Yasak Elma‘dan, Yargı‘ya kadar birçok fenomen yapımda rol aldı. Şimdilerde, Disney+ Türkiye‘nin lansman projesi Umami: Kaynama Noktası ve Netflix‘in Adsız Aşıklar dizisiyle yeniden seyirciyle buluşmaya hazırlanan Doğaç Yıldız ile keyifli sohbetimiz yayında!

  • Seni çok iyi tanıyan birine sorsak bize Doğaç Yıldız’ı nasıl anlatırdı?

Obsesif, zor beğenen ama vicdanlı çocuktur Doğaç 🙂

  • Seni ilk olarak İki Aile’de Efe rolüyle izlemiştim. Yakın yaşlardaydık, çok severek izlediğim bir diziydi. Babası ile problemleri olan, evdeki yeni ve karmaşık duruma alışmaya çalışan asi bir liseliydi ama özünde iyiydi de. Televizyona, hikayesi sağlam bir karakterle başlamıştın hem de Emre Kınay, İclal Aydın ve Öner Erkan gibi isimlerle aynı seti paylaşarak. Eski bir İki Aile seyircisi olarak, Efe karakterinin hayatındaki yerini merak ediyorum. Gelecek planlarına ve bu mesleğe dair seçimlerine yön verdi mi?

Benim ilk ve en uzun soluklu projemdir iki aile. Muhteşem isimlerle çalışmak ve gün geçtikçe duayen isimlerden bir şeyler öğrenerek kendimi geliştirdiğimi görmek, mesleği seçmeme sebep oldu. 

  • Biz ekipçe Audition anıları dinlemeye bayılırız. Unutamadığın bir auditionın var mı?

Ne yalan söyleyeyim öyle çok komik ve garip şeyler yaşadığım auditionlarım olmadı ama “nasılsa olmaz ya” deyip rastgele verdiğim yabancı bir film auditionım var. Kabul oldu ve gidip Avrupa sineması gördüm.

  • Yargı’daki Ömer rolüyle dikkatleri üzerine çekmiştin desek abartmış olmayız. Gerçekten soluk kesen bölümlerdi. Ömer, zeki bir anti kahramandı. Role nasıl hazırlanmıştın? Sana ilham veren performanslar oldu mu? Ve buradan hareketle sence kahramanı mı yoksa anti kahramanı mı canlandırmak mı bir oyuncuya daha çok oyun alanı açıyor?

Teşekkür ederim güzel sözleriniz ve beğeniniz için. Hazırlanmaya fırsatım olmadı çünkü rol sezonun ortasında girdi anlaştıktan 2 gün sonra sete çıktım. Sağ olsun ekip ve hocalarım adaptasyon konusunda çok yardımcı oldu. Karakterin nereye gideceği belli değildi yönetmenlerimle birlikte araştırarak yön verdik ve şekil almaya başladı. Senaryonun da desteğiyle oynaması ve izlemesi keyifli bi’ hale geldi.

Sorunun devamına gelecek olursak, bence bulunduğumuz coğrafyada yazılan ve beğeniye sunulan kahramanlar çok benzer, o yüzden farklı çizgileri, alışılmışın dışında reaksiyonları olan, kahramandan uzak karakterleri oynamak daha geniş bir alan sunuyor. Kahramana göre çizgileri daha esnek, sen nereye genişletirsen oraya gider. Ucu açık.

  • Yakında Disney+’ın Türkiye’ye dönüşünün lansman projesi Umami: Kaynama Noktası filminde yeniden seyirciyle buluşacaksın. Yoğun bir prova sürecinin ardından 3 gün gibi kısa bir sürede çekildi diye biliyorum. Bu filmde yer almak nasıl bir deneyimdi? Karakterin hakkında biraz tüyo alabilir miyiz?

Evet inanılmaz keyifli bi’ süreçti bütün ekip için. Tek plan hepimize müthiş deneyim kattı. Çok ciddi bir konsantrasyon, algı açıklığı ve yaratıcılık istiyor. Zaten ekibimizi de o şekilde kurmuşlar. En ufak bir hatada birbirini kurtarıp hikayeyi devam ettirebilecek açıklıkla oyuncular ve set arkası ekiple çalıştık. Tam takım oyunu.

Ben restoranda geçen bu hikayenin “Barmen Kerim”ini canlandırdım. Neşeli, şakacı, bolca dövmesi ve farklı tarzı olan bir çocuk Kerim. Ama bu filmde çoğumuz destek oyuncu görevi gördük, yani benim karakterimin aslında tüyosunun pek önemi yok, ana hikayeye hizmet etmek için doğru yerlere yerleştirilmiş birer piyon görevi gördük. Ki bu en keyiflisiydi.

  • Umami çekimleri sırasında gelen kamera arkalarına bakılırsa hem çalışkan hem de eğlenceli ve uyumlu bir set ortamınız var gibi görünüyordu. Unutamadığın komik bir anın var mı?

Ohoo o kadar çok şey yaşadık ki, zaten birbirimizle çok iyi anlaştığımız için ön hazırlık için tutulan otelde kalmayı tercih ettik. Çekimlerden sonra uzun uzun oturup sohbet etmeler ve sabahları birlikte kahvaltı etmelere kadar. Dolayısıyla tabi çok da anı birikti, tek tek anlatmak imkansız. Playstation gecelerimiz unutulmazdı.

  • Filmin uyarlandığı Boiling Point’i izlemiş miydin? Boiling Point, The Menu ve The Bear derken tüm dünyada ve ülkemizde mutfak ve şef konulu dizi ve filmlere ilgi son dönemde sanki daha bir artıyor. Senin de izlemeyi sevdiğin bir tür müdür? Ya da bir oyuncu olarak işin mutfak disiplini ve sanatı boyutuyla da iç içe geçen bir set ortamında olmak nasıl bir histi? 

filmin uyarlama olduğunu öğrenir öğrenmez izledim saydığınız işleri. The Bear zaten listemdeydi ama iş başlamadan önce bitirmek için hızlandırdım kendimi. Sabah akşam izledim. Mutfağa zaten ilgim vardır yemek yapmayı severim ama şef mutfağı işi gerçekten bambaşka bi’ boyut. Ben bu işin bi’ sanat olduğunu Umami filmiyle fark ettim, yaratıcılık kısmının yanında müthiş bi’ kondisyon, disiplin istiyor. Her öğrendiğim ve tattığım şeyi şok içinde karşıladım. Şeflere ve mutfak çalışanlarına büyük saygıyla bakıyorum artık.

  • Yeniden şef konulu bir işte yer almak ister misin ya da böyle bir işte oynayınca fark ettim mesleği şu olan bir karakteri canlandırmak istermişim gibi bir his uyandı mı içinde? Bu bir şef olabilir, avukat, müzisyen, futbolcu, tenis oyuncusu ya da bambaşka bir şey olabilir… Oyunculuk sayesinde sette şu alanı deneyimlemek istiyorum dediğin başka bir meslek var mı?

Bugüne kadar çok şükür “oynasam ne güzel olurmuş” dediğim tarzda rollerle buluşma imkanı yakaladım, o yüzden spesifik olarak söyleyebileceğim bir karakter yok. Ama tabii bu işte barmen oynadığım için, şeflikle ilgili biraz merakım uyandı. Yine bir şef işi olsa şef olmayı isterim. Bunun dışında meslek gruplarından ziyade mental olarak çöküşte olan, akıl sağlığı sorunlarının fiziksel davranışlarına yansıdığı, özgüvensiz, kontrolsüz ve belki bağımlı bir karakteri canlandırmak isterim.

  • Bu sezon Netflix’te ekrana gelecek Adsız Aşıklar dizisinin de kadrosundasın. Senin karakterin için soruyorum bizi Adsız Aşıklar’da nasıl bir ‘’aşık’’ tipi bekliyor olacak? Toksik mi? Normal mi? Aşktan ne yönde ve dozda etkilenmiş bir karaktere hayat veriyor olacaksın?

Aşk fikrimce zaten kontrol altında tutulamayan, çağrılamayan bir şey, benim karakterimin de hiç beklemediği bir anda karşısına çıkıyor. Planlarını gerçekleştirmeye çalışırken işlerin rayından çıktığını ve ortada bir plandan ziyade saf bir his olduğunu fark ediyor. Yani aslında toksik diyemeyiz

  • Marvel ve DC evrenlerini sevdiğini biliyoruz. Sırada biraz fantastik bir soru var. 😊 Thanos’a karşı dünyayı savunacaksın diyelim ve bugüne dek oynadığın dizi, sinema, tiyatro fark etmez tüm karakterlerin arasından seçtiğin üç tanesi sana yardım edecek. Ekibi hangi üç karakter ile kurardın? Neden? 

Hahah güzel çalışılmış sorular. Teşekkür ederim. Öncelikle Ömer’i kesin alırım. İşin beyni o olur. Thanos’tan zeki olabilecek tek karakterim o. Yanına herhalde Şehzade Kasım ve Adsız Aşıklar‘dan Sihirbaz Burak’ı koyarım. Çalışkan ve hırslı çocuklar. Ömer ne diyorsa hallederler. Kasım’ın savaş ve dövüş eğitimleri, Burak’ın da el çabukluğu biraz olsun bizi ayakta tutar.

  • Hayattaki motivasyon kaynağın nedir? Umutsuzluğa kapıldığını hissettiğinde seni ne ayağa kaldırır?

Ailem derim direkt. “Onlar oradayken en kötü ne olabilir ya” diyerek sakinleşirim.

  • Bizim röportajlarımızın bir özelliği var. Yanıtlarda geçen cümleler manifest gibi bir bakmışsın gerçeğe dönüşebiliyor. Daha önce örneklerine rastladık. Belki bir gün gerçekleşir, biz de bu röportajı hatırlarız diyerek soruma geçiyorum. Şu yönetmen ya da oyuncularla ya da şöyle bir işte çalışmak istiyorum dediğin bir hayalin var mı? Mesela Yunus Narin, bizimle röportajında Leyla ile Mecnun’da oynamayı çok isterdim demişti bu röportajdan iki yıl sonra Leyla ile Mecnun, dijital dizi olarak ekrana döndü ve Yunus Narin kadrosuna katıldı. 😊

O zaman sınırları zorlayalım, Todd Phillips’in çektiği bir Marvel uyarlamasında oynamak istiyorum. Belki de gölgede kalmış bir süper kahraman yaveri hikayesi olabilir. 

Birkaç kanal ve platform söylesem en sevdiğin projelerini bizimle paylaşır mısın?

HBO: Game of Thrones, The Last of Us, Succession

DISNEY: Animasyonları ve süper kahraman işleri

NETFLIX: Dark, Mindhunter, Disenchentment

GAIN: Şahsiyet, Ayak İşleri

İçerik olarak değil yapım olarak yorumladım, yoksa çok daha fazla dizi ve film var.

Sırada Ne İzledik takipçilerinin soruları arasından sana iletmek için seçtiğimiz iki soru var:

  • Reyting rekorları kıran bir dizide başrol olmayı mı, yoksa önemli festivallerde başarılar elde eden sanat filminde mi rol almayı tercih eder?

Bu sorunun cevabı hayatımın hangi döneminde olduğuma göre değişir, kariyerimi kaliteden yana seçiyorum, ödüllerden ödüllere koşan bir bağımsız iş önceliğim olur. Ama zaman zaman popülerlik istediğim ve “şöyle reytingleri parçalayacak bi işte başrol olsa be” dediğim oluyor.

  • Hâlâ ara ara açıp Lila&Yiğit sahnelerini izliyorum. Yiğit Ekinci’yi o da özlüyor mu?

Yiğit de benim için dönüm noktası rollerden biriydi, detaylarını yakalayıp oyunlar kurmak beni hep işin içinde tutuyordu. Özlememek mümkün değil. Ama tabi Yiğit’ten daha çok ekibimi ve rol arkadaşlarımla çalışmayı özlüyorum denebilir. Mükemmel uyumlar yakalamıştık.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!