tds_thumb_td_300x0
Çukur 42.Bölüm: Evlat Kokusu

Çukur’un dram dozu yüksek olan bir bölümünü geride bıraktık.. 

Geçen bölümü Celasun’un Cumali’ye silah doğrultmasıyla bitirmiştik. Bu bölüme de tam bu sahneden başladık ama Karakuzuların ikiliyi farketmesiyle Celasun’un Cumali’yi öldürme zorunluluğu da ertelendi bir süre için..

Saadeti bulamayan ve içinde yeşeren umudu tamamen kaybeden Salih sarhoş olmayı seçip para ödemediği için adamlardan dayak yiyecekken, Yamaç yine abisinin yardımına yetişiyor ve onu kurtarıyor. Salih Koçovalı hâlâ beklentinin çok aşağısında bir karakter bu sezon için. Sürekli aciz, her şeyden vazgeçmiş ve tam olarak “yük” olarak karşımıza çıkıyor uzun zamandır. Yamaç ona Çukur’u alalım dediğinde elinden tutan Salih’den eser yok ortada ve Cumali Koçovalı’ya onlara yardım edeceğini söylerken ki sert tavrından da hiçbir iz görmüyoruz artık. Vartolu Saadettin olmak vazgeçmek ve tüm karakteri silip atmak bu kadar kolay mı? diye sormadan edemiyorum. İki karakter arasında o kadar büyük bir uçurum var ki biri özenle yazılmış ve tam olarak son yılların en efsane karakteri olarak anılıyorken, Salih karakteri dizide hiçbir iz taşımıyor üstelik seyir zevki de vermiyor.. 

Yamaç ve Salih dertleşmesi güzeldi diyebilir miyim? Erkan ve Aras her şekilde döktürüyor ama Yamaç’la Salih’in konuşması gereken o kadar konu varken biz hep aşk gibi en geride kalan konuyu ana konu yapıyoruz. Vartolu Kahraman’ı öldürdü, Sena’nın ruh sağlığını bozan kişilerden biri Vartolu’nun kendisiydi ve en önemlisi Vartolu’nun yıllardır içinde tuttuğu ateşi annesi Mihriban’ın adını artık hiç anmıyor olması.. Böyle konular varken dertleşmek için Saadet’in seçilmesi sahneden keyif almamı engelledi.

Çeto ve Mahsun Bulgarlarla anlaşmıştı ama malları Koçovalılar yüzünden işe yaramaz bir hale geldi. Bu yüzden Bulgarlar para vermeyi kabul etmediler ve Karakuzulardan malı yeniden hazırlamalarını istediler..

Celasun’un Akşın’a tek başına bakma isteği de hiç doğru gelmiyor bana. Bu bölüm Karaca’ya sürekli Akşın’ı ailesiyle görüştürdüğü için ona zarar veriyorsun demesi ama Akşın’ı evde tutarak ona daha çok zarar verenin kendisi olması da bir gerçek. Akşın’ın psikolojik destek alması gerekiyor ve sadece bu da yeterli değil aile üyeleriyle olması onun gerçeklerle yüzleşmesi için daha hızlı bir çözüm bana göre. Bunun yerine kıza hapis hayatı yaşatmaları hiç doğru gelmiyor.. 

Meliha’nın Selim’le sahnelerini seviyorum, hikayeye bu konuda fazlaca hizmet ediyor. Selim’e bu bölüm verdiği “peki sen neden kardeşlerinin yanında değilsin?” sorusu kaç bölümdür seyircinin de sormak istediği bir soruydu. Selim’in İdris’in yanındaki rolü fazlasıyla tamamlandı bence.. Pişmanlığını izledik ve İdris’in de yavaş yavaş buz gibi kalbinin bir parça da olsa erimesini izledik. Şimdi sıra Koçovalı kardeşlere katılıp birlikte savaşmakta çünkü bir türlü toparlanamayan Koçovalı kardeşleri var. En azından Selim’in bu konuda daha akıllı olduğu bir gerçek ve daha çok işe yarayacağı..

“Babama gideceğiz” dedi Yamaç ve bölümün ana konularından birini ortaya çıkardı. Cumali hemen itiraz etti “ben öldüm, ölüyüm..” evet haklıydı, ailesi öldü biliyordu Cumali’yi ve eğer bu işin sonunda gerçekten ölürse bir acı daha yaşatmamış olacaktı.. Salih konuda kendini o kadar fazlalık hissetti ki kalktı hemen masadan, Yamaç’ın gideceğiz demesini bile üzerine alınmamıştı. Babasının ihtiyacı olan son insan bile değildi çünkü ona göre.. 

Cumali de kabul etmeyince tek başına gitmeyi seçti Yamaç. 1 dakikalık bir sahneydi.. Yamaç’ın gözleri dolu deliliğini tamamen üzerinden atmış bir şekilde babasının karşısına çıktı. İdris Koçovalı’nın oğlunun kokusunu içine çekmesi ve sarılmaları.. Yamaç’ın gözyaşları ve ne kadar büyürse büyüsün babasının kollarında bir çocuk olması çok güzel bir sahneydi. Ercan Kesal ve Aras Bulut İynemli karşılıklı döktürdüler, muazzam oynanmıştı.

Daha sonra birlikte rakı içmeleri ve İdris’in Yamaç’a Salih’i de çağır demesi izleyiciyi şaşırttı. En son Vartolu İdris’i Çukur’dan çıkarmıştı ve tahtı elinden almıştı. İdris de o konu sonrası asla Vartolu ile yüzleşmemişti. Şimdi hiçbir şey olmamış gibi karşılıklı konuşmaları bence geçiştirilmiş bir sahneydi. Daha iyi bir karşılaşma sahnesi yazılmasını beklerdim ve daha gerçekci.. Gökhan Horzum’un kalemine çok fazla güvendiğim için bu konuda hayalkırıklığına uğradım. Özensiz yazılmaya devam eden Salih karakteri ve şimdi İdris’le olan sahnesi, gerçekten Horzum böyle mi devam edecek? sorusunu bende canlı tutuyor..

Yine de masada oyunculuğunu konuşturan Erkan Kolçak Köstendil var.. Duygu geçişleri muazzamdı, İdris oğlum dediğinde, bir anlık boşlukla Kahraman diyeceğinde ve Saadet’le ilgili anlattıklarında her duyguyu hissettirmeyi başardı.

Cumali Koçovalı’nın kendi başına kayda değer bir şeyler yapması ve beklenilen racon kesme sahnesi mükemmeldi! Bölümde aksiyonu yüksek tek sahneydi belki ama oldukça iyi çekilmişti. Cumali’nin de Yıldız gibi saçma bir karakterle harcanmasını istemiyorum, sürekli aşk yazılması zorunluluğunu da anlamıyorum ama keşke Cumali’yi bu saçma konudan uzak tutsanız, adam tek tabanca takılıyorken herkesin daha çok ilgisini çekiyor ve yazılan sahneler daha çok keyif veriyor. Cumali Koçovalı tek başına seviliyor, başka bir karakteri parlatmak için harcanmaması gerek, Vartolu’yu tam da bu yüzden kaybetmişken hem de..

Bölüm sonunu Çeto ve Mahsun’un Salih’e Saadet’i göstererek onu kendi avuçlarına almaları ile tamamladık. Bakalım Karakuzular Salih’ten ne yapmasını isteyecek ve Salih Saadet için nelerden vazgeçecek.. Umarım bu olayın ucu kardeşlik bağına dokunmaz yoksa her türlü kaybeden Salih olacak.

Bölümle ilgili yorumum bu kadar, sizin de eklemek istediğiniz bir şey varsa yorumlarda buluşalım..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!